- Katılım
- 23 Nisan 2011
- Mesajlar
- 3,344
- Tepkime puanı
- 25
İnsanlar, zenginlik ve fakirlik yönünden eşit değildir. Bir kısmının malî durumu iyi iken bir kısmı da fakirdir. Anne ve babası ile aile yuvasında huzur içinde büyüyen çocuklar olduğu gibi, öksüz kalmış ve yuvası dağılmış ve yıkılmış çocuklar da vardır. Sonuç olarak insanların sosyal durumları aynı değildir.
Bunun için dinimiz, durumu her yönü ile iyi olanların yoksulları ve öksüzleri görüp gözetmelerini öğütlemiştir.
Kendi çocuklarımız gibi öksüzler de bize Allah'ın emanetidir. Çocuklarımızla ilgilendiğimiz gibi onlarla da ilgilenmemiz lazımdır. Çünkü onların anası da babası da biziz. Onların, kendi çocuklarımız gibi eğitilip yetiştirilmesi ve toplum için yararlı birer insan haline getirilmesi bizim görevimizdir.
Öksüzlerin kendileri gibi mallarını da korumak görevimizdir. Yetimlerin mallarını kendi mallarına katarak yiyenler büyük vebal altında kalır, büyük günah işlemiş olurlar.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
"Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler, şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten alevlenmiş ateşe gireceklerdir." (Nisa, 10)
Bunun için dinimiz, durumu her yönü ile iyi olanların yoksulları ve öksüzleri görüp gözetmelerini öğütlemiştir.
Kendi çocuklarımız gibi öksüzler de bize Allah'ın emanetidir. Çocuklarımızla ilgilendiğimiz gibi onlarla da ilgilenmemiz lazımdır. Çünkü onların anası da babası da biziz. Onların, kendi çocuklarımız gibi eğitilip yetiştirilmesi ve toplum için yararlı birer insan haline getirilmesi bizim görevimizdir.
Öksüzlerin kendileri gibi mallarını da korumak görevimizdir. Yetimlerin mallarını kendi mallarına katarak yiyenler büyük vebal altında kalır, büyük günah işlemiş olurlar.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
"Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler, şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten alevlenmiş ateşe gireceklerdir." (Nisa, 10)