Fitne Anında Ne Yapmamız Gerekir?

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
Fitne Anında Ne Yapmamız Gerekir?

Şeyh Ömer b. Muhammed es-Sübeyl

10.08.1422 hicri

Hamd Allah'adır. O'na hamdeder, O'ndan yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah'a sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa ona hidayet verecek yoktur. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur; O tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasulüdür. Allah O'na, ailesine ve ashabına salât ve çokça selam eylesin.

Bundan sonra ey müslümanlar!.. Allah'dan hakkıyla korkun. Çünkü Allah'dan hakkıyla korkmakta bir azık, sapıklıktan korunma, günahlardan selamet, korkulardan emin olma ve helak edici durumlardan kurtuluş vardır. Kim Allah'dan hakkıyla korkarsa Allah ona nur ve ışık verir. Böylece o da, sapıklıkla hidayeti, basiretle körlüğü birbirinden ayırır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Ey iman edenler! Eğer Allah'dan korkarsanız size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.) (8/el-Enfâl/29)

Allah'dan hakkıyla korkun ey Allah'ın kulları! O'nun sağlam şeriatı üzerinde yürüyün. Dosdoğru yoluna sarılın. Çünkü o apaçıktır ve şaşırtma yoktur, dosdoğrudur ve eğrilik yoktur. (Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyun. Başka yollara uymayın. Sonra sizi O'nun yolundan ayırırlar. İşte sakınasınız diye Allah size bunları tavsiye etti.) (6/el-En'âm/153)

Allah'ın dosdoğru yolu, Kur'an-ı Kerim ve güvenilir elçisi Muhammed'in sünnetidir. Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem bu yolda yürümüş ve ashabını eğitmiş, ümmetini bu yola yöneltmiştir. Aşırıya kaçmadan ve ihmal etmeden orta yollu ve itidalli davranarak inançta ve ibadette buna uygun amel etmektir. Allah azze ve celle şöyle buyurur: (Böylece sizi vasat (mutedil) bir ümmet kıldık.) (2/el-Bakara/143) Bu İslam şeriatına has hoşgörülü, yüce bir davadır. Üzerinde yürünmesi gereken hak ve adalet yoludur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.) (11/Hûd/112)

İmanın doğruluğunun ve başarılı olmanın işaretlerinden biri de kişinin hayatı boyunca iyi ve kötü hallerde doğru yolda olmasıdır. İyi hallerinde şükreder ve kötü hallerinde sabreder ve karşılığını Allah'dan bekler. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in üzerinde yürüdüğü ve ümmetini yönlendirdiği yolda yürür. Çünkü hiç bir hayır yok ki Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ümmetine onu göstermesin. Ve hiçbir şer yok ki ümmetini ondan sakındırmasın. Allah kendisiyle dini kemale erdirinceye, bütün insanlar üzerine nimetini tamamlayıncaya kadar er-Rafik el-A'lâ'ya intikal etmedi. Ümmetini apaydınlık bir yol üzere bıraktı, öyle ki ondan ancak helak olanlar sapar. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisinden sonra kıyamete kadar ümmetinin başına gelecek büyük fitneler ve musibetler doğuracak ayrılık ve ihtilafları, çekişme ve bölünmeleri haber verdi. Pusuda yatan düşmanlar, hak ve adalet yolundan sapan kindar kafirler ve cahiller bu fitnelerin ateşini yakar. Fitne ateşi ümmet içinde alevlenir ve harareti artar. Zararı daha fazlalaşır ve tehlikesi büyür. O anda gerçeklerin bir çoğu bilinmez ve anlayışların bir çoğu birbirine karışır. Ölçüler bozulur. Bu nedenle bir çok insan helak olur.

Fitneler işte böyledir. Akıl ve basiret sahiplerini hayrete düşürür. Ümmet içerisinde fitneler büyüyünce işte böyle olur. Ali b. Ebi Talip fitneleri şöyle tanımlar: "Başlangıçta gizlice başlar, sonuçta çirkin bir zulme dönüşür. Kalpler doğru yola koyulmuşken sapar. İnsanlar kurtuluştan sonra sapıklığa düşer. Fitnelerin hücumu karşısında hevalar çeşitlenir. Ortaya çıktığında görüşler karışır. Ona yönelenin belini kırar, ona karışanı parçalar. Fitnelerde hikmet kaybolur. Zalimler konuşur. Yakin bağı çözülür. Akıllı insanlar fitnelerden kaçar. Reziller fitneleri çıkarır. Fitnede akrabalık bağları kesilir ve İslam'dan uzaklaşılır." Daha sonra fitnelerden uzak durmayı tavsiye ederek şöyle der: "Fitnelerin destekçisi ve bidatların mensupları olmayın. Cemaat ipine ve taat kurallarına sımsıkı sarılın. Allah'a mazlumlar olarak gidin, sakın zalimler olarak gitmeyin. Şeytanın hilelerinden ve düşmanların tuzaklarından sakının." Ne yüce ve açık bir niteleme!! Fitne gerçeğini ayrıntısıyla açıklıyor. İman ve yakinle, basiret ve ilimle dolu bir kalpten çıkmış ne yüce bir nasihat!.. Fitne ile imtihan oldu ve onun hakkında bilgi verdi. Fitne ateşine atıldı ve sabretti. Fitneye karşı büyük bir imtihandan geçirildi. Ve ümmete kıyamete kadar kalacak güzel yollar açtı.

Ey Allah'ın kulları!.. Asırlar boyunca fitneler zaman zaman ortaya çıkmaya devam etmiştir. Şimdi de İslam ümmeti uluslararası alandan ortaya çıkan olaylar ve getirdikleri ile imtihan edilmektedir. Bu olaylar, dalgaları birbirine çarpan fitneler ve kasırgaları coşan musıbetler doğurmuştur. İslam ülkelerine ve müslümanlara büyük zararlar ve tehlikeler ulaşmıştır. Öyle ki bunun karşısında keskin görüş ve zeka sahipleri, olayların akışını bilenler dahi şaşkın kalmış önümüzdeki günlerde durumların nereye varacağını bilmekte zorlanır olmuşlardır. İnsanların geneli duyduklarını ve okuduklarını yorumlamakla ve olayları takip etmekle meşguldür. Asılsız haberler ortaya atanlarda bu olayları fırsat bilmektedir. Sabit gerçeklere ve güvenilir bilgilere dayanmayan yalanları uydurma bilgileri ve iftiraları yaymaktadırlar. Bütün dayanakları, toplumda huzursuzluk çıkaran ve kamuoyunu faydasız şeylerle meşgul eden tahminler ve vehimlerdir.

Fitneler alevlendiğinde ümmetin hali böyle olmamalıdır. Musibetler karşısında müslümanın durumu böyle olmamalıdır. Bu gibi durumlarda İslam ümmetine düşen dinine müracat etmek ve yolunu düzeltmektir. Bütün işlerde her seviyede kullar üzerinde Allah'ın şeriatını uygulamaktır. Rabbine dönmesi ve O'na ibadete yönelmesi gerekir. Allah'ın dinine yardım ederek, Allah'ın kelimesini yücelterek, İslam'ı ve İslam ehlini pusuda yatan düşmanların şerrinden ve tuzaklarından koruyarak, tevbe ve istiğfarı çokça yapmalı ve Allah azze ve celle'nin önünde boyun eğmelidir. Bütün bunlar ilahi rahmetin ve rabbani lütfun inmesine, karanlıkların zevaline ve ümmetin üzerinden belanın kalkmasına neden olur. Allah azze ve celle şöyle buyurur: (Allah'dan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.) (27/en-Neml/46)

Ebu Hureyre radıyallahu anh'dan rivayet edilen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Fitneler olacak. O fitnelerden ancak boğulmak üzere olanın yakarışı gibi bir dua kurtarır." Bu hadisi; İbni Ebi Şeybe rivayet eder. Hakim de benzerini rivayet eder ve sahih olduğunu söyler.

Karar makamında olan ve ümmet içerisinde söz sahibi olan kişilerin görevlerinden biri de müslümanların birliği ve safların bütünleşmesi için çalışmaktır. Düşman güçlere ve bozgunculara karşı koymaktır. Fitne ateşinin sönmesine, fitneye yolaçan faktörlerin giderilmesine ve ümmetin menfaatine olacak, kötülükleri ve tehlikeleri ondan uzaklaştıracak kararlarla güç yettiğince etkisini hafifletmeye çalışmaktır. İnsanların geneline ve avama gelince onlar için en uygunu fitnelere dalmaktan kaçınmalarıdır. Her birinin kendisini ilgilendiren dünyevî işlere ve ibadetlere yönelmesidir. Dilini ve diğer azalarını fitneyle ilgili bir şeye karışmaktan korumalıdır. Rasülullah sallallahu alyhi ve sellem ümmetini buna yönlendirmiş, bu şekilde davranmanın kişinin mutluluğu ve başarısını sağladığını, onun kurtuluşuna ve selametine neden olduğunu açıklamıştır. Ebu Davud ve diğer bazı hadis alimleri Mikdad b. Esed radıyallahu anh'dan şunu rivayet etmiştir: "Allah'a yemin olsun ki Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittim: "Mutlu kimse fitnelerden uzak tutulandır. Mutlu kimse fitnelerden uzak tutulandır. Mutlu kimse fitnelerden uzak tutulandır. Ve bela ile imtihan edilip, sabredendir."

Ebu Hüreyre radıyallahu anh'dan rivayet edilen bir hadisde ise Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Sağır ve kör fitneler olacaktır. Onlara yöneleni içine çekecektir. Fitnelere dil ile karışmak, kılıçla vurmak gibidir." Bu hadisi Ebu Davud ve İbni Mâce riveyet eder. Yine Ebu Davud ve ibni Mâce'nin rivayet ettiği bir hadiste Abdullah b. Amr b. As radıyallahu anhuma şöyle der: "Bizler Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem 'in etrafında iken fitneden bahsederek şöyle buyurdu: "İnsanların tabiatlarının bozulduğunu ve güvenilirliklerinin azaldığını ve şöyle olduklarını görürsen..." (Böyle derken) parmaklarını birbirine geçirir. O'na doğru yürüdüm ve şöyle dedim: "Allah beni sana feda kılsın; o zaman ne yapayım?" Şöyle buyurdu: "Evine kapan, diline sahip ol. Bildiğini söyle ve bilmediğini bırak. Kendi işinle ilgilen ve insanların işini bırak!"

Ebu Musa el-Eş'ari radıyallahu anh, Rasülullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Önünüzde karanlık gecenin parçaları gibi fitneler vardır. Kişi onda mü'min olarak sabahlar ve kafir olarak akşamlar. Mü'min olarak akşamlar ve kafir olarak sabahlar. Onda, oturan ayakta durandan daha hayırlıdır. Ayakta duran yürüyenden daha hayırlıdır. Yürüyen koşandan daha hayırlıdır." Dediler ki: "Bize ne emredersin?" Şöyle buyurdu: "Evlerinde oturanlar olun!" Bu hadisi, Ebu Davud ve Hakim rivayet eder ve Hakim sahih olduğunu belirtir.

Bu nebevi yönlendirmelerin arasında sahabenin ve tabiinin önde gelenleri, İslam'ın basiretli imamları yürümüş ve ümmeti de buna yönlendirmişlerdir. Sahabiler arasında fitneler konusunu en iyi bilen Huzeyfe İbnü'l Yemân radıyallahu anh şöyle der: "Fitnelerden sakının. Kimse ona görünmesin. Vallahi bir kimse ona görünürse mutlaka selin gübreyi alıp götürdüğü gibi onu alır götürür. Onu gördüğünüzde evlerinizde toplanın. Kılıçlarınızı kırın. Yaylarınızı parçalayın. Yüzlerinizi örtün." Sahabilerin seçkinlerinden bir bölümü böyle yaptı. Sa'd b. Ebi Vakkas, Abdullah b. Ömer ve benzeri bir çok değerli sahabi fitnelerden uzak durdu. Ümmet onların bu davranışını övdü ve Şeyhulislam İbni Teymiyye'nin zikrettiği gibi bunu onların en büyük menkıbelerinden saydı.

Ey İslam Ümmeti! Allah'dan hakkıyla korkun ve gizli ve açık fitnelerden sakının. Allah'a dönün ve salih amellerle O'na yaklaşın. Afganistan'daki mülteci kardeşlerinize, Filistin ve diğer ülkelerde zulme uğrayan kardeşlerinize yardıma devam edin. Bu iman kardeşliğinin bir gereğidir. İyilik ve ihsan çeşitlerinin en üstünlerindendir. (Nefisleriniz için önden ne hayır gönderirseniz onu hem daha hayırlı, hem de ecir bakımından daha büyük olmak üzere Allah'ın yanında bulursunuz.) (73/el-Müddessir/20)

Ey mü'minler! Rabbiniz celle ve alâ'ya İslam ümmetinden bela ve fitneleri uzaklaştırması, musibet ve sıkıntıları kaldırması için yalvarın. Çünkü O, her şeyi işiten ve cevap verendir. O, ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım. Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla... (İnsanlar "iman ettik" demeleri ile bırakılıvereceklerini ve imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar? Andolsun ki, onlardan öncekileri Biz imtihan etmişizdir. Allah elbette doğru olanları da bilir, yalancı olanları da bilir.) (29/el-Ankebût/2)

Allah beni ve sizleri Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberlerin efendisinin sünnetiyle faydalandırsın. Bu sözümü söyler ve Allah'dan, kendim için, sizin için ve tüm müslümanlar için her türlü günahtan bağışlanma dilerim. Siz de O'ndan bağışlanma dileyin. Şüphesiz O, Çokça bağışlayan ve merhamet edendir.

Temiz, mübarek ve çokça hamd Allah'adır. O'na hamdeder ve büyük nimetleri dolayısıyla O'na şükrederim. Şehadet ederim ki Allah'dan başka ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasulüdür. Allah O'na, ailesine ve ashabına salât ve selam eylesin...

Bundan sonra ey Allah'ın kulları! Allah'dan hakkıyla korkun, Allah'a ibadette ve Allah rızası üzerinde dosdoğru yürüyün. Allah'ın sevdiği ve razı olduğu salih ameller ve sözlerle, İnsanların Efendisi sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetiyle Allah'a yaklaşın. Çünkü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ümmetine sürekli nasihat etmiş, onu daima kendisi için hayırlı olacak şeylere yönlendirmiş, mutsuzluk ve sapıklığa yolaçacak etkenlerden sakındırmıştır.

Şüphesiz O'nun ümmetine nasihatlerinin en büyüklerinden ve tevcihâtının en yücelerinden biri de kişiyi engelleyecek genel ve özel fitneler ve benzeri başa gelmeden ve ihmal dolayısıyla pişman olunmadan, ömrün günlerini ve hayatın her vaktini ibadet ve tâat çeşitleriyle değerlendirmeye teşvik etmesidir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in en büyük öğütlerinden biri de bu konuda Tirmizi ve diğer bazı alimlerin Ebu Hureyre radıyallahu anh'dan rivayet ettikleridir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Yedi şeyden önce salih ameller işlemeye bakın. Unutturan bir fakirlik, azgınlaştıran bir zenginlik, aklı karıştıran bir ihtiyarlık, yokeden bir ölüm ya da Deccâl'i mi bekliyorsunuz? (O Deccâl) ne kötü beklenendir. Ve ya Kıyamet'i mi (bekliyorsunuz?) Kıyamet, daha vahim ve daha acıdır."

Bazı alimler bu hadis üzerine şöyle derler: Bundan kasıt, Deccâl'in ortaya çıkmasından önce ibadet etmekte acele etmeye, felaketler gelmeden önce vakitleri değerlendirmeye teşvik vardır.

Allah'dan hakkıyla korkun ey Allah'ın kulları!.. İbadetlerde yarışın. Fitnelerden önce salih ameller işleyin. Bid'atlardan ve sonradan ortaya çıkan amellerden sakının. Bazı insanların bu ayda yaptıkları bid'atlardan biri de Şaban ayının onbeşinci gecesini kutlamak; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den ve sahabeden nakledilen sahih bir rivayet olmamasına rağmen o geceye has ibadetler yapmaktır. Ümmetin geçmiş alimlerinin bu geceyi kutladığı rivayet edilmemiştir. Bu; İmam Nevevi'nin, İmam Iraki'nin, Şeyhulislam İbni Teymiyye'nin ve diğer İslam alimlerinin belirttiği gibi sonradan uydurulmuş bir iştir.

Ey Allah'ın kulları!.. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yoluna sarılın ve bu bid'atten sakının!. Çünkü yolların en hayırlısı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yoludur. Amellerin en kötüsü sonradan uydurulanlarıdır. Sonradan uydurulan her amel bid'at ve her bid'at sapıklıktır. İşitin, itaat edin ve cemaatten ayrılmayın. Şüphesiz Allah'ın eli cemaatle beraberdir.

İzzet sahibi ve çokça bağışlayıcı olan Allah'ın emrettiği gibi seçilmiş peygambere salât ve selam getirin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurur: (Muhakkak ki Allah ve melekleri peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O'na salât ve çokça selam eyleyin.) (33/el-Ahzâb/56)

Devamı. Söylentiler Karşısında İslam'ın Tutumu
 
Üst Alt