- Katılım
- 28 Mart 2011
- Mesajlar
- 2,123
- Tepkime puanı
- 26
Namazda Tadîl-i Erkân
Ebû Hureyre (r.a.) Asr-ı Saadette cereyan eden bir hadiseyi şöyle anlatır: Resûlullah (s.a.s.) mescide girmişti. Derken taşradan bir şahıs geldi ve namaz kıldı. Sonra gelip Resûlullah (s.a.s.) ile selamlaştı. Resûlullah (s.a.s.) ona, “Dön ve yeniden namaz kıl; çünkü sen namaz kılmış olmadın!” dedi. O da dönüp evvelce kıldığı gibi namaz kıldı. Resûlullah (s.a.s.) yine ona dedi ki: “Dön ve yeni baştan kıl; çünkü sen namaz kılmış olmadın!” Allâh Resûlü (s.a.s.) üçüncüsünde de namazı tekrar kılmasını emredince o şahıs: “Seni hak üzere gönderen Allâh’a yemin ederim ki, bu kıldığımdan başka daha iyi nasıl kılacağımı bilmiyorum. Bana doğrusunu öğretir misin ya ResûlAllâh?” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Namaza durduğun vakit başlangıç tekbirini al. Kur’ân’dan iyi bildiğin (sûre ya da ayetleri) oku. Rükûa varınca beden azaların yerleşinceye kadar bekle. Rükûdan başını kaldırınca bedenin tamamen doğruluncaya kadar ayakta dur. Sonra secdeye kapan ve azaların yerleşinceye kadar orada kal. Secdeden başını kaldırınca azaların yerleşinceye kadar otur. Ardından tekrar secde yap ve azaların yerleşinceye kadar orada kal. Sonrasında ayağa kalk ve dimdik dur. Namazın bütün rekâtlarında aynen böyle yapmaya devam et!” (Buharî, Ezan 95; Müslim, Salât 45)
Bu rivayette görüldüğü üzere, Resûlullah (s.a.s.) alelacele namaz kılan şahsı uyarmış ve ona namazı itina ile yeniden kılmasını emretmiştir. Gerekli itinayı göstermeyince de ona itidal ile nasıl kılınacağını öğretmiştir. Zira namazın makbul olması için gerekli şartlardan birisi de “tadîl-i erkân”dır. Bu makalede “tadîl-i erkân”ın anlamı, hükmü ve hususiyetleri beyan edilecektir.
Tadîl-i Erkân Nedir?
“Tadîl” doğrultma, düzenleme, düzgün hale getirme demektir. “Erkân” da “rükn”ün çoğulu olup kıyam, rükû ve secde gibi namazın esaslarını ifade eder. “Tadîl-i erkân” ise namazın içinde yer alan kıyam, rükû, secde gibi rükünleri yerli yerinde, hakkını vererek düzgün ve sükûnet içinde yapmaktır. Diğer bir ifadeyle ta’dîl-i erkân, namazdaki rükünlerin sükûnetle yerine getirilmesi ve uzuvlarda itminan hâsıl olacağı âna kadar devam edilmesidir. Tadîl-i erkân hakkında itidal, itminan ve tuma’nine gibi kavramlar da kullanılmaktadır.
Tadîl-i erkânın yerine gelmesi için kıyam, rükû, secde ve oturuş gibi pozisyonlarda bir müddet hareketsiz durmak şarttır. Kıyamdan rükûa gidildiğinde bir müddet hareketsiz beklemek gerekir. Rükûdan kalkınca tam doğrulmuş vaziyette yine bir müddet durulmalıdır. Secdede ve iki secde arası oturuşta sükûnet içinde bir müddet hareketsiz kalınmalıdır.
Tadîl-i Erkân’ın Hükmü
Kur’ân-ı Kerim’de elliden fazla ayette namaz (salât), “ikâme” fiilinin muhtelif kipleriyle birlikte zikredilmiştir. Ayrıca birçok ayette “Namazı ikâme edin!” buyrulmaktadır. “İkâme etmek” ise namazı dosdoğru kılmak, itina ile kâmilen eda etmek demektir.
Namazı ikâme etme hususundaki Kur’ânî emir ve tahşîdatın yanı sıra yukarıda geçen hadis-i şerif gibi daha pek çok rivayetten hüküm çıkaran âlimler, tadîl-i erkânın vâcip ya da farz olduğu görüşüne varmışlardır. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s.) namazı usûl ve âdâbına göre kılmayan mezkûr şahsa tekrar kılmasını emretmiştir.
Hanefi mezhebine göre tadîl-i erkân vaciptir. Nitekim İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed, vâcip olduğuna hükmetmişlerdir. İmam Ebû Yûsuf ise tadîl-i erkânın vâcipten de öte, farz olduğu görüşündedir.
Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebine göre tadîl-i erkân farzdır. Onlar, tadîl-i erkânı namazın bir rüknü ya da rüknün şartı saymışlardır.
Hanefîlere göre tadîl-i erkân sehven (unutarak ya da hataen) terk edilirse namazın sonunda sehiv secdesi gerekir. Eğer sehiv secdesi yapılmamışsa o namazın tekrar kılınması gerekir. Şayet tadîl-i erkân kasten terk edilirse namazın yeniden kılınması icap eder.
Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebine göre tadîl-i erkânın terkiyle namaz bâtıl olur ve tadîl-i erkâna riayet edilerek yeniden kılınması gerekir.
Ebû Hureyre (r.a.) Asr-ı Saadette cereyan eden bir hadiseyi şöyle anlatır: Resûlullah (s.a.s.) mescide girmişti. Derken taşradan bir şahıs geldi ve namaz kıldı. Sonra gelip Resûlullah (s.a.s.) ile selamlaştı. Resûlullah (s.a.s.) ona, “Dön ve yeniden namaz kıl; çünkü sen namaz kılmış olmadın!” dedi. O da dönüp evvelce kıldığı gibi namaz kıldı. Resûlullah (s.a.s.) yine ona dedi ki: “Dön ve yeni baştan kıl; çünkü sen namaz kılmış olmadın!” Allâh Resûlü (s.a.s.) üçüncüsünde de namazı tekrar kılmasını emredince o şahıs: “Seni hak üzere gönderen Allâh’a yemin ederim ki, bu kıldığımdan başka daha iyi nasıl kılacağımı bilmiyorum. Bana doğrusunu öğretir misin ya ResûlAllâh?” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Namaza durduğun vakit başlangıç tekbirini al. Kur’ân’dan iyi bildiğin (sûre ya da ayetleri) oku. Rükûa varınca beden azaların yerleşinceye kadar bekle. Rükûdan başını kaldırınca bedenin tamamen doğruluncaya kadar ayakta dur. Sonra secdeye kapan ve azaların yerleşinceye kadar orada kal. Secdeden başını kaldırınca azaların yerleşinceye kadar otur. Ardından tekrar secde yap ve azaların yerleşinceye kadar orada kal. Sonrasında ayağa kalk ve dimdik dur. Namazın bütün rekâtlarında aynen böyle yapmaya devam et!” (Buharî, Ezan 95; Müslim, Salât 45)
Bu rivayette görüldüğü üzere, Resûlullah (s.a.s.) alelacele namaz kılan şahsı uyarmış ve ona namazı itina ile yeniden kılmasını emretmiştir. Gerekli itinayı göstermeyince de ona itidal ile nasıl kılınacağını öğretmiştir. Zira namazın makbul olması için gerekli şartlardan birisi de “tadîl-i erkân”dır. Bu makalede “tadîl-i erkân”ın anlamı, hükmü ve hususiyetleri beyan edilecektir.
Tadîl-i Erkân Nedir?
“Tadîl” doğrultma, düzenleme, düzgün hale getirme demektir. “Erkân” da “rükn”ün çoğulu olup kıyam, rükû ve secde gibi namazın esaslarını ifade eder. “Tadîl-i erkân” ise namazın içinde yer alan kıyam, rükû, secde gibi rükünleri yerli yerinde, hakkını vererek düzgün ve sükûnet içinde yapmaktır. Diğer bir ifadeyle ta’dîl-i erkân, namazdaki rükünlerin sükûnetle yerine getirilmesi ve uzuvlarda itminan hâsıl olacağı âna kadar devam edilmesidir. Tadîl-i erkân hakkında itidal, itminan ve tuma’nine gibi kavramlar da kullanılmaktadır.
Tadîl-i erkânın yerine gelmesi için kıyam, rükû, secde ve oturuş gibi pozisyonlarda bir müddet hareketsiz durmak şarttır. Kıyamdan rükûa gidildiğinde bir müddet hareketsiz beklemek gerekir. Rükûdan kalkınca tam doğrulmuş vaziyette yine bir müddet durulmalıdır. Secdede ve iki secde arası oturuşta sükûnet içinde bir müddet hareketsiz kalınmalıdır.
Tadîl-i Erkân’ın Hükmü
Kur’ân-ı Kerim’de elliden fazla ayette namaz (salât), “ikâme” fiilinin muhtelif kipleriyle birlikte zikredilmiştir. Ayrıca birçok ayette “Namazı ikâme edin!” buyrulmaktadır. “İkâme etmek” ise namazı dosdoğru kılmak, itina ile kâmilen eda etmek demektir.
Namazı ikâme etme hususundaki Kur’ânî emir ve tahşîdatın yanı sıra yukarıda geçen hadis-i şerif gibi daha pek çok rivayetten hüküm çıkaran âlimler, tadîl-i erkânın vâcip ya da farz olduğu görüşüne varmışlardır. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s.) namazı usûl ve âdâbına göre kılmayan mezkûr şahsa tekrar kılmasını emretmiştir.
Hanefi mezhebine göre tadîl-i erkân vaciptir. Nitekim İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed, vâcip olduğuna hükmetmişlerdir. İmam Ebû Yûsuf ise tadîl-i erkânın vâcipten de öte, farz olduğu görüşündedir.
Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebine göre tadîl-i erkân farzdır. Onlar, tadîl-i erkânı namazın bir rüknü ya da rüknün şartı saymışlardır.
Hanefîlere göre tadîl-i erkân sehven (unutarak ya da hataen) terk edilirse namazın sonunda sehiv secdesi gerekir. Eğer sehiv secdesi yapılmamışsa o namazın tekrar kılınması gerekir. Şayet tadîl-i erkân kasten terk edilirse namazın yeniden kılınması icap eder.
Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebine göre tadîl-i erkânın terkiyle namaz bâtıl olur ve tadîl-i erkâna riayet edilerek yeniden kılınması gerekir.