Zekat fitre fidye

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
ZEKAT FİTRE FİDYE

"Ya Muhammed! Servet sahiplerinin mallarından zekât al! Zekât onların mallarını temizler, vicdanlarını artırır." (Tevbe 103)
"Zekâtlar ALLAH'tan bir farz olarak ancak yoksullara, düşkünlere (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslam'a) ısındırılacak olanlara, (esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyen) esir ve kölelere, (borcuna karşılık malı olmayan) borçlulara, ALLAH yolunda olanlara, (harçlıksız kalmış) yolcuya mahsustur. ALLAH alîm ve hakîmdir." (Tevbe 60)

Fakirlere zekât verirken şu sırayı gözetmek daha faziletlidir:
a- Önce fakir olan kardeşler.
b- Kardeş çocukları,
c- Amca, hala, dayı ve teyzeler
d- Bunların çocukları
e- Diğer mahremler
f- Komşular
g- Meslektaşlar.
h- Zekât verecek kişinin bulunduğu köy ve şehir halkı.

- Bir kimse kendi yakınları muhtaç durumda iken onları bırakıp başkalarına zekat verse, zekat borcunu ödemiş olmakla beraber sevabına nail olamaz.

- Zekat malın bulunduğu yerdeki fakirlere verilir. Bir başka yere nakledilmesi mekruhtur. Ancak başka yerdeki yakınları ve ihtiyaç sahipleri varsa nakledilmesi caiz olur. Zekât parasını günah yolunda harcayarak veya israf edecek olan kimselere vermek doğru değildir.

- Zengin bir kimse evinde kiracı olarak oturan fakirden ücret almayıp bunu zekatına saysa zekatını ödemiş olmaz. Çünkü zekâtta mal ve paranın fakirin eline geçmesi şarttır. Burada ise faydalanma varsa da fakirin eline geçen bir şey yoktur.

- Bayramlarda ve diğer günlerde muhtaç olan hizmetçilere ve çocuklara veya bir müjde haberi getiren fakirlere verilen ödüller zekat niyeti ile verilebilir.

- Fakirdeki alacağını zekata saymak isteyen kimse alacağı kadar parayı fakire zekat olarak verir. Fakir de aldığı bu parayı borcunu ödemek üzere alacaklıya iade eder. Böylece zengin zekatını vermiş fakir de borcunu ödemiş olur.

- Haram mal için zekât vermek gerekmez. Haram malın sahibi mevcut ise sahibine verilmesi, sahibi mevcut değilse fakirlere dağıtılması gerekir. (Diyanet İslam İlmihali)
İslam bilginleri her çeşit ticaret malının kural olarak zekâta tabî olacağında görüş birliğindedir.
Ticaret mallarının sene sonunda kıymetleri maliyet fiyatlarına göre tesbit edilir.
Ticarete konu olan her mal şartları tahakkuk edince zekâta tabî olur. Bunları sayı ile sınırlamak mümkün değildir. Her çeşit giyim eşyası, gıda maddeleri, inşaat malzemeleri ticaret niyeti ile elde bulundurulursa o ticaret malıdır ve zekâta tâbidir.

Ticaret malları, sene içinde eksilir veya başka bir malla değiştirilirse üzerinden bir yıllık sürenin geçmesi şartı kesilmiş olmaz. Tüccar sene sonunda sahip olduğu mallarının zekâtının değerini hesaplar. Buna mevcut parasını ve alacaklarını ilave eder. Bulduğu toplam değerden %2,5 zekât olarak verir.

TOPRAK ÜRÜNLERİNİN ZEKÂTI (ÖŞÜR)

Hemen bütün hadis ve fıkıh kitaplarının kaydettiği Peygamberimiz sallALLAHu aleyhi ve sellemden rivayet edilen:
"Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde öşür (1/10) kova (motorla veya elektrikle) sulanan toprak mahsullerinde nısıf öşür (1/20) vardır." (Buhârî) anlamındaki hadis toprak ürünlerinden ne nisbette zekât alınacağını göstermektedir.
Buna göre toprak ürünlerinin zekâtı toprağın sulama tekniğine göre belirlenmektedir. (İman ve İbadetler İlmihali, Türkiye Diyanet Vakfı yay.)

- Zekâtın zekât verilen fakirin mülkiyetine geçirilmesi şarttır. Fakire yedirilen yemek zekât yerine geçmez.

- Zekât parası ile mektep, mescit, çeşme, yurt binası, vakıf binası ve benzeri binalar yaptırılamaz.

- Bir kimse malının zekâtını vakti gelmeden peşin olarak verebildiği gibi birkaç senelik zekâtını da peşin olarak verebilir.

- Zamanımızda bir kısım kurumlar zekât zarfı dağıtarak halktan zekât ve fitre olarak topluyorlar. Bu toplanan paralar, fakirlere, muhtaçlara dağıtılmıyor da, o kurumların çeşitli ihtiyaçları için harcanıyorsa bu verilen paralar asla zekât olmaz. Böyle kurumlara zekât verenler, yeniden vermek mecburiyetindedirler.

- Zekâtı açıktan, sadakaları gizli vermek efdaldır. Ancak bir fakire zekât verirken bu zekât parasıdır ve falanın zekâtıdır demeye gerek yoktur. O malı zekât olarak vermeye kalben niyet kâfidir. Dil ile söylemeye gerek yoktur. Zekât verilen fakir çok hassas birisi ise ona zekât olduğun söylememek daha münasiptir.

- Fakirler ile zenginleri arasında aracı olan gerek şahıslar ve gerekse vakıflar bu konuda çok dikkatli olmalıdırlar. Zekât paraları ile diğer gelirleri birbirine karıştırmamalıdırlar. Kendilerine emanet edilen zekât ve sadakaları araştırarak, soruşturarak en muhtaç, en çok müstahak olanlara vermelidirler. Araştırma imkânı olmayan zenginler de zekâtlarını rasgele dağıtmamalı, kendisinden emin oldukları ve zekatları layığına ulaştıracaklarına inandıkları şahıs ve vakıflar aracılığı ile muhtaç ve fakirlere ulaştırmalıdırlar. (İslam Ahkamı, Zeki Soyak)

- Zamanımızda gençlerin yeterince dinini öğrenemediği, helal ve haramların dikkate alınmadığı bir ortamda gençliğin imanlı ihlâslı yetişmesi için onlara zekâtla beraber her türlü yardımda bulunulması uygun olur. Bununla beraber parayı verip yetinilmemeli, din-i mübin-i İslam'a hadim iyi insan, faydalı insan, Muhammedî ahlaka sahip gençlerin yetişmesine vesile olalım.

- Zekâtı fakire verirken veya zekât için mal ayırırken bunun zekât olduğuna kalp ile niyet etmek gerekir. Dil ile söylenmesi gerekmez. Bir mal fakire niyetsiz olarak verilince bakılır, eğer mal henüz fakirin elinde bulunuyorsa, zekâta niyet edilmesi yeterlidir. Fakat elinden çıkmış ise niyet edilmesi yeterli değildir.

FİTRE SADAKASI


- Fitre sadakası, Ramazan ayının sonuna yetişen ve temel ihtiyaçlarından başka en az nisab miktarı bir mala sahip bulunan her müslüman için verilmesi vacip olan bir sadakadır. Bu bir yardımlaşmadır. Orucun kabulüne ve ecel yastığında ruhunun bedenden güzel bir halde ayrılışına, kabir azabından kurtuluşa bir yoldur. İnsanlık arasında muhabbete bir vesiledir.

- Fitre sadakası Ramazan bayramının birinci günü fecrin doğuşundan itibaren vacib olursa da bundan önce ve bundan sonra da verilebilir. Önceden verilmesi ile fakirlerin bayramlık ihtiyaçlarının karşılanmasına bir vesiledir.

- Nisaba malik olan bir mümin hem kendisi hem de bunak ve mecnun olan evladı, hem de küçük yaşta olan çocukların fıtır sadakasını vermekle yükümlüdür.

  • Bir kimse kendi zevcesinin ve akıl sağlığı yerinde büyük evladının fitre sadakasını vermekle yükümlü olmaz ama kendi aralarında konuşur birbirinin izni ile kendi mallarından verecek olsa yeterli olur.
  • Bir kimse fitresini bir fakire verebileceği gibi, birkaç fakire de dağıtabilir. Birçok kimseler de fitrelerini birkaç fakire verebilecekleri gibi, bir fakire de verebilirler.

- Fakat bir görüşe göre bir fitre birkaç kimseye verilmez.

FİDYE

ALLAH Teala ayet-i celilede:
"Sayılı günlerde oruç size farz kılındı. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı günler kadar) diğer günlerde kaza eder. Oruç tutmaya muktedir değil ise bir fakiri doyuracak kadar fidye verir." (Bakara 184) buyurmaktadır.
Bu fidyeler ramazanın başlangıcında verilebileceği gibi ramazanın içinde veya sonunda da verilebilir. Her sene belirlenen fidyeden ödenir. Daha fazla öderse güzel olur. Fakirin fidye vermeye gücü yetmez ise ALLAH'tan bağışlanmasını ister. Hastalıklarından kurtulur, oruç tutabilecek durumda olursa oruçlarını kaza eder. Ödedikleri paralar ise nafile sadaka hükmünde kalır.

ALLAH'ım Ümmet-i Muhammedi Kur'an'a mahkum et. Âmin!


 
Üst Alt