Yaptığının hesabını vereceksin

elifgibi

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
28 Mart 2011
Mesajlar
2,125
Tepkime puanı
26
Yaptığının hesabını vereceksin
İnsan, ne yaparsa yapsın, ne kadar ömür sürerse sürsün ve nasıl yaşarsa yaşasın neticede ölümü tadacak ve yaptıklarından hesap verecektir. İmam-ı Gazali hazretleri, kendisinden nasihat isteyen bir talebesine hitaben; “Keyfine göre yaşa! Fakat bu yaşaman uzun sürmeyecek, bir gün elbette öleceksin. Gece gündüz düşündüğün, sımsıkı sarıldığın lezzetlerden elbette ayrılacaksın. Dünyanın nesini seversen sev, hepsine veda edeceksin! Elinden geleni yap! Fakat unutma ki, her yaptığının hesabını vereceksin!” buyurmuştur. Enbiya suresinin kırk yedinci âyetinde mealen; (Kıyamet günü terazi kuracağım. O gün, kimseye zulüm edilmeyecektir. Herkesin, dünyada yapmış olduğu zerre kadar iyilik ve kötülüklerini meydana çıkarıp, teraziye koyacağım. Herkesin hesabını yapmaya yetişirim) buyuruldu.

Allahü teâlâ, kullarına çok merhametli olduğu için bu durumu haber verdi ki, herkes dünyada kendi hesabına baksın, Ahirette mahcup olmasın. Peygamber efendimiz de; (Ahirette hesaba çekilmeden önce, dünyada iken hesabınızı görünüz ve tartılmadan önce, kendinizi tartınız!) buyurmuşlardır.

Ayrıca Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Akıllı şu kimsedir ki, günü dörde ayırıp, birincisinde, yaptıklarını ve yapacaklarını hesap eder. İkincisinde, Allahü teâlâya münacât eder, yalvarır. Üçüncüsünde, bir sanatta veya ticarette çalışıp, helal para kazanır. Dördüncüsünde, istirahat eder ve mubah olan şeylerle kendini eğlendirip, haram şeyleri yapmaz ve onlara gitmez)

İmam-ı Evzai hazretleri buyurdu ki:
"Kul, dünyadaki her anından kıyamette hesap ve sorguya çekilecek. Hem de gün gün, saat saat. Bu durumda, Allahü teâlâyı anmadığı bir an karşısına çıkınca, pişman olur ve kendini parçalamak ister. Bizim, hayatlarına yetiştiğimiz insanlar şöyleydi: Gece uykusundan en erken uyanırlar, sabah namazını vaktinde kılarlar, sonra bir müddet ahiret işlerini, akıbetlerinin ne olacağını düşünürlerdi. Bundan sonra kendilerini fıkıh öğrenmeye ve Kur'an-ı kerim okumaya verirlerdi."

Din büyükleri, bu dünyanın bir pazar yeri gibi olduğunu ve burada, nefs ile alış-verişte olduklarını anlamışlardır. Bu ticaretin kazancı Cennettir. Ziyanı da Cehennemdir. Yani kârı, ebedi saadet, ziyanı da, sonsuz felakettir. Din büyükleri, nefslerini, ticaretteki ortak yerine koymuşlar, sözleşme yapmışlar ve bu sözleşmeye uyulmadığı zaman da, nefslerini hesaba çekip ceza vermişlerdir. Muhyiddin-i Arabi hazretleri; “Peygamber efendimizin, (Hesaba çekilmeden evvel, hesabınızı görünüz) emirleri ile, bazı meşayıh, her gün ve her gece yaptıkları işlerden kendilerini hesaba çekiyor. Ben, hesapta onları geçtim ve işlediklerimle beraber, düşündüklerimde de, hesabımı görüyorum” buyurmuştur.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
“Mahşer günü herkes için büyük bir kitap çıkarılır ki, onda mahlukların bütün amelleri yazılıdır. Küçük ve büyük hepsini bildirir. Allahü teâlâ, hiçbir kimseye zulmetmez. Mahlukların her gün yaptıkları amelleri bu kitap ile Allahü teâlâya arz olunur. Allahü teâlânın emri ile Abese suresinin on altıncı âyet-i kerimesinde bildirilen (Kiramün berere) meleklerine yani kerim ve itaatkâr meleklere, o amelleri yazmayı emreder. Bu kitap işte odur. Casiye suresinin yirmi sekizinci âyet-i kerimesinin (Biz yaptığınız amellerin hepsini yazdırdık) meal-i şerifi bunu haber vermektedir.

Kıyamet günü, herkes, ayrı ayrı hesaba çekilir. Nur suresi, yirmi dördüncü âyetinde mealen, (Yaptıklarının hepsine, o gün dilleri ve elleri ve ayakları şehadet eder) buyuruldu.

Hesaptan sonra, bütün insanlar Sırat köprüsüne gönderilecektir. Sırat köprüsünden geçemeyenler azap meleklerine teslim olunurlar.”

Yahya bin Muaz-ı Razi hazretleri buyuruyor ki:
“Kıyamet günü fakirlik ve zenginlik tartılmayacak, fakirliğe ne ölçüde sabredilmiş ve zenginliğe ne ölçüde şükredilmiş ise, o hesap edilecek. Mesele çok fakir veya çok zengin olmak değil, çok sabretmek veya çok şükretmektir.”

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Meşayıh-ı kiramdan birçoğu, muhasebe yolunu seçmişlerdir. Her gece, yatacağı zaman, o gün yapmış olduğu işlerini, sözlerini, hareketlerini, hareketsizliklerini, düşüncelerini, her birinin niçin olduğunu anlarlar. Kusurlarını ve günahlarını temizlemek için, tevbe ve istigfar ederler. Allahü teâlâya boyun bükerler, yalvarırlar. İbadetlerini ve iyiliklerini de, Allahü teâlânın hatırlatması ile ve kuvvet vermesi ile olduğunu bilirler. Bunun için, Hak teâlâya hamd ve şükrederler.

Peygamber efendimizden gelen haberlere uygun olarak her gece yatarken, (Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber) 100 defa okunursa, tesbih, tahmid ve tekbir eylemiş olunur. Böylece, muhasebe yapılmış olur. Kendini hesaba çekmiş sayılır.”

Bir hadis-i kudside Allahü teâlâ şöyle buyuruyor:
(Ey kullarım, bedenleriniz zayıf, yol uzak, yük ağır, Sırat incedir. Geminizi yenileyin! Azığınızı bol alın! Yükünüzü azaltın! Halis para alın, gittiğiniz yerdeki sarraf, kalp para almaz.)
 
Üst Alt