Rad Suresi

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

"8- Allah ki, hidayeti yaratan O'dur, o Allah, bilir her dişinin neye gebe olduğunu. Gerek insandan, gerek öbür canlılardan, yani hayvanlardan ve bitkilerden herhangi bir dişinin hangi şeye gebe olduğunu, hangi tohumdan döllenip gebe kaldığını, helaldan mı yoksa haramdan mı olduğunu, erkek midir, dişi midir, yaşıyacak mı, yaşamıyacak mı, said mi, şakî mi ilh... Mümin mi, kâfir mi olacaktır hepsini bilir.

Ve rahimler neler eksiltir, neler üretir ve artırır onu da bilir. Rahimler gebe kalınca nasıl çalışır, hangi maddeleri üretir, hangi toksinleri atar, hangilerini salgılayıp ceninin gelişmesine katkı yapar, kendi bünyesinden gizliden verdiği, eksilttiği nedir, arttırdığı, kazandığı nedir, beslediği, büyüttüğü nedir?

Hamileliğinde neyi sakatlar, neyi tamamlar? Ayrıca bütün bu çalışmaların sonucunda doğacak olan erken mi, geç mi, yoksa tam zamanında mı doğacaktır? Bir tane mi, yoksa ikiz veya daha fazla mı olacaktır?
İşte Allah, bütün canlı türlerinde bu bilinmez sanılan şeylerin hepsini bütün ayrıntılarıyla bilir. Normalden farklı olan erken doğumlar veya sakat doğanlar bile körükörüne ve kendiliğinden olmuş şeyler değildir,

Sırlar âleminde Allah'ın ilmi ve iradesi sayesinde meydana gelen olaylardır. İşte bütün bunlar tabiatçı ve maddeci felsefe aleyhine birer ilâhî irade delilidir. Bilimsel yönü olduğu da kesindir. Hayatın ilimle bilinecek bir dış yüzü, olayların maddî sebeplere ve şartlara bağlı olarak meydana geliş şekli vardır ki, işin bu kadarı ilimle bilinebilir.

Ancak ilâhî bilgi böyle gözleme dayalı bir bilgi değildir: O hayatı yönlendiren ve bildiğini bildiği ve dilediği gibi yapan, yaratan bir kudret sahibinin bilgisidir. O bütün incelikleri, bütün tedbirleri ve sonuçları içeren bir bilgidir.

O, bilir ve dilediğini yapabilir. Bir rahmin döktüğü kan, yaptığı salgı, yetiştirdiği yumurta, elde ettiği döllenme (telkıh), beslediği yavru, eksik veya fazla sahip olduğu bütün faydalar veya özellikler, hayat için gerekli olan her şey bir bilgi ve hesap iledir. Ayrıca sadece bunlar değil, her şey Allah'ın katında bir miktar iledir. Bir ölçü iledir.

Başından sonuna kadar belli sınırlar içinde bir takdir iledir. Her şey kendi özünde ve haddi zatında ölçülmüş, biçilmiştir. Her şeyin haddi ve hududu vardır, varlıklar ve canlılar arasında kendine mahsus bir yeri vardır.

Yaratılış kademelerinde aşamıyacağı belli bir sınırı, bir ömrü ve kendine mahsus bir durumu bulunmaktadır. Ve zincirleme olarak bütün sebepler silsilesi bütünüyle Allah'a dayanır: O'nun ilmi ile çerçevelenmiş olmayan hiçbir şey yoktur. Her şeyin kendi özünde herhangi bir varlık mertebesinde meydana gelişi veya meydana gelmeye kabiliyetli oluşu, Allah Teâlâ'ya göre hazır bir ilimdir, olacağı da olmuş gibi bilir, O'nun bilgisi dışında zaten bir şey olamaz.

9- O gizliyi, gaybı da bilir, açık ve aleni olan şeyleri de bilir. Allah, duyularla algılanamayan şeyleri de bilir, hazır olanı da bilir. Veyahut yok alanı da bilir, mevcut olanı da bilir.

Şu halde peygamberden başka türlü bir âyet, değişik bir mucize isteyenlerin, bunu hidayet için mi, inat için mi istediklerini de bilir. Kebirdir, yani her şey kendisinden daha küçük olan ve hiçbir şekilde, hiçbir çerçeveye sığdırılamayan tek ve biricik büyüktür. Mütealdir. Yani, her şeyden üstün, miktar ve sınırlılık gibi yaratılmışlara mahsus olan sıfat ve özelliklerden münezzeh, eşsiz ve yücedir. Yüceler yücesidir. Bundan dolayı hidayet O'na aittir.

O'nun ilim ve kudreti dışında kalacak ve huzuruna çıkıp hesap vermeyecek hiç bir şey yoktur.

10-O'nun açısından eşittir aranızdan sözünü gizleyen, inkârı gönlünden geçiren açıklayan, onu başkasına söyleyen, geceleyin saklanan ve gündüzleyin açıkta gezip dolaşan arasında fark yoktur. Yani hepsini eşit olarak ve aynı seviyede işitir, görür ve bilir.

11-12- Her biri için önünden ve arkasından birtakım muakkipler, takip edici, izleyici kuvvetler vardır ki, onu hıfzederler, her birinin sözünü ve işini kaydederler veya sürekli olarak izleyip korurlar, muhafaza ederler. Ki, onlar Allah'ın emrindendirler. Yani bu takip edici güçler veya bu koruyucu kuvvetler "De ki, ruh Rabbimin emrindendir" (İsra, 17/85) âyeti gereğince Allah'ın emrinden ibaret olan birtakım ruhlar veya meleklerdir.

Bundan dolayı her birinizin bütün söyledikleri ve yaptıkları, Allah Teâlâ'nın kontrolü, gözetimi, gözlemi ve izlemesi altındadır. Bütün oluşları ve olayları ile hayat her bakımdan O'nun yönetimindedir.

O halde hepsi bilinen, her yönüyle kontrol edilen ve inceden inceye izlenen bir şeyin gizlisi, açığı olur mu? Sizce gizli veya açık diye adlandırılan bütün sözleriniz ve bütün davranışlarınız karşılıksız kalır mı? Muhakkak ki, Allah, herhangi bir kavimdeki hali değiştirmez, onlara bahşettiği nimet ve ikbali ya da iyi, kötü herhangi bir hali ve hasleti değiştirmez ta onlar kendi özbenliklerindekini değiştirinceye kadar.

Yani, kavimler bir süre için iradelerinde serbesttirler ve sorumlulukları iradelerine göredir. Şimdiye kadar hep böyle olagelmiştir, bundan sonra da böyle olacaktır. (Enfal Sûresi'nde "Bu, Allah'ın bir kavme verdiği nimeti, onlar kendilerindekini değiştirmedikçe değiştirmeyeceğinden böyledir" meâlindeki (âyetin tefsirine bkz: 8/53). Bununla beraber Allah bir kavme bir fenalık murad ettiği vakit artık onu geri çevirecek hiçbir kuvvet yoktur, onun önlenmesine imkan yoktur. İsteseler de istemeseler de Allah'ın murad ettiği o kötülük, geçici ise geçici olarak, ebedî ise ebedî olarak mutlaka meydana gelir ve hiçbir şekilde önlenemez.

Ve onların Allah'dan başka bir velileri de yoktur. Ki, ona bir çare bulsun. "
-RA'D: 8/9/10 /11/12ayet.
 
Üst Alt