- Katılım
- 8 Ağustos 2011
- Mesajlar
- 457
- Tepkime puanı
- 5
Aslında, Alevi, Ali'yi seven anlamında... Ali'nin yolundan giden anlamında... İslam'ı Ali'nin yaşadığı şekliyle yaşayan anlamında kullanılan bir terkiptir...
Ali derken, Hz Ali... Peygamberimiz'in amcasının oğlu ve damadı...
Tabi ki, mesela bizler, yani sunni denilen kesim,
Hz Ali'nın İslam üzere olduğuna iman eder... Kur'an üzere bulunduğuna iman eder... Dahası ibadet üzere olduğuna, namaz kıldığına, oruç tuttuğuna, Kur'an'ın emirlerini yaptığına yasaklarından da kaçtığına iman eder... Ve bu emir ve yasakları da, ibadet ve taatleri de emredenin Allah olduğuna iman eder Hz Ali... Biz de O'nun bu bağlamda da iman üzere olduğuna inanırız...
Bizim Türkiye'mizde Alevi denilen insanlar vardır... Zaten bunlar, Alevi olduklarını da ifade ederler... Problem yok... Lakin, bizim Hz Ali'ye yüklediğimiz ve O'nda var olan bu güzel misyon ve vizyon, Alevi'ler tarafından pek makbul görülmez...
Çünkü Aleviler, Hz Ali'ye gerek iman, gerek ibadet, gerek Kur'an ve gerekse de hadis ve Peygamber noktasında çok farklı bir misyon yüklerler ve Hz Ali'nin yükledikleri misyon üzere olduğunu da ifade ederler...
Elbet ifade ettiğimin dışında Aleviler vardır ama genellikle Türkiye'deki yapı bu merkezdedir...
Aleviler,
Namaz kılmayan, oruç tutmayan, ibadet etmeyen, Kur'an'a uymayan, Allah'ın emirleri ve nehiyleri istikametinde hayatını yaşamayan, Peygamber'e tabi olmayan, O'nun izinden gitmeyen, camisi ve mabedi olmayan, camide ve mabette namaz kılmayan ve kıldırmayan bir Ali'ye, bir Hz Ali'ye iman ederler...
Dolayısıyla da kadın ve erkek Aleviler, bu şekildeki inanışlarını fiilen de gösterirler ve aynen inandıkları merkezde yaşarlar...
Yukarıda kardeşimiz der ki, ben Sunni'yim...
Kendisinin nasıl iman ettiğini, iman üzere yaşayıp yaşamadığını, namazına ve diğer ibadetlerine müdavim olup olmadığını, Hz Ali'yi nasıl tanıdığını, Kur'an'ın emirleri ve yasakları istikametinde yaşayıp yaşamadığını, orucunu yerine getirir ve abdest üzere olup olmadığını bilemiyorum, ama,
Bildiğim varsa o da şudur...
İfade ettiğim anlamında Aleviler'in, İslam'a, Kur'an'a, Peygamber'e, İbadetler'e, Namaz'a ve diğer emirlere ve Hz Ali'ye yükledikleri mana "sevgi"den öteye gecmez... Onlar da böyle ucube bir anlayış hakimdir...
Dolayısıyla, Sunni olan hanımefendi ile Alevi olan beyefendinin çatışma noktaları teferruatı değil "ASL"ı ifade ediyor...
Dolayısıyla, asl'da var olan derin ve de önemli ihtilafların, evliliğin yarınki günlerinde bir savaşa dönebilir dönmeyebilir de ama, çok da olumlu bir havanın evliliklerine sirayet edeceğini de düşünmüyorum...
Ama şunu da ifade edeyim...
Sunni olduğu halde, ne namaz, ne abdest, ne oruç, ne Kur'an ve ne de Peygamber bilmeyenlerimiz çoktur...
Sunni olup da bu halde olanlar için Alevi Sunni farklılaşmasında bir problem yoktur...
Lakin, İslami yaşayan sunni bir bayan, İslam'ı yaşamayan ve yaşamadığı gibi de inanan bir Alevi beyefendiyle hayatını sürdürebilmesi imkansız gibi bir şeydir...
Aleviler imanca da çok derli toplu insanlar değildir...
Yani nikahın dahi sakıt olmasına da sebebiyet verebilir...
Dikkat edilmelidir... Ziyade düşünülmelidir... Evlilik oyuncak değildir...
Ali derken, Hz Ali... Peygamberimiz'in amcasının oğlu ve damadı...
Tabi ki, mesela bizler, yani sunni denilen kesim,
Hz Ali'nın İslam üzere olduğuna iman eder... Kur'an üzere bulunduğuna iman eder... Dahası ibadet üzere olduğuna, namaz kıldığına, oruç tuttuğuna, Kur'an'ın emirlerini yaptığına yasaklarından da kaçtığına iman eder... Ve bu emir ve yasakları da, ibadet ve taatleri de emredenin Allah olduğuna iman eder Hz Ali... Biz de O'nun bu bağlamda da iman üzere olduğuna inanırız...
Bizim Türkiye'mizde Alevi denilen insanlar vardır... Zaten bunlar, Alevi olduklarını da ifade ederler... Problem yok... Lakin, bizim Hz Ali'ye yüklediğimiz ve O'nda var olan bu güzel misyon ve vizyon, Alevi'ler tarafından pek makbul görülmez...
Çünkü Aleviler, Hz Ali'ye gerek iman, gerek ibadet, gerek Kur'an ve gerekse de hadis ve Peygamber noktasında çok farklı bir misyon yüklerler ve Hz Ali'nin yükledikleri misyon üzere olduğunu da ifade ederler...
Elbet ifade ettiğimin dışında Aleviler vardır ama genellikle Türkiye'deki yapı bu merkezdedir...
Aleviler,
Namaz kılmayan, oruç tutmayan, ibadet etmeyen, Kur'an'a uymayan, Allah'ın emirleri ve nehiyleri istikametinde hayatını yaşamayan, Peygamber'e tabi olmayan, O'nun izinden gitmeyen, camisi ve mabedi olmayan, camide ve mabette namaz kılmayan ve kıldırmayan bir Ali'ye, bir Hz Ali'ye iman ederler...
Dolayısıyla da kadın ve erkek Aleviler, bu şekildeki inanışlarını fiilen de gösterirler ve aynen inandıkları merkezde yaşarlar...
Yukarıda kardeşimiz der ki, ben Sunni'yim...
Kendisinin nasıl iman ettiğini, iman üzere yaşayıp yaşamadığını, namazına ve diğer ibadetlerine müdavim olup olmadığını, Hz Ali'yi nasıl tanıdığını, Kur'an'ın emirleri ve yasakları istikametinde yaşayıp yaşamadığını, orucunu yerine getirir ve abdest üzere olup olmadığını bilemiyorum, ama,
Bildiğim varsa o da şudur...
İfade ettiğim anlamında Aleviler'in, İslam'a, Kur'an'a, Peygamber'e, İbadetler'e, Namaz'a ve diğer emirlere ve Hz Ali'ye yükledikleri mana "sevgi"den öteye gecmez... Onlar da böyle ucube bir anlayış hakimdir...
Dolayısıyla, Sunni olan hanımefendi ile Alevi olan beyefendinin çatışma noktaları teferruatı değil "ASL"ı ifade ediyor...
Dolayısıyla, asl'da var olan derin ve de önemli ihtilafların, evliliğin yarınki günlerinde bir savaşa dönebilir dönmeyebilir de ama, çok da olumlu bir havanın evliliklerine sirayet edeceğini de düşünmüyorum...
Ama şunu da ifade edeyim...
Sunni olduğu halde, ne namaz, ne abdest, ne oruç, ne Kur'an ve ne de Peygamber bilmeyenlerimiz çoktur...
Sunni olup da bu halde olanlar için Alevi Sunni farklılaşmasında bir problem yoktur...
Lakin, İslami yaşayan sunni bir bayan, İslam'ı yaşamayan ve yaşamadığı gibi de inanan bir Alevi beyefendiyle hayatını sürdürebilmesi imkansız gibi bir şeydir...
Aleviler imanca da çok derli toplu insanlar değildir...
Yani nikahın dahi sakıt olmasına da sebebiyet verebilir...
Dikkat edilmelidir... Ziyade düşünülmelidir... Evlilik oyuncak değildir...