Yansıma Kuralı "Akıl ve Mana"

Rhodium

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
6 Eylül 2023
Mesajlar
30
Tepkime puanı
10
(Bu yazıyı okumadan önce "Allah ve İrrasyonel sayılar" yazımı okumanızı daha iyi anlamamız için tavsiye derim.)

Hristiyanların bildiğiniz gibi misyonerlik faaliyetleri vardır. Misyonerler: bir milletin halkın Hristiyan olmasını isterler. Ya olamıyacaklar ise? İşte o zaman bir Hristiyan gibi düşünmesini bir Hristiyan bakış açısına sahip olmasını isterler. Dolayısı ile misyonerliğin asıl çalışma alanı Hristiyan olmamız değil Hristiyan gibi düşünmemizdir.

Özellikle 1800 lü yıllardan sonra Osmanlı da 2 asır süren bir misyonerliği görebiliriz. Bunun sonucunda özellikle şimdi ki (bir çok bazı) İslam hocalarına baktığımızda dışında İslam içinde Hristiyan olduğunu görüyoruz.

Bunu anlamamız için öncelikle Hristiyan düşünce yapısının temeline inmemiz gerekir. Ve İslami düşünce ile aradaki farkı gözlemlemeliyiz.

Düşünürlerin pisagorcular ve Matematikçiler diye ayrıldığını ifade edelim. Buradan idealizme geçiş yapalım:

İdealizm Hristiyan düşünce yapısının temelini oluşturur. İdealizme göre madde ve metafizik vardır. Yani madde rasyonellik geçeklik vardır. Bir de melekler, ruhlar, şeytan, cehennem gibi madde olmayan varlıklar vardır. Bu görüş de tipik olarak bizim Müslüman hocalarda bulunur.

İbn-i heysem m.s. 1000 li yıllarda ilk kamera sistemini buldu. Modern tarihte bilim adamı sıfatını alan ilk insandır. Bilim adamı sıfatlarını sağlayan ilk kişi sayılır.

İbn-i heysem maddenin, gördüğümüz şey olmadığını aslında gördüğümüzün beynimizde ki ışık olduğunu gösterir. O, optik biliminin kurucusudur. Ve aynı zamanda onu bütün bu çalışmalara yöneten de İslami düşünce yapısıdır.

İslami düşünce yapısına göre madde yoktur. Mana vardır. İslam, varlığı madde ve madde ötesi diye ayırmaz. Hristiyanlara göre insan ve melek ayrı boyutların varlıklarıdır. İslama göre ise aynı boyutun varlıklarıdır.

Niçin hristiyanlar için madde ve metafizik ayrımı var? Basitçe teslis inancının temeli için. Sanılanın aksine Hristiyanlık tek Tanrılı bir dindir. Baba ve oğul aynı kişidir. Ve hepsi tek bir özde Tanrının kendisidir. Ancak madde ve metafizik olarak varlığı bölmez isek Tanrı hem isa formda hem cennetteki formunda nasıl olabilirdi? İşte Hristiyanlık da varlıklar içinde bu ayrım için varlığı madde olarak tanımlamak zorundayız.

Kuranı kerimi okurken sıklıkla bize akıldan bahseder. İslam düşünürler varlığı madde olarak tanımlamazlar... Mana olarak tanımlar. Mana nedir? Akıl ile ilişkisi nedir?

Metaryalizm ve yansıma kuralına giriş:

İbn-heysem, gördüğümüz varlığın aslında gerçek olmadığını görüntünün beynimizde ki bir yansıma olduğunu bize bilimsel olarak ispatlamıştı.

Beynimiz içinde ki akıl dediğimiz tanımda işte budur. Maddenin beynimizde ki iz düşümüdür.

Hristiyan propagandası Metaryalizmi herşeyin madde olduğu ile tanıtır. Hristiyanlarca bize dayatılan maddecilik (Metaryalizm) şöyledir: varlık Madde ve metafizikden oluşur. Herşeyin madde olduğuna inananlar maddeci (metaryalist) dir. Bu basit yalanı bize tekrarlayıp dururlar.

Çünkü, özde komünizm, ateizm gibi din dışılık ile korkmamızı isterler. Bu şekilde sıkı sıkıya üç teslis inancının temeline bağlanırız. O idealizm ve hristiyan gibi düşünen Müslüman toplumdur.

Maddecilik (Metaryalizm) maddeyi ret eder. Ve Müslüman bilim düşünürlerince temelleri atılmıştır. Buna göre maddenin gerçekte fiziksel olarak ne olduğunun bir önemi yoktur. Gerçek fiziksel olarak maddenin ne olduğu değil akıl olarak ne olduğudur.

Metaryalizm de gerçek:

Bir sandalye ye bakan iki farklı insan düşünelim. A kişisi sandalye ye baktığında "paslı, eski bir hurda" ; B kişisi sandalye ye baktığında "sağlam, dayanıklı bir oturak" düşündüğünü var sayalım. Metaryalizm de gerçek sandalye varlığının fizikselliği değildir:

Gerçek:
paslı, eski bir hurda ve sağlam, dayanıklı bir oturak dır. Buna maddenin "yansıma" kuralı denir. İşte bu bizim mana dediğimiz kuranın da akıl dediği ifadelerdir.

Özetle maddenin yansıma kuralı, gördüğümüz fiziksel neslerin beynimizde ki yansımasıdır. Gerçek nesnelerin fiziksel halleri değil, beynimizde ki iz düşümüdür.

Tıpkı irrasyonel sayılar gibi. İrrasyonel sayılar ancak rasyonel sayıların tanımlanması ile ifade edilebiliyordu. Akıl ve mana da beynimizde ki tanımlamaların ifadesi dir.
 
Son düzenleme:
Üst Alt