Telvin. Temelluk. Temenni. Temettu Hac. Temime. Te'minat. Temkin.

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,107
Tepkime puanı
81
TELVÎN:
Tasavvuf yolundaki talebenin kalbinde meydana gelen değişik haller.
Kıymetli kardeşim Hâfız Mahmûd'un şerefli mektûbu geldi. Hâllerinin telvînlerinden bir şeyler yazmışsınız. Bu yolun başında da sonunda da sâlikler (tasavvuf yolcuları) hâllerin telvîninden kurtulamazlar. (İmâm-ı Rabbânî)

TEMELLUK:
İfrât (aşırı) derecede tevâzû.
Temelluk, müslüman ahlâkından değildir. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Adiy)
Temelluk ancak üstâda ve tabibe karşı câizdir. Başkalarına karşı câiz değildir. (M. Hâdimî) Muallim ile tabîbe, Temelluk etmek lâzımdır. Tabîbin tedâvisine, Ve te'allüme (öğrenmeye) hâdimdir.
(M. Hâdimî)

TEMENNÎ:
Sebebe yapışmadan, gerekli çalışmayı yapmadan, Allahü teâlâdan bir şeyin olmasını dileme.
Temennî insanı tembelliğe götürür. Recâ (sebebine yapıştıktan sonra o işin olmasını beklemek) ise, çalışmaya sebeb olur. (Muhammed Hâdimî)
Müslüman temennî sâhibi değildir. Çalışır, sebeplere yapışır, ondan sonra Allahü teâlâya tevekkül eder (her şeyi O'ndan bekler). (Mustafa Sabrî)

TEMETTU' HAC:
Hac günlerinden önce umre için ihrâma girip ve bu umre yapıldıktan sonra memleketine dönmeden, tekrar ihrâma girerek yapılan hac. Hacc-ı Temettû'. (Bkz. Hac)
Temettû' hac sevâbı, ifrâd haccından çoktur. (İbn-i Âbidîn)

TEMÎME:
Bir sebeb, vesîle olarak görülmeyip, doğrudan te'sir edeceğine ve bir zararı def edeceğine inanılarak yapıldığı için, dînen şirk (Allahü teâlâya ortak koşmak) sayılan, mânâsı bilinmeyen ve küfre (îmânın gitmesine) sebeb olan şeyleri okumak.
Temîme ve tivele (muhabbet hâsıl etmek için okumak veya üzerinde bir şey taşımak) şirktir. (Hadîs-i şerîf-En-Nihâye)

TE'MÎNÂT:
Güven ve garanti vermek. (Bkz. Emân)

TEMKÎN:
Tasavvufta değişmekten, hâlden hâle geçmekten kurtulup, huzur ve sükûna kavuşma.
Kalb, telvinden (değişik hallerden), hâllere kul olmaktan kurtulmuş ve temkîn makâmına yetişmiş ise, hâller artık nefse gelir. (İmâm-ı Rabbânî)
Temkîne eren kimse üstünlerin üstünü olur. (Mevlânâ Hâce Emkenegî)

Temkîn Zamânı:
Güneşin doğuş, batış vakti ve namaz vakti hesapları yapılırken, vakitlere eklenen veya çıkarılan zaman miktârı. Bu vakitler hesâb edilirken deniz ve ova gibi düz yerlerde güneş merkezinin hakîkî ufkun altına inmesi esas alınır. Hâlbuki o yerin en yük sek tepesinde bulunan bir kimsenin gördüğü ufuktan (zâhirî ufuk) güneşin üst kenarının batması veya doğması mûteberdir. Bu ikisi arasında güneşin yarı çapı, bulunan yerin inhitât-ı ufku (ufuk alçalması), güneş ışıklarının kırılması ve güneşin paralaksı kadar fark vardır ki bu farka temkin denir. Temkin zamânı, enlem derecesine, mevsimlere ve yüksekliğe göre değişirse de Türkiye için ortalama 10 dakikadır.
Güneş tepede iken yâni öğle namazının vaktinden temkin zamânı kadar evvel olan zaman içinde her namazı kılmak haramdır. (Ahmed Ziyâ Bey)
Temkîn zamânı değiştirilemez. Temkîn zamânı azaltılırsa, öğle ve daha sonraki namazlar vakitlerinden evvel kılınmış olur. (M. Sıddîk Gümüş)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt