Ve Aleykümselam Hayırlı günler Rüyaniz Hayr olsun
Rüyaniz ,dört mesaj vermektedir...
-MÜCADELE
BİR KURBAĞA SÜRÜSÜ ormanda yürürken, içlerinden ikisi bir çukura düştü. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplandılar. Çukur bir hayli derindi ve arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyordu.
Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylediler arkadaşlarına:
“Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız.”
Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam ettiler. Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlardı.
Sonunda kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilendi ve mücadeleyi bıraktı. Diğeri ise çabalamaya devam etti. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürdüler.
Ne var ki, çukurdaki kurbağa son bir hamle daha yaptı, bu kez daha yükseğe sıçramayı başardı ve çukurdan çıktı.
Çünkü, bu kurbağa sağırdı. O yüzden, arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine kulak asmamıştı…
-Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok etkilenmiş,büyük kayıplar vermişler.Ama en çok kayıp veren kirpilermiş.Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok,kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri var.Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış çözüm aramaya başlamış.
Tartışa tartışa nihayet gece olunca bütün kirpilerin bir araya toplanmasına,birbirine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş.Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından faydalanaca,aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
İlk geceki denemelerinde bunun işe yaradığını görmüşler.Ama başka bir problem çıkmış ortaya.Üşüyen kirpiler birbirine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş.Sonraki gece yaralanma korkusundan birbirinden uzak durmuşlar ama bu sefer de donmalar meydana gelmiş.
Ne var ki her gece kâh uzaklaşa,kâh yakınlaşa ,deneye,yanıla birbirlerinin vücut sıcaklığından faydalanacak kadar yakın;ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.Bizim de uzun dikenlerimiz var.Bazen faydalı bazen de zararlı.Çoğu zaman kimseleri yaklaştırmıyoruz özel dünyamıza.Ne var ki,sıcaklık ancak yakınlaşmakla mümkün.
Birbirimizin CANINI YAKMAYACAK KADAR UZAK,HAYATIN SOĞUK ZAMANLARINDA ÜŞÜMEYECEK KADAR DA YAKIN olmayı öğrenmeliyiz
-Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk bulunur.
duvarı yıkarken, oradadışardan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kotu hisseder ve ayni zamanda meraklanırda kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce. Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı.
Nasıl olmuştu da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yasamayı başarmıştı?
Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yasamak çok zor olmalıydı. Sonra bu kertenkelenin 10 yıldır hiç kıpırdamadan nasıl 10 yıl yasadığını
duşundu- ayak çivilenmişti!! Böylece çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye baslar, ne yiyor acaba? Sonra nereden çıktığını fark edemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle...
İnanılmaz!!! Adamı sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, 10 yıldır diğer kertenkele tarafından beslenmekteydi...
SIZI SEVENLERİ ASLA TERK ETMEYİN, UNUTMAYIN ONLARI.
Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paket açtıklarını gördü.
Kendi Kendine :
-"İçinde hangi yiyecek var acaba ?"
Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı oldunu anladığında yıkılmıştı.
-"Evde bir fare kapanı var !, evde bir fare kapanı var!" diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı.
Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı:
-"Zavallı farecik... Bu senin sorunun benim değil.Bana bir zararı olmaz küçücük kapanın" dedi.
Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun yanına koştu ve,
-"Evde bir fare kapanı var!" diye adeta çırpındı.
Domuz anlayışla karşıladı ama,
-"Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir şey yok. Dualarımda olacağımdan emin ol"
dedi.
Minik fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve,
-"Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanı var!" dedi.
İnek;
-"Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni ilgilendirmiyor." dedi.
Sonunda minik farecik, başı önde umutsuz bir şekilde eve döndü.Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına
karşılaşmak zorunda olduğunu anladı.
Bazen bazi konularda tek başınıza karar almanız gerekebilir..selametle..