Sağlığımızla İlgili Faydalı Bilgiler

hacı anne

Süper Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
984
Tepkime puanı
16
FAZLA DÜŞÜNMEYİN!

Kişinin karar verirken ne kadar düşündüğüne bağlı olarak beyninin hangi bölgelerinin ne kadar çalıştığı incelendi.
İngiltere'de yapılan bir
araştırmaya göre fazla düşünen insanlar zayıf bir hafızaya sahip bu kişiler daha kolay depresyona giriyor.
Yapılan çalışmada, bilim insanları,
insanların bir konuda karar verirken ne kadar düşündüğüne bağlı olarak beyinlerinin hangi bölgelerinin ne kadar çalıştığını inceledi. Verdikleri kararlardan emin olan ve üzerinde tekrar tekrar düşünmeyen kişilerin beyinlerinin düşünmeden sorumlu bölge olan ön lobunda daha fazla hücre bulunduğu ortaya çıktı.
Kararları ve hayat hakkında saplantı derecesinde
düşünen insanların ön lobundaysa daha az hücre olduğu ve bu kişilerin depresyona yakalanma risklerinin daha yüksek olduğu tespit edildi.

D Vitamini Kanser Hücrelerinin Oluşumunu Önlüyor

Necip Yemenici, yaptığı yazılı açıklamada, D vitaminin bebeklerin sağlıklı şekilde gelişiminde önemli bir etkiye sahip olduğunu söyledi. D vitamininin vücudun kalsiyum dengesini sağlamak, kemik ve kas sağlığını korumak, kanser hücrelerinin oluşumunun önlemek gibi çok önemli görevleri olduğunu vurgulayan Yemenici, D vitamini yetersizliğinin, sadece bebeklik süresince değil bebeğin gelecekteki sağlığını etkileyerek yaşam kalitesini azaltan sonuçlarla da insanların karşısına çıktığını kaydetti. Yemenici, entelektüel ve fiziksel gelişimde geri kalma, doğumsal ve gelişimsel bozukluklar, kronik hastalıklara yakalanma riskinde artma gibi risklerin de D vitamini eksikliğinin önemli sonuçlarından olduğunu belirtti.

Sağlık Bakanlığıtarafından Bebeklerde D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Korunması Projesi kapsamında profilaktik D vitamini uygulaması başlatıldığını hatırlatan Yemenici, bu programın illerde 2004 yılından beri Sağlık Müdürlükleri tarafından takip edildiğini bildirdi.Yemenici, bebek izlem protokolleri kapsamında eski yapıda sağlıkocakları şimdi aile hekimleri tarafından yeni doğan bebeklere 15. günden itibaren 1 yaşına kadar devamını sağlayacak şekilde, koruyucu olarak D vitamini damlasının ücretsiz olarak verildiğini, güvencesi olan bebeklere de reçete edildiğini söyledi. Yemenici, Afyonkarahisar'da D vitamini kullanım oranı yüzde 95'in üzerinde olduğunu kaydetti.

Sinüzit Beyin İltihaplanmasına Sebep Olabiliyor

Dr. Ahmet Serdar Saraçel, sinüzit tedavi edilmediğinde görme bozuklukları ve beyin iltihaplanmasına sebep olabileceğini söyledi.Mevsim değişikliği, alerjik reaksiyonlar, vücut direncinin düşmesi ve banyodan sonra hemen dışarıya çıkılmasının sinüzite zemin hazırladığını belirtti.Özellikle kronik sinüzitin, tedavi edilmezse sağlığı ciddi boyutta tehdit ettiğini vurgulayan Dr. Saraçel, "Sinüs adı verilen, yüz kemiklerinin içindeki boşlukların iltihapla dolması sonucu oluşan hastalığa sinüzit denir. Sinüsleri temizleyen ince kanallar tıkanırsa hastalık başlar. Bu tıkanıklık, tedaviyle ya da kendiliğinden açılırsa sinüzit iyileşir, açılamazsa kronikleşir.Sinüs kanallarının tıkanıklığına, bazı burun içi ve sinüslerle ilgili yapısal koşullar, tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları, alerjik sebepler, burun ve geniz eti gibi oluşumlar yol açabilir." dedi.Sinüzitin akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrıldığını açıklayan Saraçel, "Kronik sinüzitin mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Göz çevresinde ödem ve yanak hizasında basmakla artan ağrı ise akut sinüzitin en tipik bulguları arasında yer alır. Alın hizasında, göz çevresinde ve burnun iki yanında, baş öne eğildiğinde şiddetlenen ağrı sık görülür.Krizler halinde seyreden bu ağrı, gündüzleri tüm sosyal ve fiziksel aktiviteyi sınırlar. Burun tıkanıklığı, iltihaplı burun akıntısı ve koku almada azalma da diğer belirtiler arasındadır. Alerjik nezle, sigara kullanımı veya kimyasal maddelerle temas ve burun dokularının, yani mukozanın şişmesi, işlevsel özelliklerinin bozulması sinüzite eğilimi artırabilir." şeklinde konuştu.

Sinüzitin çocuklarda da sık görüldüğüne dikkat çeken Ahmet Serdar Saraçel, çoğu zaman farkına varılmayıp ihmal edildiğini getirerek söyledi:
"Çocuklarda bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben hastalık 10 günden uzun sürüyorsa bu bir sinüzit atağıdır.Genellikle müzminleşmeyen çocuk sinüzitleri, kış ve bahar aylarında tekrarlayarak devam eder. Yazın ise genellikle geçer. Olağan koşullarda çocuklar büyüdükçe sinüzit atakları azalırken kalıtsal eğilimli çocuk sinüzitleri küçük yaşlarda başlar ve sık sık tekrarlar ya da sürekli hale gelir ve yaşıyla beraber düzelme göstermez."

Portakal Tam Bir Şifa Deposu
Portakalın yararı C vitaminiyle sınırlı değildir. O, içerdiği 20 den fazla cevherlerle,manavlarda değil,eczanelerde satılması gereken gerçek bir ilaçtır,iksirdir...Hem besler,hem korur,hem de pek çok önemli hastalıkta,etken maddeleri bilinçli uygulandığında tedavi eder...

Portakalın kimlik Kartı

Portakal, turunçgiller familyasından bir ağaç. Boyu 2-10 metre arasında değişiyor. Yaprakları sert, dayanıklı ve düz kenarlı. Kabuklarından portakal esansı elde ediliyor. Eczacılıkta ve gıda sanayisinde kullanılıyor. Çiçeklerinden de portakal çiçeği esansı yapılıyor. Portakalın çekirdekli ve çekirdeksiz çeşitleri var. Çekirdeksiz cins olan yafa portakalı Finike, Mersin ve Hatay'da yetişiyor. Kalın kabuklu ve uzunca meyveli. Kabuklarından reçel yapılır. Dörtyol portakalı ise çekirdekli. İnce kabuklu ve sulu. Washington, çekirdeksiz, Güney Anadolu ve Doğu Karadeniz'de Rize çevresinde yetişiyor.

İlaç gibi

Kar, kış, soğuk ve kaçınılmaz olarak peşimizi bırakmayan grip, soğuk algınlığı... Hemen hepimiz portakalı grip tedavisinde kullanırız. C vitamini deposu olduğunu da biliriz. Ama hem C vitaminin yararları, hem de portakalın yararları bildiklerimizle sınırlı değil. Portakal C vitamininin yanı sıra B vitamini, potasyum, kalsiyum, magnezyum da içeriyor. Lifler, organik asitler ve şeker açısından da zengin. Ve tüm bu içerdiklerinin vücudumuza çeşitli yararları var. Portakal,kanseri önlemeden,kanı temizlenmesinden karaciğeri çalıştırmaya, cildi güzelleştirmekten anormal doğumları Mönlemeye kadar pek çok şeye yarıyor.

C vitamini

C ve B vitamini açısından zengin olan portakal, insana dinamizm veriyor. Portakal içindeki C vitamini ince ve kalın damarların yumuşak kalmasını sağlıyor. Damar tıkanıklığını önlüyor. Vücuttaki direnci arttırıyor. Kanın durulmasına ve temizlenmesine yardımcı oluyor. Hazmı kolaylaştırıyor. Enerji veriyor. Portakal reçeli ise karaciğeri çalıştırıyor. Yapılan araştırmalar, bacaklarda meydana gelen periferik damar hastalığının (Peripheral artery disease-PAD), damarlarda meydana gelen yağ birikmesinden kaynaklandığı ve kalp ile felç riskini de körüklediğini ortaya çıkardı. Araştırmalarda PAD hastalarında, PAD hastalığı olmayan insanlara göre iki kat daha fazla C vitamini eksikliği görüldü.Bir dizi başka araştırmada da, C, E vitaminleri ve beta-kerotenin,damar tıkanmalarını önleyici etkisi saptandı.

Folik asit

Portakalda B vitamini çeşidi olan folak ve folik asit de bulunuyor. Folik asit, hamilelik boyunca ve özellikle ilk üç ay çok gerekli. Bebekte Spina Bifida gibi anormalliklerin oluşmasını engelliyor. Alyuvarların oluşmasına yardımcı oluyor, aynı zamanda yemeklerdeki besleyici maddelerin vücut tarafından emilmesini sağlıyor. Folik asit, portakal suyunun yanı sıra yeşil yapraklı sebzeler, ciğer, yumurta, tahıllar, portakal suyu, maya ve bira mayasında da bulunuyor. Günlük doz kadınlar ve erkekler için 200 mikro gram olarak saptanmış. Regl döneminde kadınların günlük dozlarını 400 mikro gram kadar yükseltmeleri gerekiyor.

Lifler

Lifler ise, sindirim sistemini düzenliyor, bazı kanser türlerine ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor.

Kullanımı

Vücudumuz C vitamini üretmiyor, bu nedenle dışarıdan almamız gerekiyor. Günlük C vitamini ihtiyacımız 50-70 miligram. Bir portakalda 90 miligram C vitamini bulunuyor. Sigara içenlerde ve enfeksiyonlar sırasında C vitamini ihtiyacı yaklaşık 2 katına çıkıyor.Sabah kahvaltısında içilen bir bardak portakal suyu, güne dinamik başlamak ve pek çok hastalıktan korumak için idealdir.

Bileşimi

Yapısında C, B bir, B iki ve PP gibi çok sayıda vitamin, başta kalsiyum ve potasyum olmak üzere çeşitli madensel tuzlar ve oligo-elementler, meyve şekerleri ve karoten bulunan portakalın pekcok yararlan var.

Portakal suyunun pembe ve kırmızısı daha yararlı

Portakal ve greyfurt suyunun pembe renkte olanı sarısından daha yararlıdır! Kırmızısı ise en iyisidir. Greyfurt ve portakalın iç renginin koyu kırmızı olması, bol bol ''Likopen'' içerdiğinin bir göstergesidir. Domateste de bol miktarda bulunan bu yararlı karotenoid, başta prostat kanseri olmak üzere pek çok kansere karşı koruyucudur. Likopen antioksidan aktivitesi de olan, cilt ve beden yaşlanmasını erteleyen son derece yararlı bir besindir.Kan basıncı yüksekliği sorununuz varsa, damar tıkanma riskiniz mevcutsa, her gün düzenli olarak düşük dozda aspirin kullanmaya daha çok özen göstermelisiniz. Aspirini özellikle gece yatmadan evvel içmeyi tercih edin. Yeni çalışmalar böyle bir alışkanlığın hem daha iyi uyumanıza hem de daha güvenli bir kan basıncı kontrolüne destek sağlayacağını göstermektedir.

Cildi güzelleştirir

Yapısında karoten bulunduğu ve kanı temizlediği için portakal aynı zamanda cildi güzelleştirir ve ona tatlı bir pembelik kazandırır. Güney Fransa'da ve İtalya'daki köylü kızları, ciltlerinin parlaklığı ve pembeliğini portakala borçlu olduklarını söylerler. Kabuklarındaki esans sivilcelere sürüldüğünde biraz yanma yapar ama 2 ayda ortadan kaldırır.

Soğuk algınlıklarına karşı doğal ilaçtır

İçinde bol miktarda C vitamini bulunduğundan organizmayı grip ve nezle gibi kış hastalıklarına, soğuk algınlıklarına karşı korur.

Diğer yararları

1. Kanı zehirlerden temizler.
2. Sanlığa ve karaciğer hastalıklarına karşı etkili bir doğal ilaçtır.
3. Bağırsakları yumuşak tutar.
4. Bedene güç ve enerji verir. Organizmanın vitamin ve madensel tuz gereksinimini karşılar. Özellikle gelişme dönemlerinde çocuklara bol bol portakal yedirmekte yarar vardır.
5. Portakal ağacı çiçeklerinin kaynatılmasıyla elde edilen su spazmı giderir, damar sertliğini ve felci önler. Portakal kabuk esansında da aynı olumlu etkiler mevcuttur.

PORTAKALI ÖZETLERSEK

Bileşimindeki etken maddeler

C vitamini
Karbonhidrat
Potasyum
Folik Asit
Bioflavin

Genel faydaları
Soğuk algınlığı, grip, kas incinmesi, kalp hastalıkları ve felçten korur, Portakal suyundaki bir antioksidan olan bioflavin damarları ve kılcal damarları güçlendirerek kalbin zarar görmesini engeller, ezik ve çürüklerin daha çabuk iyileşmesini sağlar,İçerdiği C vitamini ve folik asit sayesinde öksürüğü azaltır, Kanın pıhtılaşmasını,mide ve pankreas kanserini önleyici etkisi vardır, İçerdiği yüksek potasyum tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur.Aynı zamanda,içerdiği potasyum, cildin kuruyup kırışıklıkların oluşmasını da önler,Çocukların hastalıklardan korunması ve fiziksel gelişiminin tam sağlanması için gerekli olan cevherler dolu bir meyvedir. Kabuklarında bulunan uçucu maddenin bazı kanser türlerinin tedavilerinde çok önemli iyileştirici bir madde olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Özetle;portakalı ve diğer narenciye ürünlerini birer hayat iksiri olarak görmeli ve bütün yıl boyunca mutlaka bol tüketmelisiniz.Portakalın gerçek değeri daha ileri yıllarda anlaşılacaktır.


Tuz Gibi Şekerde Tansiyonun Düşmanı

Uzmanlar uyarıyor: Şekerli meşrubatlardan fazla içerseniz yüksek tansiyon riskini artıyor olabilirsiniz. Yeni bir araştırma, her gün fazladan içilen bir kutu şekerli içeceğin tansiyonun kayda değer biçimde artmasına yol açtığını gösterdi.2500 kişi üzerinde yapılan araştırma, şekerlendirilmiş meyve suları ya da gazoz ve kola gibi meşrubattan günde 355 mililitrenin üzerinde içmenin dengeleri altüst etmeye yettiğini ortaya koydu.Amerikalı ve İngiliz araştırmacıların ortak çalışması Hipertansiyon adlı tıp dergisinde yayımlandı. Meşrubat içmekle tansiyon arasındaki bağlantının tam mekanizması kesin olarak ortaya çıkarılmamış olsa da, bilimadamları aşırı şeker tüketmenin kan damarlarının yapısını ve vücuttaki tuz seviyesini etkilediğini düşünüyor. Suni şekerle tatlandırılmış içecekler bu riski
taşımıyor.
Araştırma kapsamında yaşları 40 ila 59 arasında değişen İngiliz ya
da Amerikalı denekler dört defaya mahsus son 24 saat içerisinde neler yiyip içtiklerini not ettikten sonra idrar numunesi verdi ve tansiyonları ölçüldü.Biliminsanları, günde birden fazla şekerli meşrubat içenlerin, şeker oranı en yüksek grubu oluşturduğunu gördü.

Kalp krizi riski

Şekerlendirilmiş meşrubattan fazla içenlerin tükettiği kalori miktarının da şekerli içecekten uzak duranlara kıyasla günde ortalama 397 kalori daha fazla olduğu dikkat çekiyor.Genelde bakıldığında, şekerli içeceklerden fazla tüketenlerin daha az sağlıklı beslendiği ve aşırı kilolu olduğu görülüyor.Fakat bütün bunlar bir yana, deneklerin kilosu ve boyu gibi faktörler göz önüne alındığında bile, yüksek tansiyon ve şekerli içecek arasında açıkça bir bağ görüldüğü söyleniyor.Araştırma ekibinin başkanları arasında yer alan, Londra'daki Imperial College'dan Profesör Paul Elliott, ''Fazla tuz tüketenlerin yüksek tansiyon riskinin arttığı artık yaygın biçimde biliniyor. Fakat bu son araştırma tuzun yanısıra ne kadar şeker tüketildiğinin de önemli olduğuna işaret ediyor.'' dedi.Yüksek tansiyon, kalp krizi ya da inme geçirme riskini büyük oranda artırıyor.Amerikan Kalp Vakfı, şekerli meşrubattan haftada 355 mililitrelik üç kutudan fazla içilmemesini öğüt veriyor.
 
Üst Alt