Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Tecvid öğreniyorum
Sebeb-i med
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ceylannur" data-source="post: 23768" data-attributes="member: 1208"><p><strong><span style="color: red">SEBEB-İ MED</span></strong></p><p><strong>Harf-i medden sonra gelip, asli meddi (yani bir elif miktarı olan</strong></p><p><strong>tabii meddi) bir elif miktarından daha fazla çekmeyi gerektiren sebebe:</strong></p><p><strong>“Sebeb-i med” denir. Sebeb-i med ikidir:</strong></p><p><strong><span style="color: blue">l- Hemze: </span>( ء) Hemze, kendi aslî imlasıyla yazıldığı gibi, kelime</strong></p><p><strong>içindeki yerine göre elif şeklinde de yazılır. Binaenaleyh, harekesi olan</strong></p><p><strong>bütün elifler hemzedir. Hemze, kelimenin başında, ortasında ve sonunda</strong></p><p><strong>vaki olabilir. Kelimenin başında vaki olan hemze iki kısma ayrılır:</strong></p><p><strong><span style="color: green">a- Hemze-i kat'ı:</span> Hem yazıda ve hem de okunuşta daima (yani,</strong></p><p><strong>ibtida= başlangıç ve vasl=ulama halinde) bulunan hemzedir. ( (أَبَدٌ -مَاأَناَ</strong></p><p><strong>gibi.</strong></p><p><strong><span style="color: green">b- Hemze-i vasıl:</span> Yazıda mevcut, ibtida (okunmaya kendisi ile</strong></p><p><strong>başlanma) halinde okunan, fakat vasl (kendisinden önce harekeli bir harf</strong></p><p><strong>gelme) halinde okunmayan hemzedir. ( اَلْعَصْر وَالْعَصْرِ ) gibi.</strong></p><p><strong>Bu hemzelerden sadece: Harf-i medden sonra gelen ve kat’ı</strong></p><p><strong>hemzesi olan hemze sebeb-i med olabilir. ( مَاأَناَ -جَآءَ ) gibi.</strong></p><p><strong>Kelime başlarında dikey olarak, yani elif şeklinde yazılmış olan</strong></p><p><strong>hemzelerden hemze-i vasl'a alamet olmak üzere, elifin üstüne yarım bir</strong></p><p><strong>sad ( ا), hemze-i kat’a alamet olmak üzere de, üstün ve ötre halinde elifin</strong></p><p><strong>üzerine bir hemze ( أ), esre halinde de elifin altına bir hemze ( (إ</strong></p><p><strong>yazılması itiyad edilmiştir. ( والْعَصْرِ -إِلَهٌ –أُذُنٌ –أَآَلَ ) gibi.</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><span style="color: blue">2- Sükûn:</span> Harekesizlik demektir, alameti de cezim ( —ْ )</strong></p><p><strong>dediğimiz işarettir. ( لَمْ يَلِدْ ) gibi. Bu alâmeti taşıyan harfe, sakin harf denir.</strong></p><p><strong>Sakin harf, harf-i med ise bu işarete gerek yoktur. ( اَلْمِيزَانُ –اَلرُّوحُ ) gibi.</strong></p><p><strong>Bir kelimede, med harfinden sonra sükûnlu bir harfin bulunması, med</strong></p><p><strong>sebebi olur. Sükûn iki çeşittir:</strong></p><p><strong><span style="color: green">a- Sükûn-u lâzım:</span> Vakfen (durulunca) ve vaslen, (geçilince sabit</strong></p><p><strong>olan sükuna: “Sükûn-u lâzım” denir ( لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ) kelimelerindeki mim</strong></p><p><strong>ve dal harflerinin sükunu gibi. Çünkü biz bu kelime üzerine vakf yapsak</strong></p><p><strong>veya diğer bir kelimeye vasl yapsak, sükunlar oldukları gibi durur. Hiç</strong></p><p><strong>değişmez.</strong></p><p><strong><span style="color: green">b- Sükûn-u arız:</span> Vakfen sabit, vaslen sakıt (düşen) olan sükûna:</strong></p><p><strong>“Sükûn-u arız” denir. Yani asılda olmayıp, arızî bir sebeple meydana</strong></p><p><strong>gelen sükûndur. Bu arızî sebep de vakıftır. Mesela: ( يَعْلَمُونَ ) kelimesi</strong></p><p><strong>üzerinde vakf yapılırsa nûn harfinin üstünü düşer, yerine cezim gelir.</strong></p><p><strong>يَعْلَمُونْ) ) gibi. İşte bu sükûn arızîdir. Çünkü bu kelime üzerinde vakf</strong></p><p><strong>yapılmasaydı, böyle bir sükûn meydana gelmeyecekti. Ayet sonlarındaki</strong></p><p><strong>sükûnların çoğu böyledir. Arapça’da hareke üzerinde vakıf yapmak caiz</strong></p><p><strong>olmadığından, vakıf halinde kelimenin son harekesi daima sükûna</strong></p><p><strong>çevrilir.</strong></p><p><strong>Sükûnu lazım, kelime ortasında veya sonunda vaki olabilir ,( (اَلْحَمْدُ</strong></p><p><strong>لَمْ يَلِدْ) ) kelimelerindeki mim ve dal harflerinin sükûnu gibi. Sükun-u arız</strong></p><p><strong>ise, sadece kelime sonunda vaki olabilir. Kelime başında ise bu</strong></p><p><strong>sükûnlerin hiçbirisi bulunamaz. Çünkü sakin harf ile ibtida (okumaya</strong></p><p><strong>başlamak) mümkün değildir.</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ceylannur, post: 23768, member: 1208"] [B][COLOR=red]SEBEB-İ MED[/COLOR] Harf-i medden sonra gelip, asli meddi (yani bir elif miktarı olan tabii meddi) bir elif miktarından daha fazla çekmeyi gerektiren sebebe: “Sebeb-i med” denir. Sebeb-i med ikidir: [COLOR=blue]l- Hemze: [/COLOR]( ء) Hemze, kendi aslî imlasıyla yazıldığı gibi, kelime içindeki yerine göre elif şeklinde de yazılır. Binaenaleyh, harekesi olan bütün elifler hemzedir. Hemze, kelimenin başında, ortasında ve sonunda vaki olabilir. Kelimenin başında vaki olan hemze iki kısma ayrılır: [COLOR=green]a- Hemze-i kat'ı:[/COLOR] Hem yazıda ve hem de okunuşta daima (yani, ibtida= başlangıç ve vasl=ulama halinde) bulunan hemzedir. ( (أَبَدٌ -مَاأَناَ gibi. [COLOR=green]b- Hemze-i vasıl:[/COLOR] Yazıda mevcut, ibtida (okunmaya kendisi ile başlanma) halinde okunan, fakat vasl (kendisinden önce harekeli bir harf gelme) halinde okunmayan hemzedir. ( اَلْعَصْر وَالْعَصْرِ ) gibi. Bu hemzelerden sadece: Harf-i medden sonra gelen ve kat’ı hemzesi olan hemze sebeb-i med olabilir. ( مَاأَناَ -جَآءَ ) gibi. Kelime başlarında dikey olarak, yani elif şeklinde yazılmış olan hemzelerden hemze-i vasl'a alamet olmak üzere, elifin üstüne yarım bir sad ( ا), hemze-i kat’a alamet olmak üzere de, üstün ve ötre halinde elifin üzerine bir hemze ( أ), esre halinde de elifin altına bir hemze ( (إ yazılması itiyad edilmiştir. ( والْعَصْرِ -إِلَهٌ –أُذُنٌ –أَآَلَ ) gibi. [COLOR=blue]2- Sükûn:[/COLOR] Harekesizlik demektir, alameti de cezim ( —ْ ) dediğimiz işarettir. ( لَمْ يَلِدْ ) gibi. Bu alâmeti taşıyan harfe, sakin harf denir. Sakin harf, harf-i med ise bu işarete gerek yoktur. ( اَلْمِيزَانُ –اَلرُّوحُ ) gibi. Bir kelimede, med harfinden sonra sükûnlu bir harfin bulunması, med sebebi olur. Sükûn iki çeşittir: [COLOR=green]a- Sükûn-u lâzım:[/COLOR] Vakfen (durulunca) ve vaslen, (geçilince sabit olan sükuna: “Sükûn-u lâzım” denir ( لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ) kelimelerindeki mim ve dal harflerinin sükunu gibi. Çünkü biz bu kelime üzerine vakf yapsak veya diğer bir kelimeye vasl yapsak, sükunlar oldukları gibi durur. Hiç değişmez. [COLOR=green]b- Sükûn-u arız:[/COLOR] Vakfen sabit, vaslen sakıt (düşen) olan sükûna: “Sükûn-u arız” denir. Yani asılda olmayıp, arızî bir sebeple meydana gelen sükûndur. Bu arızî sebep de vakıftır. Mesela: ( يَعْلَمُونَ ) kelimesi üzerinde vakf yapılırsa nûn harfinin üstünü düşer, yerine cezim gelir. يَعْلَمُونْ) ) gibi. İşte bu sükûn arızîdir. Çünkü bu kelime üzerinde vakf yapılmasaydı, böyle bir sükûn meydana gelmeyecekti. Ayet sonlarındaki sükûnların çoğu böyledir. Arapça’da hareke üzerinde vakıf yapmak caiz olmadığından, vakıf halinde kelimenin son harekesi daima sükûna çevrilir. Sükûnu lazım, kelime ortasında veya sonunda vaki olabilir ,( (اَلْحَمْدُ لَمْ يَلِدْ) ) kelimelerindeki mim ve dal harflerinin sükûnu gibi. Sükun-u arız ise, sadece kelime sonunda vaki olabilir. Kelime başında ise bu sükûnlerin hiçbirisi bulunamaz. Çünkü sakin harf ile ibtida (okumaya başlamak) mümkün değildir.[/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Günün ilk namazı hangi namazdır
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
İSLAMİ PAYLAŞIMLAR
Kuran-ı Kerim
Tecvid öğreniyorum
Sebeb-i med
Üst
Alt