Tek parti iktidarının sonu

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Tek Parti iktidarinin sonu:

14 Mayis 1950

50 yil evvel 14 Mayis 1950 Pazar günü yapilan milletvekili seçimiyle CHP iktidardan düsmüs, kaahir bir ekseriyyetle Demokrat Parti isbasina gelmisti.

Yurdumuzda 1876 Anayasa'si ile Sultan Ikinci Abdülhamid devrinde (1876-1909) baslayan milletvekili seçimi Birinci ve Ikinci Mesrutiyet'te oldugu gibi Cumhuriyet devrinde de, 21 Temmuz 1946 Pazar günkü seçime kadar iki dereceli idi, yâni, halk "müntehib-i sâni" denilen "ikinci seçmenleri" onlar da meb'uslari/birara "saylav" da denildi/milletvekillerini seçerdi. Bu çesit seçimler Birinci Mesrutiyet Meclis-i Meb'ûsâni seçimlerinde (1877) sakin geçmis, fakat Ikinci Mesrutiyet'te (1908) ittihatçi sergerdelerin sopali pek çok seçimi görülmüs, hattâ bu seçimlerin birinde Ittihad ve Terakki'ye muhalefete baslayan "Filozof" ünvanli Sair Riza Tevfik pehlivanligina ragmen güzelce bir dövülüp hastahânelik edilmistir!..

Cumhuriyet devrinde ise CHP/o günlerdeki adiyla Halk Firkasi/ seçimlere hep tek parti olarak girdiginden, yâni, muhalif parti olmadigindan, Zeki (Kadirbeyoglu) Bey ile Nureddin Pasa'nin CHP'ye ragmen Gümüshâne'den ve Bursa'dan milletvekili seçilmeleri gibi birkaç olay hariç, Halk Firkasi listesine girebilenler hep mebus olmus, böylesine bir seçim de, siyasî tarihimize seçim degil tayin olarak geçmistir!..

1946'ya kadar böyle devam edegelen milletvekili seçimleri ilk defadir ki, o yilin 21 Temmuz günü tek dereceli yapilmis, millet, vekilini dogrudan dogruya kendi seçmisse de "açik oy gizli tasnif" gibi acaib bir usulle yapilan bu seçim maalesef pek saibeli geçmis, yapilan yolsuzluklar, oy hirsizliklari, mazbata/tutanak sahtekârliklari Meclis zabitlarinda yer almistir!.. Bu mevzuda muteber kimselerin mühim sehadetleri varsa da, bunlari nakle sütunumuz yeterli olmadigindan, geçelim elli yil evvelki 14 Mayis seçimlerine...

Seçimde Adlî Teminat!..

Çok partili dönemin 14 Mayis 1950 milletvekili seçimi yeni Seçim Kanunu'na göre, gizli oy, açik tasnif usulünde ve adli teminat altinda yapilmis, seçimle ilgili islerin cümlesi yöneticilere degil hâkimlere verilmistir. Meclis'den 341 beyaz oy ile çikan bu kanun hükmünce yapilan ilk seçime Demokrat Parti (DP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Millet Partisi (MP) katilmis, seçim öncesi her üç parti de hareketli bir propagandaya girismislerdir.

CHP, umumî bir sikâyet mevzuu olan ve muhalefet tarafindan siksik dile getirilen Polis Vazife ve Selâhiyet Kanunu'nu, Sikiyönetimi, Istiklâl Mahkemeleri Kanunu'nu yürürlükten kaldirmis, bu arada Prof. Tunaya'nin ifadesiyle "oy'a dayanarak iktidar ele geçirmek için devrimci tutumundan taviz tutumuna sapmis" Basbakan Semseddin Günaltay, ilk mekteplerde - ana-babanin muvafakatine kalmis, ihtiyari-din derslerini koydurduklarindan; Imam-Hatip kurslari-mektep degil, kurs ve Ilâhiyat Fakültesi açmakla övünmüstür! Cumhurbaskani ise, siddet politikasini önleyecegini, anayasada degisiklik yapilacagini va'd etmis, kendisini diktatörlükle suçlayanlara da su cevabi vermistir: "Seçim zamaninda diyar diyar dolasarak kendini vatandaslarina begendirmeye çalisan diktatör isitilmis midir?..

Ismet Inönü böyle diktatörlük iddiasini reddediyordu ama, Millet Partisi Istanbul listesinin basinda bulunan Maresal Fevzi Çakmak'in seçim arefesindeki vefati (16 Nisan 1950) dolayisiyla takindigi tavir Istanbul'da büyük hâdiselere sebeb olmus, Inönü o devirde bir telefon emriyle önleyebilecegi bu olaylara maalesef seyirci kalmis, bu hareketi de Maresal'la arasindaki ihtilâftan ötürü yapmis, neticede takindigi bu tavir aleyhine olmus, CHP'nin seçimi kaybetmesinde Maresal'in ölümündeki olaylarin tesiri görülmüstür.

Demokrat Parti ile Millet Partisi'nin seçim öncesi faaliyetleri ise, CHP icraatini tenkit ile geçmis, bilhassa Millet Partili hatiplerin tenkitleri çok sert olmus, bu arada bu hatiplerin Demokrat Parti'yi muvazaa/danisikli dögüs ile ithami kampanya boyunca devam etmisse de beklenen neticeye ulasilamamistir!..

Ne bekliyorlardi?..

Ismet Inönü'nün dâmâdi Metin Toker'e göre: "CHP, iktidari muhafaza edecegini saniyordu" Parti'nin mühim adami Faik Ahmed Barutçu ise söyle diyordu: "Ankara'ya gelirken yol üstü illerdeki Valiler ile, parti yetkilileriyle, milletvekili adaylarimizla ve parti müfettislerimizle konustum. Hepsi sonuçtan güven duyuyordu, yüzde altmis oraninin altina inenini görmedim. Yalniz Yozgat Valisi Ihsan Sabri Çaglayangil: "Köylü herkese, her kendine basina vurana va'dediyor, bakalim hangi yana söyledikleri gerçektir ve hangi yani aldatacaktir. Köylü'nün zekâsi isliyor" diyordu.

Eski Basbakanlardan Sükrü Saraçoglu'na göre, CHP, üçte iki çogunlukla iktidarda kalacaktir! Halkçilarin meshur Cevad Dursunoglu'su "en az üç yüz beklemekte idi!.. Zamanin Basbakani Semseddin Günaltay'la, CHP Genel Baskanvekili Hilmi Uran ise iktidar oylarini aynen muhafaza edeceklerini ve seçimden büyük çogunlukla çikmayi" umuyorlardi. Bâzi CHP'liler meselâ Avni Dogan "tulum" çikaracaklarini söylerler!.. Cumhuriyet gazetesi basyazari Nadir Nadi: "CHP yirmi yedi yildir oturdugu iktidar yerinde rahat rahat kalabilecegine inaniyordu" der. Fahir Giritlioglu ise sunlari yazar. "CHP'liler seçim sonuçlari hakkinda hep hatali tahminde bulundular. Onlar, seçimi büyük ekseriyetle kazanacaklari kanaatinda idiler."

Nisbi sistemle degilde, ekseriyyet usulü ile yapilan ve bu usulle yapilacak seçimden medet uman CHP'liler umduklarini bulamazlar, bütün yurtta çikarabildikleri milletvekili cem'an yekûn altmis dokuzdur! Demokrat Parti ise 408 milletvekili alir. Millet Partisi'nden de yalniz bir milletvekili, ünlü Osman Bölükbasi kazanir. Bu netice CHP'lileri saskina çevirir, "bir sok tesiri yapar!..

Faik Ahmed Barutçu hâtiratinda diyor ki: "Ilk düsen Kocaeli listesi oldu. Nihad Erim sarsilmis durumdaydi. Basbakan Semseddin Günaltay atip tutuyordu: "Baslangiçta umutsuz olmak dogru degil" dedigi halde, sonradan kendi kendine dolasmaya ve düsünmeye basladi: "Alti ay sonra biz onlara gösteririz, alti ay oturamazlar" Basbakan bagira bagira konusuyordu. Pasa, (Ismet Inönü): "Biz elli kisi olarak Meclis'e girsek, yine bize koalisyon önerirler (teklif ederler). Kabul etmeyecegiz. Abartmayayim ama, bir yil sonra duruma bütünüyle egemen (hâkim) olacagiz. Bize teslim olacaklardir" diyordu.

Demokrat Parti Genel Baskani Celâl Bayar, seçimden böylesine bir zaferle çikacaklarini beklemiyordu. Seçim sonrasinda Nazli Ilicak'a: "Iktidari düsünüyorduk, ancak bu kadar büyük bir çogunluk beklemiyorduk. Zaferin böyle büyük olacagini hayal edememistim" demistir.

14 Mayis 1950 seçimlerinde aydinlatilmamis iki nokta vardir. Bunlardan biri: Ismet Inönü'nün seçim neticesini ögrendiginde Çankaya köskü penceresinden Ankara'ya dogru: "Nankör millet!" diye bagirdigi iddiasidir!.. Bu rivayet bir gazete haberi olarak duyulmus, ancak esasli bir tavzih ve tekzibe ugramamistir.

Kaynak: Mustafa Müftüoglu, Milli gazete

 
Üst Alt