- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
VAKF (Vakıf):
1 Mükellef (akıllı, müslüman ve ergenlik çağına erişmiş)kimsenin kendi mülkü olan mütekavvim (belli, kıymetli ve dayanıklı)malının menfaatini (faydasını) hiçbir şarta bağlamadan, müslüman veya zımmî (gayr-i müslim vatandaş), bütün veya belli fakirle re bırakması Vakfın çoğulu evkâftır Vakfedene vâkıf, vakfedilen şeye mevkûf, vakfın menfaati kendisine bırakılana mevkûfun aleyh, yapılan sözleşmeye de vakfiye denir
Vakf dünyâda insanlara ihsân (iyilik) ve ikrâm etmek, âhirette de sevâb kazanmak gâyesiyle kurulur Vakf, ibâdet değil, kurbettir Yâni sevâb kazanmak niyeti ile yapılan mubâh bir iştir (İbn-i Âbidîn)
Abdullah ibni Ömer buyurdu ki: Babam Ömer (ranh) Hayber topraklarındaki mülkü olan bahçesini, tasadduk etmek yâni sadaka olarak vermek istiyordu Peygamber efendimize ne yapmasını sormuştu Peygamber efendimiz: Mülkünü vakıf yoluyla sadaka et ki satılmasın, hîbe edilmesin, mîrasçılara kalmasın ancak gelirleri veya mahsûlü hayır işlerine harcansın" buyurdu Babam da böyle yaptı O bahçenin mahsûlü Allah yolunda harbedenlere, köle âzâd etmeye, misâfirlere ve yolculara, yolda kalmışlara, bahçeyi i şleyenlere ve idâre edicilerine harcandı (İbn-i Âbidîn)
2 Kırâatte yâni Kur'ân-ı kerîm okurken duracak yerde durmak, kelimeyi kendisinden sonra gelenden ayırmak
Zellet-ül kârinin (yanlış okumanın) biri de, vakıf ve geçilecek yerde olur Bu şekilde hatâda, mânâ değişse de namaz bozulmaz (Alâüddîn-i Haskefî)
1 Mükellef (akıllı, müslüman ve ergenlik çağına erişmiş)kimsenin kendi mülkü olan mütekavvim (belli, kıymetli ve dayanıklı)malının menfaatini (faydasını) hiçbir şarta bağlamadan, müslüman veya zımmî (gayr-i müslim vatandaş), bütün veya belli fakirle re bırakması Vakfın çoğulu evkâftır Vakfedene vâkıf, vakfedilen şeye mevkûf, vakfın menfaati kendisine bırakılana mevkûfun aleyh, yapılan sözleşmeye de vakfiye denir
Vakf dünyâda insanlara ihsân (iyilik) ve ikrâm etmek, âhirette de sevâb kazanmak gâyesiyle kurulur Vakf, ibâdet değil, kurbettir Yâni sevâb kazanmak niyeti ile yapılan mubâh bir iştir (İbn-i Âbidîn)
Abdullah ibni Ömer buyurdu ki: Babam Ömer (ranh) Hayber topraklarındaki mülkü olan bahçesini, tasadduk etmek yâni sadaka olarak vermek istiyordu Peygamber efendimize ne yapmasını sormuştu Peygamber efendimiz: Mülkünü vakıf yoluyla sadaka et ki satılmasın, hîbe edilmesin, mîrasçılara kalmasın ancak gelirleri veya mahsûlü hayır işlerine harcansın" buyurdu Babam da böyle yaptı O bahçenin mahsûlü Allah yolunda harbedenlere, köle âzâd etmeye, misâfirlere ve yolculara, yolda kalmışlara, bahçeyi i şleyenlere ve idâre edicilerine harcandı (İbn-i Âbidîn)
2 Kırâatte yâni Kur'ân-ı kerîm okurken duracak yerde durmak, kelimeyi kendisinden sonra gelenden ayırmak
Zellet-ül kârinin (yanlış okumanın) biri de, vakıf ve geçilecek yerde olur Bu şekilde hatâda, mânâ değişse de namaz bozulmaz (Alâüddîn-i Haskefî)