Müsebbib-i hakîkî. Müselles. Müsennem. Müsevvif.

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
MÜSEBBİB-İ HAKÎKÎ:
Bütün sebepleri yaratan Allahü teâlâ.
Her varlığın hâlıkı (yaratıcısı), hâkimi (hükm edicisi), müsebbîb-i hakîkîsi Allahü teâlâdır. Allahü teâlânın her şeyi sebepsiz vâsıtasız yaratmağa gücü yeter. Fakat âdeti onları bir sebeple yaratmaktır. Meselâ bir şeye ateş dokunmadıkça yakmağı yara tmaz. Yakan, yanma işini yapan ateş değildir. Oksijen de değildir. Isı da değildir. Elektron alış-verişi de değildir. Yakan yalnız Müsebbib-i hakîkî olan Allahü teâlâdır. Bunların hepsini yanmak için sebeb olarak yaratmıştır. Müsebbib-i hakîkî olan Allahü teâlâ dileseydi, her şeyi sebepsiz yaratırdı. Ateşsiz yakardı, yemeden doyururdu. Uçak olmadan uçururdu. Fakat lütf ederek, kullarına iyilik ederek, her şeyi yaratmasını bir sebebe bağladı. Belirli şeyleri belli sebeplerle yaratmağı diledi. İşl erini sebeplerin altında gizledi. Kudretini sebepler altında sakladı. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)

MÜSELLES:
Tâze iken yâni gaz kabarcıkları çıkmadan, köpürmeden önce ısıtılıp, üçte ikisi uçup üçte biri kalan üzüm suyu.
Kısrak, inek, deve sütleri mayalanıp, tadı keskin olunca, müselles gibi olurlar.Birincisine kumis, ikincisine kefir denir. Bira gibi haramdırlar. (İskilipli Âtıf Efendi)

MÜSENNEM:
Balık sırtı gibi yuvarlak.
Kabrin üzerini müsennem yapmak sünnettir. Peygamber efendimiz kabirleri bu şekilde yaptırırlardı. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

MÜSEVVİF:
Hayırlı işleri sonraya bırakan, sonra yaparım diyen, iyi işleri geciktiren, bugünün işini yarına bırakan kimse.
Uygunsuz işlerin hepsinden Allahü teâlâya tövbe etmeli, O'na yalvarmalıdır. Belki tövbe etmek için başka zaman ele geçmez. Hadîs-i şerîfte; "Müsevvifler helâk oldu" buyruldu. Boş zamânı kıymetlendirmelidir. Bu zamanlarda Allahü teâlânın beğendiği şey leri yapmalıdır. Tövbe yapabilmek Hak teâlânın büyük nîmetlerinden biridir. Allahü teâlâdan her an bu nîmeti istemelidir. Gençlik zamânı kazanç zamânıdır. Merd olan bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz. İhtiyârlık herkese nasîb olmaz, nasîb olsa da rahat, elverişli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, hâlsizlik zamânında yarar iş yapılamaz. (İmâm-ı Rabbânî)
Vakit, keskin bir kılınç gibidir. Yarına çıkacağımız belli değildir.Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmıyanları yarına bırakmalıdır. Çünkü müsevviflerin helâk olacağı, ziyânda oldukları bildirilmiştir. (İmâm-ı Rabbânî)
 
Üst Alt