- Katılım
- 22 Şubat 2011
- Mesajlar
- 9,107
- Tepkime puanı
- 81
NAHL SÛRESİ:
Kur'ân-ı kerîmin on altıncı sûresi.
Nahl sûresinin son üç âyeti Medîne'de, diğer âyetleri Mekke'de nâzil oldu (indi). Yüz yirmi sekiz âyet-i kerîmedir. Altmış sekizinci âyette bal arısından söz edildiği için, Sûret-ün-Nahl denilmiştir. Sûrede; Allahü teâlânın kudretini gösteren yaratık lardan bahsetmek sûretiyle insanlar gafletten uyanmaya dâvet edilmekte, bu âlemdeki nice varlıkların insanlara hizmetçi ve fayda verici olduğu bildirilmekte, insanların seçkin bir varlığa sâhib oldukları ve insanoğlunun doğru yola ve hidâyete kavuşabilmeleri için, kendilerine vahy gönderilen peygamberlere muhtâc oldukları bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Râzî, Taberî, Ebû Hayyân)
Allahü teâlâ Nahl sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Allahü teâlâ kullarına zulm etmez, haksızlık etmez. Onlar kendilerini azâba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulm ve işkence ediyorlar. (Âyet: 30)
Kim Nahl sûresini okursa, Allahü teâlâ onu dünyâda verdiği nîmetleri için hesâba çekmez. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
Kur'ân-ı kerîmin on altıncı sûresi.
Nahl sûresinin son üç âyeti Medîne'de, diğer âyetleri Mekke'de nâzil oldu (indi). Yüz yirmi sekiz âyet-i kerîmedir. Altmış sekizinci âyette bal arısından söz edildiği için, Sûret-ün-Nahl denilmiştir. Sûrede; Allahü teâlânın kudretini gösteren yaratık lardan bahsetmek sûretiyle insanlar gafletten uyanmaya dâvet edilmekte, bu âlemdeki nice varlıkların insanlara hizmetçi ve fayda verici olduğu bildirilmekte, insanların seçkin bir varlığa sâhib oldukları ve insanoğlunun doğru yola ve hidâyete kavuşabilmeleri için, kendilerine vahy gönderilen peygamberlere muhtâc oldukları bildirilmektedir. (İbn-i Abbâs, Râzî, Taberî, Ebû Hayyân)
Allahü teâlâ Nahl sûresinde meâlen buyuruyor ki:
Allahü teâlâ kullarına zulm etmez, haksızlık etmez. Onlar kendilerini azâba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulm ve işkence ediyorlar. (Âyet: 30)
Kim Nahl sûresini okursa, Allahü teâlâ onu dünyâda verdiği nîmetleri için hesâba çekmez. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
NAHLE:
Hurma ağacı.
Bu ağacın yaratılışında topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaratılışı da böyledir. Bunun içindir ki, Peygamber efendimiz nahle ağacına âdemoğullarının halasıdır, derdi: "Halanız olan nahleye saygı gösteriniz. Çünkü bu ağaç, Âdem aleyhisselâmın çamurundan kalan artıktan yaratılmıştır." buyurdu. Görülüyor ki nahle, Âdem aleyhisselâmın çamurundan yaratılmıştır. Nahleye bereket buyurması, bunda her şeyin bulunduğu için olsa gerektir. Bunun için, nahlenin meyvesi olan hurma yiyince, insanın parçası, dokusu olur. Böylece hurmada bulunan her şey, insana da aktarılmış olur. (İmâm-ı Rabbânî)
Hurma ağacı.
Bu ağacın yaratılışında topluluk ve adâlet vardır. İnsanın yaratılışı da böyledir. Bunun içindir ki, Peygamber efendimiz nahle ağacına âdemoğullarının halasıdır, derdi: "Halanız olan nahleye saygı gösteriniz. Çünkü bu ağaç, Âdem aleyhisselâmın çamurundan kalan artıktan yaratılmıştır." buyurdu. Görülüyor ki nahle, Âdem aleyhisselâmın çamurundan yaratılmıştır. Nahleye bereket buyurması, bunda her şeyin bulunduğu için olsa gerektir. Bunun için, nahlenin meyvesi olan hurma yiyince, insanın parçası, dokusu olur. Böylece hurmada bulunan her şey, insana da aktarılmış olur. (İmâm-ı Rabbânî)