Mutmainne. Muvâcehe-i seâdet.

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
MUTMAİNNE:
1. İtmînân bulan, rahatlayan, huzur ve sükûna kavuşan.
Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki:
Biliniz ki kalbler ancak Allah'ın zikri ile mutmainne olur. (Ra'd sûresi: 28)
2. İslâmiyet'in emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınarak ve Allahü teâlâyı zikrederek itminana huzur ve sükûna kavuşan, şüphe ve tereddütlerden kurtulan nefis.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
Ey mutmainne nefs (Allahü teâlânın nîmetine şükür ve ibâdet mihnetine sabır eylemen sebebiyle) sen Rabbinin verdiği nîmetten râzı ve Rabbin de senden râzı olarak Rabbine dön. Haydi benim (sâlih) kullarımın arasına dâhil ol (ve onlarla birlikte) Cennet'ime gir. (Fecr sûresi: 27-30)
Bir insan, işlerini yaparken, İslâm dînine uyarsa, nefsi, emmârelikten (nefsinin kötülüğü emretmesinden) kurtulup mutmainne olur. Bu zaman şehveti ve gadabı faydalı olarak çalıştırır. (İmâm-ı Rabbânî)
Kalbin temiz ve nefsin mutmainne olduğunun alâmeti, bedenin İslâmiyet'e seve seve uymasıdır. (Muhammed bin Kutbüddîn İznikî)
Evliyâlık derecelerinin sonu, kulluk makâmıdır. Kulluk makâmının üstünde hiçbir makam yoktur. Velîler Hakk'a doğrudurlar. Peygamberlik de hem Hakk'a hem de halka doğru olup, birbirine engel olmaz. Evliyânın nefisleri mutmainne olmuş ise de bedendeki maddelerin ihtiyaç ve istekleri vardır. (İmâm-ı Rabbânî)
Nefs mutmainne olunca serkeşliği bırakır ve azgınlığı kalmaz. (İmâm-ı Rabbânî)


MUVÂCEHE-İ SEÂDET:
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek kabrinin bulunduğu Hücre-i Seâdetin (odanın) kıble tarafında ziyâret sırasında önünde durulan duvar.
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem kabrini ziyâret etmek isteyen kimse, Bâb-ı Selâm (Selâm kapısı) veya Bâb-ı Cibrîl'den (Cibrîl kapısı) Peygamber efendimizin mescidine girip minber-i şerîf yanında iki rek'at tehıyyet-ül-mescîd (câmiye girince kılınması sünnet olan) namazı, sonra iki rek'at da şükür namazı kılar ve duâ eder. Duâdan sonra kalkıp edeble Hücre-i seâdete gelir. Yüzünü Muvâcehe-i seâdet duvarına karşı, arkasını kıbleye dönerek, Resûlullah'ın mübârek yüzüne karşı iki me tre kadar uzakta edeble durur. Resûlullah'ın kendisini gördüğünü, selâmını, duâlarını işittiğini ve cevap verdiğini, âmin dediğini düşünür. "Esselâmü aleyke yâ Seyyidî, Yâ Resûlallah" diyerek ziyâret esnâsında okunacak duâyı okur. Emânet olan selâmları söyler. Sonra salevât okuyup, dilediği duâyı okur. (Abdullah Mûsulî, Şernblâlî)
 
Üst Alt