Şevval ayı orucu ne zaman tutulur?

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Şevval Orucu Hangi Ayda Ne Zaman Tutulur?

Ramazan Ayından Sonra gelen ay Şevval Ayıdır. Bu ayda 6 gün şevval orucu tutulur.

Yılın 12 ayı içerisinde Allah'ın bizlere lütfettiği, nadide mücevherler gibi parlayan zaman dilimleri var. İşte Şevval ayı da bu bu çok özel zaman dilimlerinden biridir.

Ramazan orucundan sonra Şevval'de de altı gün oruç tutarak orucunu otuz altıya çıkaran kimse, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi oluyor.

Şevval ayında tutulan oruç, Ramazan orucunda bulunması muhtemel kusurları telafi eder, ayrıca oruç ibadetinden usanılmadığı da ifade edilmiş olur.

Ramazan ayından sonra gelen ay Şevval ayıdır. Yani Ramazan bayramının birinci günü Şevval ayı başlamış olur. Fakat Ramazan bayramının 1.günü oruç tutmak haram olduğundan bu günde oruç tutlmaz. Altı gün (Şevval) orucunu tutmak isteyenler bunu peşpeşe tutabilecekleri gibi aralıklarla da tutabilirler. Bunların birini diğerine üstün kılacak dini bir delil yoktur.

Özellikle hanımlar özel durumları nedeniyle, Ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını Şevval ayı içinde tutarak hem kazalarını yapmış olurlar hem de Şevval ayında oruç tutmanın sevabına kavuşurlar.

İlginizi çekebilecek benzer konular;

Şevval orucu nedir?

Şevval ayı orucu hangi günler tutulur?

Şevval ayında kaza oruçları tutulurmu?
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Şevval orucu nasıl tutulur 6 günler orucu hani günlerde tutulur
Sahih-i Müslim ve Sünen-i Tirmizî’de geçen bir hadis-i şerifte Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:

“Kim Ramazan ayında oruç tutar, sonra onun peşinden, şevval ayından da altı gün eklerse, sanki yılın tamamını oruç tutmuş gibi olur.” (1)

Âlimlerin çoğu bu hadis-i şerife dayanarak bu orucu tutmanın müstehap olduğunu ifade etmişlerdir. (2)

***

Peki bu oruç nasıl tutulacak?

Bazılarına göre, Ramazan ayının hemen peşinden tutulması daha güzeldir; çünkü yukarıdaki hadis bir başka rivayette: “Kim hemen bayramın ardından altı gün oruç tutarsa…” diye nakledilmiştir. (3)

Bazıları da bu orucu anlatan hadiste bir ayırım söz konusu olmadığına göre, Şevval içerisinde tutulduktan sonra, nasıl tutulursa tutulsun, fark etmez kanaatindedirler.

Kimileri de, Ramazanın devamı sanılmasın diye aralıklarla tutulmasının daha evla olduğu görüşündedirler.

Bunlardan çıkan sonuç şudur:

Müstehap olan bu “altı gün orucu”nu tutmak isteyenler, bunu peşpeşe tutabilecekleri gibi belli aralıklarla da tutabilirler. Bunların birini diğerine üstün kılacak dini bir delil yoktur.

Ayrıca nafile ibadetlerde genişlik ve kolaylık esastır; o bakımdan şevval ayında tutulacak 6 günlük orucu da kişi, dilediği ve kolayına geldiği şekilde tutabilir. Şöyle ki:

a) Dilerse hiç ara vermeden eda eder.

b) İsterse haftanın pazartesi ve perşembe günlerinde tutarak tamamlayabilir.

c) Arzu eder ve şartları da müsaitse, eyyam-ı biyz'ı yani ayın 13-14-15. günlerini de içine alarak tutabilir.

Görüldüğü üzere son iki şıkta, iki sünneti birden yerine getirmiş olur. Yani hem şevval ayınının 6 orucunu hem de pazartesi-perşembe oruçlarını ya da eyyam-ı biyz sünnetlerini ifa etmiş oluyor kişi...

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) "Kulların amelleri pazartesi ve perşembe günleri Rablerine arzolunur; ben de amellerimin oruçlu bulunduğum halde Allah'a arzolunmasını seviyorum" (4) buyurmuşlardır. Nitekim bir rivayette de, "Rasûlüllah (s.a.v.), pazartesi ve perşembe günleri oruç tutabilmek için imkân arardı-kollardı" (5) denilmiştir.

Eyyam-ı biyz yani ayın parlak günleri olan 13-14-15. günleriyle alakalı olarak da buyrulmuştur ki, "Rasûlüllah (s.a.v.) ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde biyz orucunu tutmayı emrederdi..." (6) Tabii buradaki emirden kasıt tavsiyedir, bu orucun sünnet oluşudur.

Kadınların borçlarına gelince…

Âlimlerden meseleyi şöyle anlayanlar vardır:

“Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevvalden de altı gün ilave ederse…” buyrulduğuna göre, Ramazan tamamlanacak ve ayrıca Şevval’den de ona, “altı gün” eklenecektir.

Öyleyse kadınlar -eğer varsa- öncelikle Ramazan ayında tutamadıkları oruçlarını kaza edecekler; sonra altı gün daha tutmuş olacaklar ki, Ramazanı tamamlamış ve ona Şevval’den eklemiş olsunlar.

Mesele elbette böyle anlaşılabilir; ancak, şöyle de anlaşılması mümkündür:

Ramazan orucu farzdır ve asıl tutulması gereken oruç budur. Başka hiçbir oruç buna denk görülmemeli ve denkmiş gibi tutulmamalıdır. Ancak Ramazan orucunun insanları fazla yormaması ve en rahat tutulabilmesi için dinin sahibi bizi teşvik ederek Recep ayından oruca alıştırmaya başlar… Şaban’da oruç biraz daha çoğalır… Böylece Ramazan ayına birden ve aniden girilmemiş, hazırlıklı ve alışmış olarak girilmiş olur.

Ramazan bitince de oruç yine birden bırakılmış ve böylece beslenme alışkanlıkları keskin zikzaklarla değiştirilmiş olmaz. Belli aralıklarla bir “altı gün” daha tutularak, hem ameller bire on karşılık göreceği için sevap katlanmış, hem de sağlığın korunmasına dikkat edilmiş olur. Bunun bir hikmeti de bu olsa gerektir.

İkinci bir hikmeti de, kadınların Ramazan’da tutamadıkları oruçlarını, vakit kaybetmeden hemen Ramazanın ardından tutulmaları teşvik edilmiş… ve bu oruçta kadın erkek ayrılmadan erkeklerin de tutmaları, böylece kadınlara destek olmaları sağlanmış olur.

Şevval’in altı gün orucunun eğer böyle bir hikmeti varsa, o zaman bu orucu peş peşe tutmak yerine, önce daha az, sonra daha fazla aralıklarla tutmak daha uygun olmalıdır. Tıpkı arabayla bir tünele girerken gözleri alıştırmak için, önce ışığın yavaş-yavaş azaltılması, çıkarken de yavaş-yavaş çoğaltılması gibi…

Yine böyle bir hikmetin var olduğunu kabul ettiğimizde, kadınlar Ramazan’da tutamadıkları oruçlarını Şevval’de kaza ederlerse, hem borçlarını ödemiş, hem de şevval’de altı gün oruç tutmuş olurlar diyebiliriz.

Tabii ki netice itibariyle bütün bunlar, birer anlamaya çalışma gayretinden ibarettir.

***
Altı gün orucu hakkında söylenmiş son ve kesin hükmü şöyle özetleyebiliriz:

Ramazan ayı ve bayramından sonra Şevval ayı içinde, halkımız arasında "altı gün orucu" adıyla bilinen orucu tutmak -yukarıda da belirttiğimiz üzere- sünnettir.

Şevvâl ayının ilk gününde yani ramazan bayramının birinci günü oruç tutulması haramdır. Bayramın diğer günlerinde ise kaza ya da nafile oruç tutulabilir.

Ramazan ayının bir nevi tamamlayıcısı durumunda olan Şevvâl ayında tutulacak altı günlük oruç, bir Müslüman'a bütün bir yıllık oruç sevabı kazandıracaktır.

Gene yukarıda belirttiğimiz üzere bu altı günlük orucun bitişik olması, yani ara vermeden tutulması mecburiyeti yoktur; belli aralıklarla da tutulabilir. Mesela evvelinde, ortasında ve sonunda da olabilir. Ancak bu oruç, şevvalin 12’si ile 17’si arasında tutulduğunda “eyyâm-ı biyz” da oruçlu geçirilmiş, dolayısiyle iki sünnet birlikte yapılmış olacağından çok büyük sevabı vardır.

Hasılı Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), Şevval ayından 6 gün oruç tutanların, senenin tamamını oruçlu geçirmiş olacağı müjdesini vermiştir. (7)

***

6 günlük oruçla nasıl bir senelik oruç sevabı elde ediliyor?

Şevvâl ayında tutulacak altı günlük oruçla, bir yıl oruç sevabının nasıl elde edileceği âlimlerce şöyle ifade edilmiştir:

Yüce dinimizce, bir iyilik yapana on sevap verileceği yolundaki ayet-i kerime(8) esas alındığında, bir Müslüman otuz günlük ramazan orucuna ilâveten şevvâl ayındaki altı günlük oruçla 36 (otuz altı) gün tutmuş olmaktadır.

Bu 36 (otuz altı) rakamı, hadis-i şerifte ifade edilen 10 (on) sevap ile çarpıldığında, 360 (üçyüz altmış) gün elde edilir.

Böylece kameri ay hesabıyla bütün bir yıl oruçla geçirilmiş gibi olur.

Rabbim, farz olan Ramazan orucunu ifadan sonra, sünnet olan bu 6 günlük Şevval orucunu da eda edebilmeyi cümlemize nasip ve müyesser kılsın.

DİPNOTLAR
(1) en-Nevevî, Riyazu's-Sâlihîn, Hadis No: 1251.
(2) el-Fetâva’l-Hindiyye, Hey'et, 1, 201.
(3) Kütüb-i Sitte Muhtasarı, 17, 166.
(4) Tâcu'l-Usûl, 2, 89.
(5) İbn Mace, Sünen, 1, 553.
(6) el-Mübârekfûrî, M. Abdurrahman b. Abdirrahîm, Tirmizi şerhi Tuhfetü'l-Ahvezi, 3, 469.
(7) Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler, Fazilet Neşriyat, İstanbul 1983, s. 45.
(8) En’âm suresi, 6/160.
 
Üst Alt