- Katılım
- 2 Eylül 2011
- Mesajlar
- 3,869
- Tepkime puanı
- 37
Manisa Hakkında Genel Bilgi
Ege Bölgesi’nde yer alan Manisa, doğudan Uşak ve Kütahya, kuzeyden Balıkesir, güneyden Aydın, güneydoğudan Denizli, güneybatı ve batıdan İzmir illeriyle çevrilidir. Manisa’nın batısı Ege, doğusu ise İç Batı Anadolu bölümünün içerisinde kalır. Ayrıca Soma, Kırkağaç ve Akhisar ilçelerinin bazı küçük bölümleri de Marmara Bölgesi içerisindedir. Manisa’nın güney ve kuzey kesimleri dağlık olup, 2.070 m. yüksekliğe sahip olan ve Salihli ilçe sınırlarındaki Bozdağlar kütlesinde bulunan Kumpınar Tepe ilin en yüksek dağıdır. İlin batı kesimleri de ovalardan oluşmaktadır.İlin doğu kesiminde, yüksekliği yer yer 1.000 m.yi aşan Gördes-Uşak platosunun güneydoğusunda, Kula çevresinde sönmüş volkan konileri bulunmaktadır. Bunun kuzeyini engebelendiren Demirci-Simav dağları Hasanyaran Tepesi’nde 1.595 m.ye ulaşır. Ayrıca batı kesimini, Görenez Dağı (1.280 m.), Çal Dağı (1.034 m.), Manisa Dağı (Spil Dağı) (1.513 m.), Yunt Dağı (1.075 m.) ve Soma Dağı (Tarhala Dağı) (1.111 m.) engebelendirmektedir.
Tektonik jeolojik olaylar sonucunda il topraklarında doğu-batı doğrultusunda kırık fay hatları bulunmaktadır. Bu nedenle de Türkiye’nin belli başlı deprem kuşakları üzerindedir. Tarih boyunca da başta Manisa olmak üzere Alaşehir, Salihli, Turgutlu ve Akhisar, Soma ve Kırkağaç yöreleri sık sık depremlerle sarsılmıştır.
İl arazisinin ana çizgilerini, doğu-batı doğrultusunda uzanan ve kuzey-güney ve güneydoğu-kuzeybatı doğrultularına çatallanan oluk şekilli çukurlar oluşturmaktadır. Bu çukur kısımların kenarında kalan yüksek kütleler dağ sıralarını oluştururken, doğudan batıya doğru eğik bir geniş alanı da ovalardan oluşmaktadır. Platolar Demirci Dağlarının geniş etekleri üzerinde yer alır. Ovaların yer aldığı çöküntü alanları, genelde akarsuların ve sellerin getirdiği alüvyonlarla dolduğu için oldukça verimli topraklar meydana gelmiştir. İlin belli başlı ovaları Manisa, Akhisar, Gediz ,Alaşehir, Güneşli, Salihli, Sarıgöl, Bakırçay ve Turgutlu ovalarıdır.
İl topraklarını Susurluk Çayı’nın başlangıç kollarından olan Simav Çayı’nın uzantıları, Bakırçay ve Gediz Nehri sulamaktadır. Doğal göl sayısı azdır ve bunlar pek önemli göller değildir. Gölmarmara ilçesindeki Marmara Gölü 320 milyon m3 su depolayabilecek büyüklüktedir. Demirköprü Barajı 1.022 Milyon m 3 su depolama potansiyeli ile ilin en önemli su depolama alanıdır. İlin denizden yüksekliği 43 m. ile 750 m. arasında değişmektedir. Yüzölçümü 13.810 km2 olup, 2000 Yılı Gelen Nüfus sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 1.260.169’dur.
İlin doğal bitki örtüsü zengin sayılmaz. Alçak alanlarda makiler, zeytinlikler ve bağlar bulunmaktadır. İç alanlara doğru step görünüm gösterir. Dağların yüksek kesimlerinde ise kızılçam ve karaçam ormanları bulunmaktadır.
Manisa’da Akdeniz ve Karasal İklim hüküm sürmektedir. Akdeniz iklimi ilin batı kesiminde hakim olup, yazlar kurak ve sıcak, kışlar ılık geçer. İlin iç ve yüksek kesimleri karasal iklimin etkisi altındadır. Yazları sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlıdır.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, madencilik, bağcılık, dokumacılık ve sanayie dayalıdır. Yetiştirilen belli başlı ürünler; üzüm, kavun, karpuz, buğday, arpa, çiğit, mısır, tütün, pamuk, patates, patlıcan, lahana, pırasa, soğan, kiraz, şeftali, domates, zeytin, sakız kabağı, dolmalık biber, armut, şeker pancarı, karnabahardır. Hayvancılıkta dağlıç koyunu ve tavukçuluk yapılmaktadır. Hayvansal ürünler, çeşitli süt ürün fabrikaları ile, Et ve Balık Kurumunun kombinasında değerlendirilir. Manisa’da özel ve kamuya ait sanayii kuruluşları bulunmaktadır. Bunlar un, irmik, makarna, bisküvi, bitkisel yağ, meyve suyu, salça, balık konservesi, sebze ve meyve konservesi, şarap, sigara, yem, pamuk, yün ipliği, çırçır, kumaş, hazır giyim, tarım alet ve makineleri, oto yedek parçaları, metal eşya, kimyasal ürünler, prefabrik konut, tuğla ve kiremit ile mobilya üreten fabrikalardır.
İlde her yıl yapılan Mesir şenliklerinin ekonomiye katkısı bulunmaktadır. Manisa Sultan camisi minarelerinden atılan Mesir macununun özelliği, hoş lezzeti ve kokusudur. Diğer özellikleri arasında ağrılara, sancılara, soğuk algınlıklarına, hazımsızlıklara, iştahsızlıklara ve ağız kokusuna karşı kullanılmaktadır. Mesir Macununun halkın inanışlarına göre; Macundan yiyen kimseyi bir yıl boyunca zehirli hayvanların sokmayacağına, Nevruz günü en ağır hastaların iyileşeceği, Macunu yiyen gelinlik çağındaki kızların, o yıl içinde evleneceklerine, Çocuğu olmayanların, bu macundan yedikleri taktirde çocukları olacaklarına inanılır. Çocuk hastalıklarına da faydalı olduğu söylenmektedir.
İl yer altı kaynakları bakımından da zengindir. Salihli’de altın ve uranyum; Selendi’de bakır, kurşun, çinko; Alaşehir’de civa, çimento hammaddesi ve traverten; Turgutlu’da demir, nikel ve tuğla kiremit hammaddesi; Merkez ilçede çimento hammaddesi; Demirci’de kianit, feldispat, mika ve perlit; Kula’da dolomit, mermer; Saruhanlı’da magnezit ve traverten; Gördes’te linyit, mika ve feldispat, kianit; Akhisar’da mermer ve zımpara taşı; Soma’da da linyit yatakları bulunmaktadır.
Antik çağlarda Magnesia at Sipylum ismi ile bilinen Manisa’da ilk yerleşim Üst Paleolitik Çağda (MÖ.45.000-15.000) başlamıştır. Bunun ardından Kalkolitik Çağda (MÖ.5500-3500), İlk Tunç Çağına ait (MÖ.3500-2000) buluntularla karşılaşılmıştır. Manisa yöresi Hititler döneminde 22 kent devletinin birleşmesinden oluşan Assuva Krallığı’nın sınırları içerisinde bulunuyordu. M.Ö. 1200’lerde ise Lydialılar Kızılırmak’a kadar bütün Batı Anadolu’ya egemen olmuşlardır. Antik Çağda Lydia Bölgesi’nin sınırları içerisindedir. MÖ.1200’de Ege göçleri sırasında Yunanistan’dan buraya gelen topluluklar yerli halk ile kaynaşarak yeni bir kültür oluşturmuşlardır. Hermessos (Gediz) ve Kaikos (Bakırçay) vadilerinde kurulmuş olan Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimlerdir.
Tarihte, devlet güvencesinde ilk parayı basan Lydia Krallığı’nın başkenti bugünkü Sardes (Sart) şehri idi. Paktalos (Sart) Çayı’ndan çıkarılan altın madeni ile ünlüydü. Lidya Krallığı gücü ve zenginliğiyle ünlü son Kral Krezüs’ün adıyla özdeşleşmiştir. Ancak M.Ö. 546 yılında Persler tarafından yıkılmıştır. Bundan sonra yöre bölge; M.Ö. 546 yılından M.Ö. 334 yılına kadar Pers egemenliğinde kalmıştır. Sardes bu dönemde de önemli bir ticaret merkezi olmuştur. M.Ö. 334’de Trakya üzerinden Anadolu’ya geçen Büyük İskender, Pers ordularını yenerek Suriye’ye doğru ilerlemiş ve Pers egemenliğine son vermiştir. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra İskender’in komutanlarının birbirleriyle mücadelesi sonunda Seleukoslar (MÖ.282-261), ardından Pergamon Krallığı’nın yönetimine girmiştir.
Bergama Krallığı III. Attalos’un ölümünden sonra (M.Ö. 133), vasiyeti üzerine Roma İmparatorluğu’nun yönetimine devredilmiştir. Manisa yöresinde meydana gelen büyük depremler sonucu bölgedeki Magnesia, Thyateira, Philadelphia ve Sardes gibi bütün yerleşimler büyük ölçüde yıkılmıştır. Roma İmparatoru Tiberius’un katkılarıyla bu kentler yeniden yapılmıştır. Roma döneminde bölgede üretim ve ticaret canlanmış, Gediz ve Bakırçay vadilerindeki tarımsal ürünlere yeni çeşitler eklenmiştir. M.S. 395 yılında Teodisius’un imparatorluğunu iki oğlu arasında pay etmesiyle Manisa ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında, Philadelphia, Sardes ve Thyateira kentlerinin önemli rolü olmuştur. Magnesia da bu dini ilk benimseyen kentlerden olmuş sonra da önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.
Ege Bölgesi’nde yer alan Manisa, doğudan Uşak ve Kütahya, kuzeyden Balıkesir, güneyden Aydın, güneydoğudan Denizli, güneybatı ve batıdan İzmir illeriyle çevrilidir. Manisa’nın batısı Ege, doğusu ise İç Batı Anadolu bölümünün içerisinde kalır. Ayrıca Soma, Kırkağaç ve Akhisar ilçelerinin bazı küçük bölümleri de Marmara Bölgesi içerisindedir. Manisa’nın güney ve kuzey kesimleri dağlık olup, 2.070 m. yüksekliğe sahip olan ve Salihli ilçe sınırlarındaki Bozdağlar kütlesinde bulunan Kumpınar Tepe ilin en yüksek dağıdır. İlin batı kesimleri de ovalardan oluşmaktadır.İlin doğu kesiminde, yüksekliği yer yer 1.000 m.yi aşan Gördes-Uşak platosunun güneydoğusunda, Kula çevresinde sönmüş volkan konileri bulunmaktadır. Bunun kuzeyini engebelendiren Demirci-Simav dağları Hasanyaran Tepesi’nde 1.595 m.ye ulaşır. Ayrıca batı kesimini, Görenez Dağı (1.280 m.), Çal Dağı (1.034 m.), Manisa Dağı (Spil Dağı) (1.513 m.), Yunt Dağı (1.075 m.) ve Soma Dağı (Tarhala Dağı) (1.111 m.) engebelendirmektedir.
Tektonik jeolojik olaylar sonucunda il topraklarında doğu-batı doğrultusunda kırık fay hatları bulunmaktadır. Bu nedenle de Türkiye’nin belli başlı deprem kuşakları üzerindedir. Tarih boyunca da başta Manisa olmak üzere Alaşehir, Salihli, Turgutlu ve Akhisar, Soma ve Kırkağaç yöreleri sık sık depremlerle sarsılmıştır.
İl arazisinin ana çizgilerini, doğu-batı doğrultusunda uzanan ve kuzey-güney ve güneydoğu-kuzeybatı doğrultularına çatallanan oluk şekilli çukurlar oluşturmaktadır. Bu çukur kısımların kenarında kalan yüksek kütleler dağ sıralarını oluştururken, doğudan batıya doğru eğik bir geniş alanı da ovalardan oluşmaktadır. Platolar Demirci Dağlarının geniş etekleri üzerinde yer alır. Ovaların yer aldığı çöküntü alanları, genelde akarsuların ve sellerin getirdiği alüvyonlarla dolduğu için oldukça verimli topraklar meydana gelmiştir. İlin belli başlı ovaları Manisa, Akhisar, Gediz ,Alaşehir, Güneşli, Salihli, Sarıgöl, Bakırçay ve Turgutlu ovalarıdır.
İl topraklarını Susurluk Çayı’nın başlangıç kollarından olan Simav Çayı’nın uzantıları, Bakırçay ve Gediz Nehri sulamaktadır. Doğal göl sayısı azdır ve bunlar pek önemli göller değildir. Gölmarmara ilçesindeki Marmara Gölü 320 milyon m3 su depolayabilecek büyüklüktedir. Demirköprü Barajı 1.022 Milyon m 3 su depolama potansiyeli ile ilin en önemli su depolama alanıdır. İlin denizden yüksekliği 43 m. ile 750 m. arasında değişmektedir. Yüzölçümü 13.810 km2 olup, 2000 Yılı Gelen Nüfus sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 1.260.169’dur.
İlin doğal bitki örtüsü zengin sayılmaz. Alçak alanlarda makiler, zeytinlikler ve bağlar bulunmaktadır. İç alanlara doğru step görünüm gösterir. Dağların yüksek kesimlerinde ise kızılçam ve karaçam ormanları bulunmaktadır.
Manisa’da Akdeniz ve Karasal İklim hüküm sürmektedir. Akdeniz iklimi ilin batı kesiminde hakim olup, yazlar kurak ve sıcak, kışlar ılık geçer. İlin iç ve yüksek kesimleri karasal iklimin etkisi altındadır. Yazları sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlıdır.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, madencilik, bağcılık, dokumacılık ve sanayie dayalıdır. Yetiştirilen belli başlı ürünler; üzüm, kavun, karpuz, buğday, arpa, çiğit, mısır, tütün, pamuk, patates, patlıcan, lahana, pırasa, soğan, kiraz, şeftali, domates, zeytin, sakız kabağı, dolmalık biber, armut, şeker pancarı, karnabahardır. Hayvancılıkta dağlıç koyunu ve tavukçuluk yapılmaktadır. Hayvansal ürünler, çeşitli süt ürün fabrikaları ile, Et ve Balık Kurumunun kombinasında değerlendirilir. Manisa’da özel ve kamuya ait sanayii kuruluşları bulunmaktadır. Bunlar un, irmik, makarna, bisküvi, bitkisel yağ, meyve suyu, salça, balık konservesi, sebze ve meyve konservesi, şarap, sigara, yem, pamuk, yün ipliği, çırçır, kumaş, hazır giyim, tarım alet ve makineleri, oto yedek parçaları, metal eşya, kimyasal ürünler, prefabrik konut, tuğla ve kiremit ile mobilya üreten fabrikalardır.
İlde her yıl yapılan Mesir şenliklerinin ekonomiye katkısı bulunmaktadır. Manisa Sultan camisi minarelerinden atılan Mesir macununun özelliği, hoş lezzeti ve kokusudur. Diğer özellikleri arasında ağrılara, sancılara, soğuk algınlıklarına, hazımsızlıklara, iştahsızlıklara ve ağız kokusuna karşı kullanılmaktadır. Mesir Macununun halkın inanışlarına göre; Macundan yiyen kimseyi bir yıl boyunca zehirli hayvanların sokmayacağına, Nevruz günü en ağır hastaların iyileşeceği, Macunu yiyen gelinlik çağındaki kızların, o yıl içinde evleneceklerine, Çocuğu olmayanların, bu macundan yedikleri taktirde çocukları olacaklarına inanılır. Çocuk hastalıklarına da faydalı olduğu söylenmektedir.
İl yer altı kaynakları bakımından da zengindir. Salihli’de altın ve uranyum; Selendi’de bakır, kurşun, çinko; Alaşehir’de civa, çimento hammaddesi ve traverten; Turgutlu’da demir, nikel ve tuğla kiremit hammaddesi; Merkez ilçede çimento hammaddesi; Demirci’de kianit, feldispat, mika ve perlit; Kula’da dolomit, mermer; Saruhanlı’da magnezit ve traverten; Gördes’te linyit, mika ve feldispat, kianit; Akhisar’da mermer ve zımpara taşı; Soma’da da linyit yatakları bulunmaktadır.
Antik çağlarda Magnesia at Sipylum ismi ile bilinen Manisa’da ilk yerleşim Üst Paleolitik Çağda (MÖ.45.000-15.000) başlamıştır. Bunun ardından Kalkolitik Çağda (MÖ.5500-3500), İlk Tunç Çağına ait (MÖ.3500-2000) buluntularla karşılaşılmıştır. Manisa yöresi Hititler döneminde 22 kent devletinin birleşmesinden oluşan Assuva Krallığı’nın sınırları içerisinde bulunuyordu. M.Ö. 1200’lerde ise Lydialılar Kızılırmak’a kadar bütün Batı Anadolu’ya egemen olmuşlardır. Antik Çağda Lydia Bölgesi’nin sınırları içerisindedir. MÖ.1200’de Ege göçleri sırasında Yunanistan’dan buraya gelen topluluklar yerli halk ile kaynaşarak yeni bir kültür oluşturmuşlardır. Hermessos (Gediz) ve Kaikos (Bakırçay) vadilerinde kurulmuş olan Tantalis (Manisa) ve Thyateira (Akhisar) bölgede bilinen ilk yerleşimlerdir.
Tarihte, devlet güvencesinde ilk parayı basan Lydia Krallığı’nın başkenti bugünkü Sardes (Sart) şehri idi. Paktalos (Sart) Çayı’ndan çıkarılan altın madeni ile ünlüydü. Lidya Krallığı gücü ve zenginliğiyle ünlü son Kral Krezüs’ün adıyla özdeşleşmiştir. Ancak M.Ö. 546 yılında Persler tarafından yıkılmıştır. Bundan sonra yöre bölge; M.Ö. 546 yılından M.Ö. 334 yılına kadar Pers egemenliğinde kalmıştır. Sardes bu dönemde de önemli bir ticaret merkezi olmuştur. M.Ö. 334’de Trakya üzerinden Anadolu’ya geçen Büyük İskender, Pers ordularını yenerek Suriye’ye doğru ilerlemiş ve Pers egemenliğine son vermiştir. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra İskender’in komutanlarının birbirleriyle mücadelesi sonunda Seleukoslar (MÖ.282-261), ardından Pergamon Krallığı’nın yönetimine girmiştir.
Bergama Krallığı III. Attalos’un ölümünden sonra (M.Ö. 133), vasiyeti üzerine Roma İmparatorluğu’nun yönetimine devredilmiştir. Manisa yöresinde meydana gelen büyük depremler sonucu bölgedeki Magnesia, Thyateira, Philadelphia ve Sardes gibi bütün yerleşimler büyük ölçüde yıkılmıştır. Roma İmparatoru Tiberius’un katkılarıyla bu kentler yeniden yapılmıştır. Roma döneminde bölgede üretim ve ticaret canlanmış, Gediz ve Bakırçay vadilerindeki tarımsal ürünlere yeni çeşitler eklenmiştir. M.S. 395 yılında Teodisius’un imparatorluğunu iki oğlu arasında pay etmesiyle Manisa ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlığın batıya doğru yayılmasında, Philadelphia, Sardes ve Thyateira kentlerinin önemli rolü olmuştur. Magnesia da bu dini ilk benimseyen kentlerden olmuş sonra da önemli bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.