- Katılım
- 28 Mart 2011
- Mesajlar
- 2,123
- Tepkime puanı
- 26

Yabancı Kadınla Tokalaşmak Caiz midir?
Hanefi ve Şafii mezhebine göre, mahrem olmayan kadına dokunmak veya tokalaşmak haramdır. Nitekim Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'e bey'at eden kadınlar; "Ey Allah'ın Resulü! Bey'at ederken elimizi tutmadınız" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu; "Kadınların elini tutup tokalaşmam." (Nesâi, İbn-i Mace)
Hz. Aişe (radiyallahu anha); "Vallahi, Allah Resulünün eli asla bir kadının eline değmedi. O, kadınlarla sözle bey'atleşti." demiştir. (Buhari, Müslim, Tirmizi) Bunun yanında, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'in kadınlarla elinde bez varken bey'atlaştığı rivayetleri de vardır. Bu da O'nun, kadınlarla tokalaşmadığını gösterir.
Şehvet duyulmayacak derecede yaşlı kadınlara gelince; Hanefi fıkhının meşhur kitaplarından olan el-Hidaye'de, onlarla musafahalaşmakta mahzur olmadığı söylenir ve delil olarak Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anhu)'nun, sütannesinin bulunduğu kabilelere gittiğinde, yaşlı kadınlarla musafahalaştığı ve Abdullah b. Zübeyr'in hasta bakıcı olarak yaşlı bir kadın tuttuğu, ona ayağını ovdurup başını kaşıttığı haberlerini zikreder. Fakat Zeylaî, bu rivayetin garip (sağlamlığı yetersiz) olduğunu söylemiştir.
Netice olarak; Hanefi mezhebinde, fitneden emin olunan (taraflardan herhangi birinin şehvete kapılmayacağı düşünülen) ihtiyar kadınlarla musafaha yapılabilirse de sahih rivayetlerde anlatılan, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'in yaptığını yapmak ve namahrem olmaları halinde onlarla da musafahalaşmamak en emin yoldur.
Estetik Ameliyat Yaptırmanın Hükmü Nedir?
Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; "Allah şeytanı rahmetinden kovdu. O da; 'Senin kullarından belli bir pay edinecek ve onları saptıracağım.
Kuruntulara boğacağım, onlara emredeceğim ve onlar da davarlarının kulaklarını yaracaklar, emredeceğim de Allah'ın yarattığını bozacaklar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinenler, apaçık kayba uğramıştır." (Nisa; 119)
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) de bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur; "Allah, güzellik (estetik) için iğne vs. ile dövme yapan ve yaptıran kadına, (yüzünden, kaşından) tüy yolan ve yolduran kadına, dişlerini seyrelttiren ve bütün bu yollarla Allah'ın yaratmasını bozan kadına lanet etsin." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
Bu ayeti kerime ve hadisi şeriften de anlaşıldığı gibi zaruret yokken fıtri görünüşünü ve biçimini değiştirmeye kalkışmak, caiz değildir. Bu, Allah'ın yarattığı bir vücudu beğenmemek anlamına gelir.
Estetik ameliyat yaptıranlar, genellikle kadınlardır ve bunu çoğunlukla başkalarına güzel görünmek için yapmaktadırlar. Oysa dinimiz, kadının, kocasından başkası için süslenmesini yasaklamıştır. Yabancılara görünmeyen, yani Müslümanca yaşayan bir kadın, zaten buna ihtiyaç duymaz.
Ancak, yasak olan ameliyat, fıtratı bozan ve güzelleşmek için yapılan bir estetik ameliyatıdır. Bozulan fıtratı düzeltmek ve zorunluluk gereği tedavi olmak maksadıyla yapılan ameliyatlar, caiz görülmüştür. Mesela, hormon bozukluğu gibi bir hastalık sebebiyle kadının yüzünde erkek sakalı gibi tüylerin bitmesi halinde, onları tedavi ettirmek fıtratı bozmak değil, bozulan fıtratı tedavi etmek olacağından caizdir. Çünkü bunda bir erkeğe benzemekten kurtulmak ve hem tedavi olmak vardır.
Doğuştan olmakla beraber zarar ve acı veren, mesela bir altıncı parmağı aldırmak da fıtratı bozma sayılmayacağından caizdir, denilmiştir. Zaruretten dolayı takılan diş ve protezler de aynıdır.
Güzellik için fıtratı bozmak gibi yapılan ameliyatların caiz olmaması, kadınlar için geçerli olduğu gibi erkekler için de geçerlidir.
Alay Etmenin Hükmü Nedir?
İstihza, alay etmek; gülmek maksadıyla bir kimseyi küçük düşürmek ve onun bir ayıbına dikkat çekmektir. Bu, sözle yapılabildiği gibi fiil, işaret ve taklit etmek şeklinde de yapılabilir. İstihza etmek de, alay edilene gülmek de haramdır.
Nitekim Allah-u Zülcelâl, ayeti kerimede şöyle buyurmuştur; "Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tövbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir." (Hucurat; 11)
Abdullah İbn-i Abbas (radiyallahu anhu), Kuranı Kerim'deki; "Vay bizim halimize! Bu kitap ne küçük, ne büyük hiçbir günahı bırakmamış, hepsini kaydetmiştir." (Kehf; 49) ayetini tefsir ederken şöyle demiştir; "Burada sözü edilen küçük bir günah, bir Müslümanla alay edilirken tebessüm etmek, büyük günah ise buna gülmektir."
Anlatıldığına göre, birisi, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'in yanında bir başkasının taklidini yaptı. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bundan rahatsız oldu ve: "Allah'a yemin ederim, bütün dünya bana verilse, bir kimseyi küçültücü mahiyette taklit etmek istemem" buyurdu. (Ebu Davud, Tirmizi)
Bilindiği gibi insanların yaratılışıyla alay etmek, aslında Allah-u Zülcelal'in kudret ve hikmetiyle alay etmektir. Çünkü bu şekilde yaratmayı O uygun bulmuş ve insanları bu şekilde kendisi yaratmıştır. Bu sebeple, bir adam, küçültücü ve alaycı bir bakışla bir zencinin yüzüne bakınca, zenci; insanı düşündüren şu cümleleri söylemiştir; "Ne o? Boyayı mı beğenmedin, yoksa boyacıyı mı beğenmedin?"
Kaynak: Seyda Muhammed Konyevî; Günümüz Meselelerine Fetvalar, Reyhanî Yayınları,
İstanbul.