- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
ZÜLKİFL ALEYHİSSELÂM:
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden Asıl ismi Bişr'dir Elyesâ aleyhisselâmdan sonra; kızmadan, sabır göstererek Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmeyi üzerine aldığı, kefil olduğu için kefâlet sâhibi mânâsına Zülkifl denilmiştir
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
(Yâ Muhammed!) İsmâil'i, İdrîs ve Zülkifl'i de yâd et (onların yüksek ve pek mükemmel hâllerini hâtırla) Hepsi de sabr edenlerden idiler Ve onları da rahmetimiz içine (peygamberlik vermek, yâhut âhiret nîmetlerine kavuşturmak sûretiyle) aldık Şüphe yok ki, onlar sâlihlerden idiler (Enbiyâ sûresi: 85, 86)
(Yâ Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem!) İsmâil'i, Elyesâ'ı ve Zülkifl'i yâd et (Onların pek mükemmel hâllerini kavmine anlat) Ve (onların) hepsi de hayırlılardandı (Sâd sûresi: 48)
Elyesâ aleyhisselâmın amcasının oğlu olan Zülkifl aleyhisselâm, İsrâiloğullarına Mûsâ aleyhisselâmın dîninin emir ve yasaklarını teblîğ etti
Tevrât-ı şerîfi okuyup insanlara onun hükümlerini bildirdi Tebliğ vazîfesini hakkıyla yerine getirdi.
Şam beldelerinden bir beldede vefât ettiği rivâyet edilmiştir (Râzî, Nişâbûrî, Kurtubî, Nişâncızâde)
ZÜMER SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin otuz dokuzuncu sûresi.
Zümer sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) Yetmiş beş âyettir İsmini yetmiş bir ve yetmiş üçüncü âyetlerde geçen Zümre kelimesinin çoğulu olan zümer kelimesinden almıştır Sûrede Kur'ân-ı kerîmin Allahü teâlâ tarafından indirildiği, zâlimlerin âhirett e cezâlarının sonsuz olduğu, kıyâmet ve âhiret hâlleri bildirilmektedir. (Kurtubî, Râzî, Senâullah Dehlevî)
Zümer sûresinde meâlen buyruldu ki:
Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir (Âyet: 9)
Resûl-i ekrem, Zümer ve İsrâ sûrelerini okumadan uyumazdı (Hazret-i Âişe-Tirmizî)
ZÜNNÂR:
Papazların bellerine bağladıkları ipten veya kıldan örme kaba sert ve uçları öne sarkık kuşak.
Allahü teâlânın evliyâsını, enbiyâsını (peygamberlerini) ve ulemâsını (İslâm âlimlerini), bunların sözlerini ve fıkıh kitablarını ve fetvâları tâzim edecek (saygı gösterecek, hürmet edecek) yerde tahkîr etmek yâni aşağılamak küfürdür.
Dinden çıkmaya sebebdir Kâfirlerin âyinlerini beğenmek, zarûret yok iken zünnâr kuşanmak ve küfr (kâfirlik) alâmetlerini kullanmak küfürdür, îmânı giderir (Kutbüddîn-i İznîkî) Sen dereyi geçmeden ummânı arzûlarsın, Zünnârını kesmeden îmânı arzûlarsın. (Niyâzi Mısrî)
ZÜRRİYYET:
Soy, nesil.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Ey Rabbimiz! Bizi sana teslîmde, boyun eğmekte ve ihlâsta sâbit kıl Zürriyyetimizden bir topluluğu da sana itâatkâr ve boyun eğici kıl (Bekara sûresi: 128) Hudâ Rabbim, Nebîm hakka, Muhammeddir Resûlullah, Hem İslâm dînidir, dînim, kita bımdır kelâmullah Akâidde, Ehl-i sünnet oldu mezhebim hamdolsun, Amelde Ebû Hanîfe mezhebi, mezhebim v Dahî zürriyyetiyim Âdem aley hisselâmın hem, Halîl'in milletiyim, dahî, kıblem Kâbe, Beytullah (M Sıddîk Gümüş)
ZÜYÛF:
Altın ve gümüş oranı yarıdan az olan paralar
Züyûf ile ödünç verdikten sonra, o züyûfun kıymeti kalmasa, İmâmeyne yâni İmâm-ı Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre teslim ettiği zamandaki kıymetinde altın veya bu kadar altın karşılığı geçer akçe ile ödenir Kıymeti değişirse, Ebû Yûsuf'a göre yine böyledir. (İbn-i Âbidîn)
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden Asıl ismi Bişr'dir Elyesâ aleyhisselâmdan sonra; kızmadan, sabır göstererek Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmeyi üzerine aldığı, kefil olduğu için kefâlet sâhibi mânâsına Zülkifl denilmiştir
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:
(Yâ Muhammed!) İsmâil'i, İdrîs ve Zülkifl'i de yâd et (onların yüksek ve pek mükemmel hâllerini hâtırla) Hepsi de sabr edenlerden idiler Ve onları da rahmetimiz içine (peygamberlik vermek, yâhut âhiret nîmetlerine kavuşturmak sûretiyle) aldık Şüphe yok ki, onlar sâlihlerden idiler (Enbiyâ sûresi: 85, 86)
(Yâ Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem!) İsmâil'i, Elyesâ'ı ve Zülkifl'i yâd et (Onların pek mükemmel hâllerini kavmine anlat) Ve (onların) hepsi de hayırlılardandı (Sâd sûresi: 48)
Elyesâ aleyhisselâmın amcasının oğlu olan Zülkifl aleyhisselâm, İsrâiloğullarına Mûsâ aleyhisselâmın dîninin emir ve yasaklarını teblîğ etti
Tevrât-ı şerîfi okuyup insanlara onun hükümlerini bildirdi Tebliğ vazîfesini hakkıyla yerine getirdi.
Şam beldelerinden bir beldede vefât ettiği rivâyet edilmiştir (Râzî, Nişâbûrî, Kurtubî, Nişâncızâde)
ZÜMER SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin otuz dokuzuncu sûresi.
Zümer sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) Yetmiş beş âyettir İsmini yetmiş bir ve yetmiş üçüncü âyetlerde geçen Zümre kelimesinin çoğulu olan zümer kelimesinden almıştır Sûrede Kur'ân-ı kerîmin Allahü teâlâ tarafından indirildiği, zâlimlerin âhirett e cezâlarının sonsuz olduğu, kıyâmet ve âhiret hâlleri bildirilmektedir. (Kurtubî, Râzî, Senâullah Dehlevî)
Zümer sûresinde meâlen buyruldu ki:
Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir (Âyet: 9)
Resûl-i ekrem, Zümer ve İsrâ sûrelerini okumadan uyumazdı (Hazret-i Âişe-Tirmizî)
ZÜNNÂR:
Papazların bellerine bağladıkları ipten veya kıldan örme kaba sert ve uçları öne sarkık kuşak.
Allahü teâlânın evliyâsını, enbiyâsını (peygamberlerini) ve ulemâsını (İslâm âlimlerini), bunların sözlerini ve fıkıh kitablarını ve fetvâları tâzim edecek (saygı gösterecek, hürmet edecek) yerde tahkîr etmek yâni aşağılamak küfürdür.
Dinden çıkmaya sebebdir Kâfirlerin âyinlerini beğenmek, zarûret yok iken zünnâr kuşanmak ve küfr (kâfirlik) alâmetlerini kullanmak küfürdür, îmânı giderir (Kutbüddîn-i İznîkî) Sen dereyi geçmeden ummânı arzûlarsın, Zünnârını kesmeden îmânı arzûlarsın. (Niyâzi Mısrî)
ZÜRRİYYET:
Soy, nesil.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Ey Rabbimiz! Bizi sana teslîmde, boyun eğmekte ve ihlâsta sâbit kıl Zürriyyetimizden bir topluluğu da sana itâatkâr ve boyun eğici kıl (Bekara sûresi: 128) Hudâ Rabbim, Nebîm hakka, Muhammeddir Resûlullah, Hem İslâm dînidir, dînim, kita bımdır kelâmullah Akâidde, Ehl-i sünnet oldu mezhebim hamdolsun, Amelde Ebû Hanîfe mezhebi, mezhebim v Dahî zürriyyetiyim Âdem aley hisselâmın hem, Halîl'in milletiyim, dahî, kıblem Kâbe, Beytullah (M Sıddîk Gümüş)
ZÜYÛF:
Altın ve gümüş oranı yarıdan az olan paralar
Züyûf ile ödünç verdikten sonra, o züyûfun kıymeti kalmasa, İmâmeyne yâni İmâm-ı Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre teslim ettiği zamandaki kıymetinde altın veya bu kadar altın karşılığı geçer akçe ile ödenir Kıymeti değişirse, Ebû Yûsuf'a göre yine böyledir. (İbn-i Âbidîn)