Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri - 001 - 4190

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
TUR SURESI

795 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den naklettigine gore, Resulullah Beytu'l-Ma'mur'a her gun yetmis bin melaikenin girdigini gormustur. "
Buhari, Bed'ul-Halk 6.

796 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in rivayetine gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Gecenin bir kisminda ve yildizlarin batisindan sonra dahi tesbih et" (Tur, 49) ayetinde gecen "yildizlarin batisindan sonra" kilinacak namazin (idbare's-sucud), sabahin farzindan once kilinan iki rekat; (Kaf suresinde gecen) edbare's-sucud ile de aksamin farzindan sonra kilinan iki rek'at oldugunu soylemistir."
Tirmizi, Tefsir, Tur, (3271).

NECM SURESI

797 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), Necm suresinde gecen, "Iki yay kadar, yahud daha yakin oldu"; keza, "Onun gordugunu kalb yalan cikarmadi"; keza, "Andolsun ki, O, Rabbinin en buyuk ayetlerinden bir kismini gormustur" (Necm, 9, 11, 18) ayetlerinde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Cibril (aleyhisselam)'i alti yuz kanadiyla gordugune isaret bulundugunu soylemistir.
Buhari, Tefsir, Necm 1, Bed'u'l-Halk 6; Muslim, Iman 280-282 (174); Tirmizi, Tefsir, Necm (3279).

798 - Muslim merhum bir rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Cebrail'i asli suretinde gordu" demistir.

799 - Tirmizi'nin Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan kaydettigi bir rivayette, Ibnu Abbas: "Muhammed Rabbini gordu" der. Ikrime (kendisine): "Allah, Kur'an-i Kerim'de (mealen): "Gozler onu idrak edemez" (En'am, 103) demiyor mu?" diye sorunca: "Amma da yaptin, bu gorme isi, Cenab-i Hakk kendi nuru ile tecelli ettigi zaman bunu goremez demektir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ise Rabbini iki sefer gormustur" aciklamasini yapar."
Muslim, Iman 284, (176); Tirmizi, Tefsir, Necm (3275, 3276, 3277).

800 - Sa'bi anlatiyor: Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Arafat'ta Ka'b'la karsilasti. Ka'b'a birseyle sordu. Bunun uzerine Ka'b oyle bir tekbir getirdi ki, daglarda yankilar yapti. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedi ki:
"- Biz Beni Hasim'deniz!"
Ka'b da: "- Allah ru'yeti ile kelamini Muhammed ile Musa (aleyhimasselat vesselam) arasinda taksim etti. Musa'ya Allah iki kere konustu. Muhammed (aleyhissalatu vesselam) de Mirac'ta Allah'i iki kere gordu."
Mesruk der ki: "Hz. Aise (radiyallahu anh)'nin yanina girdim ve "Muhammed Rabbini gordu mu?" diye sordum. Bana:
"- Oyle bir sey soyledin ki, (korkudan) tuylerim kabardi (diken diken oldu)" dedi.
"- Agir olun, (hemen reddetmeyin) deyip su mealdeki ayeti okudum: "Andolsun ki O, Rabbinin en buyuk ayetlerinden bir kismini gormustur" (Necm,18).
Buna su cevabi verdi: "-Bu ayet seni nereye goturmus`? (Ayeti anlamakta hata etmissin, ayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gordugu belirtilen sey) Cibril (aleyhisselam)'dir. Sana kim: "Muhammed Rabbini gormustur" derse veya "Emredildigi tebligattan bir sey gizlemistir" derse veya "Allah'in gayb ilan ettigi su bes seyi bildigini soylerse: "Kiyametin ilmi suphesiz ki Allah'in nezdindedir. Yagmuru O indirir. Rahimlerde olani O bilir. Hicbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hicbir kimse hangi yerde olecegini bilmez..." (Lokman, 34) bilki en buyuk iftira ve yalanda bulunmustur. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, ayette bahsedilen ru'yeti Cebrail'le ilgilidir. Efendimiz'in gordugiu sey, Cebrail'dir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Cebrail (aleyhisselam)'i alti yuz kanadiyla fitri suretinde ancak iki defa gormustur: Bir defasinda Sidretu'l-Munteha'da, bir defesinda da (Mekke'nin asagisinda) Ciyad denilen yerde, ufku (her cihetiyle semayi) kaplamis vaziyette."
Tirmizi, Tefsir, Necm (3274); Buhari, Tefsir, Maide 7, Bed'ul-Halk 6, Tevhid 4; Muslim, Iman 287, (177).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
801 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Allah'i birakip taptiginiz Lat'in, Uzza'nin ve (bunlarin) ucuncusu olan diger Menat'in (herhangi bir sey hakkinda zerrece kudretleri var mi? Bize haber verin" (Necm, 19-20) mealindeki ayet hakkinda su ) aciklamayi yapti: "Lat (Ka'be'yi ziyarete gelen) hacilara (yag ile) sevik(denen yiyecegi) karip hazirlayan bir adamdi."
Buhari, Tefsir, Necm 2.

802 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin su rivayete temas ettigi seyden Lemem'e daha ziyade benziyenini gormedim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Allah ademogluna zinadan nasibini yazmistir. Bu mutlaka ona ulasacaktir: "Gozlerin zinasi nazardir, dilin zinasi konusmaktir. Nefis de temenni eder ve istah duyar. Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder."
Buhari, isti'zan 12, Kader 9; Muslim, Kader 20, (2657); Ebu Davud, Nikah 44, (2152).

803 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anh), "(O guzel hareket edenler), lemem haric olmak uzere gunahin buyuklerinden ve fuhuslardan kacinanlardir" (Necm, 32) mealindeki ayni ayet hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurdugunu rivayet etmistir: "Ey Rabbim, sen affedicisin, hepsini affet, kucuk gunah islemeyen kulun yoktur."
Tirmizi, Tefsir, Necm, (3280).

KAMER SURESI

804 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kureys musrikleri, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kader mevzuunda tartismak icin geldiler. Bunun uzerine su ayet nazil oldu (mealen): "O gun onlar yuzlri ustunde suruklenirler. (Onlara) tadin cehennemin dokunusunu" (denilir). Suphesiz ki biz, herseyi bir takdir ile yarattik" (Kamer, 48-49).
Muslim, Kader 19, (2656); TirmizI, Kader 19, (2158) Tefsir, Kamer, (3286); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (83).

RAHMAN SURESI

805 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun, Ashabinin huzuruna cikti ve Rahman suresini bastan sona okudu. Hepsi de sukut ettiler. Bunun uzerine:
"Ben bu sureyi cinlere de okudum, onlar sizden daha guzel karsilik verdiler. Soyle ki: "Cenab-i Hakk'in: "Rabbinizin hangi ni'metini tekzib edersiniz?" kavl-i seriflerini her okuyusumda soyle diyorlardi: "Ey Rabbimiz, biz ni'metlerinden hicbir seyi tekzib edemeyiz, butun hamdler sanadir."
Tirmizi, Tefsir, Rahman, (3287).

VAKIA SURESI

806 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle soyledi: "Kim her gece Vakia suresini okursa ona fakirlik gelmez. Musebbihat'da, (Sebbeha veya Yusebbihu ile basliyan surelerde) bir ayet vardir, (sevabca) bin ayete bedeldir. " Rezin'in ilavesidir.

807 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh), "(Sagcilar)... ve kadri yukseltilmis doseklerdedirler" (Vakia, 34) mealindeki ayet hakkinda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunu soyledigini nakleder:
"Bunlarin yuksekligi sema ile arz arasindaki mesafe kadardir. Ikisi arasindaki uzaklik ise bes yuz yillik yurume mesafesidir."
Tirmizi, Sifatu'l-Ceene 8, (2543).

808 - Hz.Enes (radiyallahu anh), "Biz ceylan gozluleri, defterleri sagindan verilenler icin yeniden yaratmisizdir. Onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir" (Vakia, 35-38) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Ayette mevzubahis olan yeniden diriltilenler arasinda dunyada iken ihtiyarlayip, gozlerinin feri kacip capaklanmis pek yasli kadinlar da var."

809 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Amr Ibni Hazm (radiyallahu anh), "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Amr Ibnu Hazm (radiyallahu anh)'a yazdigi mektupta: "Kur'an'a sadece temiz olanlar dokunsun" emri de vardi."
Muvatta, Kur'an 1, (1,199).

810 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda halk yagmura kavustu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Insanlar bugun iki grup halinde sabaha erdiler, bir grubu kafir, bir grubu mu'mindir" dedi. Ve soyle acikladi: "Bazilari: "Bu yagmur Allah'in bir rahmetidir" derken diger bazisi: "Falan falan yildizin uguru dogru cikti" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu:
"Hayir (hakikatler kafirlerin dedikleri gibi degildir). Iste yildizlarin dustugu yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eger bilirseniz buyuk bir anddir. Muhakkak o, elbette cok serefli bir Kur'an'dir ki siyanet edilmis bir kitapta (yazili)dir. Ona tam bir surette temizlenmis olanlardan baskasi el suremez. O alemlerin Rabbinden indirilmedir. Simdi siz bu kela,mi mi hor goruculersiniz? Rizkiniza (sukur edeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 75-82).
Muslim, Iman 127, (73).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
811 - Hz. Ali (radiyallahu anh), "Rizkiniza (sukredeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 82) mealindeki ayetle ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Siz Cenab-i Hakk'in size verdigi sukur makaminda, "falanca falanca yildizin batisi veya falanca falanca yildizin dogusu sayesinde yagmura kavustuk" diyorsunuz."
Tirmizi, Tefsir, Vaki'a, (3291).

HADID SURESI

812 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musluman olmamizla Cenab-i Hakk'in bizi, "Iman edenlerin gonullerinin Allah'i zikretmek uzere yumusamasi ve ondan gelen hakikate baglanmasi zamani daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de uzerlerinden uzun zaman gecmis, artik kalbleri kararmis bulunanlar gibi olmasinlar. Onlardan bircogu fasiklardi" (Hadid, 16) mealindeki ayetle azarlamasi arasinda dort yillik zaman mevcuttur."
Muslim, Tefsir 24, (3027).

813 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Yeryuzunu, oldukten sonra Allah'in tekrar dirilttigini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi acikladik"(Hadid, 17) mealindeki ayetle ilgili olarak soyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet ve katiliktan sonra yumusatir, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yonelmis kilar. Olmus kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayi ders vermektedir). Arzin yagmurla diriltilmesi zaten gozle gorulen bir durumdur."
Rezin'in ilavesidir. ed-Durru'l-Mensur Ibnu'1-Mubarek'in rivayeti olarak kaydetmektedir (6,175).

814 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdu ki: "Hz. Isa (aleyhisselam)'dan sonra bir kisim melikler Tevrat ve Incil'i tahrif ettiler. Aralarinda mu'min olanlar da vardi, bunlar Tevrat ve Incil'i okuyorlardi. (Muminlerin okuduklarindan rahatsiz olan) bazilari, meliklerine soyle dediler: "Bunlarin bize yaptigi hakaretten daha agir hakaret, savurduklari kufurden daha galiz kufur gormedik. Kitapta, "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler"(Maide, 44) diye okuyup, kitaptan gosterdikleri ayetlerle bizi yaptigimiz islerden dolayi kiniyorlar (kafir, fasik oldunuz diyorlar.) Onlari cagirip uyarin, bizim okudugumuz gibi okusunlar, bizim inandigimiz gibi inansinlar."
Melik onlari cagirip topladi, ya olumu ya da tahrif edilmis haliyle Tevrat ve Incil'i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti: Onlar:
"- Istediginiz bu mu? bizi birakin (bir dusunelim)!" dediler. Sonra bunlardan bir kismi:
"- Bize bir kule insa edin, bizi icine tikin, yiyecek ve icecegimizi cekebilecegimiz (ip gibi) bir seyler de verin, boylece bizden size hakaret sayilacak bir sey ulasmamis olur" dedi. Diger bir kismi da:
"- Birakin bizi basimizi alip gidelim. Yeryuzunde dolasir, vahsi hayvanlar gibi yer iceriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursaniz oldurursunuz" dedi. Bir grup da:
"- Bize issiz bir arazinin ortasinda evler insa ediverin. Biz orada kendi basimiza kuyular acip ziraat yapalim, sizinle hic konusmayalim, sizlere ugramiyalim da!" dedi. Bunlarin her kabilede samimi yakinlari vardi. Isteklerini kabul ettiler (ve oldurmediler). Cenab-i Hakk (onlarin kalbine, su ayette temas buyurdugu) ruhbaniyeti inzal buyurdu:
"...Uzerlerine bizim gerekli kilmadigimiz fakat kendilerinin guya Allah'in rizasini kazanmak icin ortaya attiklari rahbaniyete bile geregi gibi riayet etmediler. Iclerinde inanmis olan kimselere ecirlerini verdik. Ama cogu yoldan cikmislardir" (Hadid, 27).
Geri kalanlar da soyle dediler: "- Falancalarin ibadet ettigi gibi biz de ibadet edelim. Falancalarin yeryuzunde dolastigi gibi biz de dolasalim, falancalarin edindigi gibi biz de evler edinelim."
Bunlar sirkleri uzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uyduklari (diger) kimselerin imanlarini da bilmiyorlardi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e nubuvvet geldigi zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmisti. Bu kisi, mabedinden indi, seyyah olup dolasan bir kisi seyahatinden dondu, bir kisi de manastirindan cikti. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular. (Butun Ehl-i Kitap hakkinda) Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden iki kat nasib versin" (Hadid, 28).
Burada zikri gecen iki kat nasibden biri: Hz. Isa (aleyhisselam)'ya Incil'e ve Tevrat'a olan imanlari sebebiyledir, digeri de Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam)'e olan imanlari ve onu tasdikleri sebebiyledir.
(Ayet soyle devam ediyor): "Sizin icin yardimiyla yuruyeceginiz bir nur lutfetsin..." (Hadid, 28). Bu nurdan maksad Kur'an ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ittiba etmeleridir.
Vahiy soyle devam ediyor: "...Ehl-i Kitap, hakikaten Allah'in fazl(u kerem)inden hicbir seye nail olamayacaklarini, muhakkak butun inayetin Allah'in elinde bulundugunu, onu (ancak) dileyecegi kimselere verecegini bilmedikleri icin mi (kufurde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah buyuk fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29).
Nesai, Kad12, (8, 231).

MUCADELE SURESI

815 - Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: "Hamd o Allah'adir ki, butun sesleri isitir. Israrci (mucadeleci) kadin Havle, Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i evinin yaninda buldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a birseyler soyluyordu. Azna ne soyledigini isitmiyordum. Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:
"(Habibim) Zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'a sikayet etmekte olan (kadin)in sozunu umuldugu vechile Allah dinlemistir. Allah sizin konusmanizi zaten isitiyordu. Cunku Allah hakkiyla isitici, kemaliyle gorucudur" (Mucadele 1).
Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6,168); Ibnu Mace, Talak 25, (2063).

816 - Havle bintu Malik Ibni Sa'lebe (radiyallahu anha) anlatiyor: "Kocam Evs Ibnu's-Samit bana ziharda bulunmustu. Derhal Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayete geldim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a durumu arzedince bana: "Allah'tan kork, o senin amcaoglundur" diye onun hakkinda beni iknaya calisiyordu. Ben israrima devam ettim. Derken ayet nazil oldu. "(Habibim) zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'asikayet etmekte olan kadinin sozunu umdugu vechile Allah dinlemistir..." (Mucadele,1).
Vahiy uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Kocan bir kole azad eder" buyurdu. Ben:
"- Onun kolesi yok!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Oyleyse ard arda iki ay oruc tutar" dedi. Ben tekrar:
"- Ey Allah'in Resulu, kocam cok yaslidir, oruca tahammul edemez!" dedim.
" Oyleyse,dedi, altmis fakir doyursun!"
"- Onun elinde, dedim, sadaka olarak verecek hicbir seyi yok, (nasil altmis fakir doyuracak?)"
" Oyleyse, dedi, ona ben yardim edeyim. Su bir arak hurmayi al gotur!"
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, diger bir arak'i da ben verip ona yardim edeyim."
" Guzel soyledin, dedi, git bunlarla ona bedel altmis fakiri doyur. Sonra da (eski nikahinla) amcaogluna don!"
Ravi bir arakin altmis sa' miktarinda bir olcek oldugunu belirtti.
EbuDavud, Talak 17, (2214).

817 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey iman edenler, siz Peygambere mahrem bir sey arzetmek istediginiz vakit bu mahrem konusmanizdan evvel sadaka verin. Bu sizin icin daha hayirli, daha temizdir. Fakat bulamazsaniz Suphe yok ki Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Mucadele, 12) mealindeki ayet nazil oldugu zaman Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
" (Bu sadakanin) bir dinar olmasina ne dersin?" diye sordu. Ben:
"- Bu miktar coktur, takat getiremezler" dedim.
" Yarim dinara ne dersin?" dedi.
"- Ona da takat getiremezler" dedim.
" Oyleyse ne kadar o1sun?" dedi.
"- Bir kil (agirliginda altin) miktari" dedim.
" Sen de pek parasizsinl" dedi.
Bunun uzerine su ayet indi: "Mahrem konusmanizdan evvel sadakalar vereceginizden korktunuz mu? Cunku iste yapmadiniz. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde namazi kilin. Zekati verin. Allah ve Peygamberine (diger emirlerinde de) itaat edin. Allah ne yaparsaniz hakkiyla haberdardir" (Mucadele,13).
Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Allah, benim sebebimle bu ummetin mukellefiyetini hafifletti."
Tirmizi, Tefsir, Mucadele, (3297).

818 - Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Bu ayet ile benden baskasi amel etmedi."
Rezin'in ilavesidir. Ibnu Kesir kaydetmistir (4, 326).

HASR SURESI

819 - Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman uc kere "Euzubillahi's-semi'il-alim mines-seytani'r-racim" der ve Hasr suresinden uc ayet okursa, Allah onun icin yetmis bin melegi vekil tayin eder de onlar, aksam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Sayet o gun olecek olsa sehid olarak olur. Aksam vaktinde ayni sekilde okuyacak olsa, (keza sabaha kadar ayni seyler sozkonusudur).
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 22,(2923).

820 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in hurmaligini yaktirdi ve kestirdi. Burasi (Medine'de Yahudilerin ikamet ettikleri yer olan) Buveyra (denen mevki) idi. Vak'auzerine su ayet indi: "Herhangi bir hurma agacini kestiniz, yahud kokleri ustunde dikili biraktinizsa (hep) Allah'in izniyledir. (Bu izin de) fasiklari rusvay edecegi icin (verilmis)tir" (Hasr, 5)
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
821 - Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "...O, bunlarin yureklerine korku dusurdu. Oyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem mu'minlerin elleriyle harap ediyorlardi. Iste ey akil ve basiret sahipleri bundan ibret alin"(Hasr, 2) mealindeki ayet, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan Medine'den surulen Yahudiler hakkinda naziloldu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) mallarindan (silah haric), sadece develerinin tasiyabilecegi kadarini goturmelerine izin vermisti. Onlar, evlerinin esiklerinden, kapilarindan ve diger ahsap kisimlarindan tutup yikiyorlardi. Beni Nadir'in hurmaligi hassaten Resul-i Ekrem'in idi, O'na bunu Cen b-i Hakk tahsis etmisti."
Rezin'in ilavesidir. Bu rivayetin manasinda uzunca bir rivayeti, Ebu Davud tahric etmistir.
(Harac, 23, (3004).

822 - Ibnu Omer (radiyallahu anh): "Allah'in onlarin mallarindan Peygamberine verdigi fey'e gelince, siz bunun uzerine ne ata ne deveye binip kosmadiniz..." ayeti hakkinda sunu soyledi:
"Resulullah (aleyhissalatu vuesselam) Fedek ahalisi ve ismen belirttigi ancak su anda hatirlayamadigim koylerle sulh yapti. Bu esnada (Hayber'in geri kalan koylerinde yasayan) ahaliyi muhasara etmisti. Bu (muhasara altindaki)ler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sulh icin hey'et gonderdiler. Ayette gecen"Siz bunun uzerine ne ata ne de deveye binip kosmadiniz" demek, "Siz savasmadiniz" demektir.
Zuhri der ki: Benu'n Nadir munhasiran Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait idi. Cunku orayi zorla fethetmediler, anlasarak fethettiler. Bu sebeple Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buradan elde edilen ganimeti sadece Muhacirler arasinda taksim etti. Ondan, Ensar'dan olanlara, ihtiyac sahibi iki kisi haric, kimseye bir sey vermedi."
Ebu Davud, Harac 19, (2971).

823 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Beni Nadir'in emvali, Cenab-i Hakk'in Resulune (aleyhissalatu vesselam) fey' kildigi, uzerine at ve deve kosulmayan (yani savassiz elde edilen) mallardandi. Ureyne koyleri, Fedek, tipki (Kureyza ve Nadir'in emvali gibi) sirf Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait yerlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yillik nafakasini ayirirdi. Geri kalani da Allah yolunda hazirlik olmak uzere silah ve binek icin sarfederdi. (Nitekim ayette soyle buyrulmustur): "Allah'in (fethedilen diger kuffar) memleketleri ahalisinden Peygamberine verdigi fey'i, Allah'a, Peygamberine, hisimlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Ta ki bu mallar icinizden yalniz zenginler arasinda dolasan bir devlet olmasin..." (Hasr, 7). (Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e intikal eden) bu pay, bu sayilanlara ve ayrica "evlerinden ve mallarindan cikarilmis olan fakirlere, onlardan once (Medine'yi) yurt ve iman evi edinmis olan kimselere, kendilerinden sonra gelenlere aittir." Bu ayet, (kiyamete kadar gelecek) mu'minlerin tamamina samildir. Tek istisnayi kole olarak sahib olduklariniz teskil ediyor. Koleleriniz disindaki her Musluman bu payda hisse ve hak sahibidir."
Ebu Davud, Harac 19, (2965, 2966).

824 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh), "Kendilerinde fakirlik ve ihtiyac olsa bile (onlari, Muhacirleri) oz canlarindan daha ustun tutarlar.." (Hasr, 9) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapti:
"Ensar'dan birinin evine misafir geldi ve geceyi yaninda gecirdi. Ev sahibinin evinde kendisinin ve cocuklarinin yiyecegnnden baska yiyecek bir sey yoktu. Hanimina: "Cocuklari uyut, isigi sondur ve mevcut yiyecegi misafire yaklastir" diye emretti. Bunun uzerine ayet indi.
Tirmizi, Tefsir,Hasr, (3301).

825 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Ehl-i Kitap'tan o kafiir kardeslerine: "Acidolsun, eger siz yurtlarinizdan cikarilirsaniz biz de muhakkak sizinle beraber cikariz, sizin aleyhinizde hicbir kimseye ebedi taat etmeyiniz. Eger sizinle harp ederlerse muhakkak ve muhakkak biz, size yardim ederiz" diyen o munafiklari gormedin mi? Halbuki Allah sahidlik eder ki, onlar hakikaten ve katiyyen yalancidirlar" (Hasr, 11), mealindeki ayette zikri gecen kimsenin munafiklarin basi Abdullah Ibnu Ubey oldugunu, bu sozu Beni Nadir Yahudilerini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Medine'den cikarmak istedigi zaman, onlari Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e karsi tahrik etmek icin soyledigini belirtir."
Rezin'in ilavesidir.

MUMTAHINE SURESI

826 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlarla biati (elle musafaha etmeden) sozle yapiyor ve su ayette belirtilen sartlari kosuyordu:"Allah'a hicbir seyi es tutmamalari, hirsizlik yapmamalari, zina etmemeleri, evlatlarini oldurmemeleri, elleriyle ayaklari arasinda bir iftira duzup getirmeleri, (emredilecek) herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmamalari.." (Mumtahine,12). Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in eli, malik olmadigin hicbir kadinin eline asla degmedi. Kadinlar, bu sartlari kendi sozleri ile ikrar edince, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Artik gidin, sizinle biat ettik" derdi (ve musafahada bulunmadan onlarla biatini tamamlardi). Hayir, Allah'a yemin olsun, asla onun eli hicbir kadinin eline degmedi. Fakat kadinlarla sozle biat akdi yapti."
Buhari, Tefsir, Mumtahine 2, Talak 20, Ahkam 49; Muslim, Imarat 88 (1866); Tirmizi, Tefsir, Mumtahine, (3303).

827 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), (kadinlar biatiyla ilgili ayette gecen), "Herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmasinlar" sarti hakkinda sunu soylemistir: "Bu, Allah'in kadinlara kosmus bulundugu bir sarttir."
Buhari, Tefair, Mumtahine 3.)

SAFF SURESI

828 - Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kendi aralarinda muzakere eden bir grup Ashabin arasinda oturuyordum.
"Keske, diyorlardi Allah nazarinda hangi amelin daha muteber oldugunu bilsek de onu yapsak." Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu: "Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih ve tenzih etmektedir. O, galib-i mutlaktir, yegane hukum ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler, yapamayacaginiz seyi nicin soylersiniz? Yapamayacaginizi soylemeniz, en siddetli bir bugzu (davet etmis olmak) bakimindan Allah indinde buyudu" (Saff, 1-3). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza gelerek vahyi okudu."
Tirmizi, Tefsir, (3306).

CUM'A SURESI

829 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte namaz kilarken yiyecek maddesi tasiyan bir kervan geldi. Cemaatte bulunanlar, (camiyi birakip) kervani karsilamaya kostular. Camide on iki kisi kaldi. Hz. Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma) kalanlar arasindaydi. Bu durum uzerine su ayet nazil oldu. (mealen): "Onlar bir ticaret, yahud bir oyun, bir eglence gordukleri zaman ona yonelip dagildilar. Seni ayakta biraktilar. De ki: Allah nezdindeki (sevab, mu'minler icin) eglenceden de, ticaretten de hayirlidir. Allah, rizik verenlerin en hayirlisidir" (Cum'a, 11).
Buhari, Tefsir, Cum'a 2, Buyu 6, Cum'a 38; Muslim, Cum'a 36, (863); Tirmizi, Tefsir, Cum'a, (3308).

MUNAFIKUN SURESI

830 - Hz. Cabir (radiyallahu anh): "...Medine'ye donersek, serefli kimseler alcaklari and olsun ki, oradan cikaracaktir" (Munafikun, 8) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Bunu soyleyen (meshur munafik) Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul'dur."
Buhari,Tefsir, Munafikun 5, 7; Muslim, Birr 62, (2584); Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (2312)
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
831 - Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir sefer esnasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le beraber cikmistik. Bir ara butun askerler sikintiya dustu. Ubey Ibnu Selul (firsattan istifade) soyle dedi: "Resulullah'in yanindakilere infak etmeyin de etrafindan dagilsinlar." Ayrica sunu da ilave etti: "Hele Medine'ye bir donelim, aziz olanlar, zelil olanlari oradan surup cikaracaktir." Ben hemen gelip bu sozleri Hz. Peygamber'e haber verdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ubey Ibnu Selul'e adam gondererek yanina cagirdi ve "Boyle mi soyledin?" diye sordu. Ibnu Selul, boyle bir davranisa yer vermedigine dair yemin etti. (Orada bulunanlar bu soze inanarak): "Zeyd, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a yalan soyledi" dediler. Bu sozlerine cok uzuldum. Oyle ki, Cenab-i Hakk beni tasdiken su vahyi indirdi: "(Ey Muhammed) munafiklar sana gelince, "Senin, suphesiz Allah'in peygamberi olduguna sehadet ederiz" derler. Allah, senin kendisinin peygamberi oldugunu bilir, bunun yaninda munafiklarin yalanci olduklarini da bilir..." (Munafikun,1).
(Zeyd) der ki: "Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), (onlara: "Ozur dileyin de) sizin icin Allah'tan magfiret taleb edeyim"dedi ise de baslarini cevirip gittiler."
Zeyd Ibnu Erkam (radiyallahu anh), "..Onlar tipki siralanmis kof kutuk gibidirler..." (Munafikun 4) mealindeki ayetle ilgili olarak da su aciklamayi yapti: "Munafiklar yakisikli kimselerdi."
Buhari, Tefsir, Munafikun 1, 2; Muslim, Sifatu'l-Munafikun 1, (2772); Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (3309, 3310).

832 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) bir keresinde: "Kimin haccedecek kadar veya zekat farz olacak kadar mali olur da bu farzlari ifa etmezse, olum sirasinda geri donus (rec'a) taleb eder" buyurmustu.
Bir adam kendisine: "Ey Ibnu Abbas, Allah'tan kork, geri donusu kuffar taleb edecektir" dedi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Ben size bu hususta ayet okuyayim" dedi ve su ayeti okudu:
"Ey iman edenler, sizi ne mallariniz, ne evlatlariniz Allah'in zikrinden alikoymasin. Kim bunu yaparsa iste onlar husrana ugrayanlarin ta kendileridir. Herhangi birinize olum gelip de: "Ey Rabbim, beni yakin bir muddete kadar geciktirseydin de sadaka verip dursaydim, iyi adamlardan olsaydim" diyeceginden evvel size rizik olarak verdigimizden (Allah yolunda) harcayin. Halbuki Allah hicbir kimseyi eceli gelince, asla geri birakmaz. Allah ne yaparsaniz, hakkiyla haberdardir" (Munafikun 9-11 )
Adam tekrar: "Zekat vermeyi gerekli kilan miktar nedir?" diye sordu. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Mal iki yuz (dirheme) ulasir ve gecerse." Adam: "Pekala, hacci gerekli kilan sey nedir`?" diye sordu. Ibnu Abbas:
"- Azik ve binek!" cevabini verdi.
Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (3313).

TEGABUN SURESI

833 - Alkame hazretlerinin Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'dan naklettigine gore, Ibnu Mes'ud, "...Kim Allah'a iman ederse (Allah) onun kalbini dogruya goturur.." (Tegabun,11) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapmistir: "Bunlar kisinin maruz kaldigi musibetlerdir. Inanan kisi, (Allah'in lutfu ve keremi ile) bu musibetlerin Allah'tan oldugunu bilir, Allah'in takdirine teslimiyet gosterip, razi olur (ve Sabreder)."
Buhari, Tefsir, Tegabun 1.

834 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey iman edenler, eslerinizin evlatlarinizin icinde hakikaten size dusman olanlar da vardir. O halde onlardan sakinin.." (Tegabun 14) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Bu hitaba maruz kalan kimseler bir kisim Mekkeli erkeklerdir. Bunlar, hicret ederek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelmek isterler, fakat kadin ve cocuklari kendilerini terketmelerini istemeyerek hicretlerine mumanaat etmislerdir. Bu kimseler bilahare hicret edip gelince, halkin, din hususunda cok sey ogrenmis oldugunu gorurler. Bunun uzerine (kendilerinin onceden hicret etmelerine mani olan) zevce ve evlatlarini cezalandirmak istediler. Bu hal karsisinda Cenab-i Hakk mezkur ayeti inzal buyurdu."
Tirmizi, Tefsir" Tegabun, 3314).

TALAK SURESI

835 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan rivayet edildigine gore, "Ey Peygamber! Kadinlari bosayacaginizda, onlari, iddetlerini gozeterek bosayin.." (Talak 1) mealindeki ayeti, "...iddetlerinin onunde bosayin" diyerek kiraat etmistir (okumustur)"
Muvatta, Talak 79, (2; 587); Muslim, Talak 14, (1471).
Imam Malik der ki: "Bununla, her temizlik devresinde bir kere bosamasi gerektigini kastedmistir. "

TAHRIM SURESI

836 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bali ve tatli seyleri severdi. Ayrica, ikindi namazlarini kildiktan sonra (hergun) kadinlarini teker teker ziyaret eder, her birine yaklasir (sohbette bulunurdu.) Bu ziyaretlerinin birinde Hz. Hafsa (radiyallahu anha)'nin yanina girmisti. Bu defa onun yaninda, her zamanki kaldigi mutad muddetten fazla kaldi. Ben bunu kiskanarak sebebini (Resulullah'in diger hanimlarindan) sordum. Bana: "Yakinlarindan bir kadin Hafsa'ya bir okka (Taif) bali hediye etti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ondan serbet yapip ikram etmis olmali, (o da serbet hatirina sohbetini biraz uzatmistir)" dediler. Ben:
"- Oyleyse, kasem olsun biz de ona mutlaka bir hile kurmaliyiz!" dedim. Sevde (radiyallahu anha)'ye:
"- (Hafsa'dan sonra sira senin) O girince sana yaklasacak. Sana yaklasinca O'na: "Ey Allah'in Resulu! Sen megafih mi yedin?" diyeceksin. (Ben biliyorum ki, o sana
103296.gif
"Hayir!"diyecek. O zaman sen de:
"Oyleyse senden burnuma gelen bu koku da ne?" diyeceksin." Bir rivayette Hz. Aise su aciklamayi yapar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisinde kotu bir koku hissedilmesine tahammul edemez, buna cok uzulurdu (Bu sebeple gercegi. itiraf ederek) muhakkak "Hafsa bana bal serbeti ikram etti" diyecek. O zaman sen kendisine "Demek ki ari, balini urfut agacindan almis" diyeceksin. (Senden sonra bana ugradigi zaman) ben de boyle hareket edip ayni seyleri soyleyecegim. Ey Safiyye, sana ugradigi zaman sen de ayni seyleri soyle! dedim."
Hz. Aise anlatmaya devam etti:
"Sevde (bilahere bana) dedi ki: "Kendinden baska ilah bulunmayan Allah'a kasem olsun, bana tenbih ettigin seyleri, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapidan gorunur gorunmez, senden korktugum icin (unutmadan) hemen soylemek istedim." Ne ise, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine yaklasinca Sevde: "Ey Allah'in Resulu megafir mi yediniz?" der:
"Hayir!" cevabini alir. Bunun uzerine aralarinda su konusma gecer:
"- Oyleyse bu koku da ne?"
" Hafsa bana bal serbeti ikram etti. "
"- Demek ki ari urfut yemis."
Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatmaya devam ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana ugrayinca ben de ayni seyleri soyledim. Keza, Safiyye (radiyallahu anha)'ye ugrayinca o da ayni seyleri soyledi.
Muteakiben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hafsa (radiyallahu anha)'nin yanina girince:
"- Ey Allah'in Resulu sana o serbetten ikram edeyim mi?" diye sorar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"- Hayir, ihtiyacim yok!" cevabini verir. (Bu durumu isittigi zaman) Sevde (radiyallahu anha):
"- Allah'a kasem olsun bali ona haram ettik!" dedi. Ben kendisine:
"- Sus, (sesini cikarma)" dedim."
Buhari, Talak 8, Nikah 103, Et'ime 32, Esribe 10, 15, Tib 4, Hiyel 5; Muslim, Talak 20, (1474); Ebu Davud, Esribe 11, (3715); Nesai, Talak 16, (6,151,152).

837 - Bir baska rivayette (Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Zeyneb Bintu Cahs'in yaninda bal serbeti ictim, artik bir daha onu icmeyecegim" der ve su ayet nazil olur:
"Ey Peygamber, sen zevcelerinin hosnudlugunu arayarak, Allah'in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun? (Bununla beraber uzulme) Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir. Allah, yeminlerinizin (keffaretle) cozulmesini size farz kilmistir. Allah sizin yardimcinizdir. Ve O, hakkiyle bilendir, tam hukum ve hikmet sahibidir.
Hani Peygamber, zevcelerinden birine gizli bir soz soylemisti. Bunun uzerine o (zevce) bunu haber verip de Allah da ona bunu aciklayinca (peygamber) bunun ancak bir kismini bildirmis, bir kismindan da vazgecmisti. Artik bunu kendisine soyleyince o (zevce) "Bunu sana kim haber verdi?"dedi. (Peygamber de), "Bana her seyi bilen, her seyden haberdar olan (Allah) haber verdi" dedi.
Eger her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz (ne ala, cunku) hakikaten sizin kalpleriniz kaymistir, (yok) onun aleyhinde birbirinize arka verirseniz, hic suphesiz Allah bizzat onun yardimcisidir, Cebrail de mu'minlerin salih olanlari da. Bunlarin ardindan butun melekler de (ona) yardimcidir..." (Tahrim 1-4).
(Ayet-i kerimede gecen
103296.gif
"Eger her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz" ibaresinde kastedilen iki sahis Hz. Hafsa ve Hz. Aise (radiyallahu anhuma)'dir. (Yine ayet-i kerimede gecen
103296.gif
"Hani Peygamber, zevcelerinen birine gizli bir soz soylemisti..." ibaresinde zikri gecen gizli soz, Resulullah'in: "Bal serbeti ictim, artik bir daha icmeyecegim, bu hususta yemin de ettim, ancak bunu bir baskasina acma" seklindeki sozleridir."

838 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zaman zaman birlestigi bir cariyesi vardi. Hz. Aise ve Hz. Hafsa (radiyallahu anhuma) (cariyeye temasini onlemek icin) pesini birakmadilar. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu cariyeyi nefsine haram etti. Bunun uzerine: "Ey Peygamber, sen zevcelerinin hosnudlugunu arayarak, Allah'in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun?..." diye baslayan Tahrim suresi nazil oldu."
Nesai, Isretu'n-Nisa, 4, (7, 71).

MULK SURESI

839 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kur'an-i Kerim'de otuz ayetlik (sani yuce) bir sure vardir. Bu sure (kendisini okuyan) kimseye (kiyamet gunu) sefaat eder ve Allah'in onu affetmesini saglar. Bu sure Tebarekellezi bi-Yedihi'l-Mulk'dur."
Ebu Davud, Salat 327, (1400) (veya Ramazan 10); Tirmizi Sevabu'l-Kur'an 9, (2893).
Ebu Davud'daki rivayette: "(Okumak suretiyle) arkadasligini kazanan kimseye sure sefaat eder" denilmistir.

840 - Tirmizi'de, Ibnu Abbas'tan gelen bir diger rivayette, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini belirtir: "Bu sure (kabir azabina, veya kabir azabina sebep olan gunahlara karsi) engeldir, bu sure kurtulus sebebidir, kisiyi kabir azabindan kurtarir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 9, (2892).
Rezin sunu ilave etmistir: "Ibni Sihab demistir ki: "Humeyd Ibnu Abdirrahman'in bana haber verdigine gore, Resulullah soyle buyurmustur: "Mulk suresi, kabirde, arkadasi yerine mucadele eder (ve onu azabtan korur)."
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
NUN (KALEM) SURESI

841 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Pek kaba, bir de kulagi kesik" (Kalem 13) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Burada zikredilen kimse Kureys'ten bir adamdir, onun kulaginda, koyun kulagindaki kesiklik gibi bir kesiklik vardi."
Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 1.

842 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, "Baldirlarin acilacagi, kendilerinin secdeye davet edilecegi gun..." (Kalem 42) mealindeki ayetle ilgili olaraksoyle diyordu: "Rabbimiz baldirini acar, her mu'min erkek ve her mu'mine kadin O'na secde eder. Dunyada iken kendisine riya ve gosteris olarak secde edenler geri kalirlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sirtlari bukulmeyen yekpare bir tabakaya donusur (ve secde edemezler)."
Buhari, Tefsir, Nun ve'l-Kalem 2, Tefsir, Nisa 8, Tevhid 24; Muslim, Iman 302, (183).

NUH SURESI

843 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Nuh (aleyhisselam) kavminde mevcut olan putlar sonradan Araplara intikal etmistir.
Soyle ki: Vedd adindaki put Devmetu'l-Cendel'de idi ve Kelb kabilesine aitti. Suva' adindaki put Huzeyl'in idi. Yegus adindaki put Murad kabile sine aitti. Sonra Benu Gutayf'in oldu, Sebe'ye yakin Curf nam mevkideydi. Yeuk, Hamedan'a aitti. Nesr, Himyer'in, Al-i Zi'l-Kela'in idi. Bu put isimleri aslinda Nuh kavmindeki salih kimselere aitti. Seytan bu salihler olunce kavimlerine su telkini yapti: "Salih kisilerinizin oturmus olduklari yerlere (onlarin hatirasina dikitler dikin ve bunlara onlarin isimlerini verin". Halk bu telkine uyup, soyleneni yapti. Bidayette tapinma yoktu. Ancak ne zaman ki bunlar helak olup gittiler ve haklarindaki bilgi de unutuldu, bu putlara tapinmaya basladilar."
Buhari, Tefsir, Nuh 1.

CIN SURESI

844 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) soyle demistir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), cinlere Kur'an okumadigi gibi, onlari gormedi de. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir grup ashabiyla Ukaz panayirina gitmek niyetiyle yola cikti. Bu esnada, seytanlarla, semadan gelen haber arasina engel konmus idi. (Bundan dolayi, mutad olarak semadan haber getiren) seytanlar uzerine sahablar gonderildi. Boylece seytanlar kavimlerine (eli bos ve habersiz) donduler. Kavmi:
"- Ne var, niye (bos) dondunuz?" diye sordular. Onlar:
"- Bizimle semavi haber arasina mania kondu, uzerimize sahablar gonderildi. (Biz de kacip geri geldik)" dediler.
"- Bu, dediler, yeni zuhur eden bir sey sebebiyle olmali, arzin dogusunu ve batisini dolasin, (bu engel hakkinda bir haber getirin)."
(Yeryuzunu taramak uzere gruplar halinde yola ciktilar. Bunlardan) Tihame tarafina giden bir grup, (Ukaz panayirina giderken yolda ashabiyla sabah namazi kilmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e (Nehle denen yerde) rastladi. Kur'an-i Kerim'in tilavetini duyunca durup kulak kabarttilar.
"- Bizimle semavi haber arasina engel olan sey iste bu!" deyip kavimlerine donduler. Onlara soyle dediler:
"- Biz hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya goturuyor. Bundan dolayi biz de ona iman ettik. Rabbimize (bundan sonra) hicbir seyi asla ortak tutmayacagiz.." (Cin 1-2)
Bunun uzerine Cenab-i Hakk Peygamberine (aleyhissalatu vesselam) vahyederek durumu bildirdi: "(Habibim) de ki: Bana su hakikatler vahyolunmustur: "Cinden bir zumre (benim Kur'an okuyusumu) dinlemis de (soyle) soylemisler: "Bize, hakiki hayranlik veren bir Kur'an dinledik ki o, Hakk'a ve dogruya goturuyor..." (Cin 1-Cin'in sozu 15. ayette biter).
Buhari, Tefsir, Cinn 1, Ezan 105; Muslim, Salat 149, (449); Tirmizi, Tefsir, Cinn, (3320).

MUZZEMMIL SURESI

845 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Muzzemmil suresinde gecen: "Ey (esvabina) burunen (habibim), gecenin birazi haric olmak uzere kalk, yarisi miktarinca, yahud ondan birazini eksilt. Yahut (o yarinin) uzerine (ilave edip) artir. Kur'an'i da acik acik tane tane oku..." (Muzzemmil 1- 4) ayetleri hakkinda su aciklamayi yapti: Bu ayeti, ayni surede yer alan: "...O, buna sizin takat getiremiyeceg'inizi bildig'i icin size karsi (ruhsat canibine) dondu. Artik Kur'an'dan kolay geleni okuyun..."(Muzzemmil 20) muteakip bir ayet neshetti."
Ibnu Abbas (radiyallahu anh) devamla, surede gecen: "Suphesiz gece kalkisi daha te'sirli ve o zaman okumak daha elverislidir" (6. ayet) mealindeki ayette gecen, "gece kalkisi"ndan murad, gecenin evvelidir. Boylece mana su oluyor: "Gecenin evvelinde kalkmak, gece namazi olarak Allah'in size farz kildigi ibadeti yerine getirmenize daha elverislidir." Bunun sebebi sudur: Insan bir kere uyudu mu, ne zaman uyanacagini bilemez.
"Suphesiz gece kalkisi daha tesirli ve o zaman okumak daha elverislidir" ayetinde gecen "okumak daha elverislidir"den maksada gelince "Kur'an'i anlamak, Kur'an'da fikih sahibi olmak" demektir. Ibnu Abbas, "Gunduzleyin seni uzun uzun alikoyacak isler var" (7. ayet) mealindeki ayeti de, "Kur'an okumaktan cokca uzak kalmak" seklinde anlamistir.
Ebu Davud, Salat 306, (1304).

846 - Bir baska rivayette soyle denir: Muzzemmil suresinin bas tarafi indigi zaman mu'minler, Ramazan ayindaki kalkislari gibi geceleri kalkarlardi. Bu hal surenin (ruhsat getiren) son kismi nazil oluncaya kadar devam etti."
Ebu Davud, Salat 206, (1305); (Ebu Davud'un bazi tanzimlerinde bu hadisler Kiyamu'l-Leyl basligi altinda kaydedilmistir.)

MUDDESSIR SURESI

847 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Muddessir suresinin, "Onu sarp bir yokusa sardiracagim" mealindeki 17. ayetinde gecen (sarp yokus) kelimesini "Atesten bir dagdir, kafir ona yetmis yilda cikar, ciktiktan sonra tekrar yetmis yilda cehenneme geri iner. Boylece cehennemde ebediyyen azab ceker" diye aciklamistir."

848 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Yahudilerden bir kismi, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bazi ashabina: "Peygamberiniz, cehennem bekcilerinin sayisini biliyor mu?" diye sordular. Onlar:
"- Simdilik bilmiyoruz, kendisinden soralim!" diye cevap verdiler. Iclerinden biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"- Ey Muhammed! Bugun ashabina galebe calindi" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Ne ile, nasil galebe caldilar?" diye sordu.
"- Yahudiler, dedi, onlara: "Peygamberiniz cehennem bekcilerinin sayisini biliyor mu?" diye sordu.
" Peki ne cevap verdiler?"
"- Simdilik bilmiyoruz, peygamberimizden soralim" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
" Bir kavme bilmedigi sey sorulursa, onlar da: "Bilmiyoruz, peygamberimize soralim deseler bu onlara galebe calmak mi sayilir hic? Fakat Yahudiler peygamberlerine (olmayacak sey sormuslar): "Bize aciktan aciga Allah'i goster" demislerdi. O Allah dusmanlarini bana getirin. Ben de onlara cennetin beyaz topragindan sorayim." dedi.
Yahudiler geldiler ve:"- Ey Ebu'l-Kasim, cehennemin bekcileri kac tanedir?" dediler. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) parmaklariyla bir on, bir de dokuz gostererek "19" dedi.
"- Evet!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onlara:
" Pekala cennetin topragi nasildir?" diye sordu. Bir ara sustular. Sonra:
"- Ey Ebu'l-Kasim, bize sen soyle!" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Beyaz undan yapilmis ekmektir."
Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3324).

849 - Hz. Enes (radiyallahu anh), Muddessir suresinin 56. ayetinde gecen, "O kendisinden korkulmaya daha layik, bagislamaya daha ehildir" ifadesini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle tefsir ettigini belirtir: "Cenàb-i Hakk (burada) buyuruyor ki: "Ben korkulmaya layigim, kim benden korkarsa kendine bir baska ilah edinmesin, onu affetmeye de ben ehilim, (bir baskasi affedemez)".
Tirmizi, Tefsir, Muddessir, (3325); Ibnu Mace, Zuhd 35, (4299).

KIYAMET SURESI

850 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'an okurken, unutmamak icin acele edip onunla beraber soyleme (sadece dinle)" (Kiyamet 16) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) vahiy geldigi zaman buyuk bir siddet (ve agirlik) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarini kimildatirdi. Bunun uzerine su ayet indi. (mealen): "(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur'an okurken acele edip onunla beraber soyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir" (Kiyamet 16).
Ibnu Abbas devamla der ki: "Ayette gecen "onun toplanmasi" tabirinden murad "(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kalbinde toplanmasi, yerlesmesi, sonra da Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan okunmasidir." "Biz vahyi okudugumuz zaman, sen onun kiraatine uy" (18. ayet) ayetinde de, "Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz" denmektedir.
Bu vahiyden sonra, Cibril (aleyhisselam) vahiyle gelince, sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasil okunmus ise, oylece okurdu."
Buhari, Tefsir, Kiyamet 1, 2, Bed'u'l-Vahy 4, Fedailu'l-Kur'àn 28, Tevhid 43; Muslim, Salat 147, (448); Tirmizi, Tefsir, Kiyamet, (3326); Nesai, Salat 37, (2,149,159)
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
MURSELAT SURESI

851 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Murselat suresinde gecen: "O (ates), her biri sanki bir kasr (buyuklugunde) kivilcim atar" (32. ayet) mealindeki ayet hakkinda sunu soyledi: "Biz kis icin uc zira' boyunda veya daha kucuk odun toplar, bunlara: "kasr" derdik.
Ibnu Abbas: Muteakiben gelen ayetinde gecen kelimesini de "Gemi halatlaridir, (kuvvetli olmalari icin) insanlarin belleri kalinligina ulasacak kadar kat kat edilmis kalin halatlar" diye aciklamistir.
Buhari, Tefsir, Murselat 2.

AMME SURESI

852 - Ikrime (merhum), Amme suresinde gecen "(Muttakiler icin)... dolu kadehler (vardir)"(34. ayet) ayetini "mutemadiyen dolu kalan" diye aciklamistir.
Buhari, Menakibu'l-Ensar, 26.

ABESE

853 - Urve anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: Abese ve Tevella suresi ama olan Ibnu Umm-i Mektum hakkinda nazil oldu. Soyle ki: Bir gun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi ve: "Ey Allah'in Resulu beni irsad et"diye talebde bulunmaya basladi. O sira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda musriklerin buyuklerinden biri vardi. Ibnu Umm-i Mektum'a cevap vermedi, o israr edince ondan yuzunu ceviriyor, oburune yoneliyor ve: "(Tevhid uzerine) soylediklerimde bir beis goruyor musun?" diye soruyordu. Musrik: "Hayir!" diye cevap vermisti. Iste sure bunun uzerine indi."
Tirmizi, Tefsir, Abese, (3328); Muvatta, Kur'an 4, (1, 203).

854 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizler kiyamet gunu ayakkabisiz, ciplak ve sunnetsiz olarak hasir meydaninda toplanacaksiniz. "
Bu aciklama uzerine bir kadin sordu:
"- (Bu durumda) birbirimizin avret yerlerini gormez miyiz?"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Abese suresinde gecen bir ayetle cevap verdi):
" Ey kadin! "O gun herkesin kendine yeter derdi vardir" (37. ayet).
Tirmizi, Tefsir, Abese, (3329).

KUVVIRET (TEKVIR) SURESI

855 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyameti gozuyle gorur gibi olmaktan hoslanan kimse (su sureleri okusun): "Ize's-Semsu Kuvviret'; "Ize's-Semau'n-fetarat'; "Ize's-Semau'n-Sakkat."
Tirmizi, Tefsir, Tekvir, (859).

856 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cocuklari diri olarak topraga gomen de gomulen de atestedir."
Ebu Davud; Sunnet,18, (4717).

MUTAFFIFÍN SURESI

857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kul bir hata yaptigi zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eger kisi, o hatadan nefsini uzaklastirir, af taleb eder ve tevbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir). Bilakis, ayni gunahi islemeye devam ederse, kalpteki leke artirilir. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar. Iste bu durum Cenab-i Hakk'in: "Bilakis, onlarin irtikab edegeldikleri, kalplerini paslandirmistir" (Mutaffifin 14) mealindeki ayette zikrettigi pasdir."
Tirmizi, Tefsir, Mutaffifin (3331); Ibnu Mace, Zuhd 29, (4244).

INSIKAK SURESI

858 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Insikak suresinin 19. ayetinde gecen, "Bir tabakadan diger tabakaya bineceksiniz" mealindeki, (ayetini biraz farkli okuyup): "Burada muhatap Peygamberiniz (aleyhissalatu vesselam)'dir, O'nun bir halden bir baska hale gececegini belirtmektedir" demistir.
Buhari, Tefsir, Iza's-Semau'n-Sakkat (Insikak) 2.

BURUC SURESI

859 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: (Buruc suresinin), "Iclerinde burclari bulunan semaya, vaadedilen gune, sahidlik edene ve sahidlik edilene andolsun.."ayetlerinde (1-3) gecen "vaadedilen gun" den maksad kiyamet gunudur; "sahidlik edilen gun"den maksad arefe gunudur; "sahidlik eden"den maksad da cuma gunudur." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devamla buyurdular ki: "Gunes, cumadan daha hayirli bir gun uzerine ne dogdu ne de batti. Onda bir an vardir ki, hayir duasi o ana rastlayan bir kulun duasi, mutlaka kabul edilir, bir serden sakinma (istiaze) talebinde bulunan kimse de mutlaka ondan sakindirilir. "
Tirmizi, Tefsir, Buruc, (3336).

SEBBAHA (A'LA) SURESI

860 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde iken huzuruna girdim. Bana:
"- Ey Ebu Zerr mescide tahiyye (selam vermek) gerekir" buyurdu. Ben:
"- Mescide verilecek selam nedir?" diye sorunca:
" (Girince) kilacagin iki rek'at namazdir" dedi. Ben:
"- Ey Allah'in Resulu, Hz. Ibrahim ve Hz. Musa'nin suhuf1arinda olanlardan herhangi bir sey size indirildi mi?" diye sordum, su cevabi verdi:
" Ey Ebu Zerr! (Evet, su mealdeki ayetler indi deyip okudu
103296.gif

"Suphesiz iyi temizlenen ve Rabbinin adini zikredip de namaz kilan kimse umduguna erismistir. Belki siz dunya hayatini (ahiretten) ustun tutarsiniz. Halbuki ahiret daha hayirli, daha sureklidir. Suphesiz ki bunlar evvelki sahifelerde, Ibrahim ile
Musa'nin sahifelerinde de vardir" (A'la,14-19).
Ben tekrar sordum: "- Ey Allah'in Resulu, Hz. Ibrahim ve Hz. Musa (aleyhimasselam)'nin suhuflarinda ne vardi?"
" Bunlarda, dedi, hep ibretli seyler vardi. (mesela soyle denmisti): "Olumu gorup bildigi halde gamsiz-kedersiz yasayana sasarim. Cehenneme kesinlikle inandigi halde gulene sasarim. Icinde yasayanlarla birlikte dunyanin devamli degistigini gorup de ondan tatmin bulana sasarim. Kadere inanip da (haram-helal ayirimi yapmadan hirsla mal pesinde) yorulana sasarim. Ahiret hesabina inanip da o maksadla calismayana sasarim."
Rezin ilavesidir, ed-Durru'l-Mensurda (6, 341) daha uzun olarak kaydedilmistir.
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
FECR SURESI

861 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (Fecr suresinin bas tarafinda gecen) "tek" ve "cift" tabiriyle ne kastedildigi sorulmustu, su cevabi verdi:
"Bunlar namazlardir. (Bildiginiz gibi) bazisi cifttir, bazisi da tektir."
Tirniizi, Tefsir, Fecr, (3339).

SEMS SURESI

862 - Abdullah Ibnu Zem'a (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben birgun Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir hutbe sirasinda dinledim. (Sems suresinde zikri gecen) deveden ve onu bogazlayandan bahsediyordu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz soyle demislerdir:
"(Ayette gecen)"En azgini ileri atildi" yani: "Deveyi oldurmek uzere kaba, guclu ve kavmi icinde Ebu Zem'a gibi destegi olan bir adam firlayip (deveyi oldurdu)."
Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in (bu meseleyi birakarak) kadinlarla ilgili seylerden bahsetmeye basladigini isitim. Buyurdular ki: "Sizden biri hangi dusunceyle hanimini kole dovercesine dovmeye tevessul eder? Aksam olunca ayni yatakta beraber yatmayacaklar mi?"
Ravi devamla der ki: "Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cemaate yonelerek seslice yellenen kimseye gulenlere nasihatte bulundu ve: "Onun bu yaptigina niye guluyorsunuz!" diyerek (gulmeyi yasakladi).
Buhari, Tefsir, Sems 1, Enbiya 17, Nikah 93, Edeb 43; Muslim, Cennet, (2855); Tirmizi, Tefsir, (3340).

DUHA SURESI

863 - Cundeb Ibnu Sufyan el-Beceli (radiyallahu anh) anlatiyor:
Resulullah (aleyhissalatu vessselam) hastalanmisti, bir veya iki gece kalkamadi. Bir kadin gelerek:
"- Ey Muhammed, umid ederim ki, seytanin seni terketmistir, zira iki veya uc gecedir sana geldigini gormedim" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu. (mealen): "Andolsun kusluk vaktine, (insanlarin) sukuna vardigi dem geceye ki, (Habibim) Rabbin seni terketmedi, sana darilmadi da" (Duha 1-3).

864 - Bir rivayette soyle gelmistir: "Cibril (aleyhisselam) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy getirmede gecikmisti. Musrikler:
"Muhammed'e artik veda edildi (ebediyyen terkedildi)" dediler. Bunun uzerine (Duha suresi) nazil oldu."
Buhari, Tefsir, Duha 2, Teheccud 4, Fedailu'l-Kur'an 1; Muslim, Cihad 114, (1797); Tirmizi, Tefsir, Duha, (3342).

IKRA' (ALAK) SURESI

865 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kilarken Ebu Cehil gelip, hiddetle:
"Ben seni bundan yasaklamadim mi? Ben seni bundan yasaklamadim mi? Ben seni bundan yasaklamadim mi?" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) namazdan cikip, Ebu Cehil'i (davranisi sebebiyle) sertce azarladi. Bunun uzerine Ebu Cehil:
"Biliyorsun ki Mekke'de adami en cok olan benim (bana baskin cikmaya gucun yetmez)" dedi. Onun bu sozune mukabil Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Haydi meclisini cagirsin, biz de zebanileri cagiririz" (Alak 17-18.)
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: "Allah'a kasem olsun adamlarini cagirsaydi, herifi, Allah'in zebanileri aninda yakalayacaklardi."
Tirmizi, Tefsir, Ikra (Alak), (3346); Muslim, Sifatu'l-Munafikin 38 (2797).

KADR SURESI

866 - Imam Malik in Muvatta'da kaydina gore su rivayet kendine ulasmistir:
"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ummetinin omru gosterilmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), onceki ummetlerin omrune nisbetle kisa oldugu icin, amelde onlarin uzun omurde islediklerine yetisemezler diye bu omru kisa bulmus. Bunun uzerine Cenab-i Hakk bin aydan hayirli olan Kadir Gecesi'ni vermistir."
Muvatta, I'tikaf 15, (1, 321).

867 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Kadir gecesi (Ramazan'in neresinde?) diye sorulmustu.
"O, Ramazan'in tamaminda!" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Salat, 324, ( 1387).

868 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan bazilarina (radiyallahu anhum), ruyalarinda, Kadir gecesinin Ramazan'in son yedisinde oldugu gosterildi. Ruyalari kendisine anlatilinca Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): "Goruyorum ki, ruyaniz son yediye tetabuk etmektedir. Oyleyse, Kadir gecesini aramak isteyen son yedide arasin" buyurdu."
Buhari, Teheccud 21, Leyletu'l-Kadr 2; Muslim, Siyam 205, (1165); Muvatta, I'tikaf 14, (1, 321); (Tirmizi'de bulunamamistir).

869 - Buhari'nin Hz. Aise'den kaydettigi bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demistir: "Kadir gecesini, Ramazan'in son onunda arayin".
Buhari, Leyletu'l-Kadr 3; Tirmizi, Savm 72, (792).

870 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugun ruyamda) gosterildi, (su anda hangisi oldugunu unuttum). O gecenin sabahinda kendimi su ve toprak icinde secde eder buldum." Derken hava bozdu, yagmur basladi. Zaten mescid cardak seklindeydi (ustu agac dallariyla ortulu idi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in burnu (alni) uzerinde ve burun yumusaklarinda su ve toprak bulasigini gordum. O gun Ramazan'in yirmi birinci sabahiydi."
Buhari, Leyletu'l-Kadr 1, 13; Muslim, Siyam 215, (1165); Ebu Davud, Salat 320, (1382-1383) Veya Ramazan 3; Ibnu Mace Savm, 56, (1766); Muvatta, I'tikaf 9 (1, 319).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
871 - Abdurrahman Ibnu Ubeyd es-Sunabihi Hz. Bilal-i Habesi (radiyallahu anh)'den nakledilen su hadisi rivayet eder: Hz. Bilal, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Kadir gecesi hakkinda soyle soyledigini isitmistir: "O, son ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi ucuncu gece."
(Buhari'de bulunamamistir).

872 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Kadir gecesini (Ramazan'in) yirmi dordunde arayiniz" buyurdu.
Buhari, Leyletu'l-Kadr 3. (Muslim'de bulunamadi.).

873 - Zirr Ibnu Hubeys anlatiyor:
"Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a dedim ki, "Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh): "Butun sene geceleri kalkan kimse Kadir gecesine tesaduf edebilir diyormus (ne dersiniz?)." Bana su cevabi verdi: "Kendisinden baska ilah olmayan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, Kadir gecesi Ramazan ayindadir. Ve o gece, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bize kalkmamizi emrettigi gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emaresi, o gecenin sabahinda gunesin beyaz ve isinsiz olarak dogmasidir."
Muslim, Musafirin 179. (762).

874 - Yusuf Ibnu Sa'd anlatiyor:
"Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma), Hz. Muaviye'ye biat ettikten sonra, bir adam yanina gelip: "Mu'minlerin yuzunu kara ettin (veya: Ey mu'minlerin yuzunu karartan adam) (diye ofkesini) dile getirdi. Hz. Huseyin (radiyallahu anh) adama (tatlilikla mukabele etti):
"- Allah'in rahmetine banasica, niye boyle siddetli cikisiyorsun. Nitekim Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Umeyye'yi (sagken ruyasinda, tek tek halife olup)minbere cikmis gordu. Bu onu uzmustu ki su ayetler indi: "Biz sana Kevser'i verdik" (Kevser 1).
"Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o buyuk fazilet ve serefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayirlidir (Bu gece senden sonra Beni Umeyye'nin saltanat surecegi) bin aydan hayirlidir."
Kasim Ibnu'l-Fadl (merhum der ki: "Beni Umeyye'nin iktidar muddetlerini ay olarak saydik, tam bin aydi, ne fazla ne eksik."
Tirmizi, Tefsir,Kadr, (3347).

ZELZELE (ZILZAL) SURESI

875 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek, "Bana cami (ozlu) bir sure ogret" talebinde bulundu. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) de ona Iza Zulzilet suresini ogretti. (Tà'lim isi bitince) adam sunu soyledi:
"- Seni hakla gonderen Zat'a yemin olsun (buradaki ameller bana yeter), buna asla baska bir (amel) ilave etmeyecegim."
Adam ayrilir ayrilmaz Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Adamcagiz kurtuldu!" dedi ve bu sozu iki kere tekrar etti."
EbuDavud, Ramazan 9, Salat 326, (1399).

876 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
- "Iza Zulzilet" suresi Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir. "
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 10, (2897).

877 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'dan rivayet edildigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur:
"Iza Zulzilet suresi Kur'an-i Kerim'in yarisina denktir. Kul huvallahu ahad (Ihlas) suresi Kur'an-i Kerim'in ucte birine denktir. Kul ya eyyuhe'l Kafirun suresi de Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir."
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 10, (2896).

878 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz: "(Arz) o gun Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatir" mealindeki ayeti okudu ve:
"Arzin anlatacagi haberleri nelerdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Yanindakiler:
"Allah ve Resulu bilir!"diye cevap verdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi:
" Bu haber, kadin ve erkek her kulun arz uzerinde islemis olduklari amellere sahidlik etmesidir. Her kul icin arz: "Su ayda, su gunde, su su islemi yapti" diyecektir."
Tirmizi, Kiyamet 8, (2431), Tefsir, Zilzal, (3350).

TEKASUR SURESI

879 - Hz. Zubeyr (radiyallahu anh)'in anlattigina gore Tekasur suresinde gecen: "Andolsun o gun elbet ve elbet nimet(ler)den hesaba cekileceksiniz" (8. ayet), ayeti ile ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e soyle demistir:
"Ey Allah'in Resulu! (yeyip ictigimiz) hurma ve su olan iki siyahtan ibaretken hangi nimetlerden hesaba cekilecegiz?"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verir:
"O, mutlaka olacak!"
Tirmizi, Tefsir, Tekasur, (3354); Ibnu Mace, Zuhd, 12 (4158).

880 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kulun, kiyamet gunu, hesaba cekilecegi ilk sey (mazhar oldugu) nimettir. Kendisine: "Bedenine sihhat vermedik mi, soguk sudan icirmedik mi?" denecektir."
Tirmizi, Tesfir, (3355)
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
ERAEYTE (MAUN) SURESI

881 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) demistir ki: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda tencere, kova gibi esyalari ariyeten vermeyi (Maun suresinde zikri gecen) yardim (maun) addederdik."
EbuDavud, Zekat 32, (1657).

KEVSER SURESI

882 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun mescidde iken hafif bir uyku kestirmesi yapti, sonra gulerek basini kaldirdi. Kendisine:
"Ey Allah'in Resulu, nicin guluyorsunuz?" diye sorulunca:
" Bana az once su sure nazil oldu" deyip besmele cekti, sonuna kadar Kevser suresini okudu:
"Bismillahirrahmanirrahim, Ey Muhammed! Dogrusu sana pek cok nimet vermisizdir. Oyleyse Rabbin icin namaz kil, kurban kes. Dogrusu adi sani ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir" (Kevser 1-3).
Resulullah kiraati tamamlayinca sordu:
"Kevser'in ne oldugunu biliyor musunuz?"
Biz: "- Allah ve Resulu bilir" dedik.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi: "Bu bir nehirdir. Rabbim onu bana vadetmistir. O nehir uzerinde pek cok hayirlar var. Bu bir havuzdur da. Kiyamet gunu ummetim onun basinda (su icmek uzere) toplanacak. Bu havuzdaki masrapalar gokteki yildizlar kadar coktur. Derken iclerinden bir kul cikarilip atilacak. Ben mudahale edip: "Ey Rabbim (onu niye atiyorsun) o benim ummetimdendir?" diyecegim. Ancak Cenab-i Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid'atler islediler senin haberin yok" diyecek."
Buhari, Tefsir, Inna a'taynake'l-kevser 1, Rikak 53, Muslim, Salat 53, (400); Tirmizi,Tefsir, Kevser (3357), Ebu Davud, Sunnet 26, (4747, 4748); Nesai, Salat 21, (2,133,134).

883 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Kureys soyle dedikodu yapmisti: "Muhammed'in erkek evladi yok. Bir oldu mu arkasi kesildi demektir." Bunun uzerine Cenab-i Hakk, Kevser suresini (sonuncu ayet olan): "Asil arkasi kesik olan sana kin tutandir"a kadar inzal buyurdu."
Rezin'in ilavesidir.

NASR SURESI

884 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iza cae nasrullahi ve'l-feth" suresi Kur'an-i Kerim'in dortte birine denktir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2897).

885 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) beni Bedir seyhleri ile birlikte (sohbet ve istisare meclislerine) aliyordu. Bu hal, sanki, birilerinin agrina gitmisti: "Bunu niye bizimle birlikte cemaate aliyorsun, bizim onun kadar oglanlarimiz var?" diye Hz. Omer'e tarizde bulundu. Hz. Omer kendilerine: "Onun kimlerden oldugunu biliyorsunuz" diye cevap ver(ip gecistir)di.
Bir gun beni cagirip yine onlarla birlikte meclise aldi. Bu sefer, sirf beni(m liyakatimi) onlara gostermek icin beni cagirdigini anlamistim. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Cenab-i Hakk'in Iza cae nasrullah ve'l-feth (Nasr 1) kavl-i serifi hakkinda ne dersiniz?" diye sordu. Cemaatten bazilari:
"- Yardima ve fethe mazhar oldugumuz zaman Allah'a hamdetmek ve istigfarda bulunmakla emrolunduk" diye cevap verdi. Bazilari hicbir sey soylemedi.
Hz.Omer (radiyallahu anh) bana yonelerek:
"Ey Ibnu Abbas, sen de mi boyle soyluyorsun?" dedi. Ben:
"Hayir" dedim ve sustum. Hz. Omer:
"Oyleyse soyle, sen ne diyorsun?" diye bana soz verdi.
Ben su aciklamayi yaptim:
"- Bu sure Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ecelidir, kendisine bu sure ile haber verilmistir. Bu surede Cenab-i Hakk (Resulune soyle demistir): "Allah'in nusreti ve fethi geldigi zaman, bil ki bu senin ecelinin artik yakinligina alamettir. Oyle ise hamdederek Rabbini tesbih et ve ona istigfàrda bulun. O tevbeleri kabul edicidir."
Bu yorumun uzerine Hz. Omer: "Bundan ben de senin soyledigini anliyorum" dedi.
Buhari, Tesfir 4, Menakib 25, Megazi 50, 85; Tirmizi, Tefsir, Feth (Nasr) 3359.

IHLAS SURESI

886 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) ashabina: "Sizden biri bir gecede Kur'an-i Kerim'in uctebirini okumaktan aciz midir?" diye sordu.
" Buna hangimiz guc yetirebilir?" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Allahu Ahad, Allahu's-Samed (Ihlas suresi) Kur'an'in uctebiridir" buyurdu.
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 13, Tevhid 1; Muslim, Musafirin 259, (811); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2898); Nesai, Iftihah 69, (2,171); Muvatta, Kur'an 17, 19 (1, 208); Ebu Davud, Vitr 18, Salat 353, (1961); Ibnu Mace, Edeb 52, (3787, 3788, 3789).

887 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kimse (ihlas suresini kastederek): "Ey Allah'in Resulu, ben bu sureyi seviyorum" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Onu sevmen seni cennete sokacaktir" dedi.
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2903).

888 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kim Kul huvallahu ahad suresini gunde iki yuz sefer okursa, uzerindeki kul borcu haric, elli yillik gunah (amel defterinden) silinir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2900).

889 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yataginda uyumak isteyince, sag tarafinin ustune yatar, sonra da Kul huvallahu ahad'i yuz kere okursa, Rab Teala kiyamet gunu kendisine: "Sagin uzerinde cennete gir" diyecektir.
Tirmizi, Sevabu'1-Kur'an 10, (2900).

890 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musrikler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Rabbini bize tavsif et (tanit)!" dediler. Bunun uzerine Ihlas suresi indi.
"De ki: O, Allah'dir, bir tekdir. O Allah'tir, sameddir (hicbir seye muhtac degil, her sey O'na muhtac). Dogurmamistir, dogurulmamistir. Hicbir sey O'nun dengi (ve benzeri) degildir" (1-4).
Ubey (radiyallahu anh) bu surede gecen bazi tabirleri soyle acikladi: "Samed, dogurmayan ve dogurulmayan demektir, cunku dogan her sey mutlaka olecektir. Olen her seye varis olunacaktir. Allah ise ne olur, ne de O'na varis olunur.
"Hicbir sey O'nun dengi (ve benzeri) deg'ildir" ayeti de O'na bir benzer, bir denk olmadigini, Allah'a benzeyen hicbir sey bulunmadigini ifade eder."
Tirmizi, Tefsir, Ihlas, 3361, 3362)
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
891 - Ebu Vail (rahimehullah) demistir ki: "Samed, efendilikte son mertebeye ulasan efendidir."
Buhari, Tefsir, Ihlas 2.

892 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri diyor ki:
"Ademoglu bana setmediyor (hakkimda munasib olmayan soz sarfediyor). Ancak bu ona yakismaz. Ademoglu beni tekzib ediyor, ancak beni tekzib etmek ona yakismaz. Bana ettigi setme gelince: "Bu, onun, bana evlad nisbet etmesidir. Tekzibine gelince, bu onun 'Allah, yarattigi gibi beni tekrar diriltmeyecek' demesidir. Halbuki, ikinci sefer tekrar diriltmek bana, yoktan var etmeye nazaran zor gelecek bir is degildir."
Buhari, Tefsir 1, Bed'u'l-Halk 1; Nesai, Cenaiz 117, (4,112).

893 - Yine Buhari ve Nesai'de kaydedilen bir diger rivayette: "Bana olan setmi: "Allah kendisine cocuk edindi" demesidir. Halbuki ben bir tekim, samedim, dogurmayan, dogurulmayan, hicbir misli bulunmayanim."

MUAVVIZETEYN SURELERI

894 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hic gorulmemistir: Kul euzu bi-rabbi'l-felak ve Kul euzu bi-rabbi'n-nas sureleri".
Muslim, Misafirin 264, (814); Tirmizi, Sevabu'1-Kur'an 12, (2904), Tefsir, Muavvizateyn, (3364); Ebu Davud, Salat 354, (1462,1463); Nesai, Istiaze 1, (8, 251-254).

895 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) Tirmizi'de gelen bir rivayette der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana, her namazin arkasindan Muavvizeteyn'i okumami emretti."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 12 (2905).

896 - Abdullah Ibnu Hubeyb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hafif bir yagmur ve karanliga maruz kalmistik. Bize namaz kildirsin diye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bekledik." (Ravi der ki; Abdullah Ibnu Hubeyb su manada birseyler daha soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikti ve:
" Soyle !" dedi. Ben: "- Ne soyliyeyim?" diye sordum. Bunun uzerine;
" Aksama ve sabaha erince Kul huvallahu ahad ve Muavvizeteyn surelerini ucer kere oku. Bu sana, her seye karsi yeterlidir" dedi.
Nesai, Isti'aze 1, (8, 250-253).

897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Cabir oku!" dedi. Ben:
"Annem babam sana kurban olsun, ne okuyayim?" diye sordum. Bunun uzerine:
" Kul euzu bi-rabbi'l-felak ve KuI euzu bi-rabbi'n-nas surelerini oku!" dedi. Ben de onlari okudum. Resulullah ilaveten:
" Bu iki sureyi oku, bunlar gibisini asla okuyamiyacaksin!"dedi.
Nesai, Istiaze 1, (8, 254).

898 - Zirr Ibnu Hubeys anlatiyor: "Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'a Muavvizeteyn hakkinda sorarak dedim ki:
"Ey Ebu'l-Munzir! Kardesim Ibnu Mes'ud soyle soyle diyor?"
Bana su cevabi verdi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum. Cevaben:
"Bana: "Soyle!" dendi, ben de soyledim" dedi. Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyledigi sekilde soyluyoruz."
Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'l-felak 1.

899 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) Ay'a bakarak: "Ey Aise, sunun serrinden Allah'a sigin. Bu, (ayet-i kerimede gecen) gasiktir. (Ayet): "Kayboldugu zaman Ay'in serrinden..." demektir."
Tirmizi, Tefsir, Muavvizateyn, (3363).

900 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Seytan insanoglunun kalbinin uzerinde tunemis vaziyette bekler. Allah'i zikredince siner, cekilir, gaflet etse vesvese verir."
Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
TILAVETE TESVIK

901 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Su Kur'an'i muhafazaya itina gosterin. Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal � kasem olsun Kur'an-i Kerim'in (hafizalardan) kacmasi, develerin baglarindan bosanip kacmasindan daha kolaydir."
Buhari, Fedailu'1-Kur'an 23; Muslim, Salatu'l-Musafirin 231 (791).

902 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Resulullah'in soyle soyledigini rivayet etmistir:
"Kur'an-i Kerim'i ezberlemis olan kimse, bagli devesi olan kimse gibidir, bu adam devesine itina gosterirse onu elinde tutar, saliverirse deve ceker gider."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 23; Muslim, Salatu'l-Musafirin 226, (789); Muvatta, Kur'an, 4, (1,202); Nesai,Salat 37, (2,154).

903 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Aramizda bedevi ve gayr-i Araplarin da bulundugu bir cemaatte Kur'an okuyorduk. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza geldi.
"Okuyun, dedi. Her okuyus guzeldir. Oyle kimseler gelecek ki, onlar, Kur'an'in kelime ve lafizlarini, ok yapilacak cubugun duzlenmesi gibi duzleyecekler. Ondan elde edilecek ucreti ahirete birakmayip dunyada alacaklar."
Ebu Davud, Salat 139, (830).

TILAVET ADABI

904 - Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu:
"Kur'an-i Kerim'i sesinizle guzellestirin."
Ebu Davud, Salat 355, (1468); Nesai,Salat 83, (2,179,180); Ibnu Mace, Ikamet 176, (1342).
Derim ki: Buhari, bu rivayeti Sahih'inin sonunda bab basliginda (tercumede) kaydetmistir (Tevhid 52). "Kur'an'in sesle tezyininden maksad, kiraat sirasinda sesin yukseltilmesidir (Dogruyu Allah bilir).

905 - Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kur'an'i Arap lahn'i ve Arap sesleri uzere okuyun. Sakin ha ehl-i ask ve ehl-i kitabeyn'in lahn'i uzere okumayin. Bilesiniz, benden sonra bir kavm gelecek ki, onlar Kur'an'i okurken, sarki ve matem tercii gibi terci' ile okuyacaklar. Onlarin (imanlari laftadir) girtlaklarindan ote gecmez. KaIbleri fitne ve fesada ugramistir. Boylelerinden hoslanan kimselerin kalpleri de fitne ve fesad icindedir."
Rezin rivayet etmistir. (Suyuti, Camiu's-Sagirde kaydeder (Feyzu'l-Kadir 2, 65).

906 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde i'tikaf'a girmisti. Cemaatin Kur'an'i cehri olarak okuduklarini isitti. Perdeyi aralayip soyle seslendi:
"Bilin ki, herkes Rabbine hususi sekilde munacaatta bulunuyor, bir birinizi (seslerinizle) rahatsiz etmeyin. Biriniz okurken (veya namazda iken) digerinin kiraatini bastirmasin."
Ebu Davud, Salat 315, (1332).

907 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Bir gece bir adam kalkip yuksek sesle Kur'an okudu. Sabah olunca, Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(Su kimseye Allah rahmet buyursun) iskat etmis oldugum bir ayeti bana hatirlatmis oldu" dedi."
Buhari, Sehadat 11, Fedailu'l-Kur'an 26; Muslim, Musafirin 225, (788); Ebu Davud, Salat 315, (1331).

908 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben evimin daminda otururken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatini isitirdim."
Nesai, Iftihah 81, (2,179); Ibnu Mace, Ikamet 179, (1349).

909 - Abdullah Ibnu Ebi Kays anlatiyor: "Hz. Aise'ye, "Resulullah'in geceleyin kiraati nasildi? gizli mi okurdu, sesli mi okurdu?" diye sordum. Bana:
" Her iki sekilde de okurdu: Bazan gizli, bazan sesli!" diye cevap verdi. Ben: "Bu iste genislik yapan Allah'a hamdolsun" dedim..
Tirmizi, Salat 330, (449), Sevabu'l-Kur'an 23, (2925); Ebu Davud, Salat, 343, (1437); Nesai, Salatu'l-Leyl 23, (3, 224); Tirmizi hadise: "Hasen-sahih" demistir.

910 - Katade (merhum) anlatiyor: "Hz. Enes (radiyallahu anh)'e Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatindan sordum. Su cevabi verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) medleri (uzun heceleri) uzatirdi." Sonra ornek olarak Bismillahirrahmanirrahim'i okudu ve uzatilacak yerleri belirgin sekilde uzatti: Bismillaahi'yi uzatti, er-rahmaan'i uzatti, er rahiim'i uzatti."
Buhari, Fedaili'1-Kur'an 42, 29; Ebu Davud, Salat 355, (1465).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
911 - Ummu Seleme (radiyallahu anha)'den, "Onun Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in kiraatini acik bir sekilde harf harf tavsif ettigi rivayet edilmistir."
Tirmizi, Sevabu'I-Kur'an 23, (2924); Ebu Davud, Salat 335, (1456); NesaI, Salat 83, (2,181).

912 - Abdullah Ibnu Mugaffel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i devesinin ustunde Feth suresini okurken gordum. Sureyi terci' uzere okuyordu."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 24, 30, Megazi 48, Tefsir, Feth 1, Tevhid 50; Muslim, Musafirin 237, (794); Ebu Davud, Salat 355, (1467).

913 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anilatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Bismillahirrahmanirrahim, elhamdu lillahi rabbilalemin diye Fatiha suresini ayet ayet tertil uzere okurdu."
Rezin ilavesidir.

914 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
" Kur'an'i bana oku!" dedi. Ben (hayretle): "- Sana indirilmis bulunan Kur'an'i mi sana okuyayim?" diye sordum. Bana:
" Evet, ben onu kendimden baskasindan dinlemeyi seviyorum!" dedi.
Ben de ona Nisa suresini okumaya basladim. Ne zaman ki, "Her ummete her sahid getirdigimiz ve ey Muhammed, seni de bunlara sahid getirdigimiz vakit durumlari nasil olacak?" mealindeki ayete (41. ayet) geldim.
" Dur!"dedi. Durdum ve donup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a baktim. Bir de ne goreyim, iki gozunden de yaslar akiyordu."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 32, 33, 35; Muslim, Musafirin 247, (700); Tirmizi, Tefsir, Nisa, (3027, 3028); Ebu Davud, Ilm 13, (3668).

915 - Esma (radiyallahu anha) anlatiyor: "Seleften hic kimse Kur'an-i Kerim'in tilaveti sirasinda bayilip dusmezdi. Onlar aglarlar ve urperirlerdi. Sonra bedenleri ve kalpleri zikrullah icin yumusardi."
Rezin ilavesidir. (Bagavi Tefsiri'nden alinmistir 7, 238).

916 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kim Vettini ve'z-zeytuni suresini okuyup son ayeti olan: "Allah hakimlerin hakimi degil mi?" (8. ayet) ayetine gelince: "Evet, ben buna sehadet edenlerdenim" desin. Kim de La uksimu bi-yevmi'l-kiyame'yi okuyup son ayeti olan "(Butun bunlari yapan Allah) oluleri tekrar diriltmeye kadir degil midir?" (Kiyamet 40) ayetini de okudu mu: "Rabbimizin izzetine andolsun evet!" desin. Kim de Murselat suresini okuyup en sondaki, "Artik bundan sonra hangi soze inanacak onlar?" (50. ayet) ayetini de tamamladi mi: "Allahu Teala'ya inandik" desin."
(Ebu Davud, Salat 154, (887); Tirmizi, Tefsir, Tin, (3344), Hadis; Ebu Davud'da tam olarak, Tirmizi'de, "Ben buna sehadet edenlerdenim"e kadar olan kismi rivayet edilmistir.

917 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri geceleyin kalkinca Kur'an diline dolasip ne dedigini anlamamaya baslayinca hemen yatsin."
Muslim, Musafirin 223, (787); Ebu Davud, Salat 308, (1311).

918 - Huzeyfe (radiyallahu anh) soyle demistir: "Ey Kurra cemaati, dogru yolda gidin. Siz cok one gecmis kimselersiniz. Eger (dogru yoldan ayrilarak, ifrat ve tefritle), saga sola meyledecek olursaniz (kotulukte cok one gecmis bulunarak) buyuk bir dalalete dusmus olacaksiniz."
Buhari, I'tisam 2.

KUR'AN'I HIZB VE EVRAD KILMA

919 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As'in daha once zikri gecen: "Bana haber verildi ki sen gunduzleri oruc tutuyor, geceleri de namaz kiliyormussun, dogru mu?.." diye baslayan hadis bu konuya girer.

920 - Abdurrahman Ibnu Abdi'l-Kari (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh)'in soyle soyledigini isittim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kismi okumadan uyursa bunu sabah namazi ile ogle namazi arasinda tamamlasin. Bu takdirde, sanki gece (mutad vaktinde) okumus gibi ayni Sevaba nail olur."
Muslim, Musafirin 142, (747); Muvatta, Kur'an 3, (1, 200); Tirmizi, Salat 20, (581); Ebu Davud, Salat 309, (1313).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
IHTILAFIN CEVAZI

921 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hisam Ibnu Hakim Ibni Hizam'i, Furkan suresini farkli sekillerde okurken dinledim. Resulullah ( aleyhissalatu vesselam) bana bu sekillerden hicbiriyle okumamisti. Namazin icinde adamin uzerine atilacak oldum. Kendimi zorla zabtedip namazi bitirmesini bekledim. Selami verir vermez ridasindan tutup kendime dogru cektim ve: "Sana bu sureyi (boyle okumayi) kim ogretti?" diye sordum. Hisam: "Onu bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ogretti!" demez mi! (Tepem atti):
"- Yalan soyluyorsun, onu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana da ogretti, ama senin okuduguna hic benzemiyor!" dedim. Adami derdest edip dogru Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturdum.
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, bu adami Furkan suresini, bana hic okumadigin cok farkli sekillerde okuyor gordum!"
Resulullah, sukunetle: " Hele yakasini sal!" diye emretti ve ona donerek:
" Ey Hisam oku bakalim!" dedi. Hisam, kendisinden isittigim sekilde, sureyi yeniden okudu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana yonelerek:
" Evet, sure bu sekilde indirildi!" buyurdu. Sonra bana: " Ey Omer, dedi. Sen de oku!"
Ayni sureyi ben de, bana ogretmis oldugu sekilde okudum. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapti:
" Evet sure bu sekilde (de) nazil oldu. Biliniz ki, bu Kur'an yedi harf (sekil) uzere indirilmistir. Bunlardan hangisi kolayiniza gelirse onunla okuyun."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 5, 27, Husumat 4, Tevhid 53; Muslim, Musafirin 270, (818); Ebu Davud, Salat 357, (1475); TirmizI, Kira'at 2, (2944); NesaI, Salat 37, (2, 150-152); Muvatta, Kur'an 5, (1,102).

KUR'AN'IN TERTIBI BOLUMU KUR'AN'IN TERTIBI VE CEM'I

922 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), (irtidad edenlere karsi yapilan) Yemame Savasi sirasinda beni cagirtti. Gittim. Yaninda Hz. Omer (radiyallahu anh) oturuyordu. Ebu Bekir bana:
"- Bak! Omer, bana gelip: "Kurra'nin da katilmis bulundugu Yemame savaslari siddetlendi. Ben her yerde kurralari tuketeceginden, onlarla birlikte Kur'an'in da cokca zayi olacagindan korkuyorum. Bu sebeple Kur'an'in cem'edilmesini emretmeni uygun goruyorum!" dedi. Ben kendisine:
"- Resulullah'in yapmadigi bir seyi nasil yaparim?" diye cevap verdim. Ancak Omer (radiyallahu anh):
"- Bunda hayir var!" diye israr etti. Ben her ne kadar bu meseleye yanasmak istemedi isem de Omer, taleb ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Sonunda Allah, Omer'de aklini yatirdigi seye benim de aklimi yatirdi. Ben de meselenin geregine aynen Omer gibi inanmaya basladim."
Zeyd devamla der ki: "Ebu Bekir (radiyallahu anh) bana yonelerek sunu soyledi: "- Sen genc, akilli bir kimsesin, hic bir hususta sana karsi bir itimadsizligimiz yok. Ustelik sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy katipligi yaptin, nazil olan vahiyleri yazdin. Simdi Kur'an'in pesine dus ve onu cem'et!"
Zeyd (radiyallahu anh) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ebu Bekir bana daglardan birini tasima vazifesi verse bu teklif ettigin isten daha agir gelmezdi. Kendisine itiraz ettim:
"- Siz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yapmadigi bir seyi nasil yaparsiniz?" dedim. Ebu Bekir (radiyallahu anh) beni ikna icin:
"- Vallahi bu, hayirli bir istir!" dedi, taleb ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Oyle ki, sonunda Allah, Hz. Ebu Bekr'in aklini yatirdigi gibi bu ise benim aklimi da yatirdi.
Artik Kur'an'in pesine dustum. Onu kumas parcalari, hurma yapraklari, duz tas parcalari ve ezberlemis olanlarin hafizalarindan toplamaya basladim. Tevbe suresinin son kismini Huzeyme -veya Ebu Huzeyme- el-Ensari'nin yaninda buldum. Bu kismi ondan baskasinin yaninda bulamamistim. (Cem ettigim) sahifeler Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in yaninda idi. Vefat edinceye kadar da orada kaldi. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh)'e intikal etti. Allah ruhunu kabzedinceye kadar onun yaninda kaldi.
Sonra Resulullah'in zevce-i pakleri Hafsa Bintu Omer Ibni'l-Hattab (radiyallahu anhuma)'a intikal etti ve onun yaninda kaldi."
Buhari, Fedailu'1-Kur'an 3, 4, Tefsir, Tevbe 20, Ahkam 37; Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3102).

923 - Zuhri, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten rivayet ediyor: "Huzeyfe (radiyallahu anh) Hz. Osman (radiyallahu anh)'in yanina geldi ve:
"- Ey Emiru'l-Mu'minin! Yahudiler ve Hiristiyanlar gibi, kitaplari hakkinda ihtilafa dusmeden, bu ummetin imdadina yetis!" dedi. Hz. Osman (radiyallahu anh) derhal Hz. Hafsa (radiyallahu anha)'ya birisini yollayarak:
"- Sendeki Suhuf'u bize gonder, istinsah edip sana tekrar iade edecegiz" diye haber saldi. Hz. Hafsa (radiyallahu anha) da gonderdi. Hz. Osman (radiyallahu anh) Kur'an'in istinsahi icin Zeyd Ibnu Sabit, Abdullah Ibnu'z-Zubeyr, Said Ibnu'l-As ve Abdullah Ibnu'l-Haris Ibni Hisam (radiyallahu anhum ecmain)'a emretti: Onlar da bunu istinsah ettiler.
Hz. Osman Kureysli gruba: "Kur'an-i Kerim'le ilgili olarak herhangi bir hususta siz ve Zeyd Ibnu Sabit ihtilaf edecek olursaniz, onu Kureys lisanina uygun olarak yazin. Cunku Kur'an onlarin lisani uzere indi" dedi. Calisma esnasinda hey'et bu minval uzere hareket ettiler.
Suhuf'u mushaflar halinde ortaya koyma isi bitince, Hz. Osman (radiyallahu anh) her diyara bir mushaf gonderdi. Ayrica bunun haricinde kalan bir sahife veya mushafin yakilmasini emretti. Zeyd (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan isitmis oldugum, Ahzab suresine ait bir ayet(e ait yazili parca bana gelmemisti), eksikti. Onu arastirdim. Sonunda Huzeyme Ibnu Sabit el-Ensari (radiyallahu anh)'de cikti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun sahitligini iki kisinin sahitligine denk tutmustu. Bu ayet su idi: (Mealen): "Mu'minlerden Allah'a verdigi ahdi yerine getiren kimseler vardir. Kimi, bu ugurda canini vermis, kimi de beklemektedir. Ahdlerini hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23).
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 2, 3, Menakib 3, Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3103).

924 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda Kur'an-i Kerim'i dort kisi cem'etmistir ve hepsi de Ensari'dir: Ubey Ibnu Ka'b, Muaz Ibnu Cebel, Zeyd Ibnu Sabit, Ebu Zeyd (radiyallahu anhum ecmain). "Enes'e: "Ebu Zeyd de kim?" diye Sorunca: "Amcalarimdan biri"dedi."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 8, Menakibu'l- Ensar 17; Muslim, Fedailu's-Sahabe 119, (2465); Tirmizi, Menakib, (3796).

925 - Buhari'nin bir diger rivayetinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda Muhkem'i cem'ettim" demistir. Yanindakiler kendisinden: "Muhkem'le neyi kastediyorsun?" diye sorunca: "Muhkem, mufassal (sureler)dir" diye cevap vermistir".
Buhari, Fedailu'I-Kur'an 25.

TEVBE

926 - Haris Ibnu Suveyd anlatiyor: "Abdullah Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)' dendi, digeri de kendisinden. Dedi ki: "Mu'min gunahini soyle gorur: "O, sanki uzerine her an dusme tehlikesi olan bir dagin dibinde oturmaktadir. Dag duser mi diye korkar durur. Facir ise, gunahi burnunun uzerinden gecen bir sinek gibi gorur" Ibnu Mes'ud bunu soyledikten sonra eliyle, Soyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmistir.
Sonra dedi ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini duydum: "Allah, mu'min kulunun tevbesinden, tipki su kimse gibi sevinir: "Bir adam hic bitki bulunmayan, issiz, tehlikeli bir colde, beraberinde yiyecegini ve icecegini uzerine yuklemis oldugu binegi ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) basini yere koyup uyur. Uyandigi zaman gorur ki, hayvani basini alip gitmistir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda ac, susuz, yorgun ve bitap dusup: "Hayvanimin kayboldugu yere donup orada olunceye kadar uyuyayim" der. Gelip olum uykusuna yatmak uzere kolunun uzerine basini koyup uzanir. Derken bir ara uyanir. Bir de ne gorsun! Basi ucunda hayvani durmaktadir, uzerinde de yiyecek ve icecekleri. Iste Allah'in, mu'min kulunun tevbesinden duydugu sevinc, kaybolan binegine azigiyla birlikte kavusan bu adamin sevincinden fazladir. "
Muslim'in bir rivayetinde su ziyade var: "(Sonra adam sevincinin siddetinden sasirarak soyle dedi: "Ey Allah'im, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."
Buhari, Da'avat 4; Muslim 3, (2744); Tirmizi, Kiyamet 50, (2499, 2500).

927 - Zirru'bnu Hubeys anlatiyor: "Saffan Ibnu Assal el-Muradi (radiyallahu anh) bize, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledig'ini rivayet etti:
"Magrib cihetinde bir kapi vardir. Bu kapinin genisligi -veya bunun genisligi binekli bir kimsenin yuruyusuyle- kirk veya yetmis senedir. Allah o kapiyi arz ve semalari yarattigi gun yaratti. Iste bu kapi, gunes batidan doguncaya kadar tevbe icin aciktir. "
Tirmizi, Da'avat 102, (3529).

928 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim gunes batidan dogmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."
Muslim, Zikr 43, (2703).

929 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikce Allah, kulun tevbesini kabul eder. "
Tirmizi, Da'avat 103, (3531); Ibnu Mace, Zuhd 30, (4253).

930 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gunduz gunah isleyenlerin tevbesini kabul etmek icin geceleyin elini acar.
Gece gunah isleyenlerin tevbesini kabul etmek icin de gunduz elini acar, bu hal, gunes batidan doguncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah'in ihsan ve fazlindan kinayedir.
Muslim, Tevbe 32, (2760).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
931 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden once yasayanlar arasinda doksan dokuz kisiyi olduren bir adam vardi. Bir ara yeryuzunun en bilgin kisisini sordu. Kendisine bir rahib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kisi oldurdugunu, kendisi icin bir tevbe imkaninin olup olmadigini sordu. Rahib: "Hayir yoktur!" dedi. Herif onu da oldurup cinayetini yuze tamamladi.
Adamcagiz, yeryuzunun en bilginini sormaya devam etti. Kendisine alim bir kisi tarif edildi. Ona gelip, yuz kisi oldurdugunu, kendisi icin bir tevbe imkani olup olmadigini sordu. Alim: "Evet, vardir, seninle tevben arasina kim perde olabilir?" dedi. Ve ilave etti:
"Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zira orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine donmeyeceksin. Zira orasi kotu bir yer. "
Adam yola cikti. Giderken yari yola varir varmaz olum melegi gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkinda ihtilafa dustuler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekar olarak geldi. Kalben Allah yonelmisti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hicbir hayir islemedi" dediler.
Onlar boyle cekisirken insan suretinde bir baska melek, yanlarina geldi. Melekler onu aralarinda hakem yaptilar. Hakem onlara: "Onun ciktigi yerle, gitmekte oldugu yer arasini olcun, hangi tarafa daha yakinsa ona teslim edin" dedi. Olctuler, gorduler ki, gitmeyi arzu ettigi (iyiler diyarina) bir karis daha yakin. Onu hemen rahmet melekleri aldilar."
Bir rivayette su ziyade var: "Bir miktar yol gidince, olum gelip catti. Adamcagiz yonunu salih koye dogru cevirdi. Boylece o koy ehlinden sayildi."
Buhari, Enbiya 50; Muslim, Tevbe 46, (2766); Ibnu Mace, Diyat 2, (2621).

932 - Bir diger rivayette (ayni hikaye ile ilgili olarak) soyle denmistir: "Allah Teala beriki koye adamdan uzaklasmayi, obur koye de yaklasmayi vahyetti, sonra da: "Adamin geldigi ve gitmekte oldugu koylere uzakliklarini olcup kiyaslayin" dedi."
Buhari, ayni bab.

933 - Hz.Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanoglunun herbiri hatakardir. Ancak hatakarlarin en hayirlisi tevbekar olanlaridir."
Tirmizi, Kiyamet 50, (2501); Ibnu Mace, Zuhd 30, (4251).

RUYA VE RUYA ADABINA DAIR HADISLER

934 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zaman yaklasinca, mu'minin ruyasi, neredeyse yalan soylemeyecek. Esasen mu'minin ruyasi, peygamberligin kirk alti cuzunden bir cuzdur." Buhari'nin rivayetinde su ziyade var: "Peygamberlikten cuz olan sey yalan olamaz."
Buhari, Ta'bir 26; Muslim, Ruya 8, (2263); Tirmizi, Ruya 1, (2271); Ebu Davud, Edeb 96, (5019).

935 - Ebu Katade (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isitmistir: "Ruya Allah'tandir. Hulm (sikintili ruya) seytandandir. Oyle ise, sizden biri, hosuna gitmeyen kotu bir ruya (hulm) gorecek olursa sol tarafina tukursun ve ondan Allaha istiaze etsin (siginsin). (Boyle yaparsa seytan) kendisine asla zarar edemiyecektir."
Buhari Tibb 39, Bed'u'l-Halk 11, Tà'bir 3, 4, 10,14, 46; Muslim, Ruya 5, (2262); Muvatta 1, (2, 957); Tirmizi, Ruya 4, (2288); Ebu Davud, Edeb 96, (5021).

936 - Buhari'nin bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurur: "Beni ruyada goren, gercekten beni gormustur, cunku seytan benim suretime giremez."
Buhari, Tabir 2, 10; Muslim, Ruya 10; (2266); Muvatta, Ruya 1, (2, 956).

937 - Ebu Rezin el-Ukeyli Lakit Ibnu Amir Ibni Sabire (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu'minin ruyasi, nubuvvetin kirk cuzunden bir cuzdur. Bu ruya, anlatilmadigi muddetce bir kusun ayaginda (takili vaziyette) durur. Anlatilacak olursa hemen duser."
Tirmizi, Ru'ya 6, (2279, 2280); Ebu Davud, Edeb 96, (5020).

938 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Mu'minin ruyasi, nubuvvetin kirk alti cuzunden bir cuzdur."
Buhari, Ta'bir 4, Muvaatta 1, (2, 956).

939 - Tirmizi'de Ebu Said'den su rivayet kaydedilmistir: "En sadik ruya seher vakitlerinde gorulen ruyadir."
Tirmizi, Ru'ya 3, (2275).

940 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demisti: "Benden sonra, peygamberlikten sadece mubessirat (mujdeciler) kalacaktir!"Yanindakiler sordu:
"- Mubessirat da nedir`?" " Salih ruyadirl" diye cevap verdi."
Muvatta'nin rivayetinde su ziyade var: "Salih ruyayi salih kisi gorur veya ona gosterilir."
Buhari, Tabir, 5; Muvatta, Ruya 3, (2, 957); Ebu Davud, Edeb 96,(5017).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
TA'BIR EDILMIS RUYALAR
941 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sik sik: "Sizden bir ruya goren yok mu?" diye sorardi. Gorenler de, O'na Allah'in diledigi kadar anlatirlardi. Bir sabah bize yine sordu:
" Sizden bir ruya goren yok mu ?"
Kendisine: "- Bizden kimse bir Sey gormedi!" dediler. Bunun uzerine:
" Ama ben gordum" dedi ve anlatti: "Bu gece bana iki kisi geldi.
Beni alip haydi yuru! dediler. Yurudum. Yatan bir adamin yanina geldik. Yanida biri, elinde bir kaya oldugu halde basucunda duruyordu. Bazan bu kayayi basina indirip onunla basini yariyordu, tas da saga sola yuvarlanip gidiyordu. Adam tasi takip ediyor ve tekrar aliyordu. Ama, basi eskisi gibi iyilesinceye kadar vurmuyordu. Iyilestikten sonra tekrar indiriyor, onceki yaptiklarini aynen yeniliyordu. Beni getirenlere:
- Subhanallah ! nedir bu ? dedim.
Dinlemeyip: - Yuru! Yuru! dediler. Yuruduk, sirtustu uzanmis birinin yanina geldik. Bunun da yaninda, elinde demir kancalar bulunan biri duruyordu. Adamin bir yuzune gelip, cengeli takip yuzunun yarisini ensesine kadar soyuyordu. Burnu, gozu enseye kadar soyuluyordu. Sonra obur tarafina gecip, ayni sekilde diger yuzunun derisini de ensesine kadar soyuyordu. Bu da, yuz derileri iyilesip eskisi gibi sihhate kavusuncaya kadar bekliyor, sonra tekrar once yaptiklarini yapmaya basliyordu.
Ben burada da: - Subhanallah, nedir bu? dedim. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler.
Beraberce yuruduk. Firin gibi bir yere geldik. Icinden birtakim gurultuler, sesler geliyordu. Gorduk ki, icinde bir kisim ciplak kadinlar ve erkekler var. Asagi taraflarindan bir alev yukselip onlari yaliyordu. Bu alev onlara ulasinca ciglik kopariyorlardi. Ben yine dayanamayip: - Bunlar kimdir? diye sordum. Bana cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Kan gibi kirmizi bir nehir kenarina geldik. Nehirde yuzen bir adam vardi. Nehir kenarinda da yaninda bir cok tas bulunan bir adam duruyordu. Adam bir muddet yuzup kiyiya dogru yanasinca yaninda taslar bulunan kiyidaki adam geliyor, oburu agzini aciyor bu da ona bir tas atip kovaliyordu. Adam bir muddet yuzdukten sonra geri donup adama dogru yine yaklasiyordu. Her donusunde agzini aciyor, kiyidaki de ona bir tas atiyordu. Ben yine dayanamayip: - Bu nedir? diye sordum.
Cevap vermeyip yine: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Cok cirkin gorunuslu bir adamin yanina geldik. Boylesi cirkin kimseyi gormemissindir. Bunun yaninda bir ates vardi. Adam atesi tutusturup etrafinda donuyordu. Ben yine: - Bu nedir? diye sordum. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk.
Iri iri agaclari olan bir bahceye geldik. Icerisinde her cesit bahar cicekleri vardi. Bu bahcenin icinde cok uzun boylu bir adam vardi. Semaya yukselen basini neredeyse goremiyordum. Etrafinda cok sayida cocuklar vardi. Ben yine: - Bunlar kimdir? dedim. Cevap vermeyip: - Yuru ! Yuru ! dediler. Beraberce yuruduk. Ulu bir agacin yanina geldik. Ne bundan daha buyuk, ne de daha guzel bir agàc hic gormedim. Arkadaslarim: - Agaca cik ! dediler. Beraberce cikmaya basladik. Altun ve gumus tuglalarla yapilmis bir sehre dogru yukselmeye basladik. Derken sehrin kapisina geldik. Kapiyi calip acmalarini istedik. Actilar ve beraberce girdik. Bizi bir kisim insanlar karsiladi. Bunlar yaratilisca bir yarisi cok guzel, diger yarisi da cok cirkin kimselerdir. Sanki boylesine guzellik, boylesine cirkinlik gormemissindir. Arkadaslarim onlara: - Gidin su nehire banin! dediler.
Megerse orada acikta bir nehir varmis. Suyu sanki safi suttu, bembeyaz. . . Gidip icine banip ciktilar. Cirkinlikleri tamamen gitmis olark geri geldiler. Iki taraflari da en guzel sekli almisti. Beni dolastiran arkadaslarim acikladilar: - Bu gordugun, Adn cennetidir. Su da metin makamindir. Gozumu cevirip baktim. Bu bir saraydi, tipki beyaz bir bulut gibi.
- Beni gezdirin, icine bir gireyim! dedim.
- Simdilik hayir! Amma mutlaka gireceksin, dediler. Ben: - Geceden beri acaip seyler gordum, neydi bunlar?diye sordum.
- Sana anlatacagiz, dediler ve anlattilar: - Tasla basi yarilan, o ilk gordugun adam, Kur'an'i atip reddeden, farz namazlarda uyuyup kilmayan kimsedir. Ensesine kadar yuzunun derileri, burnu, gozu soyulan adam, evinden cikip yalanlar uydurup, etrafa yalan saran kimsedir. Firin gibi bir binanin icinde gordugun kadinli erkekli ciplak kimseler, zina yapan erkek ve kadinlardir. Kan nehrinde yuzup agzina tas atilan adam faiz yiyen adamdir. Atesin yaninda durup onu yakan ve etrafinda donen pis manzarali adam, cehennemin, atesin bekcisidir. Bahcede gordugun uzun boylu adam Ibrahim (aleyhissalatu vesselam)'di. Onun etrafindaki cocuklar ise, fitrat uzere (buluga ermeden) olen cocuklardir. "
Cemaatten biri hemen atilarak: "- Ey Allah'in Resulu! Musrik cocuklari da mi`?" diye sordu.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): " Evet, dedi, musrik cocuklari da." ve anlatmaya devam etti:
" Yarisi guzel yarisi cirkin yaratilisli olan adamlara gelince, bunlar iyi amellerle kotu amelleri birbirine karistirip her ikisini de yapan kimselerdir. Allah onlari affetmistir."
Buhari, Tà'bir 48, Ezan (Sifatu's-Sal t) 156, Teheccut 12, Cenaiz 93, Buyu 2. Cihad 4, Bedul-Halk 6, Enbiya 8, Tefsir, Ber et 15, Edeb 69; Muslim 23, (2275); Tirmizi, Ru'ya 10, (2295).

942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biz one gecen sonunculariz. Ben uyurken bana arzin hazineleri getirildi. Elime altindan iki bilezik kondu. Bunlar benim nazarimda buyuduler ve beni kederlendirdiler. Bana:
"Bunlara ufle" diye vahyedildi. Ben de ufledim, derken ucup gittiler. Ben bunlari, cikacak olan ve aralarinda bulundugum iki yalanci olarak te'vil ettim: Birisi San 'a'nin lideri, digeri de Yemame'nin lideridir. "
Buhari, Ta'bir 40, 70; Muslim, Ruya,22, (2274), Tirmizi,10, (2293).

943 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ruyamda kendimi Mekke'den, hurma agaclari bulunan bir beldeye hicret ediyorum gordum. Ben bunu, hicretimin Yemame'ye veya Hacer'e olacagi seklinde tahmin etmistim, meger Yesrib Sehrine imis. Bu ruyamda kendimi bir kilinci salliyor gordum, kilincin basi kopmustu. Bu, Uhud Savasi'nda mu'minlerin maruz kaldiklari musibete delalet ediyormus. Sonra kilincimi tekrar salladim. Bu sefer, eskisinden daha iyi bir hal aldi. Bu da, Cenab-i Hakk'in fetih ve Muslumanlarin biraraya gelmeleri nevinden lutfettigi nimetlerine delalet etti. O ayni ruyamda sigirlar ve Allah'in (verdigi baska) hayrini gordum. Sigirlar Uhud gununde mu'minlerden bir cemaate cikti, (gordugum baska) hayir da Allah'in Bedir'den sonra (nasib ettigi fetihlerin) hayri ve bize Rabbimizin lutfettigi (Bedru'l-Mev'id) sidkinin sevabi olarak cikti."
Buhari, Ta'bir 39, 44, Menakib 25, Megazi 9, 26, Menakibu'l-Ensar 45; Muslim, Ru'ya 20,(2272).

944 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Ben bu gece, ru'yamda, kendimi Ukbe Ibnu Rafi'in evinde imisim gordum. Orada bana Ibnu Tab denen cinsten taze hurma getirildi. Ben bu ruyayi soyle te'vil ettim: "Yukselme dunyada bizimdir, ahirette de hayirli akibet bizimdir, dinimiz de tamamlanmistir."
Muslim, Ru'ya 18, (2270); Ebu Davud, Edeb 96, (5026).

945 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle demisti:
"Ben (ruyamda), saclari karma karisik siyah bir kadinin Medine'den cikip Mehyea'ya indigini gordum. Burasi Cuhfe'dir. Ben bunu, Medine' deki vebanin oraya nakledilmesine yordum.
Buhari, Tabir 41, 42, 43; Tirmizi, Ru'ya 10, (2291).

946 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda kisi, bir ruya gorecek olsa onu aleyhissalatu vesselam efendimize anlatirdi. O siralarda ben genc, bekar bir delikanliydim, mescidde yatip kalkiyordum. Bir gun ruyamda, iki melegin beni yakalayip cehennemin kenarina kadar getirdiklerini gordum. Cehennem kuyu cemberi gibi cemberlenmisti. Keza (kova takilan) kuyu diregi gibi iki de diregi vardi. Cehennemde bazi insanlar vardi ki onlari tanidim. Hemen istiazeye baslayip uc kere: "Atesten Allah'a siginirim" dedim. Derken beni getiren iki melegi ucuncu bir melek karsilayip, bana: "Niye korkuyorsun? (korkma)" dedi.
Ben bu ruyayi kizkardesim Hafsa (radiyallahu anha)'ya anlattim. Hafsa da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlatmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Abdullah ne iyi insan, keske bir de gece namazi kilsa!" demis. Salim der ki: "Abdullah bundan sonra geceleri pek az uyur oldu!"
Buhari, Ta'bir, 35, 36, Salat 58, Teheccut 2, Fedailul-Ashab 19; Muslim, Fedailus-Sahabe 140, (2479).

947 - Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) bir baska rivayette soyle demektedir: "Ruyamda, avucumda seraka denen iyi cins ipekten bir parca gordum, cennette, her nereyi arzu etsem beni oraya ucuruyordu. Bu ruyami Hafsa (radiyallahu anha)'ya anlattim. O da Resulullah'a anlatmis. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kardesin salih bir kimse" diye yormus."
Buhari, Ta'bir 25; Muslim, Fedailu's-Sahabe 139, (2478).

948 - Ebu Bekre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun:
" Sizden bir ruya goren var mi?" diye sual buyurdular. Cemaatten bir adam:
"- Evet ben (soyle bir ruya gordum): Sanki gokten inmis bir terazi vardi. Siz ve Ebu Bekir tartildiniz. Sen, Ebu Bekir'den agir geldin. Ebu Bekir'le Omer de tartildilar. Ebu Bekir agir geldi. Sonra Omer'le Osman tartildilar. Omer agir basti. Sonra terazi kaldirildi" dedi.
(Adam sozunu bitirince) Resulullah (aleyhissalatu vesselamin mubarek yuzlerinde memnuniyetsizlik gorduk."
Ebu Davud, Sunnet 9, (4634), Tirmizi, Ruya 10, (2288).

949 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek su ruyayi anlatti:
"Bu gece ruyamda buluta benzer bir sey gordum, ondan yag ve bal yagiyordu. Insanlar da ellerini acip bu yagmurdan almaya calisiyorlardi. Azicik alan da vardi, cokca alabilen de. Derken arzdan semaya kadar uzanan bir ip gordum. Siz o ipe yapisip ciktiniz. Sizden sonra birisi ona tutunup o da cikti. Sonra bir digeri yukseldi, sonra bir digeri daha ipe tutundu, ama ip koptu. Ancak onun icin ipi eklediler, o da yukseldi."
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) atilarak:
"- Ey Allah'in Resulu, Annem babam sana kurban olsun, musaade buyursaniz ben yorayim!" dedi. Resulullah da:
" Pekala, yor!" dedi. Hz. Ebu Bekir sunlari soyledi:
"- O bulutumsu golgelik, Islam bulutudur. Ondan yagan bal ve yag Kur'andir. Kur'an'in (bal gibi) halaveti ve (yag gibi) yumusakligidir. Insanlarin bundan avuc avuc almalari Kur'an'dan kiminin cok, kiminin az miktarda istifadeleridir. Arzdan semaya inen ip ise, senin getirdigin hakikattir. Sen buna yapismissin, Allah o sebeple seni yuceltecektir. Senden sonra bir adam daha ona yapisacak ve onunla yucelecek, ondan sonra biri daha ona yapisip o da yucelecek. Ondan sonra biri daha yapisir, fakat ip kopar, ancak onun icin ip ulanir o da yapisip yukselir. Ey Allah'in Rasulu, annem babam sana feda olsun, dogru te'vil edip etmedigimi haber ver ! "
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi: " Bazi te'vilinde isabet ettin, bazi te'vilinde de hata ettin."
"- Oyleyse, Allah'a kasem olsun, hatalarimi soyleyeceksin!"
" Hayir, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yemin verme!"
Buhari, Ta'bir 11, 47; Muslim, Ru'ya 17, (2269); Tirmizi, Ru'ya 10, (2294); Ebu Davud, Sunnet 9, (4632); Ibnu Mace, Ru'ya 10, (3918).

950 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ruyamda hucreme uc ayin dustugunu gordum. Ruyami babam Ebu Bekir (radiyallahu anh)'e anlattim. Sukut etti, cevap vermedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edip de odama defnedilince Ebu Bekir:
"- Iste (ruyanda gordugun) uc aydan biri ve en hayirlisi!" dedi."
Muvatta, Cenaiz 10, (1, 232).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
951 - Yine Hz. Aise anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e Varaka Ibnu Nevfel hakkinda soruldu. Hz. Hatice (radiyallahu anha):
"- O seni tasdik etti ve sen peygamberligini izhar etmeden once vefat etti" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su cevabi verdi:
O bana ruyada gosterildi. Uzerinde beyaz bir elbise vardi. Sayet cehennemlik olsaydi, beyaz renkli olmayan bir elbise icerisinde olmasi gerekirdi. "
Tirmizi, Ru'ya 10, 2289).

952 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir bedevi Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip:
"- Ruyamda basimin kesildigini, kendimin de onun pesine dustugunu gordum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adami azarlayip:
" Sakin ha! Seytanin, ruyanda seninle eglenmesini kimseye anlatma!" dedi.
Muslim, ftu'ya 12, (2268).

953 - Ummu'l-Ala el-Ensariyye (radiyallahu anha) anlatiyor:
"- Muharcirler geldigi zaman (kur'a cekildi), bize Osman Ibnu Maz'un'un agirlanmasi cikti. (Onu evimize yerlestirdik.) Hemen hastalandi. Tedavisi ile mesgul olduk. (Sifa bulamadi), vefat etti. Osman (radiyallahu anh)'i ruyamda gordum, akan bir cesmesi vardi. Dusumu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e anlattim. Bana:
"Bu onun amelidir, onun icin akiyor" dedi.
Buhari, Tabir 13, 37, Cenaiz 3, Sahadat 30, Menakibu'l-Ensar 46.

IFLAS BOLUMU

954 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Bir kimse, iflas edenin yaninda malini aynen bulmus ise, bu mala o, herkesten daha ziyade hak sahibidir."
Buhari, Istikraz 14; Muslim, Musakat 22, ( 559); Muvatta, Buyu 42, (2, 678); Tirmizi, Buyu 36, (1262); Ebu Davud, Buyu 76, (3519-3520, 3522); Nesai, Buyu 95, (7, 311); Ibnu Mace, Ahkam 26, (2358, 2359).

955 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda, bir adamin satin aldigi meyveyi afat vurdu. Bu yuzden adamin borcu artti ve if1as etti. (Kendisine dava arzedilince) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) halka: "Kardesinize mal tasadduk (ederek yardim) edin" dedi. Bunun uzerine, halk ona tasaddukta bulundu, ama toplanan, borcunu odemeye kafi gelmedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz, bu sefer alacaklilara: "Bulduklarinizi alin, size bundan baska bir sey yok" buyurdu.
Muslim, Musakat 18, (1556); Tirmizi, Zekat 24, (655); Ebu Davud, Buyu' 60, (3469); Nesai, Buyu'30 (7, 265), 96, (7, 312); Ibnu Mace, Ahkam 25, (2356).

OLUMU TEMENNI

956 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Sizden hic kimse, maruz kaldigi bir zarar sebebiyle olumu temenni etmesin. Mutlaka bunu yapmak mecburiyetini hissederse, bari soyle soylesin: "Rabbim, hakkimda hayat hayirli ise yasat, olum hayirli ise Canimi al!"
Buhari, Merda 19, Da'avat 30; Muslim, Zikr 10, (2680); Tirmizi, Cenaiz 3, (971); Ebu Davud, Cenaiz 13, (3108, 3109); Nesai, Cenaiz 1, (4, 3).

957 - Kays Ibnu Ebi Hazim anlayitor: "Habbab Ibnu Eret (radiyalahu anh)'in yanina girmistim. Karnindan yedi yeri daglatmisti. Bana:
"Eger Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olumu taleb etmekten bizi men etmeseydi mutlaka onu taleb ederdim" dedi.
Nesai, Cenaiz 2, (4, 4); Buhari, Merda 19, Da'avat 30, Rikak 7, Temenni 6; Muslim Zikr 12, (2681).

TESEKKUR

958 - Usame Ibnu Zeyd (radiyalahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim, kendisine yapilan bir iylige karsi, bunu yapana: "Cezakellahu hayran (Allah sana hayirli mukafaat versin!)" derse tesekkuru en mukemmel sekilde yapmis olur."
Tirmizi, Birr 86, (2036).

959 - Hz.Cabir (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Kim bir ihsana mazhar olursa, buldugu takdirde karsiligini hemen versin, bulamazsa, verene senada bulunsun. Zira onu ovmekle, tesekkurunu yerine getirmis olur. Ketmeden (karsilik vermeyen) nankorluk etmis olur" dedi.
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade var: ". . . Kim de kendisine verilmeyenle suslenirse iki yalan elbisesi giyen gibi olur."
Tirmizi, Bir 86, (2035); Ebu Davud, Edeb 12, (4813, 4814).

960 - Ebu Said (radiyalahu anh)'den gelen bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Halka tesekkurde bulunmayan Allah'a da sukretmez."
Tirmizi, Bir 35, 1955); Ebu Davud, Edeb 12, (4811).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
961 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Muharcirler hicretle Medine'ye gelip (Ensar'in yardimlarini gordukleri) vakit soyle dediler:
" Ey Allah 'in Rasulu ! Biz, cok maldan boylesine comertce veren, az maldan da yardimi boylesine guzel yapan aralarina inmis bulundugumuz su Medinelilerden baska bir kavmi hic gormedik! Bize bedel islerimizi yaptilar, hayatimizi duzene koymada yardimci oldular. Biz (hicret ve ibadetlerimizle kazandigimiz) sevaplarin hepsini onlar alacak diye korkuyoruz !"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara su cevabi verdi: " Hayir! Onlar sizin dua ve tesekkurlerinizden hasil olan sevabi alacaklar. "
Tirmizi, Kiyamet 45, (2489); Ebu Davud, Edeb 12, (4812).

CIHAD VE MUCAHIDLERIN FAZILETI

962 - Hz. Osman (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle diyordu:
"Allah yolunda bir gunluk ribat, diger menzillerde (Allah yolunda gecirilen) bir gunden daha hayirlidir."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 26; ( 1667, 1664, 1665); Buhari, Cihad 73; Muslim, Imaret 163; Ibnu Mace, Cihad 7, Nesai, Cihad 39, 6, 39).

963 - Fadale Ibnu Ubeyd (radiyalahu anh) anlatiyor: "Her olenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda olen murabit mustesna. Cunku onun ameli kiyamet gunune kadar artirilir. Ayrica o, kabir azabina da ugratilmaz."
Tirmizi, Fedailu'1-Cihad 2,(1621); Ebu Davud, Cihad 16, (2500).

964 - Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Gercek mucahid, nefsiyle cihad edendir."
Fedaiiu'l-Cihad 2, (1621).

965 - Hz. Enes (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ogleden evvel veya ogleden sonra bir kerecik Allah yolunda yola cikis, dunya ve icindeki her seyden daha hayirlidir."
Buhari, Cihad 5, 6, 73, Rikak 2, 51; Muslim, Imaret 112- 115, (1880); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 17, (1648, 1649, 1651); Nesai, Cihad 11, 12,(6,15); Ibnu Mace, Cihad 2,(2755-2757).

966 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"(Musluman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ila-yi kelimetullah icin, devenin iki sagimi arasinda gecen muddet kadar savasacak olsa cennet kendisine vacib olur."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai,Cihad 25, (6, 26); Ibnu Mace, Cihad 15, (2792).

967 - Muaz Ibnu Cebel (radiyalahu anh) anlatiyor: "Icinden samimi sekilde Allah yolunda cihad yapmayi temenni eden bir kimse, bilahare olse de, oldurulse de sehid sevabi kazanir. Kim de Allah yolunda yara alsa veya Allah yolunda -dusmanin sebep olmadigi- bir musibetle bile yaralansa bu yara, kiyamet gunu, en buyuk hali icinde rengi zaferan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak gelir. Kimin vucudunda, Allah yolunda iken cikan, iltihab gibi bir yara acilacak olsa bu da onun icin Sehidlik muhru olur."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1657); Ebu Davud, Cihad 42, (2541); Nesai, Cihad 25, (6, 26).

968 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah yolunda yaralanan hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yarasi kaniyor olarak gelmis olmasin, bu kanin rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadir."
Buhari, Cihad 10, Zebaih 31; Muslim, Imaret 103; Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 21, (1656); Nesai, Cenaiz 82, (4, 78), Cihad 27, (6,28); Muvatta, Cihad 29, (2, 461).

969 - Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah Teala Hazretleri, Allah rizasi icin yola cikan kimse hakkinda:
"Bu kulum, benim yolumda cihad etmek uzere bana inanarak peygamberlerimi tasdik ederek yola cikmistir, artik onu ya cennetime koymak yahut da ucret veya ganimet elde etmis olarak, cikmis oldugu meskenine geri cevirmek hususunda garanti veriyorum" diyerek te'minat verir.
Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun ki, Allah yolunda yaralanmis hicbir yarali yoktur ki, kiyamet gunu, yaralandign ilk gunku manzarasiyla gelmis olmasin: (Yarasi taze) kan renginde, kokusu da misk kokusunda olarak.
Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin ediyorum ki, Muslumanlar'a mesakkat vermeyecek olsam, Allah yolunda gazveye cikan hicbir seriyyeden asla geri kalmazdim. Ancak onlari hayvana bindirecek imkan bulamiyorum. Onlar da beni takibe imkan bulamiyorlar. Benden geri kalmak da onlara zor geliyor.
Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun Allah yolunda gazaya cikip oldurulmeyi, sonra tekrar hayat bulup gazada tekrar oldurulmeyi, sonra tekrar gazaya cikip oldurulmeyi ne kadar isterim.
Buhari,Iman 25, Cihad 2,119, Hums 8, Tevhid 28, 30; Muslim, Imaret 103- 107, (18?6), (8, 119); Muvatta, Cihad 2, (2, 444), 40, (2, 465); Nesai, Cihad 14,(6, 16), Iman 24.

970 - Hz. Ebu Hureyre (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan bir gun sordular:
"- Ey Allah'in Resulu! Allah yolunda yapilan cihada hangi amel denk olur?"
" (Baska bir amelle) dedi, ona guc getiremezsiniz !"
Soruyu soranlar ikinci ve hatta ucuncu sefer tekrar sordular.
Resulullah her seferinde ayni cevabi verip:
" (Bir baska amelle) ona guc getiremezsiniz!" dedi ve sonra sunu ilave etti:
" Allah yolundaki mucahidin misali (gunduzleri ve geceleri hic ara vermeden oruc tutup, namaz kilan, Allah'in ayetlerine de itaatkar olan ve Allah yolundaki mucahid, cihaddan donunceye kadar namaz ve oructan hic gevsemeyen kimse gibidir. "
Buhari, Cihad 2; Muslim, Imaret 110, (1878); Tirmizi, Fed ilu'l-Cihad 1, (1619); Nesai, Cihad 17, (6,19); Muvatta, Cihad 1, (2, 443).
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
971 - Ebu Said (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"- Ey Allah'in Resulu! Insanlarin en efdali kimdir?" diye soruldu. Su cevabi verdi:
" Allah yolunda maliyla caniyla cihad eden mu'min kisi!"
"- Sonra kim? diye tekrar soruldu. Bu sefer:
" Tenhalardan bir tenhaya Allah korkusuyla cekilip, insanlari serrinden birakan kimsedir" diye cevap verdi."
Buhari, Cihad 2, Rikak 34; Muslim, Imaret 122, 123, 127, (1888); Ebu Davud, Cihad 5, (2485); Tirmizi, Fedauilu'l- Cihad 24, (1660); Nesai, Zekat 74, (5, 83), Cihad 7, (6,11); Ibnu Mace, Fiten 13, (3978).

972 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Size, insanlarin en hayirlisi ve en serlisini haber vereyim mi! Insanlarin en hayirlisi o kimsedir ki, kendi veya baskasinin ati sirtinda ya da yaya olarak, olunceye kadar Allah yolunda calisir. Insanlarin en serlisine gelince o da, Allah 'in Kitab 'ini okuyup (emir ve yasaklarina) riayet etmeyen kimsedir."
Nesai, Cihad 8, (6,11-12).

973 - Ibnu Abbas (radiyalahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Size insanlarin en hayirlisini haber vereyim mi! O, atinin yularindan Allah yolunda tutan kimsedir. (Hayirda) bunu takip edeni haber vereyim mi? O da koyunlarinin pesine takilip (insanlari) terkeden koyunlarda bulunan Allah'in hakkini da odeyen kimsedir.
Size insanlarin en kotusunu de haber vereyim mi! O da, Allah'tan isteyip, Allah adina vermeyendir."
Muvatta, Cihad 4, (2, 445); Tirmizi, Fedailu'I-Cihad 18, (1652); Nesai, Zekat 74, (5, 83-84).

974 - Ebu Umame (radiyalahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Ummetimin seyahati Allah yolunda cihaddir."
Ebu Davud, Cihad 6, (2486).

975 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah korkusuyla goz yasi doken kimse, sut memeye geri donmedikce atese girmez. Bir kul uzerinde, Allah yolunda yapisan tozla, cehennemin dumani biraraya gelmez."
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 8, (1633); Zuhd 37,(2372); Nesai, Cihad 8, (6,12).

976 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Iki goz vardir, onlara ates degemez: Allah icin aglayan goz ile, Allah yolunda uyanik sabahlayan goz."
(Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 7, (1632).

977 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Rasulullah buyurdu ki: "Kafir ile onu olduren ebediyyen cehennemde bir araya gelmezler, keza bir kulun karninda, Allah yolunda (yutulmus olan) tozla cehennem atesi bir araya gelmezler, keza, bir kulun kalbinde imanla hased bir araya gelmezler."
Muslim, Imaret 130, 131, (1891); Ebu Davud, Cihad 11, (2495); Nesai, Cihad 8, (6,12-14); Ibnu Mace, Cihad 9.

978 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun soyle dedi:
"Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak Islam'dan, peygamber olarak Muhammed'den razi ise ona cennet vacib olmustur." Bu soz hayretime gitti ve:
"- Ey Allah'in Resulu, bir kere daha tekrar eder misiniz?" dedim. Aynen tekrar etti ve arkadan da sunu soyledi.
" Bir baska sey daha var ki, Allah, onun sebebiyle, kulun cennetteki makamini yuz derece yuceltir. Bu derecelerden ikisi arasindaki uzaklik sema ile arz arasindaki mesafe gibidir. " Ben:
"- Oyleyse bu nedir`?" dedim. Su cevabi verdi:
" Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad!"
Muslim, Imaret 116, (1884); Nesai, Cihad 18, (6,19-20).

979 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah iki kisi hakkinda guler: Bunlardan biri digerini oldurmus oldugu halde ikisi de cennete gider. Bunlardan digeri, Allah yolunda cihad eder ve sehid olur. Allah katile magfiretini ulastirir, o da Musluman olur, sonra Allah yolunda cihada katilir ve sehid olur (Boylece her ikisi de Cennette bulusurlar)."
Buhari, Cihad 28; Muslim, Imaret 128,129, (1890); Muvatta, Cihad 28, (2, 460); Nesai, Cihad 37, (2, 38); Ibnu Mace, Mukaddime 13, (191).

980 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim Allahiman ederek ve va'dini tasdik ederek, Allah yolunda (kullanmak uzere) bir at "tutarsa" bu atin yedigi, teri, gubresi, bevli kiyamet gunu terazisine girecektir, yani sahibine sevap olacaktir."
Buhari, Cihad 46; Nesai, Hayl 11.
 

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
981 - Ebu Mes'ud el-Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, yularlanmis bir deve getirerek: "Bu Allah yoluna bagisimdir" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama:
" Buna karsilik sana, kiyamet gunu, her biri yularlanmis yedi yuz deve vardir!" dedi.
Muslim, Imaret 132, (1892); Nesai, Cihad 46, (6, 49).

982 - Adiyy Ibnu Hatim (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"- Sadakanin hangisi efdal (Allah nazarinda en kiymetli)dir?" diye sorulmustu, su cevabi verdi:
" Allah yolunda bir koleyi hizmete koymak veya Allah yolunda (askerler icin) bir cadir kurmak (bagislamak) veya dol alma yasina basan bir deveyi (hibe, iare veya karz suretinde) bagislamak. "
Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 5, (1626).

983 - Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Kim Allah yolunda bir askerin techizatini temin ederse bizzat gaza yapmis olur. Kim, gazaya cikan bir askerin geride kalan ailesine hayirli himayede bulunursa gaza yapmis olur."
Buhari, Cihad 38; Muslim, Emaret 135,136, (1899); Ebu Davud, Cihad 21, (2509); Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 6, (1628); Nesai, Cih d 44, (6, 46).

984 - Ebu Eyyub (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalàtu vesselam)'i dinledim soyle demisti:
"Size bir cok memleketlerin fethi muyesser kilinacak. Oralarda (komsu kuffarla cihad icin) toplanmis askeri birlikler goreceksiniz. Size bu birliklerle sefere cikmak vazifesi verilecek. Bazilariniz onlarla (hasbi olarak) sefere cikmak istemiyerek, adamlarinin arasindan svisip gazveye (ucretsiz) katilmamanin yollarini arayacak. Arkadan da kendileriyle anlasacak kabileler arastirip, onlara: "Falanca orduya size bedel katilmam icin beni ucretle tutacak yok mu, falanca orduya size bedel katilmam icin beni ucretle tutacak yok mu?" diyecek. Bilesiniz, (hasbeten gazveye gitmekten kacan bu adam) bir ucretlidir, son damlasina kadar kanini akitsa da (gazi degildir, sehit sayilmaz, uhrevi ucretten mahrumdur)."
Ebu Davud, Cihad 30, (2525).

985 - Zeyd Ibnu Eslem anlatiyor: "Ebu Ubeyde, Hz. Omer (radiyallahu anhuma)'e yazarak Rum cemaatlerini ve bunlardan duydugu endiseyi belirtti. Hz. Omer (radiyallahu anh) kendisine su cevabi verdi: "Emma ba'd: Bil ki, mu'min bir kula nerede bir siddet inecek olsa Allah ondan sonra bir ferec (kurtulus) verir. Zira bir zorluk iki kolayliga asla galebe calamaz. Cenab-i Hakk da Kur'an-i Kerim'inde soyle buyurmustur: "Ey iman edenler, sabredin, dusmanlarinizdan daha sabirli olun, cihada hazir bulunun, Allah'tan da korkun ki basariya eresiniz" (Al-i Imran 200).
Muvatta, Cihad 6, (2, 446).

SEHADET VE SEHIDIN FAZILETI

986 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Cennete giren hic kimse dunyaya geri donmek istemez, yeryuzunde olan her sey orada vardir. Ancak sehid boyle degil. O, mazhar oldugu ikramlar sebebiyle yeryuzune donup on kere sehit olmayi temenni eder. "
Bir rivayette su ziyade mevcut: ".. Sehid haric, o, sehidlik sebebiyle mazhar oldugu ustunlukler ve kerametler sebebiyle. . . (donmek ister). "
Buhari, Cihad 5, 21; Muslim,Imaret 108, 109, (1877); TirmizI, Fedailu'l-Cihad 13, (1643);
Nesai, Cihad 30, 6, 32).

987 - Ibnu Ebi Umeyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Allah yolunda oldurulmem; bana butun evlerde ve cadirda yasayanlarin benim olmasindan daha sevgilidir."
Nesai, Cihad 30, (6, 33).

988 - Hz. Mugire (radiyallahu anh) dedi ki: "Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam), Rabbimizin risaletini getirmistir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim oldurulurse cennetlik olacaktir. Bu sebeple biz, olumu, sizin hayati sevdiginizden daha cok seviyoruz."
Buhari, Cizye 1, Tevhid 46, (Buhari, Kitabu't-Tevhid'de muallak olarak kaydetmistir. Rezin tam olarak kaydeder).

989 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam sordu:
"- Ey Allah'in Resulu, Allah yolunda olduruldugum takdirde, butun hatalarim ortulecek mi?"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) : " Evet, sen sabreder, mukafaat bekler, geri kacmadan ileri atilir vaziyette oldugun halde oldurulursen!" diye cevap verdi. Ve adama sordu:
" Nasil sormustun?" Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz sozlerini soyle tamamladi:
" Evet, (kul) borcu haric, butun gunahlarin affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!"
Muslim, Imaret 117, (1885); Muvatta, Cihad 31, (2, 461); Nesai, Cihad 32, (2, 33).

990 - Muslim, Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma)'dan sunu kaydeder:
"- Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Sehidin -borc haric- butun gunahlari affedilir."
Muslim, Imaret 118.
 
Üst Alt