Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri - 001 - 4190

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
HZ. DAVUD (aleyhisselam)'UN DUASI

1841 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hz. Davud (aleyhisselam)'un dualari arasinda su da vardir: "Allahim! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulastiracak ameli taleb ediyorum. Allah'im! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malimdan, soguk sudan daha sevgili kil."
Ebu'd-Derda der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Davud'u zikredince, onu "insanlarin en abidi (yani cok ve en ihlasli ibadet yapani)" olarak tavsif ederdi."
Tirmizi, Da'avat 74, (3485).

Hz. YUNUS (aleyhisselam) KAVMIN DUASI

1842 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Resulullah'a ref ederek demistir ki: "Yunus kavminin dualari arasinda su da vardi: "Ey diri olan, ey (mahlukata) kiyam veren, ey hicbir hayat sahibinin olmadigi zamanda hayat sahibi olan, ey hayat veren, ey olum veren, ey celal ve ikram sahibi!"
Rezin ilavesidir.

BELAYA UGRAYANI GORUNCE OKUNACAK DUA

1843 - Hz. Omer ve Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anhuma) anlatiyorlar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir belaya ugrayani gorunce su duayi okursa: "Seni imtihan ettigi seyde bana afiyet veren ve bircok yarattigindan beni ustun kilan Allah'a hamdolsun!" Artik yasadigi muddetce, bu bela ne olursa olsun ona maruz kalmaktan muaf kilinir."
Tirmizi, Da'avat 38, (3427, 3428); Ibnu Mace, Dua 22, (3892).
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin bir rivayetinde sadece: "..Bu bela ona isabet etmez" denmistir.

SEBEBE VE VAKTE BAGLI OLMAYAN DUALAR

1844 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua ederken sunu soylerdi: "Allahim, dinimi dogru kil, o benim islerimin ismetidir. Dunyami da dogru kil, hayatim onda gecmektedir. Ahiretimi de dogru kil, donusum orayadir. Hayati benim icin her hayirda artma (vesilesi) kil. Olumu de her cesit serden (kurtularak) rahat(a kavusma) kil."
Muslim, Zikr 71, (2720).

1845 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah'in duasinin cogu: "Allahumme atina fi'd-dunya haseneten ve fi'l ahireti haseneten ve kina azabe'n-nar. (Allahim bize dunyada da bir hayir, ahirette de bir hayir ver, bizi cehennem azabindan koru" idi."
Buhari, Daavat 55, Tefsir, Bakara 36; Muslim, Zikr 26, (2690; Ebu Davud, Salat 381, (1.519).

1846 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim cenneti uc kere isterse, cennet: "AIIah'im onu cennete koy" der. Kim AIIah'tan uc sefer atese karsi koruma taleb ederse, cehennem: "AIIah'im onu atesten koru" der."
Tirmizi, Cennet 27, (2575); Nesai, Isti'aze 56, (8, 279); Ibnu Mace, Zuhd 39, (4340).

1847 - Hz. AIi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, "Bir mukateb ona gelerek: "Kitabet borcumu odemekten aciz kaldim, bana yardim et" dedi. Ona su cevabi verdi: "Sana, Resulullah (aleyhissalatu vesseIam)'in bana ogretmis bulundugu bir duayi ogreteyim. (Onu okudugun takdirde) Siyr dagi kadar borcun da olsa, Allah onu sana bedel oder. Soyle diyeceksin: "AIIah'im, yeterince helalinden vererek beni haramindan koru. Lutfunla ver, baskasina muhtac etme."
Tirmizi, Daavat 121, (3558).

ISTIAZE

1848 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle istiaze ederlerdi: "Allah'im! Aczden, tembellikten, korkakliktan, duskunluk derecesine varan ihtiyarliktan, cimrilikten sana siginirim. Keza, kabir azabindan sana siginirim. Haya ve olum fitinesinden sana siginirim."
Buhari, Daavat 38, 40, 42, Cihad 25; Muslim, Zikr 52, (2706); Tirmizi, Daavat 71, (3480, 3481); Ebu Davud, Salat 367, (1540, 1541); Huruf 1, (3972); Nesai, Istiaze 6, (8, 257, 258).

1849 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "Allah'im! Cuzzamdan, barastan (alaten), delilikten ve hastaliklarin kotusunden sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1554); Nesai, Istiaze 36, (8, 271).

1850 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "AIlah'im, husu duymaz bir kalbten sana siginirim, dinlenmeyen bir duadan sana siginirim, doymak bilmeyen bir nefisten, faydasi olmayan bir ilimden, bu dort seyden sana siginirim."
Tirmizi, Daavat 69, (3478); Nesai, Istiaze 2, (8, 255).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1851 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Belanin ezmesinden, helakin gelmesinden, kotu kazadan, dusmanlarin samatasindan Allah'a istiaze edin."
Buhari, Kader 13, Daavat 28; Muslim, Zikr 53, (2707); Nesai, Istiaze 34, (8, 269, 270).

1852 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua ederdi: "Allahim, sikak ve nifaktan ve kotu ahlaktan sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1546); Nesai, Istiaze 21, (8, 264).
Bir rivayette soyle denmistir: "Allahim! Acliktan sana siginirim, cunku o pek fena yatak arkadasidir. Hiyanetten de sana siginirim, cunku o ne kotu huydur."

1853 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac gecesi cinlerden bir ifrit gordum. Elinde atesten bir sule oldugu halde beni takip ediyordu. Nazarimi her atisimda onu goruyordum. Cibril (aleyhisselam) bana: "Istersen sana bir dua ogreteyim, onu okursan, sulesi soner ve agzinin ustune duser" dedi." Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi. Cibril (aleyhisselam) de "Sunu oku!" buyurdu:
"Allah'in kerim olan rizàsi icin, eksiksiz, mukemmel kelimatullah hakki icin -ki hic kimse muttaki olsun, facir olsun onu asip daha guzelini soyleyemez- (bela olarak) semadan inen, semaya yukselen, (ve ceza gerektiren) serlerden, yeryuzunde yarattigi serden, yer(in altin)dan cikan serden, gece ve gunduz fitnelerinden, gece ve gunduz gelen musibetlerden AIIah'a siginirim. Ey Rahman, hayir getiren hadiseler haric."
Muvatta, Si'r 10, (2, 950, 951).

ISTIGFAR, TESBIH, TEHLIL, TEKBIR, TAHMID VE HAVKALE

1854 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki haslet veya iki hallet -vardir ki onlari Musluman bir kimse (devam uzere) soyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu iki sey kolaydir. Kim onlarla amel ederse, azdir da... Her (farz) namazdan sonra on kere tesbih (subhanallah), on kere tahmid (elhamdulillah), on kere tekbir (Allahu ekber) soylemekten ibarettir."
(Abdullah der ki
103296.gif
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bunlari soylerken parmaklariyla saydigini gordum. Resulullah devamla buyurdular: "Bunlar bes vakit itibariyle toplam olarak dilde yuzellidir. Mizanda bin bes yuzdur. "Ikinci haslet" ise yataga girince Allah'a yuz kere tesbih, tekbir ue tahmid'de bulunmanizdir. Bu da lisanda yuzdur, mizanda bindir. (Her ikisi toplam iki bin bes yuz eder.)"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerine soyle bir soru ile devam etti:
"Hanginiz bir gunde, gece ve gunduz iki bin bes yuz gunah isler?"
"Bunlari niye soylemiyelim ey Allah'in Resulu?" dediler. Su cevabi verdi:
"Seytan, namazda iken her birinize gelir: "Sunu sunu hatirla" der, ve namazdan cikincaya kadar devam eder. (Bu hatirlatmalarin neticesi olarak) kisi bu tesbihati terk bile eder. Kisi yatagina girince de seytan ona gelir, (zikir yapmasina imkan vermeden) uyutmaya calisir ve uyutur da."
Tirmizi Daavat 25, (3407); Ebu Davud, Edeb 209, (5065); Nesai, Sehv 90, (3, 74).

1855 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam gelerek- "Ey Allah'in Resulu! dedi, ben Kur'àn'dan bir parca secip alamiyorum. Bana kifayet edecek bir seyi siz bana ogretseniz!"
"Oyleyse, buyurdu, Subhanallah velhamduIillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billah. (Allahim seni tenzih ederim, hamdler sana mahsustur. Allah'tan baska ilah yoktur, Allah en buyuktur, guc kuvvet Allah'tandir) de."
"Ey Allah'in Resulu! dedi, bu zikir Allah icindir. (O'nu senadir), kendim icin dua olarak ne soyleyeyim?"
"Soyle dua et: Allahim bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rizik ver!"
Adam (dinleyip, kalkinca) ellerini sikip gostererek: "Soyle (simsiki belledim!)" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bunun uzerine:
"Iste bu adam iki elini de hayirla doldurdu !.." buyurdu."
Ebu Davud, Salat 139, (832); Nesai, Iftitah 32, (2, 143); Hadis Ebu Davud'da tam olarak, Nesai'de kismi olarak rivayet edilmistir.

1856 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olumunden once su dualari cok tekrar ederdi: "Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, màgfiretini diler, gunahlarima tevbe ederim.)" Ben kendisinden bunun sebebini sordum. Su aciklamayi yapti:
"Ràbbim bana bildirdi ki, ben ummetim hakkinda bir alamet gorecegim. Ben onu gorunce Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh zikrini artirdim. Bu gordugum, Iza cae nàsrullahi ve'l-fethu..suresidir. "
Buhari, Tefsir, Nasr, Ezan 123,139; Megazi 50; Muslim, Salat 220, (484).

1857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Subhanallahi, velhamdu lillahi, vela ilahe illallahu vallahu ekber (Allah'i tesbih ederim, hamdler Allah'adir, Allah'tan, baska ilah yoktur. Allah en buyuktur) demem, bana, uzerine gunesin dogdugu seyden (dunyadan) daha sevgilidir."
Muslim, Zikr 32, (2695); Tirmizi, Daavat 139, (3591).

1858 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac sirasinda Ibrahim (aleyhisselam)'le karsilastim. Bana:
"Ey Muhammed, ummetine benden selam soyle. Ve haber ver ki: Cennetin topragi temiz, suyu tatlidir. Burasi (suyu tutacak sekilde) duz ve bostur. Oraya atilacak tohum da subhanallah, velhamdulillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber cumlesidir."
Tirmizi, Daavat 60, (3458).

1859 - Hz. Ebu Bekri's-Siddikin azadlisi Yuseyre (radiyallahu anhuma) -ki ilk muhacirlerden idi- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize dedi ki: "Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir cekmenizi tavsiye ederim. Bunlari parmaklarla sayin. Zira parmaklar (Kiyamet gunu nelerde kullanildiklarindan) suale maruz kalacaklar ve konusturulacaklardir."
Tirmizi, Daavat 131, (3577); Ebu Davud, Salat 359, (1501).

1860 - Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Istigfar eden kimse gunde yetmis kere de tevbesinden donse gunahta musir sayilmaz."
Tirmizi, Daavat 119, (3554); Ebu Davud, Salat 361, (1514).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1861 - el-Egarru'l-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Surasi muhakkak ki, bazan kalbime gaflet coker. Ancak ben Allah'a gunde yuz sefer istigfar eder (affimi dilerim)."
Muslim, Zikr 41, (2702); Ebu Davud, Salat 361, (1515).

1862 - Yine Egarru'l-Muzeni, Muslim'in bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini nakletmistir: "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. AIIah kasem olsun ben Rabbim Tebarek ve Teala hazretlerine gunde yuz kere tevbe ederim."
Muslim, Zikr 42, (2702).

1863 - Buhari ve Tirmizi'de gelen bir rivayette Hz.Ebu Hureyre (radiyallahu anh) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "AIIah'a kasem olsun, ben gunde Allah'a yetmis kere istigfar ediyorum tevbede bulunuyorum."
Buhari, Daavat 3; Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3255).

1864 - Esma Ibnu'I-Hakem el-Fezari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hazreti Ali'yi dinledim, soyle demisti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan bir hadis dinledim mi, Allah Teala hazretlerinin faydalanmami diledigi kadar ondan istifade ediyordum. Sayet bir adam O'ndan hadis rivayet edecek olsa (gercekten duydun mu diye) yemin ettiriyordum. Yemin edince onu tasdik edip rivayetini kabul ediyordum."
Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) bana su hadisi rivayet etti ve bu rivayetinde Ebu Bekir dogru soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, demisti ki: "Gunah isleyip arkasindan kalkip abdest alarak iki rekat namaz kilan sonra da AIIah Teala hazretlerine tevbe eden her insan mutlaka magfiret olunur." Sonra da su ayeti okudu. (Mealen): "Onlar fena bir sey yaptiklarinda veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'i zikrederler, gunahlarinin bagislanmasini dilerler. Gunahlari Allah'tan baska bagislayan kim vardir? (Al-i Imran 135).
Tirmizi, Tefsir Al-i Imran, (3009); Ebu Davud, Salat 361, (1521) Ibnu Mace Ikametu's-Salat 193, (1395).

1865 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim: "La ilahe illallahu vahdehu la-serike leh, lehu'l mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ala kulli sey'in kadir" duasini bir gunde yuz kere soylerse, kendisine on kole azad etmis gibi sevàb verilir, ayrica lehine yuz sevab yazilir ve yuz gunahi da silinir. Bu, ayrica uc gun aksama kadar onu seytana karsi muhafaza eder.
Bundan daha fazlasini okumayan hicbir kimse, o adaminkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir gunde yuz kere "Subhanallahi ve bihàmdihi" derse hatalari dokulur, hatta denizin kopugu kadar (cok) olsa bile."
Buhari, Daavat 54, Bed'u'l-Halk 11; Muslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'an 20, (1, 209); Timizi, Daavat 61, (3464).

1866 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissàlatu vesselam) buyurdular ki: "Kim carsiya girince La ilahe iIIalIahu vahdehu Ia serike Ieh, Iehu'I-mulku ve Iehu'I-hamdu yuhyi ve yumitu ve huve hayyun Ia yemutu bi-yedihi'I-hayr ve huve aIa kulli sey'in kadir. (AIlah'tan baska ilàh yoktur, tekdir, ortagi yoktur, mulk ve hamd ona aittir. Hayati o verir, olumu de o verir. Kendisi hayattardir, olumsuzdur. Hayirlar O'nun elindedir. O her seye kadirdir) duasini okursa AIIah ona bir milyon sevab yazar, bir milyon da gunah affeder ve mertebesini bir milyon derece yuceltir."
Bir rivayette, ucuncu mukafaata bedel, "Onun icin cennette bir kosk yapar" denmistir."
Tirmizi, Daavat 36, (3424).

1867 - Resulullah (aleyhissàlatu vesselam)'in zevcelerinden Cuveyriyye (radiyallahu anha)'nin anlattigina gore, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz bir gun sabah namazini kilinca, daha kendisi namazgahinda iken, erkenden yanindan cikmis, gitmis, kusluktan sonra Cuveyriyye (ayni yerinde zikrederek) otururken geri gelmis ve: "Birakip gittigim halde duruyorsun (hic yerinden kimildamadin galiba?)" diye sormustur. "Evet" cevabi uzerine sunu soylemistir: "Ben senden ayrildiktan sonra dort kelime(Iik bir dua)yi uc kere okudum. Eger bunlardan hasil olan sevab tartilacak olsa, senin burada sabahtan beri okudugun dualarin sevabinin agirligina denk olur. O dua sudur: "Subhanallahi ve bihamdihi adede halkihi ve rida nefsihi ve zinete arsihi ve midade kelimatihi. (Allah'i mahlukati sayisinca, nefsinin rizasinca, arsinin agirIiginca, kelimelerinin adedince tesbih (noksanliklardan tenzih) ederim."
Muslim, Zikr 79, (2726); Tirmizi, Daavat 117, (3550); Ebu Davud, Salat 359, (1503); Nesai, Sehv, 93, (4, 77).

1868 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki kelime vardir, bunlar dile hafif, terazide agir, Rahman'ada sevgilidirler: Subhanallahi ve bihamdihi, Subhanallahi'l-azim. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, yuce Allahim seni tenzih ederim) kelimeleridir."
Buhari, Daavat 65, Eyman 19, Tevhid 58; Muslim, Zikr 31, (2694); Tirmizi, Daavat 61, (3463).

1869 - Yine Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "La havle ve Ia kuvvete illa billah. (Guc de kuvuet de ancak AIIah'tandir) sozunu cok tekrar edin."
Mekhul dedi ki: "Kim bunu der ve sonra da: "Allah (in gazabin) dan ancak O (nun rahmeti)'na iltica etmekle kurtulusa erilebilir" derse, Allah ondan yetmis cesit zarari kaldirir ki bunlarin en hafifi fakirliktir."
Tirmizi, Daavat 141, (3596).

HZ. PEYGAMBER'E SALAVAT

1870 - Ebu Mes'ud el Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Sa'd Ibnu Ubade'nin meclisinde otururken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza geldi. Kendisine, Besir Ibnu Sa'd: "Ey Allah'in Resulu! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamizi emretti. Sana nasil salat okuyabiliriz?" diye sordu. Efendimiz su cevabi verdi:
"Soyle soyleyin: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammed, kema salleyte aIa Ibrahime ve barik aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammedin kema barekte aIa aI-i Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIah'im! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kiI, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mubarek kil. Tipki Ibrahim'in alini mubarek kildigin gibi." (ResuIullah ilaveten sunu soyledi): "Selam da bildiginiz gibi olacak."
Muslim,Salat 65, (405), Kasru's-Salat 67,(1,165,166); Tirmizi,Tefsir, Ahzab,(3218); Ebu Davut, Salat 183, (980,981); Nesai, Sehv 49, (3, 45, 46).
Tirmizi disindaki Kutub-i Sitte kitaplarinda, Ebu Humeyd es-Saidi (radiyallahu anh)'den gelen bir rivayet soyle:
"Ashab sordu: "Ey Allah'in Resulu sana nasil salat okuyalim?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): Soyle soyleyin, dedi: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa ezvacihi ve zurriyyetihi kema salleyte aIa Ibrahime ve bàrik aIa Muhammedin ve aIaezvacihi ve zurriyyetihi kema barekte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIahim! Muhammed zevcelerine ve zurriyetine rahmet kil, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i, zevcelerini ve zurriyetini mubarek kil, tipki Ibrahim'i mubarek kildigin gibi. Sen ovulmeye Iayiksin, Serefi yucesin)."
Buhari, Daavat 33, Enbiya 8; Muslim, Salat 69, (407); Muvatta, Kasru's-Salat 66, (1,165); Ebu Davut, Salat,183, (979); Nesai, Sehv 54, (3, 49).
Kà'b Ibnu Ucre'den gelen bir rivayet de soyle: "Resulullah (aleyhissaIatu vesselam) yanimiza gelmisti: "Ey Allah'in Resulu, dedik, sana nasil selam verecegimizi ogrendik. Ama, sana nasil salat okuyacagiz (bilmiyoruz)? " "Soyle soyleyin! dedi:
"AIIahumme salli aIa Muhammed'in ve ala aI-i Muhammedin kema salleyte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. AIIahumme barik aIa Muhàmmedin ve aIa aI-i Muhammed, kema barekte aIa aIi Ibrahime inneke hamidun mecid."
Buhari, Daavat 33: Muslim, Salat 66, (406); Ebu Davud, Salat 183, (976);Nesai, Sehv 51, (3, 47); Tirmizi Vitr,20, (483).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1871 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salat okursa AIIah da ona on salat okur ve on gunahini affeder, (mertebesini) on derece yukseltir."
Nesai, Sehv 55, (3, 50).
Yine Nesaide Ebu Talha (radiyallahu anh)'dan gelen bir rivayet soyle: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yuzunde bir sevinc oldugu halde geldi. Kendisine:
"Yuzunuzde bir sevinc goruyoruz!" dedik.
"Bana melek geldi ve su mujdeyi verdi: "Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: "Sana salavat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selam okuyan herkese de benim on selam okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?"
Nesai, Sehv 55, (3, 50).

1872 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu bana insanlarin en yakini, bana en cok salavat okuyandir."
Tirmizi, Salat 357, (484).
Yine Tirmizi'de Hz. Ali (radiyallahu anh)'den kaydedilen bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gercek cimri, yaninda zikrim gectigi halde bana salavat okumayandir."
Tirmizi, Daavat 110, (3540).

1873 - Hz. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam) buyurdular ki: "Yeryuzunde Allah'in seyyah melekleri vardir. Onlar ummetimin selamini (aninda) bana teblig ederler."
Nesai, Sehv 46. (3, 43).

NEFSIN (SAHSIN) DIYETI

1874 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Kim hataen oldurulurse, diyeti yuz devedir; bunlardan otuzu bintu mehaz (iki yasina girmis disi deve), otuzu bintu lebun (uc yasina girmis disi deve), otuzu hikka (dort yasina girmis disi deve), on tane de ibnu lebundur (uc yasina girmis erkek deve)."
Ebu Davud, Diyat 18, (4541); Tirmizi, Diyat 1, (1387); Nesai, Kasame 30, (8, 43).
Tirmizi'nin rivayetinde soyle denir: "Kim taammuden (kasitla) oldururse, oldurulenin velilerine teslim edilir, dilerlerse oldururler, dilerlerse diyet alirlar. Bu 30 hikka (dort yasina giren disi deve): 30 cezea (bes yasina girmis disi deve); 40 aded halife (hamile deve) dir. Ayrica ne uzerine sulh yaptiysalar bu da onlarindir. Bu, diyetin siddetini artirmaktir."

1875 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hataen oldurmede diyet olarak yirmi hikka, yirmi cezea, yirmi bintu mehaz, yirmi bintu lebun ve yirmi benu lebun vardir."
Ebu Davud, Diyat 18, (4545), Tirmizi, Diyat 1, (1386); Nesai, Kasame 32, (8, 43-44).

1876 - Hz. Ali (radiyallahu anh) demistir ki: "Sibhu'l amd'in diyeti uc kisimdir. 33 adet hikka, 33 adet cezea, 34 adet seniyye-bazil arasi devedir. (Seniyye alti yasina, bazil de dokuz yasina basmis deveye denir.)"
Yine Hz. Ali sunu da rivayet etmistir: "Hataen oldurmede diyet dort kisimdir: 25 hikka, 25 cezea, 25 bintu lebun, 25 bintu mehaz."
Ebu Davud, Diyat 19, (4551, 4553).
AbduIIah Ibnu Amr Ibni'I-As (radiyallahu anhuma)'in Ebu Davud ve Nesai de merfu olarak kaydedilen bir rivayetinde soyle denmistir: "(Curum sirasinda) kamci ve degnek kullanildigi muddetce hata, Sibhu'l amd'dir."
Ebu Davud, Diyat 19, 20, (4547; 4565); Nesai, Kasame 42 (8, 40); Ibnu Mace, Diyat 5, (2627).

1877 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadinin diyeti, erkegin diyetine, diyetin ucte bir miktarina kadar esittir."
Nesai, Kasame 34, (8, 44, 45).

1878 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oldurulen mukateb hakkinda, azad edilen miktarinca hur diyetine gore, geri kalan kismi icin de kole diyetine gore hesaplanmasina hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 22, (4581); Nesai, Kasame 36, (8, 45, 46); Tirmizi, Buyu' 35, (1259). (Metin, Nesai'nin metnidir.)

1879 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muahedin diyeti hur kimsenin diyetinin yarisidir."
Ebu Davud, Diyat 23, (4583).

1880 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Amir'den iki kisinin diyetini, Muslumanlarin diyet miktarina gore odedi. (Muslumanlar tarafindan hataen oldurulen) bu iki kisi ile Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muahedesi (antlasmasi) vardi."
Tirmizi, Diyat 12, (1404).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1881 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ehl-i zimmetin diyeti, Muslumanlarin diyetinin yarisidir. Ehl-i zimmet de Yahudi ve Hiristiyanlardir."
Nesai, Kasame 35, (8, 45).

1882 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kafirin diyeti, mu'minin diyetinin yarisidir." 4Tirmizi, Diyat 17, (1413).

GOZ

1883 - Suleyman Ibnu Yesar (rahimehullah) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) derdi ki: "Goz yerinde kalir, fakat nuru sonerse diyeti yuz dinardir."
Muvatta, Ukul 9, (2, 857).

1884 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit kalarak kor olan goz hakkinda diyetin ucte birine hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55, 56).
Nesai'nin rivayetinde soyledir: "Resulullah : "Yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi halinde diyetinin ucte birine hukmeti."

1885 - Hadisin Nesai'deki vechinde su ziyade vardir: "Resulullah aleyhisselatu vesselam, yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi (yani cisminin patlatilmasi) halinde diyetinin ucte birine, colak elin kesilmesi halinde diyetinin ucte birine, kararmis disin sokulmesi halinde diyetinin ucte birine hukmetti.

DIS

1886 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Dislerin diyeti beser dinardir." buyurdu.
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55).

1887 - Ibnu'l- Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l Hattab (radiyallahu anh) her azi dis icin bir deveye hukmetti. Hz. Muaviye (radiyallahu anh) ise her azi dis icin bes deveye hukmetti."
Muvatta, Ukul 7, (2,861).

PARMAKLAR

1888 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su ve su -yani serce parmakla bas parmak- diyette esittirler."
Buhari, Diyat 20, Tirmizi, Diyat 4, (1391,1392); Ebu Davud, Diyat 20, (4558); Nesai, Kasame 42, (8, 56,57).
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Iki elin parmaklariyla iki ayagin parmaklari da esittir. Her bir parmagin diyeti on devedir."
Nesai'deki ziyade soyledir: "Parmaklar hakkinda diyet, onar onardir."

YARALAMALAR

1889 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muziha olan yaralarin diyeti beser devedir."
Tirmizi, Diyat 3, (1390); Ebu Davud, Diyat 20, (4566); Nesai, Kasame 43, (8, 57).

NEFIS VE UZUVLAR HAKKINDA MUSTEREK HADISLER

1890 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Muhammed Ibni Amr Ibni Hazm, babasindan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ibnu Hazm'a diyetler hakkinda yazdigi talimatta su hususlar da vardi: "Nefis icin (diyet olarak) yuz deve, burun tamamiyIe koparilacak olursa diyet-i kamile, me'mume (denen ve beyin zarina kadar ulasan yara) icin diyetin ucte biri, caife (denen karin veya basin bosluguna ulasan yara) icin de bunun kadar; goz icin elli, ayak icin de elli, vucudda bulunan her parmak icin on deve, her dis icin bes, muziha (denen ve kemige ulasan yara) icin bes deve (lik diyet vardir)."
Muvatta, Ukul 1, (2, 849); Nesai, Kasame 44, (8, 57, 60).
Nesai'nin bir rivayetinde su ibare yer alir: "Nefis icin diyet-i kamile; burun tamamen koparilmis ise diyet-i kamile, dil icin diyet-i kamile, iki dudak icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile iki yumurta (husye) icin diyet-i kamile, zeker (erkek tenasul uzvu) icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile, iki goz icin diyet-i kamile, bir ayak icin diyet-i kamilenin yarisi, me'mume (beyin zarina ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, caife (bas veya karin bosluguna ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, munekkile (kucuk kemik cikan yara) icin on bes deve, el veya ayak parmaklarindan her biri icin on deve, (her bir) dis icin bes deve, muziha (kemige ulasan yara) icin bes deve (diyet olarak verilir). Erkek, kadina karsi oldurulur, altini olanlardan (diyet-i kamile olarak) bin dinar alinir."
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1891 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hatanin diyetini, koylerde yasayanlar icin dort yuz dinar olarak veya buna denk kiymette gumus olarak degerlendirir, bunu da develerin fiyatlarini esas alarak tesbit ederdi. (Soz gelimi) develer pahalaninca (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) yukseltme yapar, develerin kiymeti dusunce de (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) indirme yapardi. (Hataen islenince cinayetlerin diyeti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda dort yuz dinarla sekiz yuz dinar arasina ulasti. Bunun gumus nev'inden muadili sekiz bin dirhem idi. Sigir besleyenlere (diyet olarak) iki yuz sigir hukmetti. Diyetini davar cinsinden vermek isteyene iki bin davara hukmetmistir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet, oldurulenin varisleri arasinda yakinlik derecelerine gore, (yani Kur'an'da belirtiIen nisbet uzere, diger tereke mallari gibi) taksim edilir. (Ashabu'I-feraiz'den) artan olursa asabe (denen akraba)ya gecer."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uzuvlar hakkinda, daha once gectigi sekilde hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4564); Nesai, Kasame 30, (8, 42, 43).

1892 - Ibnu Abbas hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Parmaklar diyette esit degerdedir. Disler de aralarinda esittirler. Kopek disi, azi disi esittir. Bunlar oburlerine diyet meselesinde denktirler."
Ebu Davud, Diyat 20, (4559, 4560, 4561).

1893 - Amr Ibnu Suàyb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit duran (bakar) kor gozun (cinayet sebebiyle) kapanmasi halinde, diyetinin, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti. Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin ucte biri kadar olacagina, siyahlasmis disin (cinayet sebebiyle) dusmesi halinde, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti."
Ebu Davud -bu rivayetin sadece gozle ilgili kismini- onceki rivayetin ayni babinda), Nesai'de tam olarak tahric etmistir.

CENININ DIYETI

1894 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin birbirleriyle kavga ettiler. Biri digerine bir tas atarak kadini da, karnindaki yavruyu da oldurdu. Dava Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hukme bagladi. Gurre kadin veya erkek bir kole demektir."
Ebu Davud'un bir rivayetinde su ziyade vardir: ".. veya katir veya ata hukmetti. Kadinin diyetini akilesi uzerine hukmetti. Kadina cocuklari ve onlarla birlikte olanlar varis oldular."
Buhari, Diyat 25, Tibb 46, Feraiz 11; Muslim, Kasame 34, (1681); Muvatta, Ukul 5, (2, 855); Tirmizi, Diyat 15, (1410); Ebu Davud, Diyat 21, (4568,4580); Nesai, Kasame 37, (8, 47, 48).

DIYETIN KIYMETI

1895 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda diyet-i kamilenin kiymeti sekiz bin dirhem idi. Ehli Kitab'in diyeti de o gun, Muslumanlarin diyetinin yarisina denkti. Bu durum Hz. Omer (radiyallahu anh)'in halife olmasina kadar devam etti. Halife olunca bir hutbesinde "Artik deve pahalandi" dedi ve diyeti altin sahiplerine bin dinar, gumus sahiplerine on iki bin dirhem, sigir sahiplerine iki yuz sigir, davar sahiplerine iki bin koyun, elbise sahiplerine de iki yuz takim elbise olarak tesbit etti. Ehl-i zimmetin diyetini, (Hz. Peygamber devrinde ne idiyse) oldugu gibi birakti, hicbir yukseltme yapmadi."
Ebu Davud, Diyat 18, (4542).

DIYETLERLE ILGILI HUKUMLER

1896 - Ziyad Ibnu Sa'd Ibni Dumeyre es-SulemI an ebihi an ceddihI (radiyallahu anh) -ki bunlar (Sa'd ve Dumeyre) Resulullah (Aleyhisslatu vesselam) ile birlikte Huneyn'e katilmislardi- anlatiyor: "Muhallem Ibnu Cessame el-Leysi, Musluman olduktan sonra Esca' kabilesinden birisini oldurmustu. Bu, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in hukum verdigi ilk diyet vak'asi oldu. Uyeyne oldurulen Escai'nin katli hususunda ileri geri konustu. Cunku (Uyeyne) kendisi de Gatafanli idi. Akra Ibnu Habis de Muhallem'in taraftari (olarak mudafaa icin) konustu, cunku o da Hindef'ten idi. Derken (munakasa ilerledi) sesler yukselmeye basladi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mudahale ederek, "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" diye sordu.
"Hayir! Vallahi harb ve izdirabtan benim kadinlarima ulastirilan, onun kadinlarina ulasmadikca kabul etmiyorum!" cevabini verdi. Sonra bagirmalar yukseldi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar araya girip: "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" dedi. Uyeyne onceki sozlerini aynen tekrar etti. Bu hal, Beni Leys'ten uzerinde silah ve elinde de deriden mamul bir kalkan bulunan Mukeytil adinda birinin kalkip, "Ey Allahin Resulu! Bunun (Muhallem'in) Islam'in basinda yaptigi su cinayete misal olarak, su icmek uzere havuzun basina kosan koyun surusunu gosterebilecegim. Surunun ilk gelenlerine (oldurulmek veya uzaklastirilmak uzere tas veya ok) atilir, arkadan gelenler de korkarak kacarlar. Bugun hukum koy yarin degistir!" demesine kadar devam etti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine (Muhallem'e donup) hemen su hukmu verdi.
"Derhal huzurumuzda elli deve vereceksin, elli deve de Medine'ye donusumuzde vereceksin!"
Bu vak'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in seferlerinin birinde cereyan etmisti. Muhallem uzun boylu, esmer birisi idi, cemaatin kenarinda bulunuyordu. O olumden kurtuluncaya kadar halk oradan ayrilmadi. Resulullah'in (bu nihai hukmunden sonra) onune, iki gozunden de yaslar akar vaziyette oturdu ve:
"Ey Allah'in Resulu! Ben size ulasan cinayeti islemis bulunuyorum. Ben Allah'a tevbe ettim. Sen de benim icin ey Allah'in Resulu, Allah'tan magrifet dileyiver!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuksek sesle:
"Sen onu Islàm'in basinda silahinla mi oldurdun! Allah'im, Muhallem'i magrifet etme!" dedi.
Ebu Seleme su ilavede bulunur: "Muhallem goz yaslarini ridasinin ucuyla silerek kalkti."
Ibnu Ishak der ki: "Muhallem'in kavmi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in daha sonra onun icin Allah'a istigfar ediverdigine inaniyorlardi."
Ebu Davud, Diyat 8, (4503).

1897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet aldiktan sonra (katili) olduren kimseyi asla affetmem."
Ebu Davud, Diyat 5, (4507).

1898 - Amr Ibnu Suayb'in rivayetine gore: "Beni Mudlic'ten Katade adinda bir adam, ogluna bir kilic firlatti. O da bacagina isabet etti. Yaradan fasilasiz kan kaybi oldu ve oglan oldu. Suraka Ibnu Cu'sum Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelip durumu haber verdi. Hz. Omer: "Kudeyd suyuna yuz yirmi deve hazirla, ben oraya gelecegim" dedi. Omer (radiyallahu anh) oraya gelince bu develerden otuz hikka (dort yasina giren disi deve), otuz cezea (bes yasina girmis disi deve) ve kirk halife (hamile deve) aldi. Ve sordu:
"Maktulun kardesi nerede?"
"Iste benim!" dedi.
"Al bunlari! Zira Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustu: "Katile (ne diyetten, ne mirastan) hic bir hisse yoktur."
Muvatta, Ukul 10, (2, 867).

1899 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin, biri digerini oldurmustu. Bunlardan her ikisinin kocasi ve birer oglu vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz maktulenin diyetini odeme isini, katilenin (olduren kadinin) akilesine yukledi, kocasini ve oglunu bu kulfetten uzak tuttu. Cunku bu ikisi Huzeyl'den degillerdi. Maktulenin akilesi, "olenin mirasi da bize aittir" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Hayir! Mirasi, kocasina ve ogluna aittir!" buyurdu."
Ebu Davud, Diyat 21, (4575).

1900 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Cehm Ibnu Huzeyfe'yi zekat tahsildari olarak gonderdi. Adamin biri sadaka odeme meselesinde onunla inatlasti. Ebu Cehm (radiyallahu anh) de adama vurup basindan yaraladi. Hemen Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip:
"Ey Allah'in Resulu, kisas istiyoruz" dediler. Resulullah onlara:
"Size su su miktir diyet vereyim!" dedi ise de razi olmadilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) miktarini daha da artirarak:
"Size su su miktar diyet vereyim" dedi. Onlar yine razi olmadi. Hz. Peygamber (daha da artirarak):
"Size su su kadar diyet vereyim" dedi. Bu sefer razi oldular.
Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Ben bu aksam halka konusup, onlara razi oldugunuzu bildirecegim!" dedi. "Pekala" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hitabesinde:
"Bu Leysliler bana kisas talebiyle geldiler. Ben onlara (kisasa bedel) su su miktar diyet teklif ettim, onlar da razi oldular, siz de razi misiniz?" diye sordu. Fakat berikiler:
"Hayir, razi degiliz!" dediler. Muhacirun onlara kizip uzerlerine yurudu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara dokunmamalarini emretti, Muhacirun da ileri gitmekten vazgecti. Sonra onlari cagirip, onlara verdigini artirdi ve sordu:
"Razi oldunuz mu?"
"Evet" dediler. Resulullah tekrar:
"Ben halka hitap edip, razi oldugunuzu bildirecegim" dedi. Onlar: "Pekala?" dediler. Resulullah halki cagirarak:
"Razi misin?" diye sordu.
"Evet raziyiz!" dediler."
Ebu Davud, Diyat 13, (4534); Nesai, Kasame 24, (8, 35).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1901 - Hilal Ibnu Sirac Ibni Muccaa an ebihi an ceddihi tarikinden anlattigina gore: "(Ceddi Muccaa) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek Beni Zuhl kabilesine mensup Benu Sedus tarafindan oldurulmus olan kardesinin diyetini taleb etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Eger ben bir musrik icin diyete hukmetseydim kardesin icin hukmederdim. Fakat ben sana (diyet degil, bunun yerini tutacak) bir bedel vereyim" dedi ve ona, aleyhissalatu vesselam, Beni Zuhl musriklerinden elde edilecek ilk humustan yuz deve verecegine dair (senet) yazdi.
(Muccaa bu yuz deveden) bir miktarini almisti. (Tamanini almadan) Beni Zuhl kabilesi Musluman oldu. Bilahare Muccaa geri kalan develeri Hz. Ebu Bekr (radiyallahu anh)'den taleb etmek uzere, ona geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in borc senedini gosterdi.
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) kendisine Yemame'den gelecek zekattan odenmek uzere on iki bin sa', yani dort bin sa' bugday, dort bin sa' arpa, dort bin sa' hurma yazdi. Resulullah'in verdigi yazida (borc senedinde) sunlar yaziliydi: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu Peygamber Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'den Beni Suleymli Muccaa Ibnu Murare'ye (verilmis bir borc) senedidir. Ben kendisine (oldurulen) kardesine bedel olarak, Beni Zulh musriklerinden gelecek ilk humustan yuz deve verecegim."
Ebu Davud, Harac 20, (2990).

1902 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her kabileye bir diyet yazdi. Hicbir azadliya kendini azad edenden baska bir Muslumani kendine mevla ittihaz etmesi, asil azad edenin izni olmadan helal degildir."
Nesai, Kasame 38, (8, 52).

1903 - Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Diyete istirakte) tatbikat (sunnet) soyledir: Akile amden yapilan oldurmelerin diyetine (hukuken) istirak etmez. Gonul rizasiyla ederse o baska. Keza, akileye az da olsa cok da olsa kolenin bedelinden yuklenmez. Kolenin bedeli, ne miktara balig olursa olsun, ona, mali olarak tasarruf edenedir. Cunku o, su hadise binaen ticaret mallarindan bir ticaret malidir: Amden oldurenin diyetine sulhen tesbit edilen diyete; itiraf yoluyla subut bulan cinayete terettup eden (diyete); islenen bir cinayete terettup eden ers'e (diyete) ve kolenin bedeline akile istirak etmez, kendi arzusu ile istirak ederse o baska."
(Keza bir baska) tatbikat dahi soyledir: "Kisi hataen hanimini yaralarsa, diyet oder, fakat kisas yapilmaz. Ancak kadina amden ulasan (kotulugu sebebiyle) kisas yapilir."
Bana ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurmustur ki:
"Kadin, nefsinin ucte birine ulasan ve asan yaralamalar amden oldugu takdirde, erkekten kisas isteyebilir."
Rezin ilavesidir.

1904 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Buzaha heyeti Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh)'agelip sulh istediler. Hz. Ebu Bekir onlari yerlerinden yurtlarindan edecek harp ile, rezil rusvay edecek sulh arasinda muhayyer birakti. Heyet mensuplari:
"Yerden yurttan edecegi (mucliyyeyi) anladik, rezil-rusvay edecek (muhziye) ne demektir?" diye sordular.
"Sizden silahlari ve binekleri alacagiz. Sizin mal ve mulkunuzden elimize gecenleri ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi bize iade edeceksiniz, bizden oldurduklerinizin (diyetini) borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik olacak (onlar icin herhangi. bir odeme yapmayacagiz). Allah Resulu'nun halifesine ve muhacirlerine sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum (iyi hal) gosterinceye kadar kabileleri, develerin pesini takib etmeye birakacak (onlara karismayacak)siniz."
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) bu soylediklerini heyet mensuplarina teklif olarak arzetti. Hz. Omer (radiyallahu anh) soz alip sunu soyledi: "Bahsettigin "yerden -yurttan edecek savas ve rezil- rusvay edecek sulh" sozun var ya! Ne guzel de soyledin. Ya su, "Sizden ele gecirdiklerimizi ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi iade edeceksiniz!" sozun var ya! Ne guzel soyledin. "Bizden oldurdukleriniz icin borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik" sozune gelince, bizim olulerimiz Allah'in emri uzerine savastilar ve oldurulduler, onlarin ecirleri Allah'in uzerinedir, onlar icin diyet yoktur."
Heyet, Hz. Omer (radiyallahu anh)'in soyledigi sartlar uzere beyat yapti.
Derim ki: Bu rivayeti tam olarak Serefuddin el-Barizi zikretti. Rivayeti tahric edene nisbet etmedi. Bu rivayeti Camiul Kebir muellifi zikretmedi.
Ancak Buhari, rivayetten sadece Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in su sozunu kaydetti: "A!lah Resulu'nun halifesine ve Muhacirlere sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum gosterinceye kadar kabileleri develerin pesini takib etmeye birakacak, (onlara karismayacak)siniz." Bu kisim Kitabu'l Ahkam'in sonunda senetsiz olarak mevcuttur, gerisi yoktur.

BORC VE ODEME ADABI BOLUMU

1905 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarinda, bir kulun Allah tarafindan yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebilecegi en buyuk gunahlardan biri, kisinin odenecek karsilik birakmadan uzerinde borc oldugu halde olmesidir. "
Ebu Davud, Buyu 9, (3342).

1906 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, odemek arzusu iIe insanlarin malini alir ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkin malini alirsa Allah onu telefeder."
Buhari, Istikraz 2.

1907 - Imran Ibnu Huzeyfe (rahimehullah) anlatiyor: "Meymune (radiyallahu anha) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede mudahale edip ayipladilar. Su cevabi verdi: "Borcu birakmayacagim. Ben dostum ve can yoldasim aleyhissalatu vesselam'i soyle soylerken dinledim: "Bir borcla borclanan bir kimsenin odeme niyetinde oldugunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dunyada iken oder."
Nesai, Buyu 99, (7, 315); Ibnu Mace, Sadakat 10, (2408).

1908 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Borcunu odeyebilecek durumda olan zengin kimsenin odemeyi geciktirmesi zulumdur. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabul etsin.)"
Buhari, Istikraz 12, Havalat 1, 2; Muslim, Musakat 33, (1564); Muvatta, Buyu 84, (2, 674); Ebu Davud, Buyu 10, (3345); Tirmizi, Buyu 68, (1308); Nesai, Buyu 101, (7, 317).

1909 - es-Serrid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselàm) buyurdular ki: "Zenginin borcunu savsaklamasi, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandirilmasini helal kilar."
Ibnu'l-Mubàrek der ki: "Irzini helal kilar", kendisine kaba davranilir demektir. "Cezalandirilmasi" da, hapsedilmesidir."
Ebu Davud, Akdiye 29, (3628); Nesai, Buyu 100, (7, 316); Ibnu Mace, Sadakat 18, (2427); Buhari de bab basliginda kaydetmistir. Istikraz 13.

1910 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapida yuksek sesle munakasa edenlerin gorultulerini isitti. Bunlardan biri, digerinden borc indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasini istiyor. Oburu de:
"Vallahi yapmam!" diyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarina gitti ve:
"Hanginiz, hayir yapmamak uzere Allah adina yemin etti?" dedi. Birisi:
"Benim ey Allah'in Resulu! (Borc indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifini kabul ettim)" dedi."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakat 19, (1557)
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1911 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden once yasayanlardan bir tuccar vardi. Halka borc verirdi. BorcIulari arasinda fakir gorurse hizmetcilerine: "Onun borcundan vazgeciverin, boylece AIIah'in da bizim gunahIarimizdan vazgececegini umariz" derdi. Allah da onun gunahlarindan vazgecti."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakaat 19, (1557); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1912 - Diger bir rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam hic hayir amelde bulunmadi. Ancak halka borc verir ve borcunu toplayan elcisine: "Kolay odeyecekten (zenginden) al, zor odeyecekten (fakirden) alma, vazgec Ola ki Allah da bizim gunahlarimizdan vazgecer" derdi. Allahu Teala hazretleri bunun uzerine: "Haydi senin gunahlarindan vazgectim" buyurdu."
Buhari, Buyu 18, Enbiya 50; Muslim, Musakat 31, (1562); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1913 - Ebu Katade (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, Ebu Katade, bir boclusunu (para taleb etmek uzere) aramisti. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adami buldu. Ancak:"Dardayim" dedi. Bunun uzerine:
"Allah'a yemin eder misin?" diye sordu. Borclu:
"Vallahi" diye yemin etti. Ebu Katade:
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Kim Allah'in kendisini kiyamet gununun sikintisindan kurtarmasini isterse darda olana nefes aldirsin veya tamamen bagislayiversin" dedigini isittim" dedi."
Muslim, Kasame 32, (1563).

1914 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da bir adamin (parasi odenmemis) bir devesi vardi. Borcunu istemeye geldi. Bu sirada kaba sozler sarfetti, hatta Ashab'tan bazilari haddini bildirmek istedi. Ancak Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna meydan vermeyip:
"Birakin onu! Hak sahibinin konusma hakki vardir" buyurdu, sonra da:
"Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradilarsa da bulamadilar. Fakat onunkinden daha degerli bir deve buldular. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bunu verin" dedi. Adam: "Bana borcunu tam odedin, Allah da sana odesin" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"En hayirliniz, borcunu en iyi odeyendir!" buyurdu."
Buhari, Istikraz, 4, 6, 7,13, Vekalet 5, 6, Hibe 23, 25; Muslim, Musakat 118-122, (1600-1601), Timizi, Buyu 75, (1316, 1317 Nesai Buyu 64, (7, 291)

1915 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazini kildirivermesi icin bir adam(in cenazesi) getirildi. Aleyhissalatu vesselam:
"Onun uzerinde borc var, arkadasinizin namazini siz kilin!" buyurdu. Ben:
"(Borc) benim uzerime olsun, ey Allah'in Resulu" dedim.
"Sadakatle mi ?" dedi.
"Sadakatle!" dedim. Bunun uzerine cenazenin namazini kildi."
Tirmizi, Cenaiz 69, (1069); Nesai, Cenaiz 67, (4, 65).

KITABU'Z-ZIKR

1916 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in, yollarda dolasip zikredenleri arastiran melekleri vardir. AIIahu Tealayi zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini "Aradiginiza gelin!" diye cagirirlar. (Hepsi gelip) onlari kanatlariyla kusatarak dunya semasina kadar arayi doldururlar. Allah, -onlari en iyi bilen oldugu halde- meleklere sorar:
"Kullarim ne diyorlar?"
"Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar.
Sana tazim (temcid) ediyorlar" derler. Rabb Teala sormaya devam eder:
"Onlar beni gorduler mi?"
"Hayir!" derler.
"Ya gorselerdi ne yaparlardi?"
"Eger seni gorselerdi ibadette cok daha ileri giderler; cok daha fazla ta'zim, cok daha fazla tesbihde bulunurlardi" derler. Allah tekrar sorar:
"Onlar ne istiyorlar?"
"Senden, derler, cennet istiyorlar."
"Cenneti gorduler mi?" der.
"Hayir ey Rabbimiz!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger gorselerdi, derler, cennet icin daha cok hirs gosterirler, onu daha israrla isterler, ona daha cok ragbet gosterirlerdi." AIlah Teala sormaya devam eder:
"Neden istiaze ediyorlar?"
"Cehennemden istiaze ediyorlar" derler.
"Onu gorduler mi ?" der.
"Hàyir Rabbimiz, gormediler!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger cehennemi gorselerdi ondan daha siddetli kacarlar, daha siddetli korkarlardi" derler. Bunun uzerini Rabb Teala sunu soyler:
"Sizi sahid kiliyorum, onlari affettim!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozune devamla sunu anlatti:
"Onlardan bir melek der ki: "Bunlarin arasinda falanca gunahkar kul dahi var. Bu onlardan degil. O baska bir maksadla ugramisti, oturuverdi." Allah Teala.. "Onu da affettim, onlar oyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da onlar sayesinde bedbaht olmazlar" buyurur."
Buhari, Daavat 66, Muslim, Zikr 25, (2689); Tirmizi, Daavat 140, (3595).

1917 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir yere oturur ve orada Allah'i zikretmez (ve hic zikretmeden kalkar) ise AIIah'tan ona bir noksanlik vardir. Kim bir yere yatar, orada AIIah'i zikretmezse, ona AIIah'tan bir noksanlik vardir. Kim bir muddet yurur ve bu esnada Allah'i zikretmese, Allah'tan ona bir noksanlik vardir."
Ebu Davud Edeb 31. (4856) 107,(5059); Tirmizi, Daavat 8, (3377); Hadisin metni Ebu Davud'a aittir. Sondaki ziyade Ibnu Hibban'in Mevarid'inden alinmadir (2319).

1918 - Ebu Muslim eI-Egarr (rahimehullah) diyor ki: "Ben sehadet ederim ki Ebu Hureyre ve Ebu Said (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigine sehadet ettiler: "Bir cemaat oturup Allah'i zikrederse, mutlaka melekler etraflarini sarar, AIlah'in rahmeti onlari burur, ustlerine sekine iner ve Allah onlari yaninda bulunan (buyuk melek)lere anar."
Muslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavat 7, (3375).

1919 - Hz. Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Icerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile icerisinde AIIah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile olunun misali gibidir."
Buhari, Daavat 66; Muslim, Salatu'l-Musafirin 211, (779).

1920 - Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkimda nasil bir zan yuruturse ben oyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni icinden gecirirse, ben de onu icimden geciririm. O, beni bir cemaat icerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayirli bir cemaatte anarim. O, bana bir karis yaklasirsa ben ona bir arsin yaklasirim. O bana bir arsin yaklasirsa, ben ona bir kulac yaklasirim. O bana yuruyerek gelirse ben ona kosarak giderim."
Buhari, Tevhid 50; Muslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Daavat 142, (3598).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1921 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yatagina temiz (abdestli) olarak girer ue uyku bastirincaya kadar AIIah'i zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanip da AIIah'tan dunya veya ahiret hayirlarindan bir sey isterse AIIah Teala, istedigini mutlaka ona verir."
Tirmizi, Daavat 100, (3525).

1922 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kul, kendini Allah'in azabindan kurtarmada zikrullahtan daha muessir bir ameli islememistir."
Muvatta, Kur'an 24, (1, 11); Tirmizi, Daavat 6, (3374); Ibnu Mace, Edeb 53, (3790).

KESIM ADABI VE YASAKLARI

1923 - Seddad Ibnu Evs (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "AIIah Teala hazretleri, her seyde iyiligi emretmistir. Oyleyse oldurdugunuz zaman oldurmeyi iyi yapin. Kesecek olursaniz kesmeyi iyi yapin. Bicagin agzini bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."
Muslim, Sayd 57, (1955); Tirmizi, Diyat 14, (1409); Ebu Davud, Edahi 12, (2815); Nesai, Dahaya 22, (7, 227); Ibnu Mace, Zebaih 3, (3170).

1924 - Ebu Hureyre ve Ibnu Abbas (radiyallahu anhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seytan kurbanindan (serita) men etti." Dendi ki serita, bogazindan sadece deri kisminin kesilip, boyun damari kesilmeden olmeye terkedilen (kurbanlik) hayvandir."
Ebu Davud, Edahi 17, (2826).

1925 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "(Hayvani keserken) besmele cekmeyi bir kimse unutmussa bunun bir mahzuru yoktur. Ancak kasden terketmis ise, kesilen yenilmez."
Rezin'in ilavesidir.

1926 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haksiz yere bir kus veya daha kucuk bir hayvan olduren insana Allah mutlaka onun hesabini soracaktir." Kendisine: "Onun hakki da nedir?" diye sorulunca:
"Onu keser ve yer. Basini kesip atmaz!" diye cevap verdi."
Nesai, Sayd 34, (7, 239).

1927 - Ebu Vakid (radiyallahu anh) anlatiyor: "ResuIuIIah (aleyhissalatu vesselam) Medineye geldigi zaman, Medineliler, (diri olan) devenin horgucunu kesiyorlar ve koyunlarin da kuyruklarini kopariyorlar ve bunIari yiyorlardi.
Bu durum uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayvan diri iken ondan her ne kesilmis ise, bu meyte (lase) hukmundedir, yenilmez" dedi."
Tirmizi, Et'ime 4, (1480); Ebu Davud, Sayd 3, (2858); Ibnu Mace, Sayd 8, (3216).

KESIS SEKLI VE YERI

1928 - Ebu'l- Usera Usame Ibnu Malik Ibnu Kahtam babasindan anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, kesme isi sadece bogazdan ve girtlaktan (lebbe) degil midir, (hayvanin baska yerinden de olur mu?)"
Su cevabi verdi: "(Mizragini hayvanin) dizine saplarsan sana o da kifayet eder." Tirmizi: "Bu, zaruret haline mahsustur" der.
Ebu Davud da: "Bu, (yuksekten) dusen bir hayvanin kesimiyle ilgilidir" demistir.
Tirmizi, Et'ime 5, (1481); Ebu Davud, Edahi 16, (2825), Nesai, Dahaya 25, (7, 228).

1929 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdular ki: "Elinde (tasarrufunda) oldugu halde (normal kesisten) seni aciz birakan sey av gibidir."
(Yine Ibnu Abbas), kuyuya dusen bir deve hakkinda: "Neresinden gucun yeterse kes!" demistir. Hz. Ali, Ibnu Omer ve Hz. Aise (radiyallahu anhum) de bu goruste idiler.
Ibnu Abbas, Ibnu Omer ve Enes (radiyallahu anhum): "Bogazdan kesmeye baslayinca (acele sebebiyle) basi kopuverse bunda bir beis yok. Ancak, ense tarafindan kesilmisse yenmez, bas kopsa da kopmasa da farketmez" demistir.
Buhari, Zebaih 23, (Bir babin basliginda zikretmistir).

1930 - El-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorularak dendi ki: "Biz deve, sigir ve davari, karinlarinda cenin oldugu halde bogazliyoruz. Cenini yiyelim mi, atalim mi?"
Su cevabi verdi:
"Dilerseniz yiyin. Zira onlarin tezkiyesi (temiz ve helal olmalari) annelerinin tezkiyesine tabidir."
Ebu Davud, Edahi 18, (2827); Tirmizi, Et'ime 2, (1476).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1931 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Bir deve kesildigi zaman karnindaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tabidir, yeter ki yavrunun hilkati (butun uzuvlarinin cikmasiyla) tamamlanmis, tuyleri de bitmis olsun. Yavru annenin karnindan cikinca (yine de hemen) kesilir, ta ki icteki kan ciksin."
Muvatta, Zebaih 8, (2, 490).

KESME ALETI

1932 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir seferde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk edip kacti. Pesine dustuler. Ama takipcileri yordu. Bir adam deveye bir ok gonderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bu hayvanlarin kackinlari var, tipki vahsi kackinlar gibi. Onlardan biri size galebe calacak olursa, ona boyle davranin!" dedi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, biz yarin dusmanla karsilasacagiz, yanimizda (hayvan kesecek) bir bicagimiz yok. (Hin-i hacette) kamisla keselim mi?" diye sordum. Bana:
"Bolca kani akitilan ve uzerine Allah'in ismi zikredilenin etini yeyiniz. Dis ve tirnak(la kesmek caiz) degildir. Size (bunun sebebini) soyleyecegim; "Dis kemiktir, tirnak ise, Habeslilerin bicagidir."
Buhari, Sirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Muslim, Edahi 21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491,1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai, Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227).

1933 - Nafi'nin anlattigina gore, Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh)'in bir oglundan, Ibnu Omer'e anlatirken sunlari isitmistir: "Babasi kendisine haber vermistir ki: Davar guden cariyeleri, bir koyunun olmek uzere oldugunu gormus, derhal bir tas kirarak, onunla koyunu kesmistir. Babasi ailesine: "Ondan yemeyin. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorayim" demis ve sormustur. Resulullah(aleyhissalatu vesselam) yemelerini emretmistir."
Buhari, Zebaih 18,19, Vekalet 4; Muvatta, Zebaih 4, (2, 489).

1934 - Hz. Càbir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kavmimden biri bir veya iki tavsan avladi. Bunlari tasla kesti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan soruncaya kadar asti. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) yemesini emretti."
Tirmizi, Zebaih 1, (1472).

1935 - Ata Ibnu Yesar, Beni Hariseli bir adamdan rivayet eder ki: "Bu zat bir sagmal deveyi gutmekte iken olmek uzere oldugunu farkeder. Beraberinde, hayvani kesebilecek bir sey de bulamaz. Eline gecirdigi bir kazigi devenin ummugune saplar, kanini akitir. Sonra durumu Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a haber verir. Efendimiz yemesini soyler."
Muvatta, Zebaih 3, (2, 489); Ebu Davud, Edahi 15, (1823); Nesai, Dahaya 19, (7, 226).

1936 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kurt bir koyunu dislemisti, derhal keskin bir tasla kestiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yenmesine ruhsat verdi."
Nesai, Dahaya 18, (7, 225).

YENMESI YASAK OLAN KESILMISLER

1937 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele cekilip cekilmedigini bilmiyoruz, ne yapalim?"
"Siz besmele cekin, yiyin!" cevabini verdi."
Buhari, Sayd 21, Buyu 5, Tevhid 13; Muvatta, Zebaih 1, (2, 488); Ebu Davud, Edahi 19, (2829); Nesai, Dahaya 39, (7, 237).

1938 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mucesseme'nin yenmesini yasakladi. Mucesseme ok atislarinda hedef olarak kullanilan hayvandir. Keza halisanin yenmesini de yasakladi. Halisa, kurdun kacirdigi, fakat ondan kurtarilan hayvandir."
Tirmizi, Et'ime 1, (1473).
Bir rivayetin "Ok atislarina hedef olarak kullanilan hayvan" ibaresine kadar olan kismi Tirmizi'de gelmistir. Gerisi Rezin'in ilavesidir.

1939 - Zuhri (rahimehullah) diyor ki: "Arap Hiristiyanlarinin kestiklerini yemekte bir beis yoktur. Ancak, Allah'tan baska birisinin adini andigini isitirsen o zaman kestigini yeme. Isitmemis isen, (bu durumda vehimlenme), cunku Allah, onlarin kufrunu bildigi halde kestiklerini helal kilmistir."
Hz. Ali'den de bu manada rivayet yapilmistir.
Rezin ilavesidir. Bu ilave rivayet, Buhari'nin Kitabu'z-Zebaih'de bab basliginda kaydedilmistir.

DUNYANIN ZEMMI VE KOTULENMESI

1940 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere oturdu, biz de etrafinda yerlerimizi aldik. Buyurdular ki:
"Sizin icin korktugum seylerden biri, dunyanin sus ve guzelliklerinin sizlere acilmasidir!"
Bir adam (araya girerek soze karisti ve):
"Yani (nail olacagimiz) hayir, ser mi getirecek?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soru uzerine sukut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resulullah'in sozunu kesip, onunla konusmaya kalkiyorsun? O sana konusmuyor ki!.." diye payliyanlar oldu). Gorduk ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali acilmis, yuzundeki terleri silmekte idi.
"Su soru soran nerede?" diye soze basladi. Ve sanki adami (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sozlerine soyle devam etti:
"Muhakkak ki, hayir, ser getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasinda, ya catlatarak olduren ya da olume yaklastiran bitki de var. Yalniz yesil ot yiyen hayvanlar mustesna. Zira bunlar yeyip bogurleri sisince gunese karsi dururlar. (Gevis getirirler), akitirlar ve rahatca defi hacet yaparlar, sonra tekrar donup yayilirlar.
Suphesiz ki, bu mal hostur, tatlidir. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malin Musluman sahibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yedigi halde doymayan kimse gibidir. O mal, kiyamet gunu aleyhinde sahidlik yapacaktir."
Buhari, Zekat 47, Cum'a 28, Cihad 37, Rikak 7; Muslim Zekat 123, (1052); Nesai, Zekat 81, (5, 90).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1941 - Yine Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya tatli ve hostur. AIIah sizi ona varis kilacak ve nasil hareket edeceginize bakacaktir. Oyleyse dunyadan sakinin, kadindan da sakinin! Zira Beni Israil'in iIk fitnesi kadin yuzunden cikmistir."
Muslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); Ibnu Mace, Fiten 19, (4000).
Muslim'in bir rivayetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadindan daha zararli bir fitne birakmadim" buyurulmustur."

1942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya meI'undur, icindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardimci olanlarla alim veya muteallim haric."
Tirnizi, Zuhd 14, (2323); Ibnu Mace, Zuhd 3, (4112).

1943 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya, mu'mine hapishane, kafire cennettir."
Muslim, Zuhd 1, (2956); Tirmizi, Zuhd 16, (2325).

1944 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Dunya sevgisi her cesit hatali davranislarin basidir. Bir seye olan sevgin seni kor ve sagir yapar."
Rezin ilavesidir. Beyhaki Suabu'l-Iman'da kaydetmistir. Hadisin ikinci yarisi Ebu Davud'da tahric edilmistir. Edep 125, (5150).

1945 - Ibnu Mes'ud (radiyalllahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina girmistir. Onu bir hasir orgunun uzerinde uyumus buldum. Hasir, (vucudunun acik olan) yan taraflarinda izler birakmisti.
"Ey Allah'in Resulu dedim, sana bir yaygi te'min etsek de hasirin ustune sersek, onun sertligine karsi sizi korusa!"
"Ben kim, dunya kim. Dunya iIe benim misalim, bir agacin altinda golgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."
Tirmizi, Zuhd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi..

1946 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Eger dunya Allah nazarinda sivri sinegin kanadi kadar bir deger tasisaydi tek bir kafire ondan bir yudum su icirmezdi."
Tirmizi, Zuhd 13, (2321); Ibnu Mace, Zuhd 11, (2410).

1947 - Katade Ibnu Nu'man (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dunyadan korur. Tipki sizden birinin hastasina suyu yasaklamasi gibi."
Tirmizi, Tibb 1, (2037).

1948 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyalllahu anh) buyurdular ki: "Dunya arkasini donmus gidiyor, ahiret ise yonelmis geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatlari var. Sizler ahiretin evlatlari olun. Sakin dunyanin evlatlari olmayin. Zira bugun amel var hesap yok, yarin ise hesap var amel yok."
Rezin tahric etmistik. Buhari, muallak (senetsiz) olarak kaydetmistir. (ftikak 4).

YERYUZUNDEKI BAZI YERLERIN ZEMMI

1949 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) Hicr'a ugradigi zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onlarin maruz kaldigi musibetin size de gelmesi korkusuyla aglayarak girin!" dedi. Sonra basini (ridasiyla) ortup yuruyusunu hizlandirdi ve vadiyi gecinceye kadar bu hal uzere devam etti."
Buhari, Enbiya 7, Mesacid 53, Megazi 80, Tefsir, Hicr 2; Muslim, Zuhd 38-40, (2980).

1950 - Buhari ve Muslim'de yine Ibnu Omer anlatiyor: "Halk, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hicr'a Semud kavminin yurduna inince, kuyularindan su aldilar ve onunla hamurlari develere yem yapmalarini emretti. Ayrica, Hz. Salih'in devesinin su ictigi kuyudan su almalarini emretti."
Buhari, Enbiya 17; Muslim, Zuhd 40, (2981).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1951 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatayor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eger sen oraya ugrar veya ona girersen, oranin corak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanastigi limanindan, carsisindan, umerasinin kapilarindan sakinasin!
Sana oranin gunese acik yerlerini (daglari) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal sekilde aksama erdigi halde, sabaha maymun ve hinzirlar olarak cikacak."
Ebu Davud, Melahim 10, (4307).

1952 - Imam Malik'e ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) Irak'a cikmak istemisti. Kà'bu'l-Ahbar kendisine dedi ki:
"Ey mu'minlerin emiri! cikma, zira sihrin -veya serrin- onda dokuzu oradadir. Cinlerin fasiklari da oradadir. Devasiz hastalik da oradadir." (Malik der ki):
"Bununla dini helaki kasteder."
Muvatta, Isti'zan 30, (2, 975); Imam Malik, bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.

MERHAMETLI OLMAYA TESVIK

1953 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Oyleyse, sizler yeryuzundekilere karsi merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalik bagi) Rahman'dan bir bagdir. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bagi) kurar, kim de koparirsa, Allah da ondan (rahmet bagini) koparir."
Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebu Davud, Edeb 66, (4941).

1954 - Hz. Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.
Buhari, Tevhid 2, Edeb 27; Muslim, Fedail 66, (2319); Tirmizi, Birr 16, (1923).

1955 - Ebu Davud ve Tirmizi'de Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Merhamet; ancak saki'nin (ebedi husrana ugrayanin) kalbinden cikarilabilir."
Tirmizi, Birr 16, (1924); Ebu Davud, Edeb 66, (4942).

1956 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aIeyhissalatu vesselam) (bir gun), Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma)'yi opmus idi. Bu sirada yaninda bulunan Akra' Ibnu Habis, (sanki bunu tuhaf karsiladi ve
103296.gif
"Benim on tane cocugum var. Fakat onlardan hicbirini opmedim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona bakip:
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez" buyurdu."
Buhari, Edeb 18, Muslim, Fedail 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Davud, Edeb 156, (5218).
Rezin ilave etti: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu da soyledi:"Allah siz(in kalbiniz)den merhameti cikardi ise ben ne yapabilirim?"

ALLAH'IN RAHMETI

1957 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah celle sanuhu mahlukatin olmasina hukmettigi zaman -Muslim'in rivayetinde: "Allah mahlukati yarattigi zaman"- yaninda bulunan, Ars'in gerisindeki bir kitaba sunu yazdi: "Muhakkak ki rahmetim gazabima galebe calmistir."
Buhari, Tevhid 15, 22, 28, 55, Bedi'ul'-Halk 1; Muslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizi, Daavat 109, (3537).)
Buhari nin bir diger rivayetinde: "Rahmetim gazabima galebe caldi" denmistir.
Buhari ve Muslim'in bir rivayetlerinde: "(Rahmetim) gazabimi gecti" denmistir.

1958 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) buyurdular ki: "Allah rahmeti yuz parcaya boldu. Bundan doksandokuz parcayi kendine ayirdi. Yer yuzune geri kalan bir cuzu indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan mahlukati arasinda taksim etti.) Bu tek cuz(den nasibine dusen pay sebebiyledir ki mahlukat birbirlerine karsi merhametli davranir. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endisesiyle ayagini bu sayede kaldirir."
Buhari, Edeb 19, Rikak 19, Muslim 17, (2752); Tirmizi, Daavat 107-108, (3535-3536).

1959 - Selmanu'l-Farisi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIlah'in yuz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlukat kendi aralarinda birbirlerine merhamet gosterirler. Doksandokuz rahmet de Kiyamet gunu icindir."
Muslim, Tevbe 20, (2753).

1960 - Yine Muslim'de gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)]: "Allah, arz ve semayi yarattigi gun, yuz rahmet yaratti. Her bir rahmet goklerle yer arasini dolduracak kadardir. Ondan yeryuzune tek bir rahmet indirmistir. Iste anne, yavrusuna bununla sefkat eder. Vahsi hayvanlar ve kuslar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kiyamet gunu geldigi vakit Allah, rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yuze) tamamlayacaktir."
Muslim, Tevbe 21, (2753).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1961 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir grup esir getirilmisti. Iclerinde bir kadin vardi, gogusleri sutle dolu idi. Bu kadin (saga sola) kosuyor, esirler arasinda bir cocuk buldugu zaman onu yakalayip kucakliyor, gogsune bastiriyor ve emziriyordu. (Dikkatleri ceken bu manzara karsisinda), aleyhissalatu vesselam:
"Bu kadinin, cocugunu atese atacagina kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler:
"Hayir!" diye cevap verince:
"(Bilin ki), Allah'in kullarina olan rahmeti, bu kadinin cocuguna olan sefkatinden fazladir" buyurdu."
Buhari, Edeb 18; Muslim, Tevbe 22, (2754).

HAYVANLARA MERHAMET

1962 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam yolda, yururken susadi ve susuzlugu artti. Derken bir kuyuya rastladi. Icine inip susuzlugunu giderdi. Cikinca susuzluktan soluyup topragi yemekte olan bir kopek gordu. Adam kendi kendine: "Bu kopek de benim gibi susamis" deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup agziyla tutarak disari cikti ve kopegi suladi. Allah onun bu davranisindan memnun kaldi ve gunahlarini affetti."
Resulullah'in yanindakilerden bazilari:
"Ey Allah'in Resulu! Yani bize hayvanlar (a yaptigimiz iyilikler) icin de ucret mi var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet! Her "yas ciger" (sahibi) icin bir ucret vardir" buyurdu."
Buhari, Sirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27; Muslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sifatu'n Nebi 23, (2, 929-930); Ebu Davud, Cihad 47, (2550).

1963 - Bir diger rivayette soyle denmistir: "Fahise bir kadin, sicak bir gunde, bir kuyunun etrafinda donen bir kopek gordu, susuzluktan dilini cikarmis soluyordu. Kadincagiz mestini cikararak (onunla su cekip kopegi suladi). Bu sebeple kadin magfret olundu."
Muslim, Tevbe 155, (2245).

1964 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kadin, eve hapsettigi bir kedi yuzunden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemis, yeryuzunun haseratindan yemeye de salmamisti."
Buhari, Bed'u'l-Halk 17, Sirb 9, Enbiya 50; Muslim, Birr 151, (2242).

1965 - Abdullah Ibnu Cafer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'in kaza-i hacet yaparken geri tarafindan istitar (perdelenme) icin en ziyade tercih ettigi sutre, bir bina veya bir hurma kumesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatin bahcesine girdi. Orada bir deve vardi. Deve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gorunce inledi ve gozlerinden yaslar akti. Aleyhissalatu vesselam deveye yaklasti ve gozyaslarini sildi. Hayvan sakinlesti.
"Bu devenin sahibi kim?" diye sorarak ilgi gosterdi. Ensar'dan bir genc:
"O bana aittir ey Allah'in Resulu!" deyip ortaya cikinca Hz. Peygamber onu payladi:
"Allah'in sana mulk kildigi bu deve hakkinda AIIah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana sikayette bulundu. Sen bunu aciktiriyor ve fazla calistirarak da yoruyormussun."
Ebu Davud, Cihad 47, (2549).

1966 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvanlarinizin sirtini minberler yerine koymayin. Surasi muhakkak ki tek basiniza guclukle gidebileceginiz bir yere sizi goturmeleri icin AIIah onlari sizlere musahhar (hizmetci) kildi. Arzi da sizin (durma yeriniz) kildi, oyleyse ihtiyaclarinizi (duran hayvaninin sirtinda degil) arz uzerinde gorun."
Ebu Davud, Cihad 61, (2567).

1967 - Abdurrahman Ibnu Abdullah, babasi Abdurrahman (radiyallahu anh)'dan rivayet eder ki soyle demistir: "Biz bir seferde Resulullah(aleyhissalatu vesselam) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyaci icin yanimizdan ayrildi. O sirada hummara denen bir kus gorduk, iki tane de yavrusu vardi. (Kus kacti) yavrularini aldik. Kuscagiz etrafimiza yaklasip cirpinmaya, kanatlarini cirpip havada inip cikmaya basladi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz gelince:
"Kim bu zavallinin yavrusunu alip onu izdiraba atti? Yavrusunu geri verin!" diye emretti. Bir ara, atese verdigimiz bir karinca yuvasi gordu.
"Kim yakti bunu?" diye sordu.
"Biz!" dedik.
"Atesle azab vermek sadece atesin Rabbine hastir" buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb,176, (5268).

1968 - Muhammed Ibnu Ishak kendisine Ebu Manzur denen Samli bir zattan naklediyor, bu da amcasindan, o da Hadir'in kardesi Amiru'r-Ram'dan nakletmistir. Amir der ki: "Bizim icin bayraklar ve sancaklar yukseltildigi zaman memleketimizde idik. Ben: "Bu nedir?" diye sordum.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sancagi!" dediler. Yanina gittim. Bir agacin altinda oturuyordu. Ashabi da etrafini sarmisti. Ben de yanlarina oturdum. Bir ara Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hastaliklardan ve dertlerden bahsedip dedi ki:
"Mu'mine bir hastalik gelir, sonra da Allah ona sifa verirse, bu hastalik onun gecmis gunahlarina kefaret, geri kalan hayati icin de bir ogut olur. Sayet munafik hastalanir, sonra da afiyet verilirse o, sahibi tarafindan baglanip sonra da saliverilen fakat nicin baglandigini, nicin saliverildigini bilmeyen bir deve gibidir."
Aleyhissalatu vesselam'in etrafinda oturanlardan biri:
"Ey Allah'in ResuIu, eskam (hastaliklar) nedir? Ben asla hic hastalanmadim?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kalk! sen bizden degilsin" buyurdu."
Ebu Davud, Cenaiz 1, (3089).

1969 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Peygamberlerden birini bir karinca isirdi. O da (ofkelenerek) karincanin yuvasinin yakilmasini emretti ve yakildi. Allah Teala Hazretleri ona soyle vahyetti: "Seni bir karinca isirmisken, sen tesbih eden bir ummeti yaktin."
Buhari, Cihad 152, Bed'u'l-Halk 14; Muslim, Selam 148, (2241); Ebu Davud, Edeb 176, (5265); Nesai, Sayd 38, (7, 210, 211).

RIFK

1970 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rifk bir seye girdimi onu mutlaka tezyin eder, bir seyden de cikarildi mi onu mutlaka kusurlu kilar."
Muslim, Birr 78, (2594); Ebu Davud, Cihad 1, (2578), Edeb 11 (4808).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1971 - Hz. Aise (radiyallahu anha) bir baska rivayette sunu soyler: "Kendisinde dikbaslilik olan bir deveye bindim. (Hircinlik etmeye baslayinca ileri-geri surmeye basladim. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Rifkla, tatlilikla davran! diye mudahale etti..."
Muslim, Birr 79, (2594).

1972 - Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kimse yumusak davranmaktan mahrum ise hayrin tamamindan mahrumdur."
Muslim, Birr 75, (2592).

1973 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) herhangi bir isi icin bir adam gonderse su tembihte bulunurdu: "Sevindirin, nefret ettirmeyin, kolaylastirin, zorlastirmayin."
Ebu Davud, Edep 20, (4835); Muslim, Cihad 6, (1737).

REHIN

1974 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rehin (olarak birakilan hayvan)a, nafakasi mukabilinde binilir. Sagmal hayvan rehin birakilmissa sutu, nafakasi mukabilinde icilir. Nafaka, binen ve sutunu icen uzerinedir."
Buhari, Rehn 4, Tirmizi, Buyu 4, (1254); Ebu Davud, Buyu 78, (3526).

1975 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rehin kapanmaz."
Muvatta, Akdiye 13, (2, 728).

1976 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir yahudiden, veresiye yiyecek satin aldi. Rehin olarak zirhini verdi."
Buhari, Rehn 2, 5, Buyu 14, 33, 88, Silm 5, 6, Istikraz 1, Cihad 89, Megazi 85; Muslim, Musakat 124, (1603); Nesai, Buyu 58, 87, (7, 288, 303).

RIYA

1977 - Sufeyyu'l-Esmai, Hz. Ebu Hureyre'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu iIk cagrilacaklar, Kur'an-i ezberleyen biri, Allah yolunda oldurulen biri ve bir de cok mali olan biridir. Allah Teala Hazretleri Kur'an okuyana:
"Ben Resulume inzal buyurdugum seyi sana ogretmedim mi?" diye soracak. Adam:
"Evet ya Rabbi!" diyecek.
"Bildiklerinle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala tekrar soracak. Adam:
"Ben onu gunduz ve gece boyunca okurdum" diyecek. AlIahu Teala Hazretleri:
"Yalan soyluyorsun!" diyecek. Melekler de ona:
"Yalan soyluyorsun!" diye cikisacaklar. Allahu Teala Hazretleri ona:
"Bilakis sen, "Falanca Kur'an okuyor" densin diye okudun ve bu da soylendi" der.
Sonra, mal sahibi getirilir. Allah Teala Hazretleri:
"Ben sana bolca mal vermedim mi? Hatta o kadar bol verdim ki, kimseye muhtac olmadin?" der. Zengin adam, "Evet ya Rabbi" der.
"Sana verdigimle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teala sorar. Adam:
"Sila-i rahimde bulunur ve tasadduk ederdim" der. Allahu Teala Hazretleri:
"Bilakis sen: "Falanca comerttir" desinler diye bunu yaptin ve bu da denildi" der.
Sonra Allah yolunda oldurulen getirilir. Allah Teala Hazretleri:
"Nicin olduruldun?" diye sorar. Adam:
"Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de oldurulunceye kadar savastim" der. Hakk Teala ona:
"Yalan soyluyorsun!" der. Ona melekler de:
"Yalan soyluyorsun!" diye cikisirlar. Allah Teala Hazretleri ona tekrar:
"Bilakis sen: "Falanca cesurdur" desinler diye dusundun ve bu da soylendi" buyurur. Sonra (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Hureyre'nin dizine vurup):
"Ey Ebu Hureyre! Bu uc kimse, Kiyamet gunu, cehennemin, aleyhlerinde kabaracagi Allah'in ilk uc mahlukudur!" dedi."
Sufey der ki: "Ben Ebu Hureyre'den aldigim bu hadisi, Hz. Muaviye'ye haber verdim.Bunun uzerine: "Boylelerine bu muamele yapilirsa, insanlarin geri kalanlarina neler yapilir?" dedi ve Hz. Muaviye Siddetli bir aglayisla aglamaya basladi, oyle ki helak olacagini zannettim. Derken bir muddet sonra kendine geldi, yuzundeki (gozyaslarini) sildi. Ve sunlari soyledi:
"Allah ve Onun Resulu dogru soylediler: "Dunya hayatini ve onun zinetini isteyenlere, orada islediklerinin karsiligini tastamam veririz. Onlar orada bir eksiklige de ugratilmazlar. Iste ahirette onlara atesten baska bir sey yoktur. Isledikleri seyler orada bosa gitmistir. Zaten yapmakta olduklari da batildir" (Hud 15-16).
Muslim, Imaret 152, (1905); Tirmizi, Zuhd 48, (2383); Nesai, Cihad 22, (6, 23, 24).

1978 - Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim alim gecinmek, sefihlerle munazara yapmak ve halkin dikkatlerini kendine cekmek gibi maksadlarla ilim ogrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar."
Tirmizi, Ilm 6, (2656).

1979 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun: "Huzun kuyusundan Allah'a siginin!" buyurdular. Oradakiler:
"Ey Allah'in Resulu! Huzun kuyusu da nedir?" diye sordular.
"O, dedi, cehennemde bir vadidir; cehennem, o vadiden her gun yuz kere AIIah (c.c)'a siginma taleb eder."
"Ey Allah'in Resulu! denildi, oraya kimler girecek?"
"Oraya dedi, amellerinde riya yapan kurralar girecektir!..."
Tirmizi, Zuhd 48, (2384).

1980 - Ebu Hureyre ve Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ahir zamanda, dinle dunyayi taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi gorunup, onlari aldatmak) icin oyle bir yumusakliga burunurler ki koyun postu yanlarinda kaba kalir. Diller de baldan daha tatlidir. Ancak kalbleri kurtlarinkinden vahsidir. Cenab-i Hakk (bunlar icin) soyle diyecektir: "Beni aldatmaya mi calisiyorsunuz, yoksa bana karsi curete mi yelteniyorsunuz? Zat-i Akdesime yemin olsun, bunlar uzerine, kendilerinden cikacak oyle bir fitne gonderecegim ki, iclerinde halim olanlar bile saskina donecekler."
Tirmizi, Zuhd 60, (2406, 2407).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
1981 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala Hazretleri diyor ki: "Ben ortaklarin sirkten en mustagni olaniyim. Kim bir amel yapar, buna benden baskasini da ortak kilarsa, onu ortagiyla basbasa birakirim."
Muslim, Zuhd 46, (2985).

1982 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den bir rivayete gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Kiyamet gununde, AIlah nazarinda en kotu olanlardan bir kismini da iki yuzlulerin teskil ettigini goreceksiniz. Bunlar bazilarina bir yuzle, diger bazilarina da baska bir yuzle giden insanlardir."
Buhari, Edeb 52; Muslim, Fedail 199, (2526); Muvatta, Kelam 21, (2, 991); Tirmizi, Birr 78, (2026); Ebu Davud, Edeb 39, (4872).

1983 - Ammar Ibnu Yasir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin dunyada iki yuzu varsa kiyamet gunu, atesten iki dili olacaktir."
Ebu Davud, Edeb 39, (4873).

1984 - Ebu Vail anlatiyor: "Hz. Usame (radiyallahu anh)'yi isittim diyordu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu bir adam getirilip atese atilir. Karnindaki barsaklari disari cikar. Onlari, esegin degirmen tasini donderdigi gibi donderir. Derken, cehennem ahalisi etrafinda toplanir ve: "Ey fulan, sen dunyada iken (bize) ma'rufu emderip, munkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim ama kendim yapmazdim, munkeri yasaklardim ama kendim yapardim" diye cevap verir."
Buhari, Bed'u'l-Halk 10, Fiten 17; Muslim, Zuhd 51, (2989).

ZEKATIN FARZIYYETI, TERKEDENIN GUNAHI

1985 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Muaz (radiyallahu anh)'i Yemen'e gonderdi. (Giderken) ona dedi ki:
"Sen EhI-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onlari davet edecegin iIk sey AIIah'a ibadet olsun. AIIah'i tanidilar mi, kendilerine AIIah'in zekati farz kilmis oldugunu, zenginlerinden alinip fakirlerine dagitilacagini onlara haber ver. Onlar buna da ittaat ederlerse kendilerinden zekati aI. Zekat alirken halkin (nazarlarinda) kiymetli olan mallarindan sakin. Mazlumun bedduasini almaktan kork. Zira AIIah'la bu beddua arasinda perde mevcut degildir.
Buhari, Zekat 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezalim 9, Megazi 60, Tevhid 1; Muslim, Iman 31, (19); Tirmizi, Zekat 6, (625); Ebu Davud, Zekat 4, (1584); Nesai, Zekat 46, (5, 55).

1986 - Hz. Ebu Hureyre ve Hz. Cabir (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Deve, sigir veya davar sahibi olup da, bunlardaki Allah'in hakkini eda etmeyen herkese Kiyamet gunu, bu mallar, oldugundan daha cok ve mumkun oldugunca iri ve sisman olarak geleceklerdir. Adam, onlar icin, duz ve genis bir yere oturtulacak, hayvanlar bacaklari ve tabanlariyla onun uzerinden gececekler. Gecis sirasinda boynuzlariyla tosluyacaklar ve ayaklariyla ezecekler. Iclerinde boynuzsuz veya boynuzu kirik biri bulunmayacak. Bu sekilde sonuncusu da onun uzerinden gecince, birincisi ayni gecise tekrar baslayacak. Mahlukatin hesabi tamamlanip hukum verilinceye kadar bu haI devam edecek.
Keza "kenz'� (hazine) sahip olup da ondaki (AIIah'in) hakkini odemeyen herkese, Kiyamet gunu hazinesi, dazlak basli bir yilan olarak gelecek, agzini acip pesine dusecektir. Yilan yaklastikca adam ondan kacacak. Sonunda yilan ona:
"Gizledigin hazineni aI! Ben ondan mustagniyim!" diye bagirir. Adam, neticede yilandan kacma caresinin olmadigini anlayinca, elini agzina sokar. Yilan da onu, aygirin (alafi) kemirmesi gibi kemiriverecek."
Buhari, Zekat 3, Tefsir, Al-i Imran 14, Beraet 6, Hiyel 3; Muslim, Zekat 26, (987); Muvatta, Cihad 3, (2, 444); Ebu Davud, Zekat 32, (1658,1659,1660); Nesai, Zekat 2, 6, (5,12-14).

1987 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim malinin zekatini sevab umarak verirse, ona sevap verilir. Kim de zekatini vermezse biz zekati ve malin yarisini (cezali olarak, zorla) aliriz. Bu, Rabbimizin kesin kararlarindan biridir. Al-i Muhammed'e ondan bir hak yoktur."
Rezin tahric etmistir. Ebu Davud, Zekat 4, (1575); Nesai, Zekat 4, (5,15,16).

1988 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince, ondan sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) halife secildi. Bunun uzerine bedevilerden bir kismi "irtidat" etti. (Hz. Ebu Bekir halife olarak onlarla savasmaya karar verince) Hz. Omer, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Insanlar lailaheillallah deyinceye kadar onlarla savasmaya emrolundum. Bunu soylediler mi, benden mallarini ve nefislerini korurlar. (Islam'in) hakki haric artik hesaplari da Allah'a kalmistir!" demis iken, sen nasil insanlarla savasirsin?" dedi. Hz. Ebu Bekir: "Allah'ayemin olsun, namazla zekatin arasini ayiranlarla savasacagim. Zira zekat, malin hakkidir. Vallahi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vermekte olduklari bir oglagi vermekten vazgecseler, onu almak icin onlarla savasacagim" dedi. Hz. Omer sonradan demistir ki: "Allah'a yemin ederim, anladim ki, Hz. Ebu Bekir'in bu gorusu, Allah'in savas meselesinde ona ilhamindan baska bir sey degildi. Iyice anladim ki, bu karar hakmis."
Buhari, I'tisam 2, Zekati, Istitabe 3; Muslim, Iman 32, (20); Muvatta, Zekat 30, (1, 269); Tirmizi, Iman 1, (2610); Ebu Davud, Zekat 1, (1556); Nesai, Zekat 3, (5,14).

MUSTEREK HADISLER

1989 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizi (ticari olmayan) atin ve kolenin zekatindan affettim. Oyle ise gumus paralarinizin zekatini verin. Bunun her kirk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yuz doksan dirheme zekat dusmez. Ikiyuz dirheme ulasti mi bes dirhem verilecektir."
Tirmizi, Zekat 3, (620); Ebu Davud, Zekat 4, (1574); Nesai, Zekat 18, (5, 37).

1990 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh), kendisini Bahreyn'e gonderdigi zaman, ona su gelecek talimati yazili olarak vermis ve altini da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muhru ile muhurlemisti. Muhure naksedilen yazi uc satir halinde idi. Bir satirda Muhammed, bir satirda Resul, bir satirda da Allah yazili idi. Mektup soyle idi: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muslumanlara farz kildigi ve Allah'in da Resulune emretmis oldugu zekat farizasidir. Muslumanlardan her kimden bu, usulunce taleb edilirse, derhal vermelidir. Kimden de belirtilenden fazlasi istenirse vermesin:
1) 24 ve daha asagi miktardaki deve icin koyun olarak vacib zekat, her bes devede bir koyundur.
2) 25'e ulasti mi, 35'e kadar, disi bir bintu mehaz (ikinci seneye basan disi deve); eger bintu mehaz yoksa, bir ibnu lebun (ikisine basan erkek deve).
3) 36'ya ulasti mi 45'e kadar, bir disi bintu lebun (uc yasina basan disi deve).
4) 46'ya ulasti mi 60'akadar, erkek devenin asacagi bir disi deve Tarukatu'l-fahl).
5) 61'e ulasti mi 75'e kadar, bir ceza'a(bes yasina basan bir deve).
6) 71'e ulasti mi 90'akadar iki bintu lebun.
7) 91'e ulasti mi 120'ye kadar, erkek devenin asacagi iki hikka (dordune basan deve).
8) 120'yi asinca, her kirk icin bir bintu lebun.
9) Her 50'de, bir hikka.
10) Sadece 4 devesi olana zekat dusmez, sahibi nafile olarak verirse o baska.
11) 5 devesi olana bir koyun duser.
12) Koyunun zekati saime olanlardan alinir. (Saime kirda otlatilan hayvana denir.) Saime koyun 40'a ulasti mi 120'ye kadar, bir koyun alinir.
13) 120'yi gecti mi 200'e kadar, iki koyun alinir.
14) 200'u gecti mi 300'e kadar, uc koyun alinir.
15) 300'u gecti mi her yuz koyunda bir koyun alinir.
16) Adamin saime koyunlari 40'tan bir eksik olsa ona zekat dusmez. Sahibi (nafile olarak) kendiliginden verirse o baska.
17) Zekat korkusuyla, muteferriklerin aralari birlestirilmez, birlesik olanlar da ayrilmazlar.
18) Iki ortagin malindan alinan zekatta her ikisi de, adalet uzere birbirlerine muracaat ederler.
19) Zekat olarak cok yasli, ayipli ve (koc, teke gibi) dol hayvani verilmez, zekat memuru kabul ederse o baska.
20) (Iki yuz dirhemlik) gumuste, onda birin dortte biri (yani kirkta bir miktari) zekat vacibtir.
21) Gumus miktari 190 dirhemse, 200 dirhemden az olursa zekat yoktur. Sahibi verirse o baska.
22) Kimin deve sayisi, zekat olarak bir ceza'a vermeyi gerektiren miktari bulur ve fakat surusunde ceza'a olmaz da hikka olursa, bu kimseden hikka kabul edilir ve buna, adama kolay geldigi takdirde iki koyun eklenir veya yirmi dirhem eklenir.
23) Kimin zekat olarak hikka vermesi gerekir ve fakat surusunde hikka olmaz ceza'aolursa, adamdan ceza'a kabul edilir, zekat memuru ona yirmi dirhem veya iki koyun verir.
24) Kimin zekat olarak hikka vermesi gerekir, fakat surude hikka degil bintu lebun olursa adamdan bintu lebun kabul edilir, kendisine iki koyun veya yirmi dirhem verilir. 25) Kimin zekat olarak bintu lebun vermesi gerekir, ancak bintu lebun'u yok, hikka'si varsa kendisinden hikka kabul edilir, zekat memuru kendisine ayrica yirmi dirhem veya iki koyun oder.
26) Kimin zekat olarak bintu lebun odemesi gerekir, fakat bintu lebun'u olmaz, bintu mehaz'i olursa, ondan bintu mehaz kabul edilir, ancak yirmi dirhem veya iki koyun daha verir.
27) Kimin zekat olarak bintu mehaz vermesi gerekir, fakat bintu mehaz'i olmaz, bintu lebun'u olursa kendisinden bintu lebun kabul edilir, zekat memuru yirmi dirhem veya iki koyun verir.
28) Eger adamin munasip sekilde bintu mehazi yoksa, ibnu lebun'u varsa, bu ondan kabul edilir, beraberinde bir odeme gerekmez."
Buhari, Zekat 33, 34, 35, 37, 38, 39, 40, Sirket 2, Hiyel 3; Ebu Davud, Zekat 4, (1567); Nesai, Zekat 5, (5,18-23).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
HAYVANLARIN ZEKATI

1991 - Salim, babasi Abdullah Ibnu Omer'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (mallardan alinmasi gereken) zekatlarini miktarini belirten bir kitap yazmisti. Amillerine gondermeden vefat etti. Resulullah onu kilincina yakin olarak asmisti. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), olunceye kadar onunla amel etti. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh) de olunceye kadar onunla amel etti. Bu kitapta sunlar yazili idi:
Develer
1) 5 devenin zekati 1 koyundur.
2) 10 devenin zekati 2 koyundur.
3) 15 devenin zekati 3 koyundur.
4) 20 devenin zekati 4 koyundur.
5) 25'e ulasti mi 35'e kadar, zekat bir bintu mehaz'dir.
6) 36'ya ulasti mi 45'e kadar, zekat bir ibnu lebun'dur.
7) 46'ya ulasti mi 60'a kadar, zekat bir hikka'dir.
8) 61'e ulasti mi 75'e kadar, zekat bir ceza'a'dir.
9) 76'ya ulasti mi 90'a kadar, zekat 2 ibnetu lebun'dur.
10) 91'e ulasti mi 120'ye kadar, zekat 2 hikka'dir.
11) Deve 120'den fazla ise zekat her elliye bir hikka; her kirka bir ibnetu lebun zekat gerekir.

Koyuna Gelince
12) 40'a ulasinca 120 koyuna kadar zekati 1 koyundur.
13) 121'e ulasinca 200 koyuna kadar zekati 2 koyundur.
14) 201'e ulasinca 300 koyuna kadar zekati 3 koyundur.
15) 300'u asti mi her 100 koyuna bir koyun zekat duser, yuzden asagida kalan kusurata zekat dusmez.
16) Zekat korkusuyla muctemi (birlesik) olanlar ayrilmaz, muteferrik (ayn) olanlar da birlestirilmez.
17) Iki ortagin malindan alinan zekatta, her ikisi de adalet uzere birbirlerine muracaat ederler.
18) Zekat olarak, cok yasli ve ayipli olan hayvan alinmaz.
19) Zuhri der ki: "Zekati almak uzere memur geldigi vakit, koyunlar uc sinifa ayrilir: Ucte biri kotu, ucte biri iyi, ucte biri de vasat. Zekat memuru, zekat payini vasat kismindan alir." Zuhri, sigirdan bahsetmez."
Tirmizi, Zekat 4, (621); Ebu Davud, Zekat 4, (1568, 1569, 1570); Ibnu Mace, Zekat 9, (1798).

1992 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her otuz sigir icin erkek veya disi bir tebi' zekat verilir. Her kirk sigir icin de bir musinne zekat verilir."
Tirmizi Zekat 5, (622).

1993 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni Yemen'e gonderdi ve bana: "Her otuz sigirdan bir erkek veya disi buzagi (tebi'a), her kirktan bir musinne, her bir buluga eren sahistan bir dinar veya o degerde muafiri (adindaki bir giyecek) almami" emretti."
Tirmizi, Zekat 5, (623); Ebu Davud, Zekat 4, (1576, 1577, 1578); Nesai, Zekat 8, (5, 25, 26). Metnin lafzi Tirmizi'ye aittir.

1994 - Sufyan Ibnu Abdillah es-Sakafi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisini zekat tahsildari olarak gondermisti. Gittigi yerde kuzulari halkin addedip, sayiya dahil etmedi. Kendisine: "Kuzulari bizden sayip, onlardan bir sey almiyor musun?" dediler. (Medine'ye geri donup) Hz. Omer (radiyallahu anh)'e ugrayinca, durumu ona anlatti. Hz. Omer: "Evet kuzuyu onlara iade edersin, coban onu goturur, tahsildar almaz. Ekule (denen hususi sekilde kesip, yemek icin beslenmis) olani, Rubba (denip sutu icin evde beslenmekte) olani, Mahiz (denen hamile) olani, (teke koc gibi) dol alinan davari zekat olarak almaz. Ceza'a'yi (bes yasina basmis deve), seniyye'yi (alti yasina basmis deve) alir. Bu, davarin iyisi ile dusugu arasinda orta halli olanidir."
Muvatta, Zekat 26, (1, 265).

1995 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekatta ne ayaga getirtme, ne uzaga gitme vardir. Zekatlar evlerinde alinir."
Muhammed Ibnu Ishak bunu soyle aciklamistir: "Zekat mukellefi, zekatini tahsildarin ayagina getirmez. Tahsildar da mukellefin uzaktaki (tarla, agil, yayla vs. gibi) yerlerine gitmez. Zekatlar mukelleflerin ikamet mahallerinde alinir."
Ebu Davud, Zekat 8, (1591,1592).

1996 - Imran Ibnu Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Islam'da ne (zekati) ayaga getirme, ne (zekat icin uzaga gitme, ne de sigar (mehre bedel nikahlama) vardir."
Nesai, Nikah 60, (6,111).

ZINETLERIN ZEKATI

1997 - Amr Ibnu Suayb, an ebihi an ceddihi tarikinden anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir kadin, beraberinde bir kizi oldugu halde geldi. Kizin elinde, altindan kalin iki bilezik vardi.
"Bunlarin zekatini verdin mi?" diye (Resulullah aleyhissalatu vesselam) kadina sordu. Kadin:
"Hayir!" diye cevap verdi. Resulullah:
"Kiyamet gunu Allah'in, onlari sana atesten iki bilezik yapmasi seni memnun eder mi?" dedi. Bunun uzerine kadin, bilezikleri derhal cikarip Resulullah'in onune birakti ve: "Bunlar Allah ve Resulune aittir!" dedi."
Ebu Davud, Zekat 3, (1563); Nesai Zekat 19, (5,38); Tirmizi Zekat 12, (637).

1998 - Ata (rahimehullah) der ki: "Bana ulasti ki, Ummu Seleme (radiyallahu anha) soyle demistir: "Ben altindan zinetler takiniyordum. Bir gun: "Ey Allah'in Resulu! Bu, (Kur'àn'da yasaklanan) kenz sayilir mi?" diye sordum. Bana soyle cevap verdi:
"Zekati verilecek miktara ulasan seyin zekati verilirse kenz sayilmaz."
Ebu Davud, Zekat 3, (1564). Teysir, hadisi Muvatta kaynakli olarak zikretmistir. Bir galat yoksa, Muvatta'nin mutedavil olmayan bir nushasinda gorulmus olabilir.

1999 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) kardesi Muhammed'in yetim kizlarini terbiyesine almis, onlari hacr devrelerinde himaye ediyordu. Kizlarin (kendi mulkleri olan) zinetleri vardi. Hz. Aise bu zinetler icin zekat vermiyordu."
Muvatta, Zekat 10, (1, 250).

2000 - Nafi, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer, kizlarini ve cariyelerini altinla tezyin eder, fakat bu zinetler icin zekat vermezdi."
Muvatta, Zekat 11, (1, 250).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
MEYVE VE SEBZELERIN ZEKATI

2001 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nehir ve yagmur sularinin suladigi seylerden (zekat olarak) osur (onda bir) alinir. Hayvanla sulananlardan osrun yarisi (yirmide bir) zekat alinir."
Muslim, Zekat 7, (981); Ebu Davud, Zekat 11, (1597); Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2002 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana, sema(dan inen suyun) suladigi mahsulden tam osur, aletle cikarilan suyun suladigi mahsulden yarim osur almami emretti."
Nesai, Zekat 25, (5, 42).

2003 - Attab Ibnu Useyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize, hurmaya tahmin bictigimiz gibi, uzume de tahmin bicmemizi ve zekatini kuru uzum olarak almamizi emretti, tipki hurmanin zekatini kuru hurma olarak aldigimiz gibi."
Tirmizi, Zekat 17, (644); Ebu Davud, Zekat 13, (1603); Nesai, Zekat 100, (5,109); Ibnu Mace, Zekat 18, (1819).
"Hars" hazr, tahmin ve takdir demektir. Tirmizi, soyle aciklamistir: "Hars, bu isi anlayanin agaca bakip: "Bu uzumden su kadar mahsul, bu hurmadan su kadar hurma cikar" demesidir. Bunun zekati adamlara borc yazilir. Yahud takdirci bu mahsulun osrune bakar ve bunu sahiplerine borc olarak tesbit eder, sonra mal sahibi ile meyveyi basbasa birakir, onlar diledikleri tasarrufu yaparlar. Meyva olgunlasti mi onlardan osrunu alir."

2004 - Suleyman Ibnu Yesar anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Abdullah Ibnu Revaha'yi Hayber'e yahudilerle kendi arasinda mahsulun takdiri icin gonderiyordu. Yahudiler, hanimlarinin zinetlerinden ona bazi takilar verip: "Bu sanadir (al, karsiliginda) bize yukumuzu hafiflet, taksimde lehimize olarak biraz goz yumuver!" dediler. Abdullah (radiyallahu anh) onlara su cevabi verdi:
"Ey yahudiler toplumu! Sizler, bana Allah Teala'nin en menfur mahluklarisiniz. Bu, beni size karsi zulme sevketmeyecektir. Bana teklif ettiginiz rusvete gelince, o haramdir ve biz bu harami yemeyiz." Yahudiler:
"Arz ve semavati ayakta tutan iste bu (durustluk)tur!" dediler."
Muvatta, Musakat 2, (2, 703, 704); Ebu Davud, Buyu 36, (3413, 3414).

MADEN VE DEFINELERIN ZEKATI

2005 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvan(in sebep oldugu magduriyet) hederdir, kuyu(nun sebep oldugu magduriyet) hederdir. Maden (in sebep oldugu magduriyet) hederdir. Defineye humus (beste bir nisbetinde zekat) vardir."
Buhari, Zekat 66, Sirb 3, Diyet 28, 39; Muslim, Hudud 45, (1710); Muvatta, Zekat 9; Tirmizi, Zekat 16, (642); Ahkam 37, (1377); Ebu Davud, Imaret 40, (3085); Nesai, Zekat 28, (5, 45); Ibnu Mace, Diyat 27, (2673-2676).

2006 - Malik (rahimehullah) der ki: "Bizim nazarimizda ihtilafsiz makbul olan ve ehl-i ilimden isitmis oldugumuz gorus (su)dur: Derler ki: "Rikaz, cahiliye devri insanlarinin gomduklerinden, bir mal sarfini gerektirmeden, nafaka harcamadan, fazla yorgunluk olmadan, yuk altina girmeden ele gecirilen seydir. Mal taleb edilen, cok fazla calismayi gerektiren, bazan rastlanip bazan rastlanmayan sey rikaz degildir."
Muvatta, Zekat 9.

2007 - Zuba'a Bintu'z-Zubeyr Ibnu Abdi'l-Muttalib -ki bu kadin el-Mikdad Ibnu Amr (radiyallahu anhuma)'in nikahi altinda idi- anlatiyor:"Mikdad, hacetini kaza etmek uzere Bakiu'I-Habhabe'ye gitti. Orada bir fare, bir delikten bir dinar cikariyordu. Sonra birer birer dinarlar cikarmaya devam etti. Tam on yedi dinar cikardi. Sonra da kirmizi bir bez cikardi. Bu, dinarlarin icine konmus oldugu bez olmaliydi. Bezin icinden bir dinar daha cikti. Tamami onsekiz dinardi. Mikdad bunlari Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturup durumu haber verdi ve: "Bunun sadakasini alin!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona sordu:
"Sen delige egildin mi?"
"Hayir."
"Oyleyse Allah bunu sana mubarek kilsin!" dedi."
Ebu Davud, Imaret 40, (3087); Ibnu Mace, Lukata 3, (2508).

2008 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Anber, rikaz degildir. Bunu deniz atmistir."
Buhari, Zekat 36. Bab basliginda senetsiz gelmistir.

AT VE KOLELERIN ZEKATI

2009 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musluman uzerine, ati ve kolesi icin zekat mukellefiyeti yoktur."
Buhari, Zekat 45, 46; Muslim, Zekat 10, (982); Muvatta, Zekat 37, (1, 277); Tirmizi, Zekat 8, (628); Ebu Davud, Zekat 10, (1594, 1595); Nesai Zekat 16, (5, 35).

2010 - Sahiheyn'de gelen diger bir rivayette soyle buyurulmustur: "(Kadin veya erkek kole icin) sadece sadaka-i fitr'dan baska bir zekat odenmez."
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
BALIN ZEKATI

2011 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Balda on tuluk icin bir tuluk zekat vardir."
Tirmizi, Zekat 9, (629).

YETIM MALININ ZEKATI

2012 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, maI sahibi bir yetime veli olursa, bu malla ticaret yapsin, malin zekatini yiyip bitirmesine terketmesin."
Tirmizi, Zekat 15, (641).

ZEKATI VERMEDE ACELE ETMEK

2013 - Hz. Ali (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Abbas (radiyallahu anhum ), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a hayirda acele etmek maksadiyla daha senesi dolmadan, erken vakitte zekatin verilmesi hususunda sormustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu hususta ona musaade etti."
Ebu Davud, Zekat 21, (1624); Tirmizi, Zekat 38, (678, 679).

2014 - Zubeyr'in azadlisi Muhammed Ibnu Ukbe'den yapilan rivayete gore, Kasim Ibnu Muhammed'e, mukatebe akdi yaptigi kole (sin)den aldigi para sebebiyle kendisine zekat dusup dusmeyecegini sormustu. Kasim, kendisine su cevabi verdi: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) uzerinden bir yil gecmeyen maldan zekat almazdi." Kasim ilaveten der ki: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), halk kendisine bagislarda bulunurken onlardan her birine: "Sana zekati vacib kilacak miktarda malin var mi?" diye sorardi. Adam: "Evet!" derse, onun getirdigi bagistan, malina dusecek miktarda zekat alirdi. Adam: "Hayir!" diyecek olursa, bagisini adama teslim eder ve hicbir sey almazdi."
Muvatta, Zekat 4, (245).

ZEKATLA ILGILI MUTEFERRIK HUKUMLER

2015 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yemen'e gonderirken kendisine demistir ki: "Zekat oIarak hububattan hububat aI, davardan koyun aI, deveden erkek veya disi bir deve (bair) aI, sigirdan da bir sigir aI."
Ebu Davud, Zekat 11, (1599); Ibnu Mace, Zekat 15, (1814).

2016 - Semure Ibnu Cundub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) satmak uzere hazirladigimiz seyden zekat vermemizi emrederdi."
Ebu Davud, Zekat 2, (1562).

2017 - Said Ibnu Ebyaz, babasi Ebyaz Ibnu Hammal (radiyallahu anh)'dan naklettigine gore, "O (Ebyaz) kavminin, murahhasi olarak Hz. Peyamber (aleyhissalatu vesselam)'a geldigi vakit, Resulullah'la konusup Sebe halkindan zekat almamasini soylemistir. Hz. Peygamber, ona:
"Ey Sebe'nin kardesi, demistir, zekat sart."
"Ey Allah'in Resulu, bizim ektigimiz sey sadece pamuk. Sebe halki dagildi, onlardan halki dagildi, onlardan Me'rib'de az bir halk kaldi" dedi.
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Me'rib'de kalan Sebeliler icin her yil, Meafiri kumasin degerine denk, yetmis takim kumas elbise vermeleri sartiyla sulh antlasmasi yapti. Onlar bu zekati, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edinceye kadar odemeye devam ettiler. Sonra Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de hayati boyunca bu antlasmayi te'yid etti. Hz. Ebu Bekir vefat edince bu antlasma sona erdi, onlardan zekatin muktezasina gore vergi alindi."
Ebu Davud, Imaret 27, (3028).

2018 - Tavus (rahimehumullah) anlatiyor: "Hz. Muaz (radiyallahu anh), Yemen ahalisine dedi ki: "Bana arpa ve misir yerine size daha kolay gelen Medine'de Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ashabi icin de daha muvafik olan arz getirin, giyecek getirin."
Buhari, Zekat 33. Buhari, bu rivayeti senetsiz olarak, bab basliginda kaydeder.

FITIR SADAKASI

2019 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sadaka-i fitri muslumanlardan buyuk-kucuk, kadin-erkek, her bir hur ve kole uzerine bir sa' hurma veya bir sa' arpa olarak farz kildi."
Buhari, Zekat 70, 71, 73, 74, 76, 78; Muslim, Zekat 13, (984); Muvatta, Zekat 51, 53, 55, (1, 283); Tirmizi, Zekat, 35, (676); Ebu Davud, Zekat 19, (1611, 1612, 1613, 1614, 1615); Nesai, Zekat 30, 31, 32, 33, 34, 41, (5, 47); Ibnu Mace Zekat 21, (1926).

2020 - Bir baska rivayette de soyle gelmistir: "Halk (Hz. Muaviye'nin bir hitabesi uzerine) yarim sa' bugdayi bir sa' hurmaya denk kildilar. Ibnu Omer Hazretleri (radiyallahu anhuma) fitir sadakasini hurmadan verirdi. (Bir sene) Medine halki hurmaya muhtac oldu. Ibnu Omer (o yil) sadaka-i fitrini arpadan verdi."
Buhari, Zekat 77.
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
2021 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz sadaka-i fitri bir sa' yiyecek veya bir sa' arpa veya bir sa' hurma veya bir sa' ekit (denen yogurt kurusu) veya bir sa' kuru uzumden cikarirdik."
Buhari, Zekat 72, 73, 75, 76; Muslim, Zekat 18, (985); Muvatta, Zekat 53, (1, 284); Tirmizi, Zekat 35, (673); Ebu Davud, Zekat 19, (1616, 1617, 1618); Nesai, Zekat 37, 38, 39, 42, 43, (5, 51); Ibnu Mace, Zekat 21, (1829).

2022 - Amr Ibnu Suayb, an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) tarikinden anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke caddelerinde dellal cikararak soyle ilan ettirdi:
"Duyduk duymadik demeyin! Sadaka-i fitr her muslumana, erkek-kadin, hur-kole, kucuk-buyuk olsun vacibtir. Bu, ya iki mudd bugday veya onun disinda bir sa' yiyecektir."
Tirmizi, Zekat 35, (674).

2023 - Nafi (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ramazan zekatini mudd-i Nebi (aleyhisselam) ile verirdi. Kefaret-i yemini de mudd-i Nebi ile oderdi."
Buhari, Keffaratu'l-Eyman 5.

2024 - Kays Ibnu Sa'd Ibnu Ubade anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), zekat emri gelmezden once, bize sadaka-i fitr'i emretmisti. Zekat farz kilininca, fitir sadakasini ne emretti ne de nehyetti. Biz onu yerine getirmeye devam ettik..."
Nesai, Zekat 35, (5, 49); Ibnu Mace, Zekat 21, (1828).

ZEKAT TAHSILDARININ HAK VE VAZIFELERI

2025 - Ebu Humeyd es-Saidi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zekat toplama isinde bir adam istihdam etti. -Bir rivayette "Beni Suleym'in zekatini toplama isinde" denmistir- Adam vazifeden donunce:
"Bu size aittir, su da bana hediye edilenler!" dedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (ofkeyle) minbere cikip, Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra sunlari soyledi:
"Emma ba'd, Ben sizden birini, Allah'in bana tevdi ettigi bir iste istihdam ederim. Sonra o gelir:
"Bu size aittir, su da bana hediye edilenler!" der. Bu adama, babasinin veya anasinin evinde otursaydi da, eger dogru sozluyse hediyesi ayagina gelseydi ya! Vallahi sizden kim haksiz bir sey alirsa mutlaka onu boynunda tasir oldugu halde Kiyamet gunu Allah'la karsilacaktir. Eger bu haksiz aldigi sey deve ise bogurecek, sigirsa moleyecek, koyunsa meleyecek!"
Sonra Resulullah ellerini kaldirdi, o kadar ki koltuk altindaki beyazlik gozuktu:
"Allah'im teblig ettim mi?" dedi ve bu sozunu uc kere tekrar etti."
Buhari, Hiyel 15, Cum'a 29, Zekat 67, HIbe 17, Eyman 3, Ahkam 24, 41; Muslim, Imaret 26, (1832); Ebu Davud, Imaret 11, (2946).

2026 - Besir Ibnu'l-Hasasiye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu! dedik, zekat toplayanlar, bize haksizlik edip borcumuzdan fazlasini aliyorlar, biz malimizdan haksizliklari kadarini gizleyelim mi?"
"Hayir!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Zekat 5, (1586,1587).

2027 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekatta haddi asan, vermeyen gibidir."
Ebu Davud, Zekat 4, (1585); Tirmizi, Zekat 19, (646); Ibnu Mace, Zekat 14, (1908).

2028 - C'abir Ibnu Atik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size bir grup sevimsiz atlilar gelecek. Geldikleri zaman, onlari iyi karsilayin. Onlarla talep ettikleri seylerin arasindan cekilin. Adalet ederlerse bu kendi lehlerinedir. Zulmederlerse bu da onlarin aleyhlerindedir. Siz onlari razi edin. Zekatinizin kemali onlarin rizasina baglidir. (Oyle ise onlari razi edin ki) sizlere dua etsinler."
Ebu Davud, Zekat 5, (1588).

2029 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zekati hakkaniyetle toplayan tahsildar, evine donunceye kadar, AIIah Teala yolunda cihad yapan asker gibidir."
Ebu Davud, Imaret 7, (2936); Tirmizi, Zekat 18, (645); Ibnu Mace, Zekat 14, (1809).

2030 - Abdullah Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Babam ashabu's-secereden idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine bir kavm zekatlarini getirince soyle dua buyururlardi:
"Allah'im Ebu Evfa'ya rahmet buyur" diye dua etti."
Buhari, Zekat 64, Megazi 35, Daavat 19, 33; Muslim Zekat 176, (1078); Ebu Davud, Zekat 6,(1590); Nesai Zekat 13, (5,31).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
ZEKAT KIMLERE HARAM?

2031 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma) zekat hurmasindan bir tanesini alip, hemen agzina atti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hist, hist at onu! Bilmiyor musun, biz zekat yemiyoruz!" -veya: "Bize zekat helal degildir!-" diye mudahale etti."
Buhari, Zekat 60, 57, Cihad 188; Muslim, Zekat 161, (1069).

2032 - Yine Sahiheyn'de gelen bir diger rivayette soyle denmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ben bazan evime donuyor, yatagimda veya odamda yere dusmus bir hurma buluyorum. Onu yemek uzere kaldirdigim vakit, "bu, sadaka hurmasi olmasin?" diye aklima geliyor, korkup (tekrar yere) atiyorum."
Buhari, Lukata 6; Muslim, Zekat 162,163, (1070); Ebu Davud, Zekat 29, (1651,1652).

2033 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz, kendisine bir yiyecek getirilince, mahiyeti hakkinda sorardi. Eger "hediye oldugu" soylenirse ondan yerdi, "sadaka oldugu" soylenirse yemeyip Ashabina, "Siz yiyin!" derdi."
Buhari, Hibe 5; Muslim, Zekat 175, (1077); Tirmizi, Zekat 25, (656); Nesai, Zekat 98, (5, 107).

2034 - (Peygamberimizin azadlisi) Ebu Rafi' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Beni Mahzum'dan bir adami zekat toplamak uzere gonderdi. Adam bana: "Benimle sen de gel, zekattan sana da bir pay dussun" dedi. Kendisine "Hele Resulullah'a bir sorayim" cevabini verdim ve sordum. Efendimiz: "Bir kavmin azadlisi o kavimden sayilir, bize sadaka helal degildir" buyurdu."
Tirmizi, Zekat 25, (657); Ebu Davud, Zekat 29, (1650); Nesai, Zekat 97, (5,107). Hadisin metni Ebu Davud ve Tirmizi'nin metnidir.
Ibnu'l-Esir der ki: "Butun mezheplerce meshur olan goruse gore, Beni Hasim ve Beni Muttalib'in azadlilarina zekat haram degildir. Bu meselede Safi mezhebinde iki gorus mevcuttur: Birine gore, Beni Hasim ve Beni Muttalib'e zekati haram kilan sebebin sona ermesi ve zekata bedel pay aldiklari humus hissesinin ortadan kalkmis olmasindan dolayi zekat haram olmaz.
Digerine gore, bu hadis sebebiyle haramdir.
Ortadaki bu ihtilafin -yani sadaka Beni Hasim ve Muttalib azadlilarina haram degil diyen gorusle haram oldugunu soyleyen bu hadisin te'lifine gelince: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sozu, Ebu Rafi'e, tenzihen ve kendilerine benzemeye ve sunnetine uymaya tesviken soylemis olmalidir (gercek manada haram etmek ve kesin bir hukumle yasaklamak maksadiyla degil.)"

2035 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadaka, ne zengine ne de sakatligi olmayan gucluye helal degildir."
Tirmizi, Zekat 23, (652); Ebu Davud, Zekat 23, (1634); Nesai, Zekat 90, (5, 99); Ibnu Mace, Zekat 26, (1839).

2036 - Ata Ibnu Yesar merhum anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadaka su bes kisi disinda zengine helal degildir:
1- AIIah yolunda gazveye cihan,
2- Sadakayi toplamak icin calisan
3- Borclanan,
4- Sadaka malini kendi parasiyla satin alan,
5- Komsusu fakir olan kimse. Soyle ki: Bu fakire sadaka verilir, o da bundan zengin komsusuna hediyede bulunur."
Muvatta, Zekat 29, (1, 268); Ebu Davud, Zekat 22, (1635, 1636); Ibnu Mace, Zekat 27, (1841).

ZEKAT KIMLERE HELALDIR?

2037 - Ziyad Ibnu'l-Haris es-Sudai (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip biat ettim. O sirada bir adam gelerek: "Bana sadakadan ver!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama: "Allah, sadakalar hususunda, ne herhangi bir peygambere ne de bir baskasina hukum verme yetkisi tanimadi, hukmu bizzat kendisi verdi. Ve, sadakalari sekiz hisseye ayirdi. Eger sen bunlardan birine girersen senin hakkini derhal sana veririm" buyurdu."
Ebu Davud, Zekat 23, (1630).

2038 - Ismi Nuseybe olan Ummu Atiyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bana bir koyun tasadduk edilmisti. Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye bir miktar et gonderdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) o sirada Hz. Aise'ye:
"Yiyecek birseyler var mi?" diye sormus, Hz. Aise (radiyallahu anha) de:
"Hayir! Ancak, Nuseybe'nin su (kendisine tasadduk edilen) koyundan gonderdigi bir miktar et var" cevabini vermis. Resulullah:
"Getir onu, o koyun yerini bulmus (bize hediye olarak gelen zekat olmaktan cikmis)tir" demis."
Buhari, Zekat 31, 62, Hibe 5; Muslim, Zekat 174, (1076).

2039 - Yine Sahiheyn'de ve ayrica Ebu Davud ve Nesai'de Hz. Enes (radiyallahu anh)'den rivayet edilen bir hadiste denmistir ki:
"Berire (radiyallahu anha)'ye tasadduk edilen bir etten Resulullah'a ikram edilmisti. (Etin menseini ogrenen Resulullah: "Bu ona sadakadir, bize ise hediyedir" buyurdu."
Buhari, Zekat 62, Hibe 5; Muslim, Zekat 170, (1074); Ebu Davud, Zekat 30, (1655).

2040 - Besir Ibnu Yesar (rahimehullah)'dan nakledildigine gore, Sehl Ibnu Ebe Hasme denen Ensar'dan bir zat ona sunu haber vermistir:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kendisine (Sehl'e) zekat develerinden yuz tanesini diyet olarak odemistir. Yani, Hayber'de oldurulen Ensari'nin diyeti olarak."
Ebu Davud, Diyat 8, 9, (4521, 4523); Buhari, Diyat 22.
 
Üst Alt