- Katılım
- 23 Nisan 2011
- Mesajlar
- 3,344
- Tepkime puanı
- 25
Son bir kaç gündür Filistin sokaklari savas meydanina dönmüs durumda. Dogu Kudüs'te, özellikle Mescid-i Aksa çevresinde ve Bati Seria ile Gazze'nin çesitli bölgelerinde, yillar öncesinin Intifada'sindan hiç de az kalmayacak çatismalar yasaniyor. Israilliler ile Filistinliler, bir kez daha birbirlerini öldürüyorlar.
Tüm bu olaylarin nedeni ise, bilindigi gibi Mescid-i Aksa'nin altindaki tarihsel bir tünelin Israil tarafindan ziyaretçilere açilmasi oldu. Bu hareket, Filistinlilerin gözünde, Israil’in Mescid-i Aksa'yi yikabilmek için yaptigi uzun vadeli planin yeni bir parçasiydi. Onlari büyük bir öfke, hatta bir "hamiyet-i Islamiye" içinde sokaklara döken sey de tünelin bu "stratejik" anlami oldu. Buna karsin, dogal olarak, Israilliler tünelin hiç bir sekilde Mescid-i Aksa'ya zarar vermek gibi bir amaci olmadigini israrla söylediler ve söylemeye devam ediyorlar. Onlara göre, bu sadece "turistik" bir düzenleme ve tünelle birlikte yalnizca daha fazla "turistik gelir" elde etme düsüncesindeler.
Kuskusuz Israillilerin öne sürdügü bu "turizm" açiklamasina inanmak için bir hayli saf olmak gerekir.
Çünkü Israillilerin daha önce de bir çok defa çatisma nedeni olan Mescid-i Aksa üzerinde bu tür bir düzenleme yaparken, bunun sonucunu tahmin etmemis olduklari düsünülemez. Ve hiç bir hükümet, sirf biraz daha "turistik gelir" elde etmek için, bile bile büyük bir çatismanin fitilini ateslemez. Netanyahu hükümeti, kuskusuz Filistinlilerin -ve tüm Müslümanlarin-"göz bebegi" olan Mescid-i Aksa üzerindeki bu düzenlemeyi, karsilasacagi tepkiyi bilerek ve göze alarak göstermistir.
Bu ise su anlama gelir: Demek ki, Israilliler açisindan, özellikle önceki Isçi Partisi hükümetine göre daha radikal ve daha "dinci" olan Netanyahu kabinesi açisindan, Mescid-i Aksa'nin altindaki tünelin son derece büyük bir anlami vardir. Öyle ki, bu anlam, onlari, basta Filistinliler olmak üzere tüm Islam dünyasini -hatta, "dostlar alisveriste görsün" nevinden bile olsa ABD'yi bile- karsilarina almalarina neden olacak bir icraata sürüklemistir. Israillilerin tünelin açik kalmasi -ya da sadece "bir kaç günlügüne kapanmasi"- konusundaki israrli tutumlari da bizlere tünelin "turizm"den çok daha büyük ve önemli bir anlami oldugunu göstermektedir.
Bu anlami kesfedebilmek içinse, "dindar Siyonizm"in tarihine bir göz atmak ve Mescid-i Aksa'nin bu tarih içindeki konumuna bir göz atmak gerekmektedir.
"Dindar Siyonizm" ve Mesih Inanci
19. yüzyilin sonunda siyasi bir hareket olarak ortaya çikan Siyonizm'in milliyetçi, modern ve laik Yahudiler tarafindan ortaya atildigi ve dolayisiyla "dini" bir hareket olmadigi sikça anlatilan bir hikayedir. Ancak hikaye, gerçegi ancak kismen yansitmaktadir ve bir de gözlerden uzak kalan bir yön vardir.
Bu yön, "dindar Siyonizm" olarak bilinen ve "sag Siyonizm" ya da öteki adiyla "Revizyonist Siyonizm" olarak tanimlanan akimla da oldukça iliskili olan bir harekettir. Dindar Siyonizm, bir Yahudi Devleti'nin kurulusunu yalnizca ulusal bir self-determinasyon olarak gören laik Siyonizm'den farkli olarak, Israil’in kurulusunu Yahudi dinindeki geleneksel "Mesih" inanci çerçevesinde yorumlamistir.
Bu inanca göre, Yahudiler, Tanri tarafindan "seçilmis" olan üstün bir halktir, ve diger uluslari yönetme hakkina sahiptirler. Ancak bu "yönetme hakki", diger uluslar tarafindan gasp edilmistir. Hakkin yerine getirilmesi, "Seçilmis Halk"in yeryüzü egemenligine ulasabilmesi ise, ancak Hz. Davud soyundan gelecek olan Beklenen Mesih'i yeryüzüne inip Yahudiler'e önderlik ederek Kudüs merkezli bir Krallik kurmasi ile gerçeklesecektir. Mesih'e karsi "itaatsizlik" yapacak olan uluslarin isi ise zordur! The Universal Jewish Encyclopedia, söyle yazar:
"Mesih geldiginde diger milletler ya fethedilecek, ya imha edilecek ya da dinlerinden döndürüleceklerdir. Ama sonlari ne olursa olsun, o tarihten sonra Israil için sikinti kaynagi olmaktan çikacaklardir." (1)
Mesih'in gelisi, Yahudilerin binlerce yillik tarihi boyunca hep beklenmistir. Ama en çok da, MS 70'de Romalilar tarafindan Kudüs'ten kovulmalarinin ardindan güçlenmistir. 70 yilinda Romalilar, Kudüs'teki Hz. Süleyman Tapinagi'ni ikinci kez yikmislar, sehirdeki Yahudilerin büyük bölümünü katletmis kalanlari da sürmüslerdir. Geriye Tapinak'tan yalnizca tek bir duvar kalmistir; o da bu "yikim"im anisina Aglama Duvari'na dönüstürülmüstür. Mesih geri geldiginde ise, inanisa göre, Tapinak yeniden insa edilecek ve Mesih, ayni "King Solomon" gibi, buradan dört bir yana hükmedecektir.
Iste bu nedenle de, Mesih'in gelisi ile Tapinak'in yeniden insasi, birbiri ile çok yakindan iliskili olan iki "vaad"dir.
Tüm bu olaylarin nedeni ise, bilindigi gibi Mescid-i Aksa'nin altindaki tarihsel bir tünelin Israil tarafindan ziyaretçilere açilmasi oldu. Bu hareket, Filistinlilerin gözünde, Israil’in Mescid-i Aksa'yi yikabilmek için yaptigi uzun vadeli planin yeni bir parçasiydi. Onlari büyük bir öfke, hatta bir "hamiyet-i Islamiye" içinde sokaklara döken sey de tünelin bu "stratejik" anlami oldu. Buna karsin, dogal olarak, Israilliler tünelin hiç bir sekilde Mescid-i Aksa'ya zarar vermek gibi bir amaci olmadigini israrla söylediler ve söylemeye devam ediyorlar. Onlara göre, bu sadece "turistik" bir düzenleme ve tünelle birlikte yalnizca daha fazla "turistik gelir" elde etme düsüncesindeler.
Kuskusuz Israillilerin öne sürdügü bu "turizm" açiklamasina inanmak için bir hayli saf olmak gerekir.
Çünkü Israillilerin daha önce de bir çok defa çatisma nedeni olan Mescid-i Aksa üzerinde bu tür bir düzenleme yaparken, bunun sonucunu tahmin etmemis olduklari düsünülemez. Ve hiç bir hükümet, sirf biraz daha "turistik gelir" elde etmek için, bile bile büyük bir çatismanin fitilini ateslemez. Netanyahu hükümeti, kuskusuz Filistinlilerin -ve tüm Müslümanlarin-"göz bebegi" olan Mescid-i Aksa üzerindeki bu düzenlemeyi, karsilasacagi tepkiyi bilerek ve göze alarak göstermistir.
Bu ise su anlama gelir: Demek ki, Israilliler açisindan, özellikle önceki Isçi Partisi hükümetine göre daha radikal ve daha "dinci" olan Netanyahu kabinesi açisindan, Mescid-i Aksa'nin altindaki tünelin son derece büyük bir anlami vardir. Öyle ki, bu anlam, onlari, basta Filistinliler olmak üzere tüm Islam dünyasini -hatta, "dostlar alisveriste görsün" nevinden bile olsa ABD'yi bile- karsilarina almalarina neden olacak bir icraata sürüklemistir. Israillilerin tünelin açik kalmasi -ya da sadece "bir kaç günlügüne kapanmasi"- konusundaki israrli tutumlari da bizlere tünelin "turizm"den çok daha büyük ve önemli bir anlami oldugunu göstermektedir.
Bu anlami kesfedebilmek içinse, "dindar Siyonizm"in tarihine bir göz atmak ve Mescid-i Aksa'nin bu tarih içindeki konumuna bir göz atmak gerekmektedir.
"Dindar Siyonizm" ve Mesih Inanci
19. yüzyilin sonunda siyasi bir hareket olarak ortaya çikan Siyonizm'in milliyetçi, modern ve laik Yahudiler tarafindan ortaya atildigi ve dolayisiyla "dini" bir hareket olmadigi sikça anlatilan bir hikayedir. Ancak hikaye, gerçegi ancak kismen yansitmaktadir ve bir de gözlerden uzak kalan bir yön vardir.
Bu yön, "dindar Siyonizm" olarak bilinen ve "sag Siyonizm" ya da öteki adiyla "Revizyonist Siyonizm" olarak tanimlanan akimla da oldukça iliskili olan bir harekettir. Dindar Siyonizm, bir Yahudi Devleti'nin kurulusunu yalnizca ulusal bir self-determinasyon olarak gören laik Siyonizm'den farkli olarak, Israil’in kurulusunu Yahudi dinindeki geleneksel "Mesih" inanci çerçevesinde yorumlamistir.
Bu inanca göre, Yahudiler, Tanri tarafindan "seçilmis" olan üstün bir halktir, ve diger uluslari yönetme hakkina sahiptirler. Ancak bu "yönetme hakki", diger uluslar tarafindan gasp edilmistir. Hakkin yerine getirilmesi, "Seçilmis Halk"in yeryüzü egemenligine ulasabilmesi ise, ancak Hz. Davud soyundan gelecek olan Beklenen Mesih'i yeryüzüne inip Yahudiler'e önderlik ederek Kudüs merkezli bir Krallik kurmasi ile gerçeklesecektir. Mesih'e karsi "itaatsizlik" yapacak olan uluslarin isi ise zordur! The Universal Jewish Encyclopedia, söyle yazar:
"Mesih geldiginde diger milletler ya fethedilecek, ya imha edilecek ya da dinlerinden döndürüleceklerdir. Ama sonlari ne olursa olsun, o tarihten sonra Israil için sikinti kaynagi olmaktan çikacaklardir." (1)
Mesih'in gelisi, Yahudilerin binlerce yillik tarihi boyunca hep beklenmistir. Ama en çok da, MS 70'de Romalilar tarafindan Kudüs'ten kovulmalarinin ardindan güçlenmistir. 70 yilinda Romalilar, Kudüs'teki Hz. Süleyman Tapinagi'ni ikinci kez yikmislar, sehirdeki Yahudilerin büyük bölümünü katletmis kalanlari da sürmüslerdir. Geriye Tapinak'tan yalnizca tek bir duvar kalmistir; o da bu "yikim"im anisina Aglama Duvari'na dönüstürülmüstür. Mesih geri geldiginde ise, inanisa göre, Tapinak yeniden insa edilecek ve Mesih, ayni "King Solomon" gibi, buradan dört bir yana hükmedecektir.
Iste bu nedenle de, Mesih'in gelisi ile Tapinak'in yeniden insasi, birbiri ile çok yakindan iliskili olan iki "vaad"dir.