Bugün ISLAM radyoda bir zatın, namazı ne için kıldığımız ile ilgili bir şeyden sözediyordu.
Dilimin döndüğünce özetlemeye çalışayım. “Ermişler, namazı Allah’ın rızasını kazanmak için kılarlar. Öyleyse, kendimize bu denli bir kişi bulup ona sımsıkı sarılalım.
Zira, namazını dosdoğru kılan, Hz. Muhammed’i ( S.A.V ) çok anan biri sizi de mutlaka bir noktada içine çekecektir. O zatlardır ki; Cenneti, içinde güzellikler olduğu için değil, Allah’ın rızası orada olduğu için isterler.
Cehennemden, eza ve azap orada olduğu için korkmaz, Allah’ın rızası orada olmadığı için günahlardan uzak durmaya çalışırlar.” dedi radyodaki kişi. Bu sebeple benim şahsi fikrim, anne ve babamızdan daha çok zaman geçirdiğimiz gerek iş, gerekse sosyal çevre arkadaşlarımızı ve yanında bulunduğumuz kişileri Allah yoluna kendini adamış kişilerden seçmeye gayret ederek ilk adımı atmış olmakla başlayalım işe.
Bu sayede Allah’ın izniyle, iyilikler, suyun üzerine bir taş düştüğünde oluşan halkalar gibi hızla ve büyüyerek devam eder ve İslam’ın ışığı herkesi sarar…
Bir Hadis-i şerif’te; “Bir mümmin diğer bir müminin aynasıdır. Eğer bir kardeşinizin hatasını görürseniz hemen düzeltiniz.” buyurulmaktadır.
Buradan dar bir anlam çıkarmak istenirse, bir mümin nasıl saçını başını aynaya bakarak düzeltiyorsa, kardeşininkini de düzeltsin denilebilir ki Allah’ın izniyle gönülden yapılırsa bunun bile sevabı vardır bu hadise göre. Daha derin manada düşünülürse, Allah’a olan kulluğunu yerine getirmekte ( ibadetlerinde ) bir aksaklık gördüğümüz bir kardeşimizi de aynamız olarak görüp, ona çeki düzen vermek durumundayız anlamı çıkarılabilir.
Daha dünyevi bir anlatımla, arkadaşımız namaz vaktinde bizi sinemaya davet ediyor ise, aynadaki aksimize çeki düzen verme anının geldiğini hatırlamalıyız.
Arkadaş ve çevremize de dikkat ederek, yanlız kendimizi düşünerek değil, bütün aynalardaki akislerimizi düzene sokmak, İslamiyete dahil olmayı düşünen ve bunun için bir vesile bekleyen bir çok insana da ışık olacaktır. İslamiyet dar kalıplarda düşünelecek bir din değil, cihanı kapsayan bir din olduğu içindir ki; bu denli hızlı yayılabilmektedir. Bir düşünün, eğer her inanan mümin bir kardeşini doğru yola çekmek için vesile olsa ve dünyada İslamiyet herkese zuhur etse, dünyada ne bir savaş, ne bir çatışma ne de bir fenalık görürüz AllaHIN izniyle.