- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
Sevdayı Muhammedî
(sallallahü aleyhi ve sellem)
Hoş geldin Ya Rasulallah
Yaralı yüreğime nurun şifa oldu efendim
YaRabbi benim gibi aciz, günahkar kulunu böyle bir şerefle şereflendirdiğin için Sana ne kadar hamd etsem azdır diyor hamdimi dilimden düşürmüyordum.
Sanki yeniden doğmuş gibiydim. O kadar mutluydumki, içim içime sığmıyordu.
İdrakim açıldı birden. Artık hayata çok farklı bakıyor, beni alakadar eden olayların nedenini/niçinini farklı yorumluyordum.
Bende öyle şeyler değiştiki, musibet, bela, hüzün bana acı veremiyordu artık.
Manevi yaralarım sarılmıştı, tüm yakarışlarım lahuti aleme ulaşmıştı, ''mazlumun duası süratle kabül olur'' tahakkuk etmişti.
Demekki sevgi dilden kalbe indirilirse Vuslat gerçekleşiyormuş...
Mevlânâ Hazretleri buyuruyor:
"-Ey delikanlı! Bu ten bir misâfirhânedir. Her sabâh, senin misâfirlerin olan gam ve neş'e oraya koşarak gelirler."
"Âgâh ol; sakın bu misâfir benim boynumda kalır, deme! O yokluğa uçar gider. Yâni sürûr ve gamın bekâsı yoktur."
"Gayb âleminden ne gelirse gelsin, o senin gönlünün bir misâfiridir. Onu dâimâ hoş tut! Yâni, gamdan ötürü üzgün; sürûrdan dolayı da çok neş'e içinde kalma!"
"Gam düşüncesi, neş'e yolunu tıkar, aldırmaz! Hakîkatte ise gam, bambaşka bir sürûr ve neş'enin yollarını açar."
"Fikirler ve gam, gönül evini başka efkârdan süpürür. Tâ ki, kalbe yeni hayır ve sürûrlar gelmiş olsun!"
"Gam eli, gönül dalından sarı yapraklar silkmektedir. Tâ ki, bu dallardan birbiri ardınca yeşil yapraklar gelmiş olsun!"
"Gam, gönülden neyi döker ve götürürse, onun yerine daha iyisini getirir!"
bu veciz sözlerin benim hayatimda gerçekleştiğini görüyor ve yaşıyordum adeta!
O günden sonra zaman zaman ilk defa gördüğüm nokta halindeki nur, genişleyerek büyüyor birden gizli alem açılıyor, arapça harflerle çeşitli şekiller/işaretler gösteriliyordu...
Daha sonra sevindirici haberler peş peşe gelmeye başlamıştı.
Benim mahkemedeki, kazanacağıma ümidimi kestiğim davanın seyrinde ani bir gelişme yaşandı ve lehime seyri başladı...
Allah'ü Zülcelal Hazretlerinin lütfu/yardımıyle, Rasulallah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin teveccühüyle yaralarım sarılıyor, kaybettiğim tüm cepheleri tekrar kazanmaya başlıyordum.
Şerlerden de şerlerin içine düştüğümü zannederken, o çetin şerlerin içinde ne müthiş hayırlar gizliymiş!
Bunu görüyor, yaşıyor ve idrak ediyordum...
Yüreğim çoraktı
Dilik dilik
Toprak misali...
Sen geldin
Ansızın iklim değişti
Bir gül yeşerdi yüreğimde...
Sen geldin
Sevda okyanusunda
Buldum kendimi...
Sen geldin
Bir gül yeşerdi yüreğimde
Al sevdalı renge büründüm...
Sen geldin
Eşsiz güzelliğinde
Hayat buldu ruhum...
Sen geldin
Lîme lîme doğranmış yüreğim
Aşkınla şifaya erdi Efendim.
(sallallahü aleyhi ve sellem)
Hoş geldin Ya Rasulallah
Yaralı yüreğime nurun şifa oldu efendim
YaRabbi benim gibi aciz, günahkar kulunu böyle bir şerefle şereflendirdiğin için Sana ne kadar hamd etsem azdır diyor hamdimi dilimden düşürmüyordum.
Sanki yeniden doğmuş gibiydim. O kadar mutluydumki, içim içime sığmıyordu.
İdrakim açıldı birden. Artık hayata çok farklı bakıyor, beni alakadar eden olayların nedenini/niçinini farklı yorumluyordum.
Bende öyle şeyler değiştiki, musibet, bela, hüzün bana acı veremiyordu artık.
Manevi yaralarım sarılmıştı, tüm yakarışlarım lahuti aleme ulaşmıştı, ''mazlumun duası süratle kabül olur'' tahakkuk etmişti.
Demekki sevgi dilden kalbe indirilirse Vuslat gerçekleşiyormuş...
Mevlânâ Hazretleri buyuruyor:
"-Ey delikanlı! Bu ten bir misâfirhânedir. Her sabâh, senin misâfirlerin olan gam ve neş'e oraya koşarak gelirler."
"Âgâh ol; sakın bu misâfir benim boynumda kalır, deme! O yokluğa uçar gider. Yâni sürûr ve gamın bekâsı yoktur."
"Gayb âleminden ne gelirse gelsin, o senin gönlünün bir misâfiridir. Onu dâimâ hoş tut! Yâni, gamdan ötürü üzgün; sürûrdan dolayı da çok neş'e içinde kalma!"
"Gam düşüncesi, neş'e yolunu tıkar, aldırmaz! Hakîkatte ise gam, bambaşka bir sürûr ve neş'enin yollarını açar."
"Fikirler ve gam, gönül evini başka efkârdan süpürür. Tâ ki, kalbe yeni hayır ve sürûrlar gelmiş olsun!"
"Gam eli, gönül dalından sarı yapraklar silkmektedir. Tâ ki, bu dallardan birbiri ardınca yeşil yapraklar gelmiş olsun!"
"Gam, gönülden neyi döker ve götürürse, onun yerine daha iyisini getirir!"
bu veciz sözlerin benim hayatimda gerçekleştiğini görüyor ve yaşıyordum adeta!
O günden sonra zaman zaman ilk defa gördüğüm nokta halindeki nur, genişleyerek büyüyor birden gizli alem açılıyor, arapça harflerle çeşitli şekiller/işaretler gösteriliyordu...
Daha sonra sevindirici haberler peş peşe gelmeye başlamıştı.
Benim mahkemedeki, kazanacağıma ümidimi kestiğim davanın seyrinde ani bir gelişme yaşandı ve lehime seyri başladı...
Allah'ü Zülcelal Hazretlerinin lütfu/yardımıyle, Rasulallah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin teveccühüyle yaralarım sarılıyor, kaybettiğim tüm cepheleri tekrar kazanmaya başlıyordum.
Şerlerden de şerlerin içine düştüğümü zannederken, o çetin şerlerin içinde ne müthiş hayırlar gizliymiş!
Bunu görüyor, yaşıyor ve idrak ediyordum...
Yüreğim çoraktı
Dilik dilik
Toprak misali...
Sen geldin
Ansızın iklim değişti
Bir gül yeşerdi yüreğimde...
Sen geldin
Sevda okyanusunda
Buldum kendimi...
Sen geldin
Bir gül yeşerdi yüreğimde
Al sevdalı renge büründüm...
Sen geldin
Eşsiz güzelliğinde
Hayat buldu ruhum...
Sen geldin
Lîme lîme doğranmış yüreğim
Aşkınla şifaya erdi Efendim.
Sevdayı Muhammedî (6)
Sevdayı Muhammedî (sallallahü aleyhi ve sellem) Benim bu hicretim zahiri boyutundaki anlamlarından ziyade, kendi ruh alemime olan batıni boyutundaki yolculuğummuş. Bu seyir için günah gömleklerimi çıkartıp, dünya süslerine yüz çevirip, benlik libasından sıyrılmam gerekiyormuş ki, benim...
www.islamiforumlar.net