Oruç Çeşitleri

suskun

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Mart 2011
Mesajlar
199
Tepkime puanı
3
a)Farz ve Vacip Oruçlar:

Dinen yapılması kesin ve bağlayıcı tarzda istenen fiili ifa etmek farzdır. Hanefiler’in dışındaki mezheplerde –kural olarak – farz ve vâcip terimleri eşanlamlı olarak kullanılır. Hanefiler’e göre ise zanni delile dayanılarak belirlenen görevler vâcip diye anılır ve farzının bir alt derecesini oluşturur.

Ramazan orucunun edası da kazası da farzdır. Yine, edasına başlanan Ramazan orucunun kasden bozulması halinde gerekli olan keffâret orucu ile, zıhâr, katl (adam öldürme), halk (hacda ihramlı iken vaktinden önce tıraş olma) ve yemin için tutulacak keffâret oruçları da farz gurubuna girer. Ramazan orucunun edası “muayyen farz”, diğerleri “gayr-ı muayyen farz” olarak nitelendirilir; çünkü Ramazan orucunun edası sadece belirli bir vakitte mümkündür, diğerleri ise istenilen mübah günlerde tutulabilir.

Nezir (adak) oruçlarını tutmak vâciptir. Bunların belirli zamanda tutulmasının adanmış olması halinde “muyayyen vâcip”ten, aksi halde “gayr-ı muayyen vâcip”ten sözledilir. Nezredilen itikâf oruçları muayen vâcip sayılır. Başlanmış bir nafile (mendup gurubuna giren) orucun bozulması halinde bunun kaza edilmesi de Hanefiler’e göre vâcip Mâlikîler’egöre farzdır (İmâm Mâlik’ten kaza gerekmediği de rivâyet edilmiştir).

b-) Mendup oruçlar:

Fıkıs üsülü terimi olarak mendup, “yapılması kesin ve bağlayıcı tarzda olmaksızın (tavsiye tarzında) istenen fiil’i ifade eder. Bu anlamıyla mendup, sünnet, müstehap, nafile gibi kavrmları da içine alacak geniş bir kapsamda kullanılmış olur. Ancak fıkıh eserlerinde, özellikle Hanefi ve Mâlikî fıkhında mendup kavramı, sünnetin (mesnun) bir alt derecesindeki durumları ifade etmek yani çoğu kez “müstehap”la eşanlamlı (yahut ona yakın) olmak üzere kullanılmıştır.

Aşşağıda geniş anlamıyla mendup oruçlar, bir başka anlatımla, dinen zorunlu olmamakla birlikte tutulması tavsiye edilen oruçlar sayılacaktır.

Bunlara genel bir niteleme ile “tatavvu” oruçları ve “nafile oruçlar” da denir.

1. Muharrem’in dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile birlikte onbirinci günü oruç tutmak. Bu oruç Hanefiler ve Mâlikîler’de mesnun (sünnet) olarak nitelenir. Hanefiler’e göre sadece onuncu günü (âşûrâ günü) oruç tutulması mekruhtur.

2. Her ayın üç gününde oruç tutmak. Ancak efdal olanı, kamerî ay hesabıyla ayın onüç, ondört ve onbeşinci günlerinde tutulmasıdır, ki bu günlere “eyyâmu’l-bîyd” denir.

3. Gün aşırı oruç tutmak. Bir gün oruç tutup bir gün tutulmaması. Hz. Peygamber tarafından “Savm-ı Dâvud” olarak anılmış ve övülmüştür.

4. Her haftanın pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutmak.

5. Şevval ayının altı gününde oruç tutmak. Ayrı ayrı veya peşpeşe tutulabilir. Ancak hemen Ramazan bayramını takiben tutulması efdaldir. Mâlikîler’e göre ise, farz olduğu izlemini uyuandırmamak için ya gizli tutulmalı, ya da bayramdan sonra ara verilmelidir; aksi halde mekruhtur.

6. Haram Aylar’da (zilkâde, zilhicce, muharrem, recep) oruç tutmak. Hanefî mezhebinde bu ayların perşembe, cuma ve cumartesi günlerinde tutulması müstehap sayılmıştır.

7. Zilhiccenin ilk dokuz gününde oruç tutmak. Ancak hacda bulunan kişinin dokuzuncu günü (arafe günü) oruç tutması mekruhtur; orucun güç kaybına yol açmaması h alinde Hanefiler’e göre mekruh değildir.

8. Şaban ayında oruç tutmak. Ancak bu ayın ikinci yarısında kişinin mutadı dışında nafile oruç tutması Şâfiî mezhebine göre haram, bazı bilginlerce mekruh sayılmıştır.

Yukarıda sayılan oruçların faziletleri ve kişiye kazandıracağı sevaplarla ilgili pek çok hadis rivâyet edilmiştir.

Bunların dışında kalan ve oruç tutulması mekruh yahut haram olmayan günlerde kişinin kendi durumuna ve tercihine göre Allah rızası için oruç tutulması da dinen özendirilmiştir. Bunlara dar anlamıyla “nafile” oruçlar denir.

c-)Haram ve mekruh oruçlar:

Dinen kaçınılması kesin ve bağlayıcı tarzda istenen fiili işlemek haramdır. Bu tarz bi yasak kat’i delil ile sabit olmamışsa Hanefi mezhebine göre bu fiile tahrimen mekruh denir. Bu tarzda yasaklanan oruçlar şunlardır;

1. Ramazan bayramının birinci günü ile kurban bayramının dört gününde oruç tutmak dinen yasaklanmıştır. Bu günlerde oruç tutulması Hanefiler’e göre tahrimen mekruh, diğer üç mezhebe göre haramdır (ancak Kurban bayramının dördüncü günü Malikîler’de haram değil mekruhtur).

2. Ramazan ayının başladığına hükmedilememesi halinde şaban ayının otuzuncu günü “yevm-i şek” (şüphe günü) diye anılır.

Bir müslümanın tutmayı âdet edindiği oruçlardan birinin (pazartesi orucu gibi) şek gününe denk gelmesi halin de, bu günde oruç tutulması –dört mezhebin ittifakıyla mekruh değildir.

Hanefiler’e göre, şek gününde Ramazan orucu veya başka bir vâcip oruç niyeti ile oruç tutulması rahrimen mekruhtur. Sırf nafile niyeti ile oruç tutulmasında ise sakınca yoktur.

Malîkiler’e ve Hanbelîler’e göre şek gününde nafile oruç mekruh, Şâfiîlere göre haramdır; bugünde kaza, keffâret ve nezir orucu tutmak câizdir.

3. Âdet gören ve lohusalı kadınların oruç tutması haramdır. Ramazan orucu bu günlere tesadüf ederse, yükümlülükleri düşmez, başka zaman kaza ederler.

4. Bir kadının, kocasının hasta ve gaip olma gibi fiili yahut hacda bulunma gibi dinî bir engeli yokken onun muvafakati olmaksızın nafile oruç tutması çoğunluğa göre haram, Hanefîler’e göre tenzihen mekruhtur; kocası rıza göstermezse, orucunu bozması gerekir.

5. Şâfiîler’e göre, şaban ayının son yarısında nafile oruç mekruhtur (bazı eserlerde haram olarak zikrederler); ancak kişinin âdet edindiği nafile oruç, günlerinin bu zaman diliminde tesadüf etmesi halinde sakınca yoktur. Yine, bu günlerde kaza, keffâret ve nezir oruçları tutulabilir.

Dinen kaçınılması kesin ve bağlayıcı tarzda olmaksızın istenen, yapılması hoş karşılanmayan davranışlara mekruh denir.Hanefî mezhebinde harama yakın mekruhtan ayırt etmek için bu durumlar hakkında tenzihen mekruh terimi kullanılmıştır.Bu çerçevede ele alınabilecek başlıca oruç türleri şunlardır:

1. Savm-ı dehir ("savmu’d-dehr”): Oruç tutulması haram olan günler dışında bütün seneyi oruçlu geçirmek Hanefîler’e göre mekruhtur.(kişiyi zayıf düşürmemesi veya adet haline getirilmemesi halinde ise câiz görülmüştür).Mâlikîler’in bazılarına göre mekruh, bazılarına göre ise menduptur.Şâfiî ve Hanbelî mezheblerinde bu konuda bir ayrım yapılmıştır: Şayet kişiye zarar vermesi yahut başkalarının hakkını ihlâl söz konusu değilse müstehap, aksi halde mekruhtur.

2. Savm-i visal (“savmu’l-visâl”): Hiç iftyar etmeksizin iki (yahut daha fazla) gününün orucunu birleştirmek, Hanefîler’e, Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre mekruhtur, Mâlikîler’e göre haramdır.

3. Sadece Cuma veya sadece cumartesi günlerinde oruç tutmak Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre mekruhtur.Bazı Mâlikî bilginler de bir gün önce yahut sonra oruç tutmaksızın sadece cuma veya cumartesi oruçlu geçirmeyi mekruh saymışlardır.

4. Muharrem ayının sadece onuncu gününde oruç tutmak Hanefîler’e göre sadece recep ayını oruölu geçirmek Hanbelîler’e göre, Peygamberimizin doğum gününde (Mevlid-i Nebevi) oruç tutmak Mâlikîler’e göre mekruhtur.

5. Nevruz ve Mehrican diye anılan Mecusilerin ilkbahar bayramı sonbahar bayramı günlerinde oruç tutmak Hanefî Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre mekruhtur ; ancak başka günlerle birleştirilirse veya kişinin zaten tutmayı planladığı nafile oruçlar bu günlere rastlarsa mekruh olmaz. Şâfiî mezhebinde bu günlerde oruç tutulması sakıncalı görülmemiştir.

6. Hac ibadetini ifa eden kişinin arefe günü tutması Mâlikîlere göre mekruhtur.Gündüz vakfe yapan kişi bakımından Hanbelîler, orucun zayıf düşüreceği kişi bakımından Hanefîler de kerahete hükmetmişlerdir.

7. Üzerinde kaza borcu olan kişinin bu borcu yerine getirmeden nafile oruç tutması Mâlikîler’e ve Şâfiîler’e göre mekruhtur. Hanefîler’e göre böyle bir kimsenin nafile oruç tutmasında sakınca yoktur.Ahmed b. Hanbel’in aksi yönde de bir göürüşü bulunduğu belirtilmekle birlikte bu konuda Hanbelî mezhebinde tercih eldin görüş cevaz yönündedir.

8. Kişiye büyük sıkıntı vereceği anlaşılıyorsa yolculuk halinde oruç tutmak Hanefî fıkıh eserlerinde, ağır sıkıntı doğmasına sebebiyet vermesi halinde, hastaların, hamile yahut emzikli kadınların ve çok yaşlı kişilerin oruç tutmalarına da mekruh olduğu kaydedilir.

9. Misafirin, ev sahibinden izin almadan nafile oruç tutması Mâlikîler’e göre mekruhtur.Sağlıklı karar vermesini, engelleyebileceği düşüncesiyle hakimin, yine orucun çalışma verimini etkilemesi halinde, ücretle çalışan işçinin iş sahibinin müsaadesini almadan nafile oruç tutması Hanefî mezhebinde mekruh kabul edilmiştir.

10. Savm-i sumt (“Savmu’s - sumt”): oruçlu olduğu sürece hiç konuşmamaya niyet etmek suretiyle tutulan oruç da Hanefî fıkıh eserlerinde mekruh oruçlar arasında sayılmıştır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

eMeKLi uYuSS

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
18 Haziran 2011
Mesajlar
420
Tepkime puanı
5
Yaş
38
teşekkürler....
 
Üst Alt