Ömür altın heybeye benzer

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
mevlanas4886078.jpg

Dünyâ hırsı geçti gitti de gözü keskinleşti; gözü, kan-yaş dökecek çağda aydınlandı.

Ululanması, öfkelenmesi yüzünden gözü vakitsiz öten horoz kesildi.

Vakitsiz öten horozun başını kesmek gerek; çünkü o ortalığı vakitsiz ayağa kaldırır.

Her zaman, canının bir parça buçuğu alınmadadır; can verirken inancını gör, gözet.

Ömrün, bir altın heybesine benzer; geceyle gündüz de altınları sayan, iki er.

Bilmeden, anlamadan sayar dururlar; sonunda heybe boşaldı mı, ay tutulur gider.

Dağdaki madenden alsan da harcasan, fakat yerine komasan, maden bile o verişe dayanamaz; tükenir.

Öyleyse her solukta, harcadığının karşılığını, heybeye koy da "Secde et de yaklaş" âyetindeki maksada eriş.

Ama bütün işlere de böyle sarılma; din işinden başka işe o kadar çabalama.

Çünkü sonunda, iş bitmeden gideceksin sen; işlerin bitmeyecek; ekmeğin pişmeyecek.

Mezar yapmak, ne taşladır, ne tahtayla; ne kilimledir, ne keçeyle.

Kendine, temizlik âleminde bir mezar kazman, varlığını, o mezara gömmen gerek.

O mezara toprak olman, onun gamına gömülmen gerek ki soluğun, onun soluğundan yardımlar elde etsin.

Mezarın üstüne türbe yapmak, kubbe kurmak, yüce duvarlar örmek, mânâ erlerince makbul birşey değil.

Diriyken atlaslara bürünmüş, ipekliler giyinmiş adama bak hele. Şimdi, atlas, ipek, aklının elini tutuyor
mu hiç?

Canı, Münker-Nekir'in azabına uğramış; gamlı gönlündeyse gam akrebi yer tutmuş.

Dışardan, görünüşü süslü püslü; fakat gönlü düşüncelere dalmış, zârı-zârı ağlayıp inlemede.

Fakat birini de görürsün ki eski püskü hırkaya bürünmüş; o hırka içinde tatlı düşüncelere dalmış, şeker
gibi sözler söylemede.
 
Üst Alt