Kurban Kesmenin Hikmetleri

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Kurban Kesmenin Hikmetleri:

1 - Kurban kelimesi, lügatta, kendisi ile Allah'a yaklaşılan şey mânasına gelir. Bu isimden de anlaşıldığı gibi kurban; Allah'a yaklaşma ve O'nun rızasını kazanma vesilesidir.

Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulmaktadır:

"Biz her ümmet için kurban kesmeyi meşrû' kıldık (emrettik).

Allah'ın rızık olarak verdiği dört ayaklı davarlar üzerinde (yalnız) Allah'ın ismini ansınlar (o davarların) gerçek sâhibinin Allah olduğunu bilsinler) diye... O halde hepiniz O'na teslim olun. (Habîbim)! Sen itâatli ve mütevâzî olanları (ebedî saâdet ve selâmetle) müjdele.." (el-Hacc, 34).

Bu âyette kurban kesmenin, Allah'ın hatırlanması, yeryüzünde mevcut bütün hayvanların Allah'ın mülkü olup, sırf rahmet eseri olarak insanların istifadesine verilmiş olduğunun bilinmesi için emr olunduğu belirtilmektedir.

İnsan zamanla gaflete düşüp, sâhip olduğu malın, mülkün, servetin Allah'ın kendisine bir lütfu olduğunu unutabilir. Karun gibi her şey'e kendi çalışmasıyla, bilgi ve mehâretiyle sâhip olduğunu vehmederek, kendisinde bir kudret ve kuvvet görmeye, İlâhî nimetleri şahsına maletmeye başlar. Gururlanıp, haddini aşar.

İşte kurban emri, ona, sâhip olduğu mal ve mülkün, bağ ve bostanın, hayvanların, servet ve paranın Allah'ın bir ihsanı ve lütfu olduğunu ve asıl mal sâhibinin Allah bulunduğunu hatırlatır. O'nun izni ve müsâadesi olmadan hiçbir şey'e sâhip olunamayacağını bildirir. O da gururu bırakıp mahviyet ve tevazua girer. Hakikî kulluk tavrını takınır, şükür vazifesini ifaya çalışır. Bu hal ise, onun Allah'a yaklaşmasına ve rızasını kazanmasına bir vesile teşkil eder.

2 - İnsanın yaptığı bütün ibâdetler gibi kurban kesmesine de Allah'ın ihtiyacı yoktur. Ancak Allah, kurban kesme emriyle kullarını imtihan etmekte, onların takvâlarını, ilâhî emre itâattaki titizliklerini, Allah'a yakınlık derecelerini ölçmektedir. Hacc sûresi, 37. âyette bu husus şöyle belirtilir:

"Onların ne (sadaka edilen) etleri, ne de kanları hiçbir zaman Allah'a (yükselip) erişmez. Fakat sizden O'na (yalnız) takvâ (Allah'ın emirlerine itâat ve yasaklarından ictinab titizliği) ulaşır..."

Bu âyette de görülüyor ki, kesilen kurbanlarda gaye; ihlas, takvâ ve Allah'a yaklaşmadır. Maksad, Allah'ı verdiği nimetleriyle hatırlama ve O'nun rızâsını kazanmaktır. Bu maksad ve gaye olmadıktan sonra kesilip dağıtılan etlerin, akıtılan kanların, ne kadar çok olursa olsun, Allah katında hiçbir değer ve kıymeti yoktur.

3 - Kurban aynı zamanda Hz. İsmail'in (A.S.) Allah için kurban edilmekten bir lütuf eseri olarak kurtuluşunun hatırlatılmasına da vesiledir.

Cenâb-ı Hak, İbrahim'i (A.S.) büyük bir imtihana tâbi tutmuş, sevdiği biricik evlâdını Allah için kurban etmesini istemiştir. Hz. İbrahim ile oğlu İsmail, her ikisi de bu isteğe, tam bir teslimiyet ve sadakat içinde uymuşlardır. Hazret-i İbrahim oğlunu kesmek üzere yatırmış ve bıçağı boynuna çalmıştır. Fakat bıçak İsmail'i (A.S.) kesmemiştir. Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın muradı, Hz. İsmail'in kesilmesi değil, baba-oğul iki şanlı nebînin erişilmez teslimiyet ve sadakatlarının, ferâgat ve fedakârlıklarının, melekler ve kıyâmete kadar gelecek bütün insanlar tarafından bilinmesi, daima hatırlanması idi.

Bu hikmet tahakkuk ettiği için, bıçağa İsmail'i kesmemesini emr etmiş; Hz. İsmail'in yerine onlara Cennetten bir koç göndererek onu kurban etmelerini istemiştir. İşte kurban kesmek; bu büyük ve ibretli hâdisenin yıldönümünü kutlamak mahiyetindedir.

4 - Her yıl müslümanlar tarafından binlerce kurban kesilmektedir. Bu, bir bakıma, bir müslümanın Allah'a ibadet ve onun emrine uymak için her şey'ini fedâ edebileceğinin, Allah yolunda bütün varlığından vazgeçebileceğinin sembolik bir ifadesi olmaktadır.

5 - İslâmın koyduğu kurban kesme hükmü, aynı zamanda insanlar için büyük bir nimet ve rahmettir.

Bir yıl boyunca pek çok sıkıntılar çekmiş, belki de ağzına bir lokma et koyamamış fakirler, kurban bayramı münasebetiyle bol bol et yeme fırsatına kavuşurlar. Fazla gelen etleri kavurma yapıp uzun zaman o etten faydalanma imkânını elde ederler. İslâmın sosyal adâleti te'min edici bir hususiyeti de böylece ortaya çıkmış olur.
 

Turab

Teknik Ekip
Yönetici
Admin
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
7,015
Tepkime puanı
423
Kurban, hayat nimetine şükür, Allah’ın bu günlerde oğluna bedel olarak koç kesme emrini yerine getiren Hz. İbrahim peygamberin (Aleyhi’s-Selam) mirasını diriltmek, sırata binit hazırlamak, günahların affı, hataların yok edilmesi için kesilir.
El-Hac/34 ayetinde, her ümmete kurban kesmenin meşru kılındığı, sebebinin de Allah adının anılması olduğu belirtilir. Bu da göstermektedir ki kurban, Allah’ın hatırlanması ve O’nun rızasının kazanılması için emredilmiştir. Sayısız nimetlere bir şükür vesilesi ve Allah rızasının kazanılması için kurban bir fırsattır. Nitekim el-Kevser suresinde kevser nimetine şükran olarak kurban kesilmesi istenmektedir.
Allah’a yaklaşma amacını taşıyan her Müslüman, çeşitli vesilelerle bu amacını gerçekleştirmeye çalışır. Bu vesilelerden birisi de kurbandır. “Karube” fiilinden mastar olup, sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dini bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapçada bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.Bir başka tanımda kurban; kişiyi Allah’a yaklaştıran her şeydir. İslam örfünde udhiyye: “deve, sığır ve davardan ibaret olan hususi bir hayvanı Allah’a yakınlık niyetiyle bayram gününde kesmek” demektir. Genel anlamda, Allah’a manen yaklaşma vesilesi olan her şeye de kurban adı verilmiş; ayrıca “nesike veya sadaka cinsinden kendisi ile Allah’a yaklaşılan şeyin ismi” olarak da tanımlanmıştır. Araplar daha çok, sığır, koyun vb. hayvanlar için “zebh”, deve için de “nahr” kelimelerini kullanmışlar; hayvanları genellikle kuşluk vakti kestikleri için de “dahiye”, “udhiyye” gibi kelimeleri tercih etmişlerdir. İslamî kaynaklarda ilk kurbanın Hz. Âdem’in oğulları Hâbil ile Kâbil’in kurbanları olduğu geçmektedir. Bilindiği üzere Hâbil ile Kâbil’in Allah’a sundukları kurbanlardan, Hâbil’in kurbanı kabul görmüştür
 
Üst Alt