Mevlâna'ya göre gerçek dost

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Mevlâna'da Gerçek Dost Ve Gönül

Mevlâna'ya göre gerçek dost, Hak'tır. O'nun dostu olmak, O'nun dostluğunu kazanmak, ancak O'nu sevmek, derin bir aşkla sevmek ve O'na yakın olmaktır. İnsanlar arasındaki dostluğa pek güveni yoktur. Bir gün Konya'nın dış semtlerindeki bir viraneden geçiyordu. Yıkıklar arasında, birkaç köpeğin, şarmaş-dolaş olmuş uyuduklarını gördü. Yanındakilerden biri:
— Bu biçareler arasında ne kadar güzel bir birlik var. Ne de dostça şarmaş-dolaş uyuyorlar...
dedi. Mevlâna:
— Evet. sen bunlar arasındaki birliğin ve dostluğun ne kadar samimi olduğunu öğrenmek istersen, onların aralarına bir les veya ciğer atıver O zaman bu dostluğun nasıl bir dostluk olduğunu görürsün.
Sonra ilâve etti:
-- Köpeklerin bu hali, dünya menfaatine, yalnız midelerine, yalnız keselerine tapanların aralarındaki dostluğa benzer. Görünüşte pek samimidirler. Ama aralarına bir dünyalık girerse nice yıllık tuz etmek haklarını unuturlar namus ve şereflerini havaya verirler.
Dostluk, paraya pula değil, ruha duyguya dayanmalıdır. Bir şiirinde Mevlâna, "Benim; ne altın dolu keseye, ne de altın kâseye meylim vardır" der. Altın dolu kese de. altın kâse de dünya ehlinindir. Kadirbilirlik, samimiyet, sevgi, şefkat, gibi mânevi duygular ise gönül ehlinin.
Yine bir şiirinde Mevlâna, "Bu hırka içinde olduğumuz müddetçe, ne kimseden incinir, ne de kimseyi incitiriz,.." buyurmaktadır. Gerçekten de Mevlâna, ömrü boyunca ne incinmiş, ne de incitmiştir. Gönül onun için bir Tanrı kıblesidır. Gönül yıkmamak gerekir. Der ki:
— Hacılar. Kabe'nin dört cihetinde de secdeye varırlar Kabe'yi ortadan kaldırdın ve herkes gönül gönüle secde ediyor demektir. Su halde inanan bir insanın gönlü Tanrı evi yıkılır mı?
Bir şairimizin de. "Kıblegâh'ı kibriyadır yıkma kalbin kimsenin” dediği gibi gönül adamı Mevlâna, insanı sadece gönül kıblesinin mihrabı olarak görür ve buna önem verir. Der ki:
— İnsan-ı kâmilin şu âlemde bir alâmeti olsaydı, ilâhi remizlerin tümüne gönül yoluyla tercüman olurdunuz.
inşan, gönle eğildi, onunla seninle benli oldu, onun sesini dinledi mi, kendini bildi demektir. Kendini bilenin ALLAH'ı bileceği aşikârdır. Yoksa, bu esrarı başka türlü çözmeye imkân yoktur. Bir rubaisinde şöyle der:
Belini bağla o gönüldeki parlak ışığa. Boş masallarla çözülmez bu düğümlü esrar. Nitekim dağda, bayır/ardaki çayla derenin Sana bir faydası yok evde akan çeşme kadar..
Mevlâna, insanlar arasındaki her günün doğuşun, savaşın ortadan kalkması için "gönül birliği"ne varmalarını şart koşar ve, "Gönül birliği. dil birliğinden üstündür" der. Düşünen, seven, inanan insan Mevlâna'nın gönlü bu..

Dr. Mehmet ÖNDER
 
Üst Alt