Rüyamda yavuz sulan selim han

Rüyamda 18 yaşındayım. Yavuz sultan selim han sina çölüne çadırını kurmuş. Sen benim sancaktarımsın bu çölü orduyu mukaddese geçir diyor. Bana emir buyuruyor.

Silah kuşanıp beyaz bir ata bindirilip elime siyah bir sancak vererek şu ilerideki devenin üzerindeki beyaz elbiseli zatı takip et diyor.

Bismillah diyorum ve zata doğru atımı sürüyorum geceler buzdan soğuk . Gündüzlerse allev alev yanıyor.içmek için suyum bitiyor. Devenin üstündeki zat yanıma gelerek al bu destiden iç buyuruyor. Sen kimsin mubarek diyorum . Ben
cebrailim diyor .

Arkama dönüp bakıyorum yavuz sultan selim hanın ordusu bizi takip ediyor.yolculuğumun 11 gününde kabeye girerken sultan selim han şöyle buyuruyor .mülk allahındır . Kabe ise bizim ahiret yurdumuzdur. Aeo

allah alimdir ruhul emin.

Selamun Aleykum Mubarek ben gibi bir coban Sizin gibi bir Muhteremin ruyasini yorumliyamam...
ama dun geceden beri beni cok düsündüren,hüzündüren, ruyami Sizin ile paylasmak istiyorum..
aslinda ruhumda, vicdanimda bu ruyanin yorumunu biliyorum ama
kul olmamin eksikligi ile eziliyor ve anlamamazliktan geliyorum...
Hayirdir insallah dun gece evimde kocaman bir bereket sofrasi kurulmus..ve 2008 de kaybedigim agbim de ziyarettime gelmis..
etrafimda hep cocuklar..
ve duvarda kocaman cok guzel sanki canli bir manzara resmi hep beyaz ve mavi renkler ile cizilmis..sanki ebedilere uzanan bir KAPI ...
ve rahmetli agbim soruyor kim bu duvari cizdi..kim ? cok KIZGIN
cocuklar mi yapti ? hayir diyorum rah. annem cizdi diyorum..
sanki bana ahiretten, kabirden bir kAPI acip bana otelerde beni neler bekledigini gostermek istiyordu..
bana bir sey anlatmaya, calisiyor...benden bir sey istiyordu...
ve uyandim..

Ruyanizi yorumliyamam..Hayatta hiçbir şeyi bilmesem de cok şükür haddimi ve acizligimi bilirim...
ama Yavuz Sultan Selim han'ın Mısır Seferi, sirasinda bekledigi Rüyayi sizin ile paylasmak isterim..

Yavuz Sultan Selim-in seferde ve barışta yanından ayırmadığı bir sohbet arkadaşı vardır. Hasan Can ismiyle bilinen bu zât, âlim ve hikmet ehli birisidir.
Yavuz'un Mısır seferine niyetlendiği günlerdir. Evet Son Abbasi Halifesi Mütevekkilallah'ın gücü yoktur, ancak yine de onu incitmekten çekinir.
İbn-i Kemâl Paşa ve Zembilli Ali Efendi, Sultanı iknaya çalışırlar. Evet bu seferin lüzumuna herkesten çok o inanır, ama yine de huzursuzdur.
Yemekten içmekten kesilir, uykuyu dağıtır. Sabahlara kadar ibadet eder, buruşuk kağıtlara karışık şekiller çizer. 'Ah!' der, 'Ah bir işaret gelse.'
İşte uykusuz geçen bir gecenin ardından Hasan Cana sorar:

-Nerelerdeydin?
-Azıcık dalmışım efendim.
-Öyleyse rüyanı anlat.
-Dikkate değer bir rüya gördüğümü hatırlamıyorum.
-Olacak iş mi yani, bir insan uyusun da rüya görmesin. İyi düşün görmen lâzımdı!

Hasan Can çıkar. 'Tuhaf' der, 'Sultan bir işaret bekliyor ama ne?' Tam o sırada bir başka Hasan (Kapıcıbaşı Hasan Efendi) yaklaşır.
'Ben' der 'garip bir rüya gördüm, ama şimdi bunu nasıl anlatmalı sultana?'
Hasan Can onu adeta aparır, koparır, çıkarır Yavuz'a. Sultan 'buyur!' der, o başlar anlatmaya:

-Hünkârım akşam çadırınızın önünde nöbetteydim. Bir ara içim geçti. Ya da öyle olduğunu sanıyorum. Zira mekân aynıydı ve ben ayaktaydım.
Baktım dört atlı çadıra yaklaşıyor. Hemen davrandım, önlerine çıktım.
Güya 'Kimsiniz, necisiniz?' diye sorgulayıp çevirecektim onları. Ancak vuruldum sanki. Dondum kaldım. Atlar çok asildi ve yere basmıyorlardı.
Süvariler hem çok heybetli, hem çok sevimliydiler. Bırakın hesap sormayı, eteklerine kapanmak, ellerini öpmek için yanıp tutuşmaya başladım.
Esrarengiz ziyaretçiler hünkârımızı sordular. Çadırdan ışık sızıyordu. 'Meşgul olmalı' dedim. Öndeki 'İyi' dedi,

'Rahatsız etme. Sabahleyin geldiğimizi söylersin. Biz Server-i Kâinatın eshabındanız. Efendimiz Selim Han'a selâm söyledi ve buyurdular ki:
Haremeynin hizmeti kendisine verildi!' Ve geldikleri gibi uzaklaştılar.
Bir anda ufukta kayboldular. Sancakları ışıklı izler bıraktı. Tam 'bunlar kim ola?' diye düşünüyordum ki bir ses 'Nasıl tanımazsın' dedi.
'Öndeki Hazreti Ebubekir, yanındakiler, Ömer, Osman ve Ali! Radıyallahüanhüm ecmain.
Yavuz heyecanlıdır. Rüyayı tek kelimesini kaçırmadan dinler ve nedimine döner. 'Bilir misin Hasan, biz emir olunmadıkça kıpırdamayız.
İşte şimdi tamam. Artık çıkabiliriz yola.'

Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş Allah'adır.

Allahın selamı üzerine olsu allahın ahiri. Sofra ve bereket allahın halili ibrahim as. Verilen bir makamdır.

Bunun iki hikmeti vardır. Ilim bir nimettir herkes nasibi kadar alır burada bir genişlik söz konusudur. .sofranın ikinci manası ise kalbinizi rahmanı temsil eden bir ademi sevgi noktasında düşünme hali içinde oluşunuzdur.

Abinizin gelişi ise geçmişinizden bir zatı asla aklınızdan çıkarmayıp onun anılarından hala kalbinizin vaz geçmemesidir.

Etrafınızda çocukların oluşu ilim bakımından talebelerinizin çokluğuna ve size inananlarınızın ve sevenlerinizin artışına delil dir

duvardaki resim sizin ruhunuzdaki güzelliklerin hayatın içinde yansıması. Abinizin kızgın oluşu ve o resmi kimin çizdiğini sorması ise bir defter olan annenize kaderi ilahide rahmeti rahimiyede yazılanın sureti oluşunuz ve abinizi gidişinin aynı rahimde kaderi ilahi yazılıp onun sizin duva ve niyaz ve adına ait kuran hatmine işarettir. çünki aynı defterin içinde yazılan iki kadersiniz. O bu ilimden habersiz ve mazlum göçmüştür .onun ruhunun senden yardım istemesi hakkıdır. Birde şu vardırki ondan kalan bir emanet varsa onu gözetin .

Ruhul emin.

Allah RAZI olsun Mubarek Rabbim ilim ve idrakinizi bereketlendirsin..
Ilim bir nimet ve lütuftur!! desenize her kes imani ve ihlasi kadar nasibini alıyor...
O Benim annem !!onun ruhunun benden yardım istemesi hakkıdır. ondan kalan bir emanet var..
sag iken Hakka kavustuktan sonra evinin bir hayrat olarak
kullanilmasini cok istemisti..ama agbim inancsiz biri !!onun kötü amelleri yuzunden annemin kabirde azap cektigini
benden yardim istedigini o resmi cizerek kabirden bana bir pencere acmak ,bana ulasmaya calistigini biliyorum!!
Rabbim hic birimize ve anneme kabir azabı yaşatmasın..
hepimize arkamizdan hayırlı evladlar, salih insanlar birakmayi nasip etsin...

Allah duaları kabul edendir.

Dertlerimi bir kaba koydum almadı.
Gökyüzüne saldım sığmadı.
Denizlere saldım mesti gezir oldu.
Gönlüme koydum az bile geldi.
çünkü orası allah c.c sonsuzluk sahrası.

Gök yüzünde zamansızlık hangi noktada
elindeyse yıldız yıldız hecele
ölüm yazılıyken kara tahtaya
insanlar yine çare arar ölüme

gençlik gelip geçti bir anlık süstü
nevsim doymamaktan dünyaya küstü
eserler darmadağın emekler yüz üstü
toplayın eşşayı işim acele

n.f k

BEDİR MUHAMMED ALİ' Alıntı:

gençlik gelip geçti bir anlık süstü
nevsim doymamaktan dünyaya küstü
eserler darmadağın emekler yüz üstü
toplayın eşşayı işim acele

Genişletmek için tıkla ...

Gençlik gelip geçti kıymetini bilemedikUzgunnn
Bavullarım hazır, men gidiremagla..:,


Ruhul emin mevladan getirdi haber.
Üzülme hebibim sana verildi kevser.