Yıldızname, Astroloji Nedir

ferit

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Şubat 2011
Mesajlar
365
Tepkime puanı
21
Yıldızname, Astroloji Nedir, Nasıl Oluşmuştur?:

Öncelikle "Astronomi" ve "Astroloji" arasında ki kavram farklarını öğrenmemizin gerekli olduğunu düşünnüyorum. Astronomi, uzay cisimleri bilimi adıdır, nasıl Meteoroloji gökyüzü bilimi üzerinde hava şartlarına dair olan bilimin adı, Jeoloji yeryüzü fiziki yapı biliminin adı ise, Astronomi de uzayda bulunan ALLAH'ın yarattığı cisimlerin fiziki bilimine verilmiş bir ad'dır. Astroloji ise uzay cisimlerinin fiziki konumları ve değişkenlikleri üzerinde oluşturulmuş bilime dayanmayan batıl inançtan gelen bir fal çeşidinin adıdır. Sözlüğe baktığımız da "Astroloji" kelimesinin, eski latince ve grekçe den gelen bir kelime olduğunu, "astro" =yıldız, "loji"=name anlamına gelmekte olduğunu gösterir, bugün ki Türkçemize çevrildiğinde "Yıldızname" kelimesine denk gelmektedir. Aslında bu "astroloji" kelimesinin kökü çok daha eskiye, eski Türklere dayanmaktadır.

Hepimizin bildiği gibi yeryüzüne, her kavime Alla'ın kendi dinini (İslam'ı) anlatan, mesajcılığını yapan elçiler Peygamberler yollamıştır, 128 000 olarak telafüz edilen Peygamberler gönderilmiştir ALLAH tarafından. Son ResulAllah Muhammed Mustafa'dan (sas) önce her kavime birer Peygamber gönderildiği gibi bizim Türk kavmimize de ALLAH'ın dinini (İslam) telkin eden bir Peygamber gelmiştir. Bilindiği gibi bugün İncil diye kabul ettiğimiz kutsal kitap içinde ALLAHın sözünü, Hz. İsa (as) gerçek sözlerini, zamanının Sabahelerin yazmış olduğu İsa'dan (as) gelen Hadisleri ve uydurma nice hikayeleri, hatta pornografiyi bile içermektedir. O sebeple bugün İncil diye adlandırdığımız kitap orijinalinden çok uzaklaşmış ve Kurani Kerimde de belirtildiği gibi "ALLAHın yolundan şaşmışlar" inancı olan Hıristiyanlığa sebep vermiştir. Bu tahribata rağmen mevcut İncil'de ALLAH'ın sözü olan, aktarılmış gerçeklerde vardır. Bunlardan biri de İncil'de yer alan Adam & Havva (as) dan sonra takip eden Peygamberler soyağacıdır. Bu soyağacına göre Türk kavminin Nuh'un (as) torunu olan Yafes'ten (as) türemişlerdir, (İbranice & Arapçanın kök dili olan) Aramaikce'de "Japheth/Yapheth" olarak geçmektedir Yafes'in (as) adı. Aynı soyağacına göre Arap kavmi İsmail'den (as), İsrailoğulları ise İşhak'dan (as) türemiştir ve İsmail & İşhak (as) kardeştir. Elbet kesin kerçeği, ve herşeyi bilen ALLAH'tır.

Türk kavmine de gönderilen Peygamber sebebiyli Türklerin bir bölümü müslüman olmuş bir bölümü inkara gitmiştir, her kavme gönderilen her Peygamberden sonra olduğu gibi. Türkler kendilerine gönderilen Peygamberden sonra zaman içinde dine bidat katarak dinden uzaklaşmış ve zaman içinde Türklere özgü "şamanizm" inancına dönmüştür, Türkler kendilerine gönderilen Peygamberi cennete göçünde sonra dinlerinde eksiltme, ekleme ve unutma yaşata yaşata nesiller sonrası şaman inancını oluşturmuş, bu şaman inancında da adını "GökTengri" verdikleri tanrı'ya tapmaya başlamışlardır. Şimdi konumuza açıklık getirmesi burada biraz Etimoloji (dil bilimi) biliminden faydalanmak gerekmektedir. Eski Türkçemizde "As/Uz" Bilge kişi demektir, vaktinde Türk kavmine gelen Peygambere de Türkler zaman içinde "As/Uz Olan" demeye başlamıştır, ve (nasıl günümüzde Hıristiyanlar Hz. İsa (as) ilahlaştırdılarsa) Türkler kendilerine gelen bu Peygamberi (as) nesiller sonra ilahlaştırmıştır ve ona "O UZ" demeye başlamıştır, ki bu sebeple de bu Türk kavmi zamanla kendine "OUZ-OĞUZ" demeye başlamıştır, Oğuz Türkleri kavramı da buradan gelmektedir. Tabi Türkler "O Uz" diye adlandırdıkları bu Peygamberin arkaya kalan vahiylerinden dolayı (Ahireti, Cehennemi-Cenneti, Gökleri, ALLAHın Arşını anlatmasından dolayı) bu Peygamberin "Göklerden" geldiğine inanmış, zaman içinde de Türkler Gök'ün kutsal olduğuna inanmaya başlamış ve kendilerine aynı zamanda "Gök Türk" demeye başlamıştır. Gök yüzünü kutsal saymaya başlayan Türkler, GökTengri yi tapar olmuş şamanizm oluşmuştur. Tanrı kelimesinin kaynağı da, eski Türkçede Güneş, Tan'ın, doğuş yerine verilen TanYeri kelimesinden nesillerle gelişerek "Tanrı" şeklini almıştır, yani Türk kavmi İslami vahiy eden Türk kavmine gelmiş Peygamberi ilahlaştırıp, gök ile bağlantı kurmuş ve o Peygambere "O UZ" = Bilge Olan O ve GökTanrı'ya inanır olmuşlar.

Tabi zamanla Türklerde oluşan bu sapmalar beraberinde batıl inançlar getirmiş, Türk'ler "O UZ"un bilgisine sahip olabilmek için gök yüzünde ki cisimlere, yıldızlara bakarak batıl düşünceler oluşturmuş ve 12 hayvanlı takvim oluşturmuştur. Türk'ler göç ettikçe bu inanışlarını Çin'e yaymış, eski Çinlilerde bugün dahil kullandıkları "hayvanlı" Çin takvimine sebebiyat vermiştir, benzer şekilde Türklerin göçü ile diğer coğrafyalara inannışlarını taşımışlar, Hindistan yarım adasında benzer inanışlara sebebiyat vermişlerdir. Aynı şekilde Türkler eski çağlarda Anadoluya ve Doğu Avrupa'ya göç etmişlerdir. Bugün Milli Eğitim Bakanlığımızın dahil bastığı kitaplarda belirtildiği gibi Türkler Anadoluya 1071 Malazgirt savaşından sonra gelmemiştir, bu sahte tarih anlatışı Oryentalist ideoloji güden batılılar tarafından empoze edilmiş sahte ve eksik bir tarihi anlatımdır ve maalesef halen günümüze kadar kendi devletimiz bile buna alet olmaktadır. Halbuki Türk kavminin Anadoluya ve Doğu Avrupaya göçü on bin yıla yakındır, ve kendi başına düzinelerce ciltler yazılabilecek kapsamda ve derinliktedir.
Velhasıl, Türklerin binlerce yıl önce Anadolu ve Doğu Avrupaya doğru göçü sırasında, bildiklerini ve inanışlarını da beraberinde getirmeleri söz konusu olmuştur. Bu göçlerinden dolayı Türkler bu bölgede yaşayan ve daha sonra bu bölgeye göç eden diğer halklarla (Grekler, Daçyalılar, İliryalılar, Makedonlar ve Slavlar) ile karışmıştır. Türkler, "O UZ" diye kabul ettikleri Bilge İnsanın (Türklere gönderilmiş Peygamberin a.s.) dinini anlamak için uyguladıkları yıldızları okuyup tanımlama batıl inancını bu halklara özellikle Greklere (bugün Yunan dediğimiz millete) aktarmıştır, bugünki Yunanlıların ataları da bu UZ/AS olan kişinin dinini anlamak için bu batıl inancı almışlar ve uygular olmuşlar, buna da UZ/AS-O'DUR-LOJİ kelimesi ile adlandırmışlardır bu batıl sanatı, yani AS-TUR-LOJİ, yani ASTROLOJİ ingilizce de ASTROLOGY. Eski Grekçede "-logy" "-loji" bir mevzunun "bilimi" anlamına gelir, yukarıda bahsettiğimiz "meteor-oloji", "jeo-loji" veya "psiko-loji" de olduğu gibi, "logy/loji" eki bir nevi bugünümüz Türkçemizde kullandığımız "name" eki gibidir. Bu sebeple ASTROLOJİ kelimesi de Türklerden geçmiş olan, "UZ OLAN O'nun" yani Bilge Olan Peygamberin dinini anlamak için uydurulmuş bir batıl inancın Grekçeleşmiş ve ASTROLOJİ olan şeklidir, ve günümüzde astroloji kelimesinin güncel Türkçe şekili "YILDIZNAME"dir.

Yıldızname uydurması gördüğümüz gibi, bilindiği üzerine eski Türkler tarafından kendilerine gelen Peygamberin zamanından sonra vahyedilen dinden uzaklaşmaları, ekleme/çıkartma yaparak nesiller sonrası oluşturdukları batıl inançlarından gelmektedir ve İslamiyet dışı bir şer uydurmasıdır ve Türklerin göçlerle değişik coğrafyalara yayılması ile birçok millete aktarılmış, ve o milletlerin de kendi batıl inanışlarında yer almaktadır, eski putperestlerin çoğu Yıldızname inanışlarını taşımaktaydı, Hintliler, Grekler, Çinliler, Sümerler ve Araplar bunlardan birkaçıdır. Yukarıda ki paragraflarda yaptığım tespitlerin hepsini tarihçiler, iki örnek olmak üzere, Kazım Mirşan ve Polat Kaya'nın yaptıkları derin ve aydınlatıcı araştırmalarında bulabilirsiniz. Çok değerli çalışmaları olan bu iki bilgin bilimcilerin çalışmaları maalesef "mason hegomanyası" altında olan eğitim sistemimiz ve kültürümüzde pek susturulmaya çalışılmaktadır, ama samimiyeti ile araştırmak isteyenler için düzinelerce kaynaklar bulunmaktadır.
 
Üst Alt