Kurata, Beni Lihyanve İs Seferleri ve Gabe Gazası.

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81

KURATA SEFERİ

(Hicret 'in 6. senesi Muharrem ayı)

Bu tarihte, Peygamber Efendimiz ashabtan Muhammed b. Mesleme Hazretleri kumandasındaki 30 kişilik bir süvari birliğini Necid diyarında bulunan Bekir b. Kilâb Oğulları üzerine gönderdi.

Mücâhidler, bu kabileye âit Şerebbe mevkiine vardıklarında, Benî Muharip'ten bir toplulukla karşılaştılar. Aralarında çatışma vuku buldu. Muharip Oğullarından bazıları öldürüldü; sağ kalanlar ise kaçtılar. Mücâhidler, onların geride kalan çoluk çocuklarına ise dokunmadılar.

Daha sonra mücâhidler, Benî Bekirlerin bulunduğu yere kadar ilerlediler. Anîden baskında bulunarak 10 kadar adamlarını öldürdüler. Bir kısım davar ve develerini de ganîmet olarak aldılar. Muhariplerle Benî Bekirlerden alınan ganîmet mallar, 150 deve ile üç bin davarı buluyordu.

Birlik kumandanı Muhammed b. Mesleme (r.a.), bunların beşte birini Peygamber Efendimiz için ayırdı, geri kalanını ise mücâhidlere bölüştürdü.

Mücâhidler, Medine'ye dönerken yolda Benî Hanife kabilesinden Sümame b. Üsal'ı yakaladılar. Sümame, Mekke'ye umre haccı yapmaya gidiyordu.

Müslüman süvari birliği, Muharrem ayının son gecesinde Medine'ye döndü.401

SÜMAME B. ÜSAL'IN MÜSLÜMAN OLUŞU

Mücâhidler tarafından esir alınan Sümame b. Üsal, Yemame halkının ileri gelenlerindendi. Bir ara, Peygamber Efendimizin vücudunu ortadan kaldırma teşebbüsüne geçmiş ise de, amcası onu bu cinayeti işlemekten alıkoymuştu. Resûli Ekrem Efendimiz de, bunun üzerine Sümame'nin kanının dökülmesini mubah saymıştı.402

Sümame'yi Peygamberimizin huzuruna getiren mücâhidler, onu tanımıyorlardı. Resûli Ekrem onlara, "Kimi yakalamış olduğunuzu biliyor musunuz? Yakaladığınız bu adam, Benî Hanife Kabilesi Efendisi Sümame b. Üsal'dir. Ona iyi davranınız." diye buyurdu.

Sahabîler, onu Mescidi Şerifte barındırdılar.

Resûli Ekrem Efendimiz, mescide gidip Sümame'nin yanına vardı.

"Ey Sümame!.. Gönlünde ne var, içinden ne geçiriyorsun?" diye sordu.

Sümame mahçub bir eda içinde, "Yâ Muhammedi.. Gönlünde hayır var! Şayet beni öldürecek olursan, eli kanlı bir katilin hayatına son vermiş olursun! Eğer bana iyilik eder, beni affedersen, iyiliğe karşı teşekkür eden, iyilik bilen bir kimseye iyilikte bulunmuş olursun! Eğer, hürriyetime kavuşmam için benden mal istersen, dilediğin kadar iste, al!" diye cevap verdi.

Efendimiz, başka bir şey demeden yanından ayrıldı.

Daha sonra iki gün üst üste Peygamber Efendimiz, Sümame'ye aynı suali sordu. Sümame aynı cevabı verince, ashabına, "Sümame'yi serbest bırakınız." diye emrederek onu fidyei necat almaksızın serbest bıraktı.Bu âlicenab hareket karşısında Sümame'nin gönül âlemi birden nurlandı. Hemen orada kelimei şehâdet getirerek Müslüman oldu.403

Mekke 'de Sümame 'nin Başına Gelenler

Müslüman olan Sümame, Peygamber Efendimizin müsaadesiyle niyetlenmiş olduğu umresini yapmak üzere Mekke'ye gitti. "Telbiye" getirerek şehre girince, Kureyş müşrikleri Müslüman olduğunu anladılar. Yakalayıp boynunu vurmak istediler. O sırada içlerinden birisi, "Bırakınız onu!.. Siz, yiyecek maddesi bakımından Yemame'ye her zaman muhtaçsınız!" deyince onu serbest bıraktılar.

Buna rağmen Sümame onlara meydan okudu.

"Vallahi," dedi, "Resûlullah Muhammed müsaade etmezse, size Yemame'den bir buğday tanesi bile gelmeyecektir!"

Gerçekten de, umresini yapıp Yemame'ye dönen Sümame, Yemame halkını Kureyşlilere herhangi bir şey yükleyip göndermekten menetti.404

Peygamber Efendimizin Şefkati

Yemame halkı Sümame'nin emri üzerine Mekke'ye yiyecek bir şey göndermeyince, Kureyş müşrikleri son derece zor bir duruma girdiler. Kıtlık yüzünden olmadık şeyler yemeye başladılar.

Sonunda, Resûli Kibriya Efendimize bir mektup yazmak zorunda kaldılar: "Sen, hem akraba haklarını gözetmeyi emretmektesin, hem de bizimle akrabalık bağlarını koparıp babalan kılıçtan geçirmekte, çocukları da açlıktan öldürmektesin! Sümame, bizim yiyeceklerimizi kesti. Son derece daraldık. Ne olur, Sümame'ye bu hususta bir mektup gönderiver!"405

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, onların yaptıkları bütün düşmanlık ve kötülükleri bir tarafa bırakarak, Yemame'den, Mekkelilere yiyecek satışına mâni olmaması için Sümame b. Üsal'e bir yazı gönderdi.

Sümame, Hz. Resûlullah'ın bu emri üzerine Mekkelilere zahîre satışını serbest bıraktı.406

Görülüyor ki, Peygamber Efendimiz, insan hayatına vermiş olduğu değerden dolayı, en şiddetli düşmanlarına karşı bile yiyecek içecek noktasında son derece şefkatli ve merhametli davranmıştır. Kureyş müşrikleri gibi en azgın düşmanlarının bile, açlık ve susuzlukla karşı karşıya kalıp yok olmalarına, şefkat ve merhamet ummanı olan mübarek gönülleri rıza gösterememiştir! Bu, onun, hayata hürmeti telkin eden en güzel davranışlarından sâdece birisidir! Mübarek hayatına bu nazarla baktığımızda buna benzer birçok hâdiseye rastlayacağımız şüphesizdir!

BENÎ LİHYAN SEFERİ

(Hicret 'in 5. senesi Rebiülevvel ayı başlan)

Benî Lihyanlar, Hicret'in 4. yılında Bi'ri Mauna mevkiinde 40'a (veya 70) yakın Müslüman mürşid ve muallimi hunharca şehid etmişlerdi. Reci mevkiine irşad için gönderilmiş bulunan İslâm birliğini kuşatıp birçoğunu şehid edenler de, yine bu kabîleden kimselerdi.407

Peygamber Efendimiz, bu hain kabileye haddini bildirmek için, yerine Medine'de Abdullah b. Ümmü Mektum'u vekil bırakarak 200 kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Efendimiz, Benî Lihyanları gafil avlamak istiyordu. Bu sebeple, Şam'a doğru gitmek istiyormuş gibi davrandı. Daha sonra yolunu değiştirerek, Benî Lihyanların konak yerlerinden olan Guran Vadisine kadar gitti. Asım b. Sabit ve diğer Müslüman muallim ve mürşidler burada şehid edilmişlerdi. Efendimiz, orada onları rahmetle andı, kendileri için dua etti.408

Lihyan Oğulları, Peygamber Efendimizin gelişini duymuşlar ve korkup dağ başlarına sığınmışlardı. Kimse yakalanamadı.

Peygamber Efendimiz, oradan Usfan denilen mevkie vardı. Burası Mekke'ye yakındı. Efendimizin maksadı, gelişini Mekkelilere bildirmekti. Nitekim, Mekkeliler bunu duymuşlar ve korkuya kapılmışlardı. Resûli Ekrem Efendimiz, 14 gece sonra tekrar Medine'ye döndü.409

GABE GAZASI

(Hicret 'in 6. senesi Rebiülâhir ayı)

Ebû Zerr (r.a.), Medinei Münevvere'ye üç saat mesafesi olan Gabe Mer'asında oğluyla birlikte Peygamber Efendimizin 20 kadar devesini güderken, Uyeyne b. Hısne'lFezarî, 46 atlıyla gelip Ebû Zerr'in oğlunu şehid etmiş, develeri de alıp götürmüştü.

Durum Peygamberimize haber verildi. Derhâl baskıncıların arkasından Hz. Sa'd b. Zeyd komutasında bir süvari birliği gönderdi. Hz. Sa'd'a, "Ben, sana halk ile birlikte gelip kavuşuncaya kadar, baskıncı müşrikleri takib et." diye emretti.

Süvari birliği yola çıktıktan sonra, Peygamber Efendimiz de Medine'de yerine Abdullah b. Ümmü Mektum'u vekil bıraktı ve 500 kişilik bir kuvvetle Gatafan'a doğru yola çıktı. Medine'ye iki günlük mesafesi olan Zu Kared mevkiinde düşmana yetişildi: Birkaçı öldürüldü; develerin bir kısmı da geri alındı.410

Resûli Ekrem Efendimiz, etrafı araştırmak maksadıyla burada bir gün bir gece kadar bekledi, sonra Medine'ye geri döndü.411

İS SEFERİ

(Hicret 'in 6. senesi Cemaziyelevvel ayı)

Kureyş müşriklerine âit bir ticaret kervanının Şam'dan Mekke'ye doğru gitmekte olduğu, Medine'de işitildi.

Peygamber Efendimiz, Kureyş müşriklerini istisaden güç durumda bırakmak maksadıyla, Hz. Zeyd b. Harise kumandasında 170 kişilik bir süvari birliğini bu kervanı ele geçirmek üzere yola çıkardı.

Mücâhidler, İs denilen mevkide Kureyş kervanına rastgeldiler: Kervandaki mallara el koydular, adamları da esir aldılar. Resûli Ekrem Efendimizin kerîmesi Hz. Zeyneb'in kocası olan Ebû'lÂs b. Rebî de bu esirler arasındaydı.

Mücâhidler, malları ve esirleri Medine'ye getirdiler. Peygamber Efendimiz, malları mücâhidler arasında taksim etti.412

Ebû 'lAs 'in Serbest Bırakılması

Ebû'lÂs, Hz. Zeyneb'e, "Babandan, benim için eman al." diye haber göndererek himayesini istedi.

Hz. Zeyneb de, onu himâyesi altına aldığını Müslümanlara bildirdi. Peygamber Efendimiz de, kerîmesine, "Senin himayeye aldığın kimseyi, biz de himayemiz altına aldık!" diye buyurdu.413

Hz. Zeyneb, Resûli Ekrem Efendimizden, Ebû'lÂs'ın ganîmet alınan mallarının da geri verilmesini rica etti. Resûli Ekrem Efendimiz de bunu mücâhidlerden istedi. Mücâhidler de, aldıkları malların tamamını getirip ona geri verdiler.

Ebû 'lÂs 'in, Müslüman Olduğunu Açıklaması

Ebû'lÂs, geri aldığı mallarla Mekke'ye döndü, sahiplerine haklarını teslim etti; sonra, "Ey Kureyşliler!.. Kimsenin bende malı veya hakkı kaldı mı?" diye sordu.

"Hayır..." dediler, "Yanında hiçbir malımız ve hakkımız kalmadı!"

Başta Resûlullah olmak üzere, zevcesi Hz. Zeyneb'ten ve Müslümanlardan gördüğü âlicenab muamele karşısında Ebû'lÂs'ın mânâ âlemi değişmişti. Bunu Kureyş müşriklerine de şöylece açıkladı:

"Vallahi, yanınıza gelmeden önce, Müslüman olmamı engelleyen tek şey, 'Mallarımızı götürmek için Müslüman oldu.' diye yapacağınız dedikodudan duyduğum endişeydi. Fakat, şimdi mallarınızı teslim etmiş bulunuyorum. Şehâdet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur ve yine şehâdet ederim ki Muhammed, Allah'ın kulu ve Resulüdür!"414

Daha sonra Ebû'lÂs, Medine'ye İslâmiyetle şereflenmiş hâlde döndü. Peygamber Efendimiz de yine Hz. Zeyneb'i ona verdi.415

AŞDURRAHMÂN B. AVF'IN DÛMETÛ'LCENDEL'E GÖNDERİLMESİ

(Hicret 'in 6. senesi Şaban ayı)

Bu tarihte Peygamber Efendimiz, Abdurrahmân b. Avf Hazretleri kumandasında 700 kişilik bir birlik hazırladı. Birliğin vazifesi, Dûmetû'lCendel beldesi halkını İslâmiyete davet etmekti.

Resûli Ekrem Efendimiz, Abdurrahmân b. Avf Hazretlerine sancağını teslim ettiği sırada Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra, mücâhidlere şöyle hitab etti:

"Hepiniz Allah yolunda, Allah'ın ismiyle gaza ediniz! Kâfirlerle çarpışınız! Ganimet mallarına hıyanet etmeyiniz! Ahdinizi bozmayınız! Öldürdüklerinizin burun, kulak gibi uzuvlarını kesmeyiniz! Küçük çocukları öldürmeyiniz!"416

Efendimiz, sonra da bütün Müslümanlara şu umumî dersini verdi:

"Ey insanlar!.. Zamanla size gelip çatacak beş musibetten Allah'a sığınırım:

"* Bir kavimde çirkin hareketler yayılıp açığa vurulunca, şüphesiz, kendilerinden önce geçmiş kavimlerde görülmedik veba, acılar ve ağrılar onlar arasında ortaya çıkar!

"* Bir kavim, ölçüde, tartıda eksiklik yaptı mı, muhakkak kuraklık ve kıtlık yıllarına, geçim sıkıntısına, hükümdar zulmüne uğrarlar!

"* Mallarının zekâtını vermeyen kavimlerin, gökten yağan yağmurları kesilir!

"* Allah ve Resulünün ahdini bir kavim bozdu mu, muhakkak düşmanları onların üzerine salınır. Onlar da, kavmin el ve avuçlarındakilerden bir kısmını çekip alırlar!

"* Bir kavmin idarecileri, Allah'ın Kitabına uygun hareket etmediler mi, Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyi onurlarına yedirmediler mi, o zaman Allah da onların arasına tefrika ve harb sokar!"417

Bundan sonra Abdurrahmân b. Avf Hazretleri, beraberindeki Müslümanlarla Dûmetû'lCendel'e hareket etti. Oraya varınca onları İslâmiyete davet etti. Bu davetini üç gün tekrarladı.

Üçüncü günü Hıristiyan olan reisleri Asbağ b. Amre'lKelbî, İslâmiyetle müşerref oldu. Onunla birlikte birçok kimse de îmana geldi.418 Müslüman olmayanlar ise cizye [vergi] vermek üzere orada kaldılar.

Peygamber Efendimiz, Medine'den uğurlarken Abdurrahmân b. Avf Hazretlerine, "Eğer onlar İslâmiyeti kabul ederlerse, reislerinin kızıyla evlen." diye buyurmuştu.

Hz. Abdurrahmân, Nebîyyi Muhterem Efendimizin bu emri üzerine reisleri Asbağ'ın kızı Tümandır'la evlendi ve onu da yanına alarak Müslümanlarla birlikte Medine'ye döndü.419


--------------------------------------------------------------------------------

402 İbni Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 78.
403 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 5, s. 550.
404 Ibni Hişam, Sîre, c. 4, s. 287288; Müslim, Sahih, c. 3, s. 1386. 404 Ibni Hişam, A.g.e., c. 4, s. 288; ibni Sa'd, A.g.e., c. 5, s. 550.
405 İbni Abdi'lBerr, ellstiab, c. 1, s. 215.
406 İbni Hişam, A.g.e., c. 4, s. 288; ibni Abdi'lBerr, A.g.e., c. 1, s. 215.

407 İbni Hişam, Sîre, c. 3, s. 178193; ibni Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 5556; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, c. 2, s. 94.
408 İbni Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 79.
409 İbni Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 79.
410 İbni Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 8184; Müslim, Sahih, c. 3, s. 14381439.
411 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 84; Taberî, Tarih, c. 3, s. 62.
412 Ibni Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 87.
413 Ibni Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 33; Ibni Seyyid, Uyûnû'lEser, c. 2, s. 106.
414 İbni Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 33; Halebî, Insanû'lUyûn, c. 3, s. 177.
415 İbni Sa'd, A.g.e., c. 8, s. 33; Ibni Esir, Üsdû'lGabe, c. 5. s. 237; Halebî, A.g.e., c. 3, s. 177.
416 ibni Hişam, Sîre, c. 4, s. 280; Halebî, Insanû'lUyûn, c. 3, s. 184.

417 ibni Hişam, A.g.e., c. 4, s. 280.
418 İbni Sa'd, Tabakat, c. 2, s. 89.
419 İbni Sa'd, A.g.e., c. 2, s. 89, c. 3, s. 129; Halebî, A.g.e., c. 3, s. 184.



 
Üst Alt