Parkinson ve Otonom Sinir Sistemi Bozukluğu

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,344
Tepkime puanı
25
Parkinson hastalığının genellikle geç dönemlerinde “otonom sinir sistemi” adı verilen isteğimiz dışında çalışan sinir sistemini ilgilendiren bazı bozukluklar ortaya çıkabilir.

Tansiyon düşmesi: Birçok hastada tansiyon (kan basıncı) normaldir. Bununla birlikte Parkinson hastalığında kalp ve kan damarlarının çalışmasını düzenleyen sinirler etkilenmiş olabilir. Bu sinirlerde ciddi boyutta işlev bozukluğu varsa, genellikle hasta ayaktayken kan basıncında düşme eğilimi ortaya çıkar. Bu düşüş, tansiyonu belirleyen büyük değerin (sistolik) yatarken ölçülen değerden yaklaşık 20 mm Hg ve daha fazla olması halinde anlamlıdır. Oturur ve yatar haldeyken kan basıncının normal bulunması, sadece ayağa kalkıldığı zaman kan basıncında anlamlı derecede düşme saptanması durumuna “ortostatik hipotansiyon” denir. Ortostatik hipotansiyonu olan hastalarda uzun süre yattıktan sonra hızla ayağa kalktıklarında, uzun süre ayakta durduklarında ya da yürüdüklerinde genel bir güçsüzlük, baş dönmesi ve sersemlik hissi ortaya çıkar. Parkinson hastalığı tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da ortostatik hipotansiyona yol açabilir. Ancak bu durumun düzeltilmesinin mümkün olduğu tedavi bölümünde görülecektir.

Ağızda salya birikmesi: Tükürük bezlerinin çalışmasını düzenleyen sinir sisteminin aşırı çalışması sonucu, ağızda tükürük birikir ve fazla miktara erişince, dudak kenarından sızabilir. Bu durum gece uykuda meydana gelirse hastanın yastık kılıfı ıslanabilir. Özellikle yutma işlevinin yavaşlamış olduğu hastalarda salya birikmesi daha belirgindir. Bu yakınma hastaya rahatsızlık vermesi dışında bazen konuşmanın anlaşılabilirliğini de bozabilir.

Ayaklarda şişme: Parkinson hastalarının ayaklar veya bacaklarında bazen şişme hali “ödem” oluşur. Özellikle bacaklarında hareket yavaşlığının ön planda olduğu hastalarda görülen bu durum daha çok Parkinson hastalığı belirtilerinin ilk ortaya çıktığı beden yarısında belirgindir.
Sağlıklı kişilerde kan dolaşımı bacakların hareketlerinden etkilenir ve bacak kaslarının kasılması yer çekimi ile aşağıda toplar damarlarda birikmiş olan kanın kalbe dönmesini sağlar. Hareket azalmışsa ve hasta gün boyu oturuyorsa ayak ve bacakların toplar damarları genişler ve bir miktar sıvı damar duvarından komşu dokulara sızarak, özellikle ayak ve ayak bilekleri bölgesine yayılır ve böylece ödem oluşur. Bacaklarda gün boyu oluşan şişme, hastanın uzanmış olduğu gece saatlerinde azalır.

Bacakların alt kısımlarında şişme geliştiği zaman, parmak ucuyla ayak bileğinin biraz yukarısına bastırılırsa, cilt üzerinde basıya bağlı hafif bir çökme oluşur ve bir süre kalır. Ödem Parkinson hastalarında genellikle hafiftir ve kötü bir hastalığa işaret etmez. Tedavisinde idrar söktürücü ilaçlara nadiren gerek duyulur. Kalp veya böbrek hastalıkları da ayaklarda şişmeye yol açabileceği için, ödem gelişen hastaların bir iç hastalıkları uzmanına gönderilmeleri uygun olur.

Kabızlık: Parkinson hastalığında hareketlerdeki yavaşlığın yanı sıra, barsakta bulunan dopamin hücrelerinde de hasar oluşmasının barsak hareketlerini olumsuz etkileyerek kabızlığa yol açtığı düşünülmektedir. Bir çok hastada kabızlık sık rastlanan bir sorun olup, kimisinde hastalıktan yıllarca önce başlamış olduğu ve devam ettiği görülür. Az yemek yiyen, az su içen ve lifli gıdaları tercih etmeyen hastalarda sonuçta dışkı katılaşır ve miktarı azalır. Bu durum barsak hareketlerinin ağrılı olmasına da yol açabilir. Kabızlığın antikolinerjik grubundaki Parkinson ilaçlarıyla artabileceğini de akılda tutmak gerekir.

İdrar yapma sorunları: Parkinson hastalığında bazen idrar kesesinin aşırı dolmasına dayanabilen hasta aniden sıkışabilir. Bu hal özellikle geceleri defalarca tuvalete kalkmayı gerektirdiği için uykuyu da bozarak rahatsızlık verir. Bunun aksine nadir de olsa mesane kaslarında tutukluk hali olabilir ve idrar yapma yavaşlar. İdrar kesesi uygun biçimde boşalamadığı için hasta kısa süre sonra tekrar idrar yapmak ister. Çok ciddi mesane işlev bozuklukları söz konusu olursa erkekte prostat, kadında idrar yolu infeksiyonu veya düşük mesane gibi sorunlardan şüphe edilir ve o takdirde bir bevliye (üroloji) uzmanına başvurulması gerekir.

Aşırı terleme: Parkinson hastalığında terleme vücudun bir yarısında ya da ufak bir alanda olabildiği gibi yaygın da olabilir. Ter bezlerinin kontrolü zayıflamıştır ve hastanın bulunduğu ortam normal bir ısıdayken bile, hastayı ileri derecede rahatsız eden düzensiz boşalmalar halinde aşırı terleme olabilir. Tedavinin yetersiz olduğu hastalarda bu yakınma daha sık ortaya çıkmaktadır.

Ciltte yağlanmanın artması

Bazı Parkinson hastalarında ciltteki yağ bezlerinin işlevinin artması sıklıkla yüzde ve alında parlak bir görünüm yaratır. Oluşan aşırı yağ salgısı cildi rahatsız ederek kızarıklık, kaşıntı veya pullanma yapabilir. Böyle ileri derecedeki cilt rahatsızlığına “seboreik dermatit” adı verilir. Ancak söz konusu rahatsızlık Parkinson hastalığı olmayan kişilerde de rastlanabilen bir cilt rahatsızlığıdır.

Gözlerde kızarıklık (Konjonktivit)
Sağlıklı bir kişide toz zerrecikleri gibi çeşitli rahatsızlık verici maddeler gözün sık kırpılması ile uzaklaştırılabiliyorken, bazı Parkinson hastasında azalmış göz kırpma nedeniyle bunlar birikir ve gözler kızarır, gözlerde yanma ve kaşıntı olabilir.

Görme sorunları
Hastalığı uzun süreden beri mevcut olan bazı Parkinson hastalarında okuma zorluğu gelişebilir. Böyle hastalar göz hekimine başvurduklarında genellikle, görme keskinliğine veya görmeye ilişkin başka bir sorun saptanmaz ya da önerilen gözlük ile görme netliği düzeltilir, ancak sorun devam eder, çünkü asıl sorun göz hareketleriyle ilgilidir. Parkinson hastalığında göz küresini yukarı-aşağı ve sağa-sola hareket ettiren kasların uyum içinde çalışması bozulabilmektedir. Bir satır yazıyı uygun bir biçimde taramak için gözlerde uygun hareket yapılamamaktadır. Gözler kaydırılırken arada düzensiz, sıçrayıcı tarzda hareket ederler, bir yerde yavaşlar başka yerde hızlanırlar. Okuma sırasında gözlerin takılma, giderek hızlanma ve yavaş tarama şeklinde hareketler yaptığı gözlenebilir. O zaman hasta harfleri ve kelimeleri izlemekte zorlanır. Satır sonuna ulaşınca sonraki satırın başına gözleri kaydırmak zorlaşır. Bu şekilde okuma sırasında belli bir gayret sarf etme gerekliliğinden dolayı, hasta okumaktan yorulur.

Ağrılar ve duysal yakınmalar
Parkinson hastalığında hiçbir zaman uyuşturucu bir ilaç kullanımını gerektirecek düzeyde şiddetli ağrılar olmaz. Ağrı yakınması olan hastalarda öncelikle ağrıya neden olabilecek diğer hastalıkları dışlamak gerekir. Ağrıların hastaların yaşlarıyla uyumlu olarak, bir eklem hastalığı, romatizmal hastalıklar veya kemik erimesine (osteoporoz) bağlı olabileceği de göz önüne alınmalıdır.

Ağrıya yol açan başka bir neden bulunmazsa Parkinson hastalığı sorumlu tutulabilir. Ağrıların, özellikle hastalık belirtilerinin baskın olduğu vücut yarısında belirgin olduğu dikkati çeker. Bu hastalığa bağlı ortaya çıkan ağrıların nedeni tam olarak anlaşılamamakla birlikte, beyinde vücuttan gelen duysal sinir liflerinin geçtiği “talamus” adı verilen bir çekirdeğin işlevinin aksamasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca titreme ve kas sertliği de ağrılara yol açabilir. Titreme sırasındaki sürekli hareket o uzuv kaslarında önemli ölçüde faaliyete yol açar ve kaslar yorulur. Boyun kaslarının sertliği de batıcı ağrı olarak algılanabilir. Sık rastlanan bel ağrısı genellikle hastaların öne eğik durmalarından ileri gelebilir. Eğer dik durabilirlerse veya uzanıp yatabilirlerse bel ağrıları büyük ölçüde kaybolur. Otururken sırtın öne eğilmesi daha belirgin olacağı için bel ağrısı artabilir.

Levodopa kullanan ve ilacın etki süresinin kısalmış olduğu hastalarda, özellikle “kapanma”, yani “kötü” dönemlerde vücutta yaygın ve bazen çok şiddetli ağrılar olabilmektedir.

Bunların dışında Parkinson hastaları vücutlarının bazı yerlerinde üşüme veya sıcaklık hissi duyabilirler. Ellerde, boğazda, ayakta, vücudun bir yarısında hatta midede ve iç organlarda duyu bozukluğu hissedebilirler. Ellerdeki üşüme hissi düzensiz olarak ortaya çıkar. Bu his bazen haftalarca olmayabileceği gibi, bazen de günde birkaç kez gelebilir. Başkası hastanın ellerini tuttuğu zaman soğuk olmamasına karşın hasta eldiven giymeye gerek duyabilir. Bazı hastalar geceleri ayaklarının üşüdüğünden yakınırlar ve yaz-kış yün çorapla yatarlar. Bu yakınmalar uygun dozlardaki Parkinson ilaçları ile genellikle düzelir.

Ruhsal çöküntü hali (Depresyon)
Parkinson hastalığında, hayattan zevk alamama, neşesizlik, durgunluk, iştahsızlık ya da uykusuzluk gibi belirtilerle şekillenen ruhsal çöküntü haline (depresyon) oldukça sık rastlanır. İleri derecedeki depresyonun varlığı hastalarda durgunluk haline yol açtığı için, hastalık belirtilerinin, özellikle hareket yavaşlığının yanlış olarak daha şiddetli olduğu izlenimi yaratır. Depresyonun uygun tedavisi ile böyle hastalarda hem moral hem de beden hareketliliği bakımından iyileşme gözlenir.

Bunama hali (Demans)
Bir çok hasta, Parkinson hastalığına bağlı olarak hareketleri ileri derecede kısıtlanmış ve günlük yaşamları bağımlı hale gelmiş olsa bile, zihinsel faaliyetlerini normal olarak sürdürür. Bununla birlikte, Parkinson hastalığının ileri dönemlerinde ve özellikle ileri yaşlarda hafif-orta derecede unutkanlık ve hafıza kusurları ortaya çıkabilir. İleriki yıllarda demans geliştirme riski yüksek olan PH olgularının başlangıçtaki belirleyici temel özellikleri, hafif derecede bilişsel bozukluk bulunması, PH’nın ileri yaşta başlaması ve hastalık süresinin uzun olması, ileri yaş, depresyon varlığı, tedaviye ilişkin hayallerin erken dönemde ortaya çıkması şeklinde tanımlanmıştır

Parkinson hastalığı demansı sinsi başlayan, yavaş ilerleyen, kavram oluşturma, problem çözme, kuralları bulma, planlama gibi yürütücü işlevler başta olmak üzere bilişsel işlevlerin bazı alanlarını etkileyen, genelde hafif ya da orta derecede bir demanstır ve seyri sırasında sıklıkla hayal görmeler de gelişir. Dikkat ve uyanıklık tipik olarak belirgin dalgalanma gösterir, reaksiyon zamanı uzamıştır, dikkat yeni uyarana yöneltilemez. Bellek testleri yeni bilgileri öğrenme, özellikle de yeni öğrenilen bilgileri geri çağırmada güçlük olduğunu ortaya koyar. Öğrenme stratejileri geliştirme ve zamansal sıralama bozuktur. En tipik özellik ipucu verildiğinde belleğin düzelmesidir ve çoktan seçmeli soru yöneltildiğinde tanıma göreceli olarak korunmuştur. Demansın görülme sıklığı % 6-29 arasında değişmektedir. Parkinson hastalığı olanların olmayanlara göre 6 kat daha fazla demans geliştirme riskleri olduğu bulunmuştur. Ancak bu durum hiçbir zaman Alzheimer hastalığındaki kadar ileri boyutlarda değildir.

Hafıza kusurlarının gelişmesinde, ileri yaşlardaki kişilerin beyinlerinde kılcal damar tıkanmaları gibi unutkanlığa yol açan başka nedenlerin de eklenmesinin rolü olabilmektedir.


alıntı
 
Üst Alt