Müslümanların evlilikte yaşadığı zorluklar

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Ne zaman arabayla dolaşmaya çıksam gözüme yeni bir gökdelen çarpıyor. “Ne zaman yapıveriyorlar bunları?” diye şaşmadan edemiyorum.

Gazeteler Türkiye’ye yatırım yapmaya koşan şirketlerden bahsediyor. Anlaşılan bu binalar boş yere yapılmıyor, dev şirketler ülkemizde iş ortakları ediniyor.

Ekonomimiz büyürken insanlarımızın çalıştığı ortamlar, para kazanma biçimi ve meslek hayatları hızlı bir değişim geçiriyor. Elbette değişen sadece iş hayatı değil, buna bağlı olarak aile hayatı da değişimden etkileniyor.

Değişim her yaştan insanı etkiliyor. Ama elbette gençleri çok daha fazla… Son on yılda birden bire ivme kazanan modernleşmenin etkileri en fazla genç arkadaşlarımızın eğitim, iş ve evlilik hayatlarında hissediliyor.
Şimdiki gençler daha ilköğretim yıllarında tanışıyor modern hayatın getirdiği ağır rekabet şartlarıyla… Kız erkek ayrımı olmaksızın bütün çocuklarını ilerde iyi bir işe girebilmesi hedefleniyor. Bunun için de yüksek puanla öğrenci kabul eden okullara kayıt hakkı kazanma yarışına sokuluyorlar. Bu yarışma ruhu çocukluk çağından başlıyor, kişiliğin şekillendiği ergenlik çağı boyunca sürüp yetişkinlik çağına kadar uzanıyor.

Öyle ki üniversite kapılarında, KPSS sınavlarında, iş başvurusu mülakatlarında kız erkek fark etmeden bütün gençler ter döküyor. Hepsi de piyasanın istediği donanımlara sahip bir eleman olup, bol maaşlı bir işe yerleşmeye çabalıyor. Peki, bütün bu çabanın sonunda ne oluyor?

Gençler istedikleri gibi bir işe girdikten sonra, kazandıkları parayla mutlu bir yuva kurabiliyorlar mı?
Gençlerin evlilikleri yürüyor mu? Toplumumuz nereye gidiyor?

Evlilik Kurumunun Üzerinde Dolaşan Kara Bulutlar

Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da “Savrulan Dünyada Aile” konulu bir sempozyum düzenlendi. Prof. Dr. Kemal Sayar, Gazeteci Yazar Ali Bulaç gibi birçok bilim adamı, akademisyen ve uzmanın konuşmacı olarak katıldığı sempozyumda, “modern çağda aile kurumunu yıpratan etkenler” üzerine konuşuldu.

Sempozyumun sonuç bildirisinde, aile kurumuyla ilgili vahim bir tablonun söz konusu olduğuna dikkat çekildi. Özetleyecek olursak; “modern eğitim sisteminin, hayat tarzının ve medyanın aileyi çökerttiği” gerçeği bir kez daha vurgulandı.

Belki henüz gelenek düzeninde hayatını sürdüren kesimler hayatlarının nasıl bir kuşatma altında olduğunun farkında değiller. Mesela, hala köy ve mahalle kültürü içinde yaşayan, hayatını çiftçilik, esnaflık, işçilik veya ufak memuriyetle kazanan kişiler, tepelerine dikilen tehlikenin boyutlarından habersiz. Ne yazık ki gökdelenler sadece şehirlerimizin ufuklarını kapatmıyor, getirdikleri kültür değişimi ile toplumumuzun geleceğini de karartıyor.

Bekarlar Tercih Ediliyor

Bu gökdelenler, çocuklarımızı işe almak için kendi öz kültürlerinden, din ve geleneklerinden kopmaya mecbur tutuyor. Mesela kılık kıyafette, hayat tarzında batılılaşmayı, dini hassasiyetleri unutmayı ve aileyi önemsememeyi telkin ediyor.

Bunu Nasıl mı Yapıyor?

Mesela şirketler eleman alırken bekârları tercih ediyor. Hatta mülakat sırasında “Seyahat engeliniz var mı?” gibi sorular sorarak, alacakları elemanın kısa zaman içinde evlenmesini istemediklerini belli ediyor. Sonra şirketler elemanlarından bazılarını seçip yurtdışında eğitime gönderiyor. Bunun için de elbette bekâr elemanları tercih ediyor. Böylece bekâr elemanların kariyer bakımından yükselmesine yatırım yapılırken evliler düşük statüde kalmaya mecbur ediliyor. Elbette bu manzara evlenme niyetindeki bekârların bu planlarını uzun bir süre ertelemesine sebep olabiliyor. Bilhassa kariyer yapmak istiyorlarsa…

Şirketlerin evliliği engelleyici politikaları bununla sınırlı değil. Birçok şirket daha uygun fiyata çalışabileceğini ve daha uysal olacağını öngörerek aynı işi yapabilecek elemanlardan bayan olanları tercih ediyor. Bilhassa ağır mesuliyet gerektirmeyen, daha çok hizmet yönü ağır basan pozisyonlara… Ancak bu bayan elemanların evli olması hiç mi hiç tercih edilmiyor.

Çünkü evli bayanların hamilelikten dolayı fiziki görünümlerinin değişmesi, doğum ve süt verme izni talep etmeleri, akıllarının bebeklerinde kalması gibi istenmeyen durumları olabilir. Hem evli bir bayan eleman akşamları geç saatlere kadar çalışamaz, yemekli toplantılara, iş gezilerine katılamaz. Kılık kıyafet bakımından da kendini kısıtlayabilir, şirketin modern imajını temsil edecek şekilde (!) bedenini teşhir etmekten kaçınabilir. Bu ise asla istenmiyor.

Ahlaksızlığa Çanak Tutuyorlar

Şirket politikalarından birçoğu evlilik hayatına ve huzuruna zarar veriyor. Mesela belki birçok kişi bilmez ama şirketler elemanlarının kendilerine sadakatini sağlamak için onları sık sık yemekli toplantılara, kutlamalara, hizmet içi eğitim bahanesiyle lüks otellere, tatillere götürür. Bu sırada elemanlar arasında evlilik dışı ilişkilerin yaşanmasına da aldırış etmez.

Aksine bazı NLP eğitimcileri şirket yöneticilerine verdikleri eğitim sırasında, “iş yerlerinde gönül ilişkilerinin, çalışanların şirkete bağlılıklarını ve başarılı olmak için motivasyonunu artırdığını” söyleyerek bunlara göz yummalarını salık verebiliyorlar.

Hatta bu gibi bazı durumlar batıda “iş yerinde taciz davalarına” konu olabiliyor. Çünkü şirketler bazen kaybetmek istemedikleri elemanlarının zaaflarından faydalanmaktan çekinmiyor. Diyelim ki şirketin önemli bir noktasında, başka şirketler tarafından transfer edilmesi muhtemel bir CEO var. Bu kişinin şirkete bağlı kalması için bazı vicdan tırmalayıcı uygulamalarına göz yumulabiliyor. Mesela bu kişinin bir bayan elemanı sıkıştırmasına veya başka bir takım keyfi muamelelerine aldırış edilmeyebiliyor.

Büyük şirketlerin hesapları ile evlilik kurumunun huzuru bir türlü uzlaşmıyor. Mesela şirketler çalışma ortamlarını düzenlerken elemanlar arasında mahremiyet çizgisini yok ediyorlar. Birçok firmada çalışanlar göz göze, diz dize, yan yana…

Düşünün, iyi giyinen, görünümüne özen gösteren, diksiyonu düzgün, eğitim görmüş genç kızlar ve genç erkekler… Çoğu uzun bir süreden beridir ailesinden uzak. Üniversite eğitimi için ailesinin yanından bir ayrılmış, ondan sonra hep birey olarak yaşamış.

Yurtlarda, bekar evlerinde, okul kantinlerinde, kafelerde karşı cinsle bir arada… Kısa zaman içinde yuva kurma ümidi olmadığı için ciddiyetsiz, gelip geçici, eğlence amaçlı gönül ilişkileri yaşamış.

Bunlar arasında bugüne kadar hayatına, kaç kişinin girip çıktığının hesabını bile unutanlar vardır. Hatta toplumumuz erkekler söz konusu olduğunda namus kavramına aldırış etmediğinden bazı erkekler bunu çapkınlık adı altında bir marifet zannetmektedir. Bir internet sitesinde yazdığına göre bu tipler için hayatına giren sevgililerin sayısı, bir skor (!) imiş. Kadınlara bakışı bu şekilde olan birinin, sorumluluk getiren ev reisliği yükünün altına girmesi beklenir mi?
Aynı şekilde “hayatını yaşamayı” hep erkekler tarafından eğlenceli yerlere götürülmekle ve zaman zaman hediye almakla ölçen bir kadın, fedakarlık ve merhamet temelli bir yuva kurabilir mi?

Çağdaş (!) Hayat Özendiriliyor

Elbette bir arada yaşayan, birlikte kahve molaları verip sohbet eden, birlikte yemek yiyen bu gençlerin zamanla birbirine benzemesi kaçınılmaz. İçlerinden şirketlerin hazırladığı bu yapay Avrupai ortama en kolay uyum sağlayan çağdaş (!) elemanlar diğerleri için de ideal bir örnek…

Mesela bir bayan eleman akşamları geç saate kadar şirket yöneticileriyle birlikte yemekli, gezmeli toplantılara kalıyor, onlarla birlikte takılıyor ve bu sayede daha kolay yükseliyorsa bu durum diğerlerine de örnek olmaz mı?
Aynı durum erkek elemanlar için de geçerli. Eğer yöneticiniz, yurt dışından gelen müşterileri yahut şirketinizi teftişe gelen memurları alıp eğlence yerlerine götürmenizi istiyor ama siz; “Olmaz, eve gitmem lazım. Hem ben içkili yerlere gidemem, fuhuş yuvalarında dolaşamam,” diyorsanız; ya düşük statüde çalışmaya mahkûmsunuz yahut da kısa zaman sonra kapı dışarı edilirsiniz. İşte şirketlerin evlilik huzurunun altını oyma yollarından bir diğeri…

Kısacası para kazanmaktan başka hiçbir gayesi olmayan büyük sermaye sahiplerinin ahlaki değerler hususunda hemen hiçbir hassasiyeti yok. Mevcut yasal düzenlemeler de onların aile hayatını dinamitleyen bu uygulamalarına karşı yeterli önlem almıyor.

Para Her Şey Değil

Günümüzde her şey ekonomiye endeksli. Mesela “turizmi teşvik edelim, ülkemize döviz gelsin” deniliyor. Belki ülkeye birkaç kuruş döviz giriyor ve onun da çoğu devletten aldığı teşvikle yatırım yapan firmaların cebine giriyor. Peki, “turizm ve eğlence sektöründe iş buldu, hayatını kazanıyor,” diye sevindiğimiz gençler, o hayat tarzının içinde bir yuva kurup mutlu olabiliyorlar mı? Yuva kursalar bile eşlerine sadık kalıp, huzurlu bir yuvayı sürdürebiliyorlar mı?

Belki bu millet para kazanmak için bir başka yol bulabilir ama elden giden bir nesil geri gelir mi? Aile kurumu çöktükten sonra, yeni bir toplum inşa edilebilir mi?
Kısacası şu an kendisine muhafazakâr diyen bir iktidara rağmen aile gibi temel bir değer ve kurumu muhafaza edecek bir tedbir alındığını görmüyoruz. Hatta bırakın tedbir almayı, bizzat devletin kendisi de aile hayatını korumuyor.

Mesela şu anda çeşitli devlet dairelerinde memur, öğretmen vs. olarak çalışan on binlerce çift başka başka şehirlerde oturuyor. Çünkü gerek devletin tayinleri gerekse kişisel terfileri onları farklı şehirlerdeki görevlerin başına yönlendiriyor.

Modern hayat, “kadınlar da çalışsın,” diye dayatıyor hatta ekonomik şartlar birçok çifti buna mecbur ediyor. Ama kadınların çalışması evlilik birliğini tehdit ediyor.

Sadece farklı şehirlere tayin edilen memurlar değil aynı şehirde yaşayan çiftler de çalışma şartları sebebiyle bir araya gelemiyorlar. Mesela doktor hanım geceleyin nöbeti olduğu için ancak sabaha karşı eve geliyor, o sırada şehir dışındaki şantiyeye gitmek üzere evden çıkan kocasıyla sadece göz göze gelebiliyor. Yorgun argın birkaç saat bir arada kalabilseler de bu sefer kavgadan fırsat bulup birbirlerine güzel bir söz bile söyleyemiyorlar. Çünkü roller karma karışık, statüler belirsiz, aile reissiz…

Günlerini haftalarını bu şekilde geçiren birçok çift var. Kendi hanımından çok asistanıyla bir arada zaman geçiren evlilerin uzun zaman eşlerine sadık kalacağına güvenilebilir mi? Ancak zinayı suç olmaktan çıkaran devlet idarecilerimizin bu konuda endişe taşımadıkları belli…

Aile Yapımızı Dönüştürmek İstiyorlar

Yukarda bahsettiğim sempozyumda dile getirilen şu cümleler çok önemli: “Türkiye’deki mevcut aile politikaları ve bu politikaların uygulamaları zayıf, dağınık ve bütünlükten yoksun bir görünüm arz etmekte; daha da önemlisi, aile, Türkiye şartlarında toplumsal mühendisliğin bir nesnesi olarak görülmektedir. Mevcut anayasa, geleneksel kökleri olan ve olması da gereken aile yapısını korumayı ve işlevlerini yerine getirmesinde güçlendirmeyi değil, nüfus planlamasıyla yapısal ve işlevsel açıdan daha da derinlikli bir şekilde dönüştürmeyi hedeflemiştir. Dönüşümün hedefini ise yapısal açıdan küçültmek, işlevsel açıdan sığlaştırıp-daraltmak oluşturmaktadır. Bu da aile yapımızın problemlerini derinleştirmiş ve mevcutlarına ilave problemler getirmiştir. Mevcut hukuk sistemi ise bir çok bakımdan ailenin geleneksel yapısıyla ve işlevleriyle ya uyumsuz ya da bunları olumsuz etkileyecek mahiyettedir. Zina konusundaki düzenlemeler bunun somut örneklerinden birisidir.”

Evet, modern hayat, batılıların “paranın mabedi” dedikleri gökdelenleriyle mahallelerimizin tepesine dikilirken evlilikleri ve geleceğimizi tehdit ediyor. Elbette bunun için umutsuzluğa düşmek gerekmiyor. İnsanoğlu isterse her ortamı inanç ve değerlerine göre düzenleyebilir.

Günümüzde Müslümanlara iş yerlerimizi ve hayat tarzlarımızı muhakkak aileyi koruyacak şekilde düzenleme görevi düşüyor. İster erkek olsun ister kız olsun çocuklarımızı, dinimizin emrettiği, iffet, hayâ, tesettür, haremlik selamlık ve benzeri kurallara uyacak ve mutluluğu ailesinde arayacak şekilde yetiştirmemiz ve onlara uygun iş ortamları sunmamız elzem…

Çünkü zamanında önlem almaz da Avrupa ülkeleri gibi nüfus yaşlanması ve ailevi çöküntü sorunuyla yüz yüze kalırsak, artık iş işten geçmiş olacak. O zaman ne kadar para harcamayı göze alırsak alalım yeni bir nesil inşa etmemiz mümkün olmayacak.
Hatice Kübra Ergin
 

YORGUN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
16 Eylül 2012
Mesajlar
96
Tepkime puanı
0
Yazı darmadağınık,devamlı şikayet,sorunlar....
Özellikle de ne hikmetse BÜYÜK ŞİRKETLER......

Ancak yazar hiç çözüm önermemiş.. Evet promlemler sıralanmış ancak çözüm..?? YOK..

Bari ben birkaç çözüm önereyim :

Evet, modern hayat, batılıların “paranın mabedi” dedikleri gökdelenleriyle mahallelerimizin tepesine dikilirken evlilikleri ve geleceğimizi tehdit ediyor.

Çözüm: Gökdelenler,büyük apartmanlar yapılmaın yazaklansın.

Şirket politikalarından birçoğu evlilik hayatına ve huzuruna zarar veriyor. Mesela belki birçok kişi bilmez ama şirketler elemanlarının kendilerine sadakatini sağlamak için onları sık sık yemekli toplantılara, kutlamalara, hizmet içi eğitim bahanesiyle lüks otellere, tatillere götürür.

Gerçekle ilgisi olmayan,hayali bir tasavvur....
Büyük şirketlerde 3 bin ,5bin..8 bin personel çalışır...
Böyle kurumlarda sık sık yemekler,lüks otellerde tatiller filan hiçbir zaman mümkün değildir ve böyle şeyler yapılmaz.............
Aksine bazı NLP eğitimcileri şirket yöneticilerine verdikleri eğitim sırasında, “iş yerlerinde gönül ilişkilerinin, çalışanların şirkete bağlılıklarını ve başarılı olmak için motivasyonunu artırdığını” söyleyerek bunlara göz yummalarını salık verebiliyorlar.

Çok yanlış ,söylenenin tam tersine iş yerlerinde personel arasındaki ilişkiler hiç bir zaman hoş görülmez, çok zaman şirketlerin çoğunda yasaklanmıştır da...

Büyük şirketlerin hesapları ile evlilik kurumunun huzuru bir türlü uzlaşmıyor. Mesela şirketler çalışma ortamlarını düzenlerken elemanlar arasında mahremiyet çizgisini yok ediyorlar.

Evet yazar haklı, büyük şirketler, büyük kurumlar
tüm bakanlıklar, Üniversiteler binalarını ortadan ikiye ayırmalı haremlik-selamlık ayırımı yapılmalı,binanın bir yarısında erkekler,diğer yarısında kadınlar çalışmalıdır...(!)

Modern hayat, “kadınlar da çalışsın,” diye dayatıyor hatta ekonomik şartlar birçok çifti buna mecbur ediyor. Ama kadınların çalışması evlilik birliğini tehdit ediyor.

Evet ülkemizde kadınlar çalışmamalıdır. Kadınların çalışması yasaklanmalıdır...(!)

 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Bu makaleyi ben alıntı yaptım fakat bildiğim kadar bir makaleyi eleştirmek için en azından o makale seviyesinde birkaç referans lazım.
Bende diyorum ki siz madem beğenmediniz makaleyi doğru olanı dağınık olmayanı ve çözüm üreten makaleyi siz yazın.
 

YORGUN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
16 Eylül 2012
Mesajlar
96
Tepkime puanı
0
Bu makaleyi ben alıntı yaptım fakat bildiğim kadar bir makaleyi eleştirmek için en azından o makale seviyesinde birkaç referans lazım.
Bende diyorum ki siz madem beğenmediniz makaleyi doğru olanı dağınık olmayanı ve çözüm üreten makaleyi siz yazın.

Kardeş,

Eleştiriyi üzerine alınıp,bu makaleyi ben yazmadım ,alıntı yaptım türü müdafaaya çalışmanız gereksiz...

Zira ben yazının size ait olmadığını biliyorum bu nedenle
bilhassa '' YAZAR'' diyerek yazıyı yazan kişiyi eleştirdim...
bir makaleyi eleştirmek için en azından o makale seviyesinde birkaç referans lazım.
Çok yanlış bir öneri, yukarıdaki makalede HİÇ REFERANS yok ki, eleştirmek için benden referans isteyebilesiniz.....!

Makale yazma konusuna gelince....

Sitemizde bir çok makalem var ,isterseniz okuyabilir ve ELEŞTİREBİLİRSİNİZ... Çok memnun olurum....

Selam kardeşim...........
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Hayır ben niye üzerime alınayım. Sadece yerli yersiz eleştiri var. Laf olsun diye eleştiri yapılmış. Bende o nedenle söyledim buna benzer bir makale yazabiliyorsanız yazın. Buradaki eksikler olmasın. yazılarınızı gördüm makalaler var fakat makaleden çok eleştiriler var. Neyse Tartışma için vaktim yok, bence eleştiri yersiz dediğim gibi laf olsun diye yapılmış, makale her bakımdan faydalı bir makale ister kabul edin ister etmeyin çok da önemli değil.
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Hay Allah ikinizin de iyiliginizi versim emmi..
Ben merakli bir insanim.. bunca isimin icinde simdi Ben de Bu makaleyi okuyp, tartmak, bicmek, eksik, arti,
ne oldugunu anliyabilmek icin simdi okuyacagim..yoksa catlarim..
cddvb..dfgtn
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Hay Allah ikinizin de iyiliginizi versim emmi..
Ben merakli bir insanim.. bunca isimin icinde simdi Ben de Bu makaleyi okuyp, tartmak, bicmek, eksik, arti,
ne oldugunu anliyabilmek icin simdi okuyacagim..yoksa catlarim..
cddvb..dfgtn

hy.. Yoksa siz daha okumadınız mı? O zaman okuduktan sonra kararı siz verin, makale eleştirilecek kadar boş bir makaleyse söylersiniz. En azından 3. gözün yorumu geçerli ve doğru kabul edilsin. bence sorun yok :)
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Yalan soyliyemem..okumadim sadece gazete gibi basligina baktiim!!Müslümanların evlilikte yaşadığı zorluklara
her gun sahit oldugum icin kaynagini da cook iyi bildigim icin okuma geregi duymadim.. ama simdi okuyacagim ins..

Bir gun kendime hic yakismiyan bir sey yapmistim halen ezikligini hissederim..
Biliyorsunuz Amerikan Asilli bir evladligim var..
Ve okul oncesi programa evime yakin diye yazdirmistim..
Tabi Ogretmen her gun sikayetname..her gun elestiri.. bu cocuk 4 yasinda okuyamiyor..
yook anlayisi KIT..ama her gun de bu ahname cekilmez ki..Kardesim.. bizde insaniz..
Kadin milliyetci biri Ben tesseturlu..acaba musliman oldugum icin mi boyle davraniyordu ki?
bir gun canima takk !! dedi.. Bayan smitt dedim benim kendi KIZIM TIP fakultesinde okuyor bu evladligimdir!!
Yani sizin kaninizdan ve sisteminizden gelen bir kadinin cocugu.. deyince kadin cook bozuldu ve beni iceri davet etti..
Bakin Bayan S. dedi..burada bu cocuk musliman veya hiristiyan meselesi degil! Cocugunuza daha fazla yardimci olabilmek icin
onu elestirip guclenmesi icin size baski yapiyordum ve dediki Ben bizim sisteminde eksik ve yanlislarini da goruyorum..
ama malesef elimden bir sey gelmiyor..deyince Ben dedigimden cook utanmistim..ve gun O gundur kendime Soz verdim
Hatayi hata suclamayi suclama ile cevap verip kendimi karsimdaki insanin seviyesine indirmiyecektim..
Kissadan hisse icimden anlatmak geldi..
Ortaya bir KISSA atilir her kes kendi nasibince alir Selamet ile...
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Sakin bir kafa ile okumaya calistim.. yasanan ve ic ve dis etkenler ile olusan olumlu, olumsuz icraatler..
gercekler ve gelecege ait endiseler..gercekten guzel bir fark edilis..peki makale burda bitiyor mu? sorunu yazan cozumu de belirtmesi gerekli..
Geleceğe ait ümitlerimizi hangi esaslara dayandırmalıyız? sorusunu beraberinde getiriyor...
Bir ulkenin geleceğini şekillendirecek, çocukların, gençlerin, toplumu olusturan cekirdek olan Aile muessesi hakindaki kaygi ve endiseler..

"Günümüzde Müslümanlara iş yerlerimizi ve hayat tarzlarımızı muhakkak aileyi koruyacak şekilde düzenleme görevi düşüyor. İster erkek olsun ister kız olsun çocuklarımızı dinimizin emrettiği iffet hayâ tesettür haremlik selamlık ve benzeri kurallara uyacak ve mutluluğu ailesinde arayacak şekilde yetiştirmemiz ve onlara uygun iş ortamları sunmamız elzem…

Çünkü zamanında önlem almaz da Avrupa ülkeleri gibi nüfus yaşlanması ve ailevi çöküntü sorunuyla yüz yüze kalırsak artık iş işten geçmiş olacak. O zaman ne kadar para harcamayı göze alırsak alalım yeni bir nesil inşa etmemiz mümkün olmayacak."
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Yazı darmadağınık,devamlı şikayet,sorunlar....
Özellikle de ne hikmetse BÜYÜK ŞİRKETLER......

Ancak yazar hiç çözüm önermemiş.. Evet promlemler sıralanmış ancak çözüm..?? YOK..

BU MAKALE BITMEMIS GIBI..EVET COZUM YOK SANKI..
Bari ben birkaç çözüm önereyim :



Çözüm: Gökdelenler,büyük apartmanlar yapılmaın yazaklansın.
DENGE KURULSUN..
Gerçekle ilgisi olmayan,hayali bir tasavvur....
Büyük şirketlerde 3 bin ,5bin..8 bin personel çalışır...
Böyle kurumlarda sık sık yemekler,lüks otellerde tatiller filan hiçbir zaman mümkün değildir ve böyle şeyler yapılmaz.............


Çok yanlış ,söylenenin tam tersine iş yerlerinde personel arasındaki ilişkiler hiç bir zaman hoş görülmez, çok zaman şirketlerin çoğunda yasaklanmıştır da...



Evet yazar haklı, büyük şirketler, büyük kurumlar
tüm bakanlıklar, Üniversiteler binalarını ortadan ikiye ayırmalı haremlik-selamlık ayırımı yapılmalı,binanın bir yarısında erkekler,diğer yarısında kadınlar çalışmalıdır...(!)



Evet ülkemizde kadınlar çalışmamalıdır. Kadınların çalışması yasaklanmalıdır...(!)


birçok çifti buna mecbur ediyor. Ama kadınların çalışması evlilik birliğini tehdit ediyor. Aynen..

O zaman ekonomik şartlar duzeltilsin.. veya da bizler luks bir hayattan vazgecip cocuklarimizi ozel okullar yerine devlet okullarina gonderelim bir zahmet..
ve israfi azaltalim.. ayagimizi yorganina gore uzatip evimizin hanimi, cocuklarimizin egitimcisi olalim...
HEM KENDIMIZE HEM DEVLETIMIZE YARDIMCI OLALIM..:tamam:.
 

İLiM DiLeNcİsİ

Rüyalar aleminden
Süper Mod
Katılım
10 Haziran 2011
Mesajlar
709
Tepkime puanı
42
Sakin bir kafa ile okumaya calistim.. yasanan ve ic ve dis etkenler ile olusan olumlu, olumsuz icraatler..
gercekler ve gelecege ait endiseler..gercekten guzel bir fark edilis..peki makale burda bitiyor mu? sorunu yazan cozumu de belirtmesi gerekli..

Yapacak birşey yok belki de makaleyi yazan tesbit yapabiliyor da çözümü bilmiyor kim bilir? Her tesbit yapana illa çözümünü de söyleyeceksin diyemeyiz değil mi? Neyse artık bu makaleyi yazanın ve beğenmeyenlerin sorunu.
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Yapacak birşey yok belki de makaleyi yazan tesbit yapabiliyor da çözümü bilmiyor kim bilir? Her tesbit yapana illa çözümünü de söyleyeceksin diyemeyiz değil mi? Neyse artık bu makaleyi yazanın ve beğenmeyenlerin sorunu.

est kardesim her zaman yapabilinecek bir sey vardir..
Makale gercekten cok guzel gercekleri yansitmis.. biraz daginik ve bir konuda bir cok sorunu ele alinca.
aslinda gerkse Makale veya kendi aile yasantimizda..
Bir konuda sorunlar,cozumler çoğalınca doğru gizli kalır...
evet hepsi birbiri ile ilgili birbirini etkiliyen unsurlar..
lakin cozum Musliman Dini islam olan ulkemizin, farklı bir dünya görüşü ,toplumun cebelleştiği bütün sorunların çözümü ve cevabıni
İslamda degil farkli kaynak ve mevzi ve fikirlerde aramamizdan olustugunu dusunmekteyim..
aslinda konun icinde hem sorun hemde gizli cozumu gostermekte de biz goremiyoruz
Selamet ile kardesim.. bize bu guzel konuda dusunme, tartisma, diyolog imkanini da sagladigin icin
Allah cc. Sen den RAZI olsun..

"Günümüzde Müslümanlara iş yerlerimizi ve hayat tarzlarımızı muhakkak aileyi koruyacak şekilde düzenleme görevi düşüyor. İster erkek olsun ister kız olsun çocuklarımızı dinimizin emrettiği iffet hayâ tesettür haremlik selamlık ve benzeri kurallara uyacak ve mutluluğu ailesinde arayacak şekilde yetiştirmemiz ve onlara uygun iş ortamları sunmamız elzem…"
 

YORGUN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
16 Eylül 2012
Mesajlar
96
Tepkime puanı
0
birçok çifti buna mecbur ediyor. Ama kadınların çalışması evlilik birliğini tehdit ediyor. Aynen..

O zaman ekonomik şartlar duzeltilsin.. veya da bizler luks bir hayattan vazgecip cocuklarimizi ozel okullar yerine devlet okullarina gonderelim bir zahmet..
ve israfi azaltalim.. ayagimizi yorganina gore uzatip evimizin hanimi, cocuklarimizin egitimcisi olalim...
HEM KENDIMIZE HEM DEVLETIMIZE YARDIMCI OLALIM..:tamam:.

Gönül hanım.....

Yukarıdaki yazınız benim eleştiri yazıma pek cevap gibi görünmüyor......

Başlıktaki yazının temel fikri...
Bu günkü yaşam şartlarının islami yaşama uymadığı, bu günkü şirket binaları,resmi ve kurumsal binalarda haremlik ve selamlığa uygun olmadığı işlenmektedir ki....

Siz de bir önceki yazınızda:

"Günümüzde Müslümanlara iş yerlerimizi ve hayat tarzlarımızı muhakkak aileyi koruyacak şekilde düzenleme görevi düşüyor. İster erkek olsun ister kız olsun çocuklarımızı dinimizin emrettiği iffet hayâ tesettür haremlik selamlık

Bu fikri onaylamışınız.....

Ben bu fikri onaylamıyorum. Bu günkü yaşam düzenine haremlik- selamlığı sokamazsınız....Sokmamalısınız...
Sokmaya da çalışmamalısınız....

İslami uygulamaları, bin yıl önce yaşamış din adamlarının yorum ,fikir ve düşüncelerine sabitlemek...
Tüm müslümanlara da, müslüman ülkelere de ,müslümanlığa da çok zarar verir....

Lutfen ''AYETLERİN YALIN ANLAMI'' başlıklı yazıyı çok dikkatle okuyunuz.....

SELAM....
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Bakin Kardes YORGUN..
Biz burada ne makaleyi nede Makaleyi Yazani yargilama ,sorgulama gibi bir seyin pesindeyiz!!
Kardesimiz guzel ve gunumuzun gerceklerini yansitan bir makale bulmus eklemis.. Allah RAZI olsun..
Bize dusen her kes kendince bu yazilanlari okur ve kendi akli, inanci, idraki nasibince alir faydalanir veya Bence Cozum buradadir diyerek kendi fikrini beyan eder veya Ben buna katilmiyorum deme HAKKI vardir..

kardes YORGUN ben yukarida sizin cevabiniza elestiri yazmadim kendi inandigim dusunceleri yazdim..

"İslami uygulamaları bin yıl önce yaşamış din adamlarının yorum fikir ve düşüncelerine sabitlemek..."
Kardesim beni onlar baglamaz!!Resulullah(s.a.v) buyuruyor ki :size iki emanet
bırakıyorum onlara sımsıkı sarılın.Birisi kur'an diğeri sünnetim..."
Bundan baskasi benim icin sadece okuyupgecerim..
Bu günkü yaşam şartlarının islami yaşama uymadığı ..aynen..
haremlik ve selamlığa uygun olmadığıni biliyoruz.. bu da merak etmeyin ulkemizde yapilabilecek bir sistem degil.. o yuzden

yukarida yazmisim ki..
mademki is şartları islami degilse ya islama uyan bir is alani acariz.. acarsiniz yada evinizde oturup cocuklarinizi illa ozel okullara, kurslara gondermez cocuklarinizi Devlet okulluna gonderir ,,bakici tutmaz kendimiz bakariz.. kardesim..
Biz ayagimizi yorgana gore degil.. yorgani ayagimiza gore uzatmaya calistikca.. daha cook cekeriz...

"Günümüzde Müslümanlara iş yerlerimizi ve hayat tarzlarımızı muhakkak aileyi koruyacak şekilde düzenleme görevi düşüyor.
İster erkek olsun ister kız olsun çocuklarımızı dinimizin emrettiği iffet hayâ tesettür haremlik selamlık "
ben bunu onayliyorum lakin yerine getiremedigim icin uzgunum..
keske sart ve durumum farkli olsa idi...bir dogruyu yerine getiremiyorsam bile Dogrunun yaninda ve destekcisi olmak isterim..

“Evlerinizde oturun…” ayetini daha bir başka severim nedense. Bu ayeti okudukça kendimi Rabbimden imtiyazlı sayarım.
Bana özel inmiş sanki, beni alıp namütenahi bir yere koyup kırılgan bir gelincik çiçeğiymişim gibi hissederim kendimi…

Çok değerliymişim, nadideymişim, zümrütmü, elmas mı desem, istiridyenin en gizli yerindeki zarif bir inciymişim gibi…
Ortada olmasın, hemen ulaşılamasın, kolayca bulunulamasın der gibi…
Güven dolar, huzur dolar içim, yaslandığım koca bir dağı arkamda hisseder her seferinde güçlenirim, şımarırım hatta…

Evlerinizde oturun,evler ki en güvenli barınaklardır.
Özgürlüğün en dorukta yaşanabileceği mekanlardır evler.
Ev kadına saray, kadın eve sultandır. Evsiz kadın savunmasız, kadınsız ev yalnızdır. Evsizleşen kadınlar, kadınsızlaşan evler toplumların en büyük yarasıdır…

“Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın…”
Ahzab/33
İyiki bunları Sen söylüyorsun Rabbim. Eğer ben söyleseydim örümcek kafalı, yobaz, gerici, çağdışı olarak yaftalanacaktım. Şükür ki Sen söylüyorsun, kulun Sana kurban olsun…

Oysa nice zamandır dışarda olmayan, evinde oturan, çocuk doğuran kadınların adı cahil oldu.
İllede dışarı çıkmalı kadın,bütün kapılar sokağa açılmalı, az çocuk doğurmalı, ekonomik özgürlüğü elinde olmalı, kocaya asla güvenmemeli, ya bırakırsa, terk ederse, ölürse, boşanırsan ya…diyerek kadın hep tetikte bekletilmeli…

Artık kadınlar pek az oturuyor evlerinde. Kadınlar eve hasret, evler kadınlara… Parasını kendi kazanıyor kadın. Muhtaç olmuyor erkeğine de..

Sabahın ayazında düşüyor yollara, çocuğu bakıcıya yada kreşe bırakıyor. Canhıraş çalışıyor kadın, dişini tırnağına takıyor, bence biraz da erkekleşiyor kadın…

Dışarda eksiksiz yapmalı işini, kılığı kıyafeti en iyisinden olmalı, patron kızmamalı, şef memnun olmalı işinden…
Evine zamanında varıp sabahtan eksik kalan işleri tamamlamalı..kurulmuş bir saat gibi tıkır tıkır çalışmalı, asla parça kırmamalı…

Evlerinizde oturun ayeti bugün birçok müslüman kadının dahi okumak,hatırlamak istemediği bir ayettir.
Ne kadar paraya ihtiyaç duyduğunuz, gerçek ihtiyaçlarınızın ne olduğuna bağlı…

Ya lüx bir yaşam için zor ve stressli bir çalışma hayatını tercih edeceksiniz. Ya da evinizde rahat oturup orta halli bir yaşamı seçeceksiniz.
Derdiniz kariyerse, yükselip önemli bir yere gelmekse eviniz size sadece bir otel olur.
Eğer tek maaşla geçinirim. Orta halli yaşarım, lüx istemem, evim 10 yıl sonrada olsa olur, arabam daha vasat da olabilir, evimde otururum, çocuğumu da kimselere bırakmam kendim bakarım, eğitirim derseniz eviniz size saray olur.

Çalışan kız arıyorum,çift maaşlı olsunlar diyen kaynana adayı teyzeleri gördükçe,birileri tarafından bankamatik gözüyle bakılan kızlara ,kadinlara daha da bir acıyorum.

Modern köleliğin adına ekonomik özgürlük diyorlar… Zulmü süsleyip püsleyip kadına olmazsa olmaz gibi gösteriyorlar.
Kadının fıtratına ters olan, bedenine ağır gelen işi yapmayanları aşağılıyor, kınıyorlar…

Evlerinizde oturun, çünkü kadın en çok evine yakışır.Evlerinizde oturun, zira kadın hassastır, kadın naiftir, çabuk incinir, çabuk kırılır, kolay hırpalanır kadın. En iyi Rabbi tanır onu. En çok Rabbi anlar halinden…

Uygun şartlarda okuyabilmeli, çalışabilmeli kadın.
Ama dünyası için ahiretini harcamaya zorlanmamalı, bir erkek gibi çalışmamalı bir ömrü kaplayan dağlarca yükü, onlarca görevi üstlenmemeli.
Mecburiyeti olmadığı halde hergün ardından ağlayan bir evlat bırakmamalı kadın. Hem kariyer yapıp, hem iyi bir iş kadını, hem iyi bir anne olmak cok Zor!!

Her işte usta olunmuyor maalesef. Her işte çırak olarak kalmakta yakışmıyor kadına.
Madem Rabbi kimselere yakıştırmadığı görevi kadına layık görmüş, madem uçsuz bucaksız cenneti annelerin ayaklarının altına sermiş; Bundan daha fazlasını istemek niye?
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Haremlik - Selamlık uygulaması hakkinda bilgim yok..
ama Haftanın Konusu: (Haremlik-Selamlık) acilsin diyorum..
HAFTA HAREMLİK ve SELAMLIK hakkında konuşalim..arastiralim..

Haremlik-Selamlık nedir?
İslamda yeri var mıdır?
Var ise nasıl uygulanır?
Yok ise neden böyle bir kanı var dır?
Bu gün uygulanması ne derece doğrudur?
Yada uygulanabilme olasılığı var mıdır?
Sizlerinde böyle sıkıntı çektiğiniz anı yada hatıralarınız var mı?
Bazı toplantılarda yada düğünlerde yapılan kadın erkek ayrı oturması ne kadar doğrudur?
Haremlik selamlık uygulaması gericilik mi?
Bu bir örf mü yoksa islami bir yaşam tarzı mı?
Neye ihtiyaca binaen ortaya çıkmıştır?
Kur'an-ı Kerim yada Efendimiz Haremlik-Selamlık hakında ne buyurmaktadır
?
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
kardes YORGUN.. bu Haremlik-selamlık konusunu biraz arastirdim ve gercekten cook uzuldum..Sizde Haklisiniz..
gercekten bu konuda cook celiski ve farkli dusunceler var.. mesela Mustafa İslamoğlu ile Nureddin Yıldız Fetva hatti farkli fikirler ileri suruyorlar..
Allah cc. cumlemizin Yar ve Yardimcisi olsun..
 
Üst Alt