- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,111
- Tepkime puanı
- 79
SALÂ:
Minârelerde Cumâ ve cenâze namazı için okunan salât u selâm
Salâ okunması asr-ı seâdette olmayıp, sonradan dîne sokulan bir bid'attır Okunması mûteber kaynak kitablarda yazılı değildir (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
SALÂBET-İDÎNİYYE:
Din sağlamlığı, din gayreti, din kuvveti
Salâbet-i dîniyyesi olanların, malları ile, canları ve sözleri ile ve kalemleri ile, Allah rızâsı için cihâd etmeleri (İslâm dîni uğrunda düşmanla savaşmaları) lâzım olduğu, " Allah yolunda cihâd edenler, kötülenmekten korkmazlar" (Mâide sûresi: 54) âyet-i kerîmesinde bildirilmektedir (Muhammed Hâdimî-Berîka)
Müdâhenenin, yâni kudreti olduğu, gücü yettiği hâlde, haram işleyene mânî olmamanın zıddı, karşılığı; gayret ve salâbet-i dîniyyedir (Muhammed Hâdimî)
Türkler zekîdirler ve kendilerini müsbet (olumlu) yolda sevk ve idâre edecek devlet adamlarına sâhib oldukları müddetçe de çalışkandırlar Gâyet kanâatkârdırlar (elde olana râzı olurlar) Onların bütün meziyyetleri (üstünlükleri), hattâ kahramanlık d uyguları da, an'anelerine (örf-âdet ve kültürlerine) olan bağlılıklarından, salâbet-i dîniyyelerinden ileri gelmektedir (Patrik Gregoryus'un, Rus çarı Aleksandr'a yazdığı mektubdan bir parça)
SALÂH:
Sâlih olmak, iyilik, dürüstlük; iyi huylarla süslenme, dînine bağlı olma
İlim, din ve salâh sâhibi bir kızı, fâsıkın yâni günah işleyenin nikâh etmesi câiz (uygun) olmaz Çünkü, zevc ile zevcenin küfv (denk) olmaları lâzımdır (Süleymân bin Cezâ)
Babanın malını oğulları arasında pay ederken, reşîd (malını isrâf etmiyen) ve sâlih iyi veya ilim tahsîlinde olan çocuklarına daha çok vermesi câizdir Salâhları müsâvî (eşit) ise, müsâvî dağıtmalıdır (Fetâvâ-i Hindiyye)
Minârelerde Cumâ ve cenâze namazı için okunan salât u selâm
Salâ okunması asr-ı seâdette olmayıp, sonradan dîne sokulan bir bid'attır Okunması mûteber kaynak kitablarda yazılı değildir (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

SALÂBET-İDÎNİYYE:
Din sağlamlığı, din gayreti, din kuvveti
Salâbet-i dîniyyesi olanların, malları ile, canları ve sözleri ile ve kalemleri ile, Allah rızâsı için cihâd etmeleri (İslâm dîni uğrunda düşmanla savaşmaları) lâzım olduğu, " Allah yolunda cihâd edenler, kötülenmekten korkmazlar" (Mâide sûresi: 54) âyet-i kerîmesinde bildirilmektedir (Muhammed Hâdimî-Berîka)
Müdâhenenin, yâni kudreti olduğu, gücü yettiği hâlde, haram işleyene mânî olmamanın zıddı, karşılığı; gayret ve salâbet-i dîniyyedir (Muhammed Hâdimî)
Türkler zekîdirler ve kendilerini müsbet (olumlu) yolda sevk ve idâre edecek devlet adamlarına sâhib oldukları müddetçe de çalışkandırlar Gâyet kanâatkârdırlar (elde olana râzı olurlar) Onların bütün meziyyetleri (üstünlükleri), hattâ kahramanlık d uyguları da, an'anelerine (örf-âdet ve kültürlerine) olan bağlılıklarından, salâbet-i dîniyyelerinden ileri gelmektedir (Patrik Gregoryus'un, Rus çarı Aleksandr'a yazdığı mektubdan bir parça)

SALÂH:
Sâlih olmak, iyilik, dürüstlük; iyi huylarla süslenme, dînine bağlı olma
İlim, din ve salâh sâhibi bir kızı, fâsıkın yâni günah işleyenin nikâh etmesi câiz (uygun) olmaz Çünkü, zevc ile zevcenin küfv (denk) olmaları lâzımdır (Süleymân bin Cezâ)
Babanın malını oğulları arasında pay ederken, reşîd (malını isrâf etmiyen) ve sâlih iyi veya ilim tahsîlinde olan çocuklarına daha çok vermesi câizdir Salâhları müsâvî (eşit) ise, müsâvî dağıtmalıdır (Fetâvâ-i Hindiyye)