- Katılım
- 30 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 1,199
- Tepkime puanı
- 16
Peygamber SAS Hazretleri ramazan ayını medhederken, bir hadis-i şerifinde buyurmuş ki:
Bu öyle bir mübarek aydır ki, öyle bereket ve hayır ayıdır ki, Allah-u Teâlâ Hazretleri bu ayda rahmetini indirir, hatâları günahları affeder, duaları kabul eder. Kulların ibadetlerdeki yarışmasına, gayretine bakıp da, meleklerine: "Bakın, benim kullarım nasıl ibadet ve tâate koşuşturuyorlar, gayret ediyorlar!" diye öğünür. Bu ayda bu kadar rahmet kapıları açılmışken, göğün kapıları açılmışken, melekler bile kullara tevbe ve istiğfar ederken, şeytanlar bağlanmışken, bu kadar hayır imkânları varken, bunlardan istifade edememiş olan kimse hakîkaten, gerçekten şakîdir. Eşkıyâdandır yâni... Asıl eşkıyâ o kimsedir ki, bu ayın hayrından, bereketinden istifade edememiştir.
Allah-u Teâlâ Hazretleri bizi o zümreden etmesin... Allah-u Teâlâ Hazretleri, bu ayın içindeki cûşa gelen rahmetinden, mağfiretinden cümlemizi hissemend ü hissedâr eylesin...
İçinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin de bulunduğu bir ay geçirdik. Oruçlar tuttuk, Allah-u Teâlâ Hazretleri'nir rasûlü Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde orucu şöyle medhetmiş:
"Hiç bir kul yoktur ki, sabaha oruçlu çıksın..." Bu oruç, bizim ramazanda tuttuğumuz farz oruca da şamildir, sair zamanlarda tuttuğumuz nafile oruçlara da --Allàh-u a'lem-- şamildir. "Sabaha oruçlu çıkan hiç bir kul yoktur ki, ona göğün kapıları açılmasın!" Allah-u Teâlâ Hazretleri onun için, ortadan mânevî mânileri kaldırır. Duaların göğe yükselmesine mâni olan sebepler vardır, göğün kapıları vardır; oradan geçemez. Ama Allah-u Teâlâ Hazretleri göğün kapılarını o oruçlu için açar.
"Oruçlunun bütün a'zâsı tesbih eder ve o ecri kazanır. Akşam oluncaya kadar, güneş örtünün arkasına gizleninceye kadar, güneş batıncaya kadar gökteki varlıkların hepsi, gök ehli oruçlu için tevbe istiğfar eder."
"Bir-iki rekât namaz kılsa oruçlu,gökler onun için nur saçarlar. Onun cennetteki nasîbi olan hûrileri derler ki: 'Yâ Rabbi, onu bize nasib et! Gelsin bize.. Biz o oruçlunun görmesine müştak olduk.' derler.
Eğer 'Lâ ilâhe illallah' derse, 'Sübhânallah' derse, tekbir getirirse, 'Allahu ekber' derse; ona yetmişbin melek gelir, karşılar ve onun sevabını güneş batıncaya kadar yazar dururlar." Böyle bir mübarek ibadet ayını geçirdik. Hadis-i şerifi Hazret-i Aişe Vâlidemiz nakledivermiş.
Peygamber SAS Hazretleri Ebû Hüreyre RA'ın bize bildirdiğine göre, buyurmuş ki:
Yanında benim adım anılmış olup da, bana salât getirmemiş olan kulun, burnu yerlere sürtsün!.."
Peygamber Efendimiz'in adı her anıldıkça, ona salât ü selâm getirmemiz lâzım! Çünkü, dinimizin direği Rasûlüllah'a muhabbet üzere kuruymuştur. Yâni, Peygamber Efendimiz'e sevgi ve muhabbet olmadan, bağlılık olmadan, sünnetine sarılma olmadan, insanın bir mertebe kazanması, bir merhale katetmesi mümkün değildir. Aynı şekilde, tasavvufta ilerleme de tıpkı bunun gibidir, şeyhine muhabbetle olur.
Hadis-i şerifin devamında deniliyor ki:Yine buyurmuş ki Peygamber Efendimiz: "O adamcağızın, zavallının burnu yerlere sürtsün ki, ramazan ayı ona gelmiştir de, sonra çıkıp gitmiştir; fakat kendisine mağfiret olunmamıştır. Yâni, Allah'ın rahmetini, mağfiretini kazanamamış olan adamın burnu yerlere sürttü veya sürtsün!" Dua da olabilir. Zâten perişanlığa uğramış kendisi... Hali ifade de olabilir. Yâni, yazıklar olmuştur, ramazanın hayrından istifade edemeyen kimseye... Burnu yerlere sürtmüştür, mahvolmuştur o insan...
"O adamın da burnu yerlere sürtsün veya sürtmüştür ki, ana babası onun yanında yaşamışlardır, yaşlanmışlardır, yaşlılığa ermişlerdir de; (felem yüdhilâhül cennete) o çocuk, anne babası sağ iken onlara hizmet edip de cenneti kazanamamıştır."
Burda tabii, hem ramazanın ne kadar kıymetli olduğunu anladık bu hadis-i şeriften... Hem de Peygamber SAS Efendimiz'e muhabbetin, salât ü selâm getirmenin ve ana babaya hürmet ve hizmet etmenin ne kadar sevablı olduğunu anlamış olduk.
Bildiğiniz gibi, hadis-i şeriflerde bize bildirildiği gibi, hac daha önceki hac ile aradaki günahların affına sebeptir. Ramazan daha önceki ramazanla arada işlenmiş günahların affına mağfiretine sebeptir. Önceki ramazandan bu ramazana kadar işlediğimiz günahlar, bu ramazanda affolunuyor. Bütün senenin günahları affolunuyor. Cuma da bir önceki cuma ile aradaki günahların affına sebeptir.
not:konunun devamı var biraz uzun olduğu için, kolay okunması açısından bölüm bölüm eklemek istedim.
Bu öyle bir mübarek aydır ki, öyle bereket ve hayır ayıdır ki, Allah-u Teâlâ Hazretleri bu ayda rahmetini indirir, hatâları günahları affeder, duaları kabul eder. Kulların ibadetlerdeki yarışmasına, gayretine bakıp da, meleklerine: "Bakın, benim kullarım nasıl ibadet ve tâate koşuşturuyorlar, gayret ediyorlar!" diye öğünür. Bu ayda bu kadar rahmet kapıları açılmışken, göğün kapıları açılmışken, melekler bile kullara tevbe ve istiğfar ederken, şeytanlar bağlanmışken, bu kadar hayır imkânları varken, bunlardan istifade edememiş olan kimse hakîkaten, gerçekten şakîdir. Eşkıyâdandır yâni... Asıl eşkıyâ o kimsedir ki, bu ayın hayrından, bereketinden istifade edememiştir.
Allah-u Teâlâ Hazretleri bizi o zümreden etmesin... Allah-u Teâlâ Hazretleri, bu ayın içindeki cûşa gelen rahmetinden, mağfiretinden cümlemizi hissemend ü hissedâr eylesin...
İçinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin de bulunduğu bir ay geçirdik. Oruçlar tuttuk, Allah-u Teâlâ Hazretleri'nir rasûlü Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde orucu şöyle medhetmiş:
"Hiç bir kul yoktur ki, sabaha oruçlu çıksın..." Bu oruç, bizim ramazanda tuttuğumuz farz oruca da şamildir, sair zamanlarda tuttuğumuz nafile oruçlara da --Allàh-u a'lem-- şamildir. "Sabaha oruçlu çıkan hiç bir kul yoktur ki, ona göğün kapıları açılmasın!" Allah-u Teâlâ Hazretleri onun için, ortadan mânevî mânileri kaldırır. Duaların göğe yükselmesine mâni olan sebepler vardır, göğün kapıları vardır; oradan geçemez. Ama Allah-u Teâlâ Hazretleri göğün kapılarını o oruçlu için açar.
"Oruçlunun bütün a'zâsı tesbih eder ve o ecri kazanır. Akşam oluncaya kadar, güneş örtünün arkasına gizleninceye kadar, güneş batıncaya kadar gökteki varlıkların hepsi, gök ehli oruçlu için tevbe istiğfar eder."
"Bir-iki rekât namaz kılsa oruçlu,gökler onun için nur saçarlar. Onun cennetteki nasîbi olan hûrileri derler ki: 'Yâ Rabbi, onu bize nasib et! Gelsin bize.. Biz o oruçlunun görmesine müştak olduk.' derler.
Eğer 'Lâ ilâhe illallah' derse, 'Sübhânallah' derse, tekbir getirirse, 'Allahu ekber' derse; ona yetmişbin melek gelir, karşılar ve onun sevabını güneş batıncaya kadar yazar dururlar." Böyle bir mübarek ibadet ayını geçirdik. Hadis-i şerifi Hazret-i Aişe Vâlidemiz nakledivermiş.
Peygamber SAS Hazretleri Ebû Hüreyre RA'ın bize bildirdiğine göre, buyurmuş ki:
Yanında benim adım anılmış olup da, bana salât getirmemiş olan kulun, burnu yerlere sürtsün!.."
Peygamber Efendimiz'in adı her anıldıkça, ona salât ü selâm getirmemiz lâzım! Çünkü, dinimizin direği Rasûlüllah'a muhabbet üzere kuruymuştur. Yâni, Peygamber Efendimiz'e sevgi ve muhabbet olmadan, bağlılık olmadan, sünnetine sarılma olmadan, insanın bir mertebe kazanması, bir merhale katetmesi mümkün değildir. Aynı şekilde, tasavvufta ilerleme de tıpkı bunun gibidir, şeyhine muhabbetle olur.
Hadis-i şerifin devamında deniliyor ki:Yine buyurmuş ki Peygamber Efendimiz: "O adamcağızın, zavallının burnu yerlere sürtsün ki, ramazan ayı ona gelmiştir de, sonra çıkıp gitmiştir; fakat kendisine mağfiret olunmamıştır. Yâni, Allah'ın rahmetini, mağfiretini kazanamamış olan adamın burnu yerlere sürttü veya sürtsün!" Dua da olabilir. Zâten perişanlığa uğramış kendisi... Hali ifade de olabilir. Yâni, yazıklar olmuştur, ramazanın hayrından istifade edemeyen kimseye... Burnu yerlere sürtmüştür, mahvolmuştur o insan...
"O adamın da burnu yerlere sürtsün veya sürtmüştür ki, ana babası onun yanında yaşamışlardır, yaşlanmışlardır, yaşlılığa ermişlerdir de; (felem yüdhilâhül cennete) o çocuk, anne babası sağ iken onlara hizmet edip de cenneti kazanamamıştır."
Burda tabii, hem ramazanın ne kadar kıymetli olduğunu anladık bu hadis-i şeriften... Hem de Peygamber SAS Efendimiz'e muhabbetin, salât ü selâm getirmenin ve ana babaya hürmet ve hizmet etmenin ne kadar sevablı olduğunu anlamış olduk.
Bildiğiniz gibi, hadis-i şeriflerde bize bildirildiği gibi, hac daha önceki hac ile aradaki günahların affına sebeptir. Ramazan daha önceki ramazanla arada işlenmiş günahların affına mağfiretine sebeptir. Önceki ramazandan bu ramazana kadar işlediğimiz günahlar, bu ramazanda affolunuyor. Bütün senenin günahları affolunuyor. Cuma da bir önceki cuma ile aradaki günahların affına sebeptir.
not:konunun devamı var biraz uzun olduğu için, kolay okunması açısından bölüm bölüm eklemek istedim.