Umut Kuşum Yükselmenin Vaktidir...!!...

Kardelen

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
101
Tepkime puanı
6
Umut Kuşum Yükselmenin Vaktidir...!!…

Sendeyim, Seninleyim, Senliyim...
Şükür ki ben bendeyim, şükür ki Sana bendeyim..

28meeci.jpg


Esselamualeykum guzel kardeslerim..
Bildiğimiz gibi mubarek aylarla yolumuz kesişmekte..

Bu mubarek gunleri daha yakından tanıyıp, büyük bir hazla ibadet etmek icin kendimizi hazırlayalım insl..
İslâm'ın mübarek saydığı hicrî kamerî aylardan Recep, Şaban ve Ramazan ayları.

Bu aylar ve diğer dokuz ayın süreleri, ayın hareketlerine göre belirlenmektedir.

Kameri ayların süresi, şemsî ayların süresine nazaran değişiklik arzeder.

Kamerî sene, şemsî seneden on bir gün daha kısadır.

Ayrıca kamerî ayların diğer bir özelliği şemsî aylarda olduğu gibi senenin aynı mevsimine değil,

değişik mevsimlerine tesadüf etmesidir.

Mesela, kamerî bir ay olan Ramazan ayı, senenin mevsimlerini dolaşır.

Hicrî ve kamerî aylar arasında küçük önem taşıyan ve "üç aylar" diye adlandırılan

Receb, Şaban ve Ramazan ayları

mübarek aylar olarak kabul edilirler.

Bu ayların Müslümanlarca önemli ölçüde değer kazanmasının sebepleri arasında

Hz. Peygamber (s.a.s')'in bu aylar hakkında verdiği haberler gösterilebilir.

Rasûlüllah (s.a.s') bir hadis-i şerifinde;

"Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır" buyurmuştur.

Ayrıca Peygamber Efendimiz, Receb ayı girince,

" Âllahım! Receb ve Şabanı bize mübarek kı!! Bizi Ramazana ulaştır"

diye dua ederdi.
Üç ayların değerini ifade eden diğer bir önemli özellik ise

beş mübarek kandil gecesinden dördünün bu aylar içinde olmasıdır.

Regaib gecesi, Recep ayının ilk cuma gecesine,

Mirac gecesi, Recep ayının yirmi yedinci gecesine,

Berat gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesine,

Kadir gecesi ise Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar.
Hz. Peygamber (s.a.s') Şaban ayında çok oruç tutardı.

Hz. Aişe, Rasûlüllah (s.a.s')'ın bu aydaki orucu hakkında şöyle der

: "Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim" (Tecrid-i Sarih, VI, 295).
Ramazan ayının fazileti ise çok daha yücedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s') şöyle buyurmaktadır:

"Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır"

(Müslim, Kitâbu's-Sıyam, 1).
Receb ve Şaban ayları, rahmet ayı olan Ramazanı karşılayan aylar olup Ramazan ayının müjdecisidir.

Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların,

kişide insanî özelliklerin olgunlaşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür.

Zira Receb ve Şaban aylarının feyzinden ve bu aylarda bulunan

Regaib, Mirac ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan bu kişi Ramazan ayında ise her türlü kötülükten kendini uzak tutar ve insanî vasıflarının artmasına gayret eder.

Nihayet Kadir gecesinde yapacağı ibadet ve tevbe ile manevî hazza ulaşır.
Bu nedenle özellikle, bu aylarda bol bol istiğfar etmek, namaz kılmak, oruç tutmak,

Kur'ân okumak ve dua etmek en uygun davranışlardır….

15mk1w6.jpg


RESULLAH efendimiz.(s.a.v) ''namaz gözümün nuru'' diye buyurmuşlar.
Namaz bizler için bu dünyada verilmiş en muhteşem güzelliktir.
ALLAH c.c huzurunda olmak ve büyüklüğü karşısında tir tir titremek ..
ALLAH C.C bizleri bu güzellikten mahrum etmesin
ve namazı tam hakkıyla kılanlardan eylesin.
Kıldığımız namazlarımız dergahı ilahide inşlh her zaman için kabul olur...
Amin..



“ Beşer mukadderatının programı çizilirken,

insanlara verilen eşsiz bir fırsattır MÜBAREK GECELER...

”Mübarek MİRAÇ KANDİLİNİZİ tebrik eder,
Kardeşliğin daimi olduğu, sevgilerin birleştiği dostlukların hiç bitmediği,
belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de sevgi dolu nice kandillere...
İlahi rahmetin coştuğu bu gece de affedilebileceğimiz ümidiyle dualarda buluşabilmeyi niyaz ederim...
KARDELEN

 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Recep ayının 27. gecesi Mirâc Gecesi'dir. Mirâc, merdiven demektir. Cebrâil aleyhisselâm gelip, Peygamber efendimizi, 52 yaşında iken, Recep ayının 27. gecesi, Mekke-i Mükerreme'de Mescid-i Haram'dan, Kudüs'te Mescid-i Aksa'ya ve oradan göklere götürdü.

İslâm âlimleri buyurdu ki: "Mirâc ruh ve ceset ile birlikte oldu. Âyet-i kerîme ile sabit olduğundan, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur."

Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem", Mirâc'da Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görüp, Kürsî, Arş ve Ruh âlemlerini geçip, bilinmeyen, anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı gördü. Hiçbir mahlukun bilemeyeceği, anlayamayacağı nimetlere kavuşup bir anda, Kudüs'e ve oradan da Mekke-i Mükerreme'ye geldi.

Bu mübârek gecede, diğer mübârek geceler gibi, kazâ namazları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm ve ilmihâl okumalı, tevbe ve duâ etmeli, din kardeşlerimizi, salih akrabaları ve âlimleri ziyaret etmeli, fakirleri sevindirmeli, dünya ve ahiret saadeti için, bütün Müslümanlara duâ etmelidir.

Peygamber efendimiz, mirâcını özetle şöyle anlatıyor:
Verilen Burak'a binip Beyt-ül-Makdis'e geldim. Onu, önceki Peygamberlerin bağladığı halkaya bağladım, sonra Mescide girip orada iki rekât namaz kılıp çıktım. Cebrâil bir kap şarap, bir kap da süt getirdi. Ben sütü seçtim. Cebrâil; "Yaratılışa uygun olanı seçtin." dedi.

Sonra bizi birinci semaya çıkardı. Gök kapısında; "Sen kimsin?" diye bir ses geldi. "Ben Cebrâil'im." dedi. "Yanındaki kim?" dendi. "Muhammed aleyhisselâm." dedi. "O, Peygamber olarak gönderildi mi?" dendi. Cebrâil; "Evet." dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i Âdem ile karşılaştım. Bana; "Merhaba" diyerek hayır duâ etti.

2. semaya çıktık. Yine orada da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Burada iki teyze oğlu İsa ve Yahya ile karşılaştım. Onlar da bana; "Merhaba" diyerek duâ ettiler.

3. semaya çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Orada Hazret-i Yusuf'u gördüm. O da duâ etti.

4. semaya çıktık. Aynı konuşmalar oldu. Kapı açıldı. Hazret-i İdris'i gördüm. O da duâ etti.

5. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti. Kapı açıldı. Hazret-i Harun'u gördüm. O da duâ etti.

6. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar oldu ve kapı açıldı. Hazret-i Musa'yı gördüm. "Merhaba" diyerek duâ etti.

7. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti ve kapı açıldı. Arkasını Beyt-ül-mamura dayamış İbrahim'i gördüm.
O da duâ etti. Sonra Cebrâil beni Sidret-ül-Münteha'ya götürdü. Allah, günde 50 vakit namazı farz kıldı. Hazret-i Musa'nın yanına gelip anlattım. "Rabbinden azaltmasını iste! Ümmetin buna güç yetiremez. Tecrübem var." dedi. Birkaç defa Rabbimle görüşmeye devam ettim. Nihayet Rabbim buyurdu ki: "Beş vakit namazı farz kıldım. Her vakit için on sevap vardır. Böylece 50 vakit namaz olur." buyurdu. [Müslim]
Mirâc Gecesi'ni ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmeli. Hadîs-i şerîf mealleri:
"Mirâc Gecesi'nde iyi amel eden için yüz yıllık mükâfat vardır." [İ.Gazali]
"Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir." [İ.Gazali]
 
Üst Alt