Tülbent ve Kavuk

Rhodium

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
6 Eylül 2023
Mesajlar
30
Tepkime puanı
10
Geçenlerde Osman sarı diye birinin dikta şiirini okudum. Bir mısrasında şöyle diyordu:

"... Dağ başlarında bile
Çobanlar
Şapka giyecektir... "

Burafa şair şapka kununu eleştiriyor. Şapkanın zorunlu hale getirildiğini düşünüyor. Çünkü ona böyle anlatıldı.

Bir arkadaş da Konya içki tüketiminden 1 numaraymış, Konya aslında bildiğimiz gibi değilmiş vs deyip durdu... İşte bilgi ve bilgisizlik bu noktalarda başlıyor, bilgisizlikle yorumlanınca insan hep kendine yontar.

Konya alkol tüketiminden gerçekte 63. Sıradadır.

Tülbent:

Osmanlı ve öncesinde temel halk kıyafeti tülbenttir. Tülbent genellikle beyaz renkte pamuk bezdir. Kadınlarda baş örtüsü erkeklerde başlık olarak kullanılmıştır.

Kavuk:

Ecdadımızın temel başlığı "kavuk" tur. Kavuk ortası dik bir sipersiz kasket etrafına sarılı tülbenttir. Osmanlı'da ve anadoluda erkekler genellikle ceket ve kavuk giyerlerdi.

Sarık:

Sarık, bir çeşit motorsiklet kaskı gibidir. Eski teknoloji ile kumaş ahşap vb. Şekliyle başı koruma şapkasıdır. Daha çok hindistan kökenli dir. Sarık ile kavuk karıştırılır.

Eski Osmanlı da ceketler:

Ceketler normal ceketlerden uzun (pelerin tarzındadır). Yani normal ceketin biraz daha uzunu gibi düşünebiliriz diz hizası. Ancak bileklere kadar cüppe şeklinde değildir.

Cüppe:

Cüppe şekli aslında Bizans papaz kıyafeti dir. Ne yazık ki günümüz de İslami form kıyafet anlamında giyinen bir çok kişiyi 15. yy İstanbula götürsek papaz zannedilirdi. Heleki fes benzeri siyah kahve başlıklarla...


Ceket :

Biz eski türkler savaş sanatı ile ilgilenirdik. Pantolonu türkler bulmuştur. Aynı şekilde kısa ceketleride. Müslüman türklerin kıyafeti de buna göre şekillenmiştir. Osmanlı din adamları diz hizasında ceket ve kısa yelekler giyerlerdi.


Kavuklarında orta rengi kim ve ne iş yaptığınıza göre değişirdi. Örneğin sadrazamlar ortası kırmızı renkte kavuk giyerlerdi.

Osmanlı da batılılaşma çabaları ecnebiler gibi olma isteği ile 1850 lerde fes kullanılmaya başlanmış. Fes aslında bir Bizans başlığı, yunan askerlerinde fesli törenlere bakabilirsiniz. Aynı zamanda yahudi geleneğinde de fesin yeri var. Fes üstü yuvarlak sipersiz başlıklardır. Renkli işlemeli vb. Hiçbiri İslam ve Türk geleneklerin de yoktur.

Fes zorunluluğu ile 75 yıla yakın bir dayatma ile karşı karşıya kalmışız. Bir taraftan anadoluda kavuk taraftarları, bir tarafta batı kentlerinde fes taraftarları ile halk bölünmüş. Dindar insanların ve din alimlerinin ne giydiği dahi problem halini almıştı.

Devlet fes fabrikaları (feshane) kurmuştur. (bir ingiliz fabric fes). Tüm kamu kurumlarında sarayda fes zorunlu hale getirilmiştir.

Bizim geleneğimizin başlığı açık renk kavuktur. Fes ve kavuk ile oluşan bu mücadeleyi bize unutturdular. Sanki batılı şapka ve fes arasında cumhuriyet bir tercih yapmış gibi sunuldu.

Oysaki Tanzimat dönemlerinde fes dayatması yapılmıştır o günlerde kavuk, kısa ceketler, anadolu yelekleri yasaklamıştır. Kavuk la baş örtüsü yasağı birbirine benzerdir. Bu gün başörtüye özgürlük diyenler o zamanda kavuğa özgürlük istemektedir ki onlar cumhuriyetin kurucularıdır.

Bildiğiniz gibi, Cumhuriyetin kurucuları eski Osmanlı Subaylarıdır. Ve Atatürk İnönü ve Fevzi çakmak vb diğerleri "kavuk vs fes" kavgasında kavuk taraftarı ve özgürlükçüdür.

Yaklaşık olarak 75 yıl boyunca Dindar kesim ya çıplak başla yada kavukla, ya "bel kavuğu" yada uzun ceket "pelerin" ile giyinmiştir. Buna karşı modern cephe yani beynamaz olanlar: fes ve cüppe "palto" giymiştir. Ve bu halkı ikiye bölmüştür.

Sağ sol olaylarının da kök başlangıcı fes (solcular) kavuk (sağcılar) dır.

Şöyle bir genel kanı:
"Sardığı yasakladılar ve şapka giymeyi zorunlu hale getirdiler."

Şapka kanunu genellikle şapka giymek zorunluluk olması şeklinde bir algı dayatması var. Oysaki şapka kanunu, fes giyme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde bir kanun dur. Şapka giymenin dayatması değilde fes giyme dayatılmasının kaldırılması şeklinde. Bu durumda da kavuğun önü tekrar açılmıştır.

Bütün bu yaşananlar hiç bir yerde anlatılmadan sanki durup dururken şapka kanunu çıkarılmış ve insanlara zorla şapka giydirilmiş gibi tersine bir propaganda var. Fes ve kavukla ilgili Osmanlı da ki dayatmayı bilmeden lütfen cumhuriyetin şapka kanunu yorumlamayalım.

Kavuk ve pelerine sahip çıkalım. Tülbente sahip çıkalım. lütfen mendil kullanın. Ellerinizi kağıt peçetelerle silip ağaçların kesilmesine sebep olmayın. 2__3 tane pamuk mendil ıslak havlu, peçete, abdest kurulama herşeyinizi çözer.

Mendil dışında popo altından dize kadar ceketler giyin Bizans ve papaz kıyafetleri giymeyin.

Kavuk kullanmazsanız bile pamuk bandana alın. Bandana aslında bizim denizci ecdadımızın başlığı dır. Kavuk ortasında ki başlık renk renk olur demiştik ya. Mesleğe göre. İşte denizcilerde o orta kısım iş ıslak olduğu için kullanılmaz sadece tülbent takılırdı.

Ecnebiler korsanları bandana ile göstermesinin sebebi bizi kötü insanlar gibi algılatma isteğidir. Müslüman denizciler bandanayı hem havlu hem seccade olarak kullanırdı. Namaz kılacakları zaman başlarından çıkarır seccade yaparlardı.

Selamatle...
 

VOYAGER

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
8 Şubat 2024
Mesajlar
23
Tepkime puanı
3
Muhterem üye @Rhodium, ilgi çekici yazınız için teşekkürler. İnsanların kıyafet giyinmelerinin birçok mantıklı ve mecburi sebepleri vardır. Temel amaç, iklim şartlarına uyum sağlamak ve aynı zamanda toplumsal hayatın getirdiği bazı mecburiyetleri yerine getirmektir. Coğrafya ve kültüre göre değişik kıyafetlerin ortaya çıkması gayet tabii ve anlaşılabilir bir durumdur. Kişiler ikamet ettikleri coğrafyanın iklim özelliklerine göre en rahat olan kıyafetleri tercih edebilirler.

Önceki zamanlarda bir insan topluluğu, diğer toplulukların kıyafetlerine benzemeyen kıyafetler seçerek, bir tür "alâmet-i fârika" yâni "ayırt edici, kendilerine münhasır, belirten bir unsur bir nişâne" oluşturmaya çalışmışlardır. Bu yüzden zamanında yâhudilere veya hristiyanlara benzememek için müslümanlar da kendilerine has kıyafet tarzları benimsemişlerdir. Fakat zamanlar ilerlediği için ve toplumsal anlayışlar çok değiştiği için kıyafet tarzları arasındaki farklar da kademeli olarak kaybolmaya başlamış ve belki de kaybolmuştur.

Buna rağmen günümüzde bu ülkede bazı topluluklarda sarık-cübbe-şalvar giyen erkek kişiler, öyle zannediyorum ki, bunu islamın bir farzı zannetmektedirler. Onların bir de olmazsa olmazı, çehrelerinde mutlaka bir çember sakal ve oldukça kırpılmış bir bıyık olmasıdır. Buna karşı değilim, böyle giyinmesinler ve gözükmesinler diyemem çünkü kendi tercihleridir, lâkin "Allah, sizlerin suretlerinize (yâni dış görünüşlerinize) bakmaz, O, sizlerin kalplerinize yâni niyet ve amellerinize bakar." meşhur hadisini nereye koyacağız? Ben onlar gibi giyinmediğim için, ceket-gömlek-kazak-pantolon giydiğim için, sarık bağlamadığım ve çember sakal bırakmadığım için acaba islam dışına mı çıkmış oluyorum veya onlar öyle giyindikleri için "bilmem kaç kat sevap kazanıp" Allah'ın nazarında benden daha iyi müslüman mı oluyorlar? Elbette kocaman bir hayır cevabı vermek istiyorum. İtiraz eden varsa buyursun yazsın ama unutmasın ki, insanın aslı onun cismi değildir, onun ruhudur. Hürmetler.
 
Üst Alt