Ve Aleykümselam,İnsanoğlu yaratılış itibari ile farklı, bambaşka bir canlıdır. kalp atışı ile vücudu, organları çalıştıran bir mekanizma ve hala tam olarak keşfedilmemiş bir ruha sahiptir. Karmaşık bir yapıya sahip olan ruh farklı duyguları bünyesinde taşır. Sevmek, üzülmek , mutlu olmak ve korkularımız bunlardan bazılarıdır. Bunlar içerisinde psikolojik olarak bizleri en çok etkileyen duygu hiç kuşkusuz ki korkularımızdır.
Hayatımıza yön verirken bir takım kırılma noktaları ile karşılaşırız. Zamanımızın bir bölümünde karşılaştığımız bu kırılma noktaları ileriki yaşamımızda bizim önümüze bir engel, zorlu bir parkur gibi çıkacaktır.Duygularımızı temellendiren bilinçaltı geleceğe gönderdiğimiz kapalı zarftır. korkularımız ;Temellerini çocukluk döneminin oluşturduğu korkularımız zihnimizde yaşayan toplum tarafından aşikar olan duygulardan öte değildir.
Eminim sizlerinde bir çok korkusu vardır. Korkular içerisinde en sık ve bilindik olanları kuşkusuz karanlıktan korkmak,örümcekten korkmak, yükseklikten korkmak gibi korkularımızdır.
Fobi olarak adlandırılan korkuların bir çok boyutu vardır. Psikoloji tarihinde korkular her zaman ayrı bir yer tutmuştur.
Sizde örümceklerden korkma fobisi olmasin..
Fobi, sebebi ve kaynağı bilinmeyen korku anlamına geliyor. Örümcekten korkmak, karanlıktan korkmak, yüksekten korkmak, köpekten veya kediden korkmak gibi bir sürü fobi var. Bunlar, bazılarına göre komik ve anlamsız olabilir. Ama hayatı sekteye uğratacak kadar ciddi korkular aslında.
İşin garip tarafı, hayatımızdaki tüm alışkanlıkları ve korkuları biz oluşturuyoruz. Olumlu ya da olumsuz herhangi bir düşüne ya da eylemi tekrarlarsak, bizim için alışkanlık haline geliyor. Daha sonra bu alışkanlık bizim için otomatik hale geliyor. Farkında olmadan sürekli aynı düşünceyi ya da eylemi yaşıyoruz hayatımızda. Kurtulmak da bizim elimizde, devam etmek de.
Kendimizi güzel ve olumlu düşünceler için şartlayıp programlayabiliriz. Tam tersi olumsuz ve yıkıcı düşünceler içinde bilinçaltımızı programlayabiliriz. Bir alışkanlığın üstesinden gelmek güçlü olmayı gerektirir. Zihnimize ektiğimiz küçük bir düşünce tohumu, önce bir fidan sonra kocaman bir çınar olur. Yani önce bir inanç, sonra da sürekli tekrarlanan bir alışkanlık olur. Halbuki oraya küçük tohumları biz ektik zaten.
Zihninizde yarattığınız korkular, kötülükler, olumsuzluklar karanlığı sever. Tavan arasına bir sürü eşya atarız. Yıllar sonra tavan arasına çıktığımızda, orada biriktirdiklerimize biz bile şaşırırız. Kullanmadığımız işe yaramaz şeylerle doludur orası. Bilinçaltımızda buna benzer. Yıllar boyu birçok düşünce, davranış depolar dururuz. Sonra bir ışık yaktığımızda; orada depolanan şeylere biz bile şaşırırız. Işık karanlığı dağıtır. Bir ışık yakın zihninize, neler attığınızı görün.
Hayatınızdan yıkıcı düşünceleri çıkartın. Bizler ne düşünürsek oyuz...
Güzel bakan, güzel görür. Güzel gören, güzel düşünür . Güzel düşünen, hayatından lezzet alır