Sultan ıkıncı murad dönemı (16)

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
II. MURAD'IN TEKRAR TAHTA GEÇISI

Murad Bey'in, Manisa'ya çekilmesinden sonra, devamli surette onu padisah olarak kabul edip buna göre muamele eden Çandarli Halil Pasa ile, genç padisahin etrafinda toplanan rakipleri ikinci vezir ve Rumeli Beylerbeyi Hadim Sehabeddin, genç padisahin lalasi Zaganos ve vezir Saruca Pasa'lar arasinda bir iktidar mücadelesi baslar. Bu arada, genç padisahi yeni fetihler için tesvik eden Sehabedin ve Zaganos Pasa'lar, onu devletin siyasetine hakim tek hükümdar olarak görmek istiyorlardi. Bu durumdan haberdar olan ve kendilerini tehlikede gören Karamanoglu ile Kastamonu hâkimi, Murad Bey'e bas vurarak vaziyeti anlatmak zorunda kalmislardi. Sonradan bunlara Bizans Imparatoru ve Despot da katilacaklardir, Murad Bey, bu bas vurular üzerine küçük sultan ile, onu bu siyasete iten vezirleri siddetle ikaz etmis olmasina ragmen, oglunun gerçek bir padisah gibi hareket etmesinden dolayi da içten içe sevinmisti. Bundan sonra Çandarli Halil Pasa'nin hazirlayacagi uygun vasati beklemeye baslar. Nitekim çok geçmeden yeniçeriler 1446'da Sehabeddin Pasa'nin aleyhine olmak üzere isyan ederler. Halkin da destegi ile güçlükle bastinlari bu isyan üzerine, devletin iç ve dis emniyeti için Murad Bey'in tekrar Edirne'ye gelip is basina geçmesi gerekiyordu. Halil Pasa'nin gizli daveti ile Murad Bey, 5 Mayis 1446'da Rumeli'ye gitmek üzere 4000 kisilik bir kuvvetle Manisa'dan yola çikar. Fakat sonradan fikrini degistirerek Bursa'ya gider. Ama Mora'da despot Konstantin'in tasarrufunun devam ettigi bir sirada Halil Pasa, Ishak Bey ve Anadolu Beylerbeyi Özgüroglu Isa Bey, onu tekrar Edirne'ye davet ederler. Bunun üzerine Murad Bey, Agustos sonlarinda, oglunun haberi olmadan Edirne'ye gelir. Ertesi gün Halil Pasa, Ishak Bey, Isa Bey ve diger beyler aralarinda anlasip genç padisaha nezaketen tahtini babasi lehine terk etmesini, fakat onun bunu kabul etmeyecegini söyleyerek bir emrivaki yaparlar. Murad Bey, yapilan teklifi kabul ederek tahta geçer. Tursun Bey, Sultan Mehmed'in babasina olan saygisindan dolayi tahtini gönül rizasi ile teslim ettigini söyleyerek söyle der: "Amma çün atasina nisbet-i kemâl-i inkiyadi var idi, hüsn-i riza ile atasin getürdi, saltanatin teslim etti." O anda da orada hazir bulunan herkes kendisine bey'at etti. Mehmed, veliahd olarak Zaganos ve Nisanci Ibrahim Bey'le birlikte Manisa'ya gönderildi.

BALKANLAR'DA HAKIMIYET VE MORA SEFERI

Yildirim Bâyezid zamaninda Osmanli nüfuzu altina girmis olan Mora, Ankara Muharebesi'nden sonra baglantidan kurtulmustu. Mora'nin büyük bir kismi Bizans'a aitti. Eskiden beri imparatorun oglu veya kardesleri bu yarimadada "Despot" adi ile müstakil birer hükümdar gibi hüküm sürerlerdi. Mora Despotu olan Konstantin (1448'den itibaren Bizans Imparatoru), Segedin muahedesini kabul etmek zorunda kalan Sultan Murad'in, hükümdarliktan çekilmesi üzerine durumu kendi lehine müsait görerek Teb, Beotya ve Pindos taraflarini ele geçirerek Mora'nin müdafaasi için faaliyetlere girismisti. O, bununla da yetinmeyerek Osmanli taraftan olan Atina prensi II. Nerio Acciajoli'yi de kendisiyle birlesmeye zorlamisti. Kuzeyden gelebilecek bir Osmanli hücumuna karsi, Gördes ile Korent denilen ve karadan Mora'nin kapisi durumunda bulunan dar geçidi (berzah) saglamlastirmisti. Böylece Mora, Osmanlilara karsi yeniden tahkim edilmis oluyordu. Mora seferinin sebebi de Padisahin bu tahkimattan süphelenmesi idi. Osmanlilarin, nüfuzlari altindaki Mora'dan vaz geçmeleri mümkün degildi. Çünkü Yunanistan fütuhatinin tamamlanmasi, Mora'ya hâkim olmakla mümkündü. Öyle anlasiliyor ki Osmanlilar'in güttükleri siyasî hedef, Tuna'nin güneyinde, kendi yönetimlerinde olmayan bir toprak parçasi birakmamakti.

Daha önce de temas edildigi gibi Varna savasindan önce Papa donanmasinin Çanakkale Bogazini kapatmasi ve Macaristan Krali'nin Varna'ya kadar gelmesi, bütün Hiristiyan dünyasina oldugu gibi Kostantin'e de cesaret vermisti. O da digerleri gibi Osmanlilar'in Varna'da tamamen perisan olacaklarini ve artik Balkanlari tamamiyle terk edeceklerine inaniyordu. Bu yüzden de Osmanlilar'a ait bazi yerleri almisti. Sultan Murad, Varna zaferini kazandiktan sonra, Kostantin'in isgal ettigi yerleri geri vermesini istemis ise de uygun bir cevap alamamisti. Bu yüzden Mora'nin tekrar nüfuz altina alinmasi gerekiyordu.

Sultan Murad, Mora seferinden önce bölgeyi ve insanlarini taniyan akinci komutanlarindan Pasa Yigitoglu Gazi Turahan Bey'den buranin askerî, siyasî ve etnografik durumu hakkinda tafsilatli bilgi alir. Sultan Murad, gereken bilgiyi aldiktan sonra Turahan Bey'in akinci kuvvetlerini Mora'nin fethi ile görevlendirir. Korent kalelerini elde edebilmek için çok miktarda top mermisine (gülle) ihtiyaç vardi. Bes kaleyi birden vurabilmek için develerle buraya bakir nakl edilerek toplar dökülür. Serez'de toplanan Osmanli kuvvetleri, süratli bir yürüyüsle 8 Ramazan 850 (27 Kasim 1446)'da Korent (Korintos) berzahini kapayan Hexamilion (Kesmehisar) surlari önüne gelirler. Top atesiyle baslayan savasa bizzat Sultan Murad da katilir. Onun basinda bulundugu asil ordunun gayreti ile kale Aralik ayinin onunda zapt edilir. Osmanlilar'daki topçulugun ilerlemesi sayesinde on üç günde surlar delinmis ve Osmanli ordusu bu deliklerden içeri girip kaleyi zapt etmisti. Korent'in düsmesi ile Mora'nin kapilari yeniden Türklere açilmis oldu. Osmanlilar'ca Balyabadra adi verilen Mora'nin merkezi ve en büyük sehri Petras, tekrar feth edildi. Mora'nin kapisi olan bu yerler alininca bir koldan Padisah, diger koldan da Turahan harekete geçerler. Bunun üzerine Despot Konstantin, tarihçi Halkondilas'i elçi olarak Sultan Murad'a gönderir. Elçi, haber iletmesin diye baslangiçta tevkif edildiyse de sonunda serbest birakilir. Konstantin de senede belli bir miktar vergi vermeyi kabul eder. Ayrica Korent berzahi (geçit) kendisine yiktirilir. Sonuç olarak Osmanlilar'a karsi tecavüzlerde bulunan Despot Konstantin ile kardesi Thomas, tekrar Osmanli tabiiyetini tanimak zorunda kalirlar. Bu basaridan sonra Edirne'ye dönen Sultan Murad, buradan getirdigi esirleri Anadolu'ya nakl ettirip, oradan da bu bölgeye Müslüman Türkleri getirtmek suretiyle nüfus mübadelesi yapmisti.

Eflâk Voyvodasi Vlad Drakul, Sultan Murad'in Mora isini basarili bir sekilde sonuca baglayip Edirne'ye döndügünü görünce, onunla anlasmak ister. Fakat Yanko tarafindan öldürülür. Öte yandan daha önce Osmanli ordusundan kaçtigini belirttigimiz Arnavut Iskender Bey, Papa ve Macar Krali ile temaslarda bulunup Arnavutluk yolu üzerindeki Kocacik hisarini ele geçirmisti. Morava savasi sirasinda ordudan kaçip bozgunluga baslamasi, Kroya sancagina tayin edildigine dair sahte bir ferman uydurup Kroya (Akçahisar)'ya girip hisardaki Osmanli askerinin tamamini uykuda iken kiliçtan geçirmesi, tekrar Hiristiyanliga dönmesi ve Papadan yardim görmesi gibi hareketleri yüzünden ortadan kaldirilmasi gerekiyordu. Iskender Bey, aldigi yardimlar sonucunda kazandigi bazi basarilarina güvenerek Venedikliler'le de bozusur. Osmanlilar bunu iyi degerlendirerek 1448 yazinda bir taarruza karar verirler. Gerçekten de Sultan Murad, belirtilen yilda yaninda Sehzade Mehmed de olmak üzere büyük bir ordu ile Arnavutluga girerek Kocacik hisarini zapt eder. Fakat kisa bir müddet sonra Sirp Despotu Jorj Brankoviç'ten, Jan Hunyad'in Macar, Eflâk, Bohemya ve Almanya'dan topladigi 90.000 kisilik bir ordu ile Tuna'yi geçip Sirp topraklarina girmek üzere oldugu haberini alinca, Sofya'ya çekilerek ordusunu yeniden düzene sokar. Buradan güney yolu ile Kosova ovasina gelerek düsmanini savasa mecbur eder.

 
Üst Alt