Kur'anı anlama metodu üzerine düşünceler

YORGUN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
16 Eylül 2012
Mesajlar
96
Tepkime puanı
0
KUR'ANI ANLAMA METODU ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Yüce Allah 600 lü yıllarda Arabistan yarımadasında Mekkede peygamberimiz vasıtasıyla Kur'anı Kerimi tüm dünyaya tebliğ etti..Kur'anı Kerim neden Arabistan yarımadasında vahyedildi. Ben bu konuda şunu düşünüyorum:
Arabistan yarım adası üç kıtanın yani Asya, avrupa ve afrikanın ortasında üç kıtaya yaklaşık aynı mesafede olması ve İslamın buradan üç kıtaya kolaylıkla yayılabileceği nedeniyle olsa gerektir.

Kur'an Mekkede vahyolunduğu zaman , o devirde ve o coğrafyada yaşayan insanların yaşam şartlarını da göz önüne alarak, o devirdeki o insanların yaşamlarına nizam ve intizam getirirken ,onların yaşamlarını kolaylaştırmak, yaşam güçlüklerine daha büyük bir güçle karşı koymayı hedefleyerek gelmiştir.
İslam üzerine eleştiri getirmek isteyen islam dışı mahfillerin iddiaları arasında ,islamın araplar için, arapların yaşamlarını düzelten kurallarla geldiği iddiası vardır.

Ancak tüm insanlık ve tüm zamanlar için gelen bir kitap, temel prensip olarak vahyedildiği bölgeyi ÖRNEK BÖLGE olarak seçer ve öncelikle vahyedildiği bölge insanının sahip olduğu eski sapık inancı düzeltmeyi ve sonra bölge dışına yayılarak tüm dünyayı kaplamayı hedef edinir.Şüphesiz ki bu yayılma ancak kur'anın farklı coğrafyalardaki farklı dillere tercüme edilmesi ile mümkün olabilecektir.

Yani burada düşünmemiz gereken şudur: Arabistan başlangıç noktası olarak ÖRNEK BÖLGE seçilmiştir.Gelen emir ve nasihatlar o bölgeye özel bile olsa, gelen emir ve nasihatların kelime anlamına (Lafzı anlamına) değil ,ne maksat ve gaye ile geldiği, ne yapmak ,ne meydana getirmek istediği düşünüldüğünde gaye ve maksadın EVRENSEL OLDUĞU ,yeryüzündeki tüm coğrafyalara ve yaşam tarzlarına hitap ettiği rahatlıkla saptanabilir.

Kur'anın temeli TEVHİDDİR. Bizler bu akideyi hareket noktası olarak alırsak yani tapılacak olanın sadece tek ve bir olan Allah olduğunu, kur'anın yeryüzündeki tüm toplumların yaşam tarzlarına ait nasihatlar olarak kabul etmeliyiz ve kur'an da belirgin olarak Peygamber zamanındaki topluma gelmiş bulunan emir ve nasihatları diğer coğrafya toplumlarına LAFZİ olarak değil mana ve içerik olarak yorumlama ve uygulama metodunu tatbik etmeliyiz.

Bu konuyu bir misal vererek açıklamak daha iyi olacaktır:

Kur'anda NUR 31 ayetinde kadınlara hitaben ;(gözlerini yere indirsinler) (Göğüslerini örtsünler ) (Gizlemekte oldukları göğüsleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar)demektedir.Bu ayetten şunu anlıyoruz: Peygamber zamanındaki toplumda kadınlar bir erkekle evlenip bakılmak zorunluluğundadırlar. Kadınlar bir erkek bulup evlenebilmek için dışarı çıktıklarında ,erkeklere davetkar bakışlar yapmaya, göğüslerini göstermeye çalışmaya, hatta göğüsleri belli olsun dikkat çeksin diye ayaklarını yere vurmaktadırlar. Ayet bunları yapmayın diyor...Nedeni kadınlar böyle yaptığında erkekler tahrik olup rahatsız oluyor,sonra kadınlara sataşıp onları da rahatsız ediyor...

Biz şimdi bu ayeti LAFZİ olarak tercüme edip bir japon kadınına,bir Rus kadınına veya kanadalı bir kadına...gözlerini,yere indir,göğüslerini iyice ört, ve göğüslerini erkekler farketsin diye ayaklarını yere vurmayacaksın dersek....

Japon kadını kur'anda bir yanlışlık var, ben ayaklarımı yere vurmuyorum ki,bana neden ayaklarını yere vurma diyor der....

Peki bu ayet japon kadınına ne diyor...??

Sokağa çıktığında erkeklere davetkar ve yılışık bakışlarda bulunma..Sokağa çıktığında erkekleri tahrik organlarını ve göğüslerini gösterecek kıyafetler giyme..Sokağa çıktığında erkekleri tahrik edecek edep dışı hareket ve davranışlarda bulunma.Eğer ayeti bu şekilde yorumlarsanız yalnız japon kadınları için değil, yeryüzündeki tüm toplumların kadınlarına nasihat etmiş olursunuz ve kur'an evrensellik boyutuna gelmiş olur.Zaten Kur'anın gerçek anlam ve manası budur.Ku'anın anlatmak istediği ve gayesi de budur.

Ancak burada üzerinde önemle durulması gereken bir nokta var. Kur'anın japon toplumu için yapılması gerekli yorumunu, araplar arapçayı iyi bilir, kur'anı onlar en iyi anlar diyerek arap din adamlarının japon toplumu için yorum yapabileceklerini düşünmeyelim. Arap din adamları arap toplumu için yorum yapabilirler,japon toplumu veya rus toplumu için yorum yapamazlar. Japon toplumu için yorumu ,japon olan müslüman din adamları yapabilir , ve onlar yapmalıdır.

Konunun daha net anlaşımı için bir örnek daha verelim:

Bakara ayeti 185 bir ay oruç tutmamızı, Bakara 187 ise: Sabah siyah ipliğin,beyaz iplikten ayırd edilebildiği zamandan ( güneş doğumu) akşam karanlığına ( güneş batımı) kadar oruç tutun der. Dünyanın orta kuşak ve yakınındaki coğrafi bölgelerinde gün 24 saattır.Ve oruç süresi gün doğumu ve batımı arasındaki süre yaklaşık yarım gün eder.

Ancak dünyanın kuzey iskandinavya gibi kutba yakın bölgelerinde gün doğumu ve batımı,yani gece ve gündüz 6 ay sürmektedir. Biz burada yaşayan insanlardan ramazanda bir ay oruç tutmalarını istersek bu bölgelerde ramazan 30 yıl sürer.Bırakın bir insanın bir ramazan 30 yıl oruç tutmasını, bir gün oruç tutması ise 6 aydır.

Peki bu ayetin bu coğrafi bölgelerdeki yorumu nasıl olacaktır...İnsanlar oruca siyah ipliğin beyaz iplikten farkedildiği zaman mı başlayacaklar oruca ???

Evet bu ve benzer bölgelerde böyle bir durum var. Bu bölgelerde yaşayan insanların farklı bir yaşam sistemi var. Bu bölgelerde yaşayan insanlar bir uyarlama yapmışlar. bir günü 24 saat hesabıyla ikiye ayırmışlar..gündüz dedikleri zaman işe gidişleriyle başlıyor,iş bitişi eve dönüşleri ise gece olarak kabul ediliyor. Bu durumda yapılabilecek şey ayet gündüz yani çalışma saatleri süresince oruç tutmamızı istediğine göre. buralarda da oruç zamanı çalışmaya başlama saaatlerinden ,iş bitimi eve dönüş süresince yani günün yarısı hesabıyla oruç tutmaları gerekeceği, ilgili ayetin bu coğrafi duruma göre yorumlanmasının gerekli ve şart olduğunu bize göstermektedir.

Burada da farklı yaşam tarzına sahip bu toplumlar için gerekli kur'an yorumlarının ve uygulamalarının arap din adamlarınca yapılamıyacağı açıktır.Bu tür coğrafyalarda da gerekli yorumları bölgelerin müslüman yerel din adamlarınca yapılması zarureti vardır.

Bu tesbitlerden sonra geleceğimiz netice Kur'an yorumlarının sabit olmadığı, yeryüzündeki farklı coğrafi bölgeler, farklı yaşam tarzlarına sahip farklı toplumlar ve bu duruma zaman fonksiyonunu da ekleyebiliriz ki farklı zaman dilimleri için uygun kur'an yorumlarının farklı zaman ve mekanlara sahip din alimlerince yapılmasının gerekli olduğudur.Yüce Yaratanın yer yüzündeki tüm toplumlara en uygun ve en güzel islami yorum ve uygulamaları nasip etmesi dilek ve temennisiyle...

SELAM VE DUA İLE..

Not: Sevgili arkadaşlar bunlar benim kişisel görüşlerimdir. Beğenmek..Beğenmemek en tabii hakkınızdır. Yazı her türlü eleştirilerinize açıktır.Eleştiri hakkınız yazı için geçerlidir, yazan için değil...

Saygılarımla
 

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
Hay size Masallah ne guzel her seyin idrak noktasindasiniz!!
Bir zamanlar bu Fakir de Zafer,Nokta, İNSAN VE KAİNAT DERGİLERINI okurdum..
gercekten O zaman Ezelden ebede akan,
Bir damla su bir damla kan. İç içe zaman ve mekân.
İnsan büyük bir kâinat, ve her seyin bir hikmet,sebep, gaye ve denge duzen icinde
Yarattildigina sahit olur Allah cc a bir baska yakinlik duyar!!ve kuvvet ve kudrettini anlardim!!
ama artik bu dergileri okuyamiyorum vaktim mi musait degil ben mi ? anlamis degilim..
Sadece YORGUNUM...
 

YORGUN

Katılımcı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
16 Eylül 2012
Mesajlar
96
Tepkime puanı
0
Hay size Masallah ne guzel her seyin idrak noktasindasiniz!!
Bir zamanlar bu Fakir de Zafer,Nokta, İNSAN VE KAİNAT DERGİLERINI okurdum..
gercekten O zaman Ezelden ebede akan,
Bir damla su bir damla kan. İç içe zaman ve mekân.
İnsan büyük bir kâinat, ve her seyin bir hikmet,sebep, gaye ve denge duzen icinde
Yarattildigina sahit olur Allah cc a bir baska yakinlik duyar!!ve kuvvet ve kudrettini anlardim!!
ama artik bu dergileri okuyamiyorum vaktim mi musait degil ben mi ? anlamis degilim..
Sadece YORGUNUM...

Saygıdeğer Kardeşim,

Övgü içeren yazınız için teşekkür ederim....

İnsan büyük bir kâinat, ve her seyin bir hikmet,sebep, gaye ve denge duzen icinde Yarattildigina sahit olur

Çok güzel bir tesbitiniz var...

Evet insanda büyük bir kainattır...
Bu günün tüm İLİM bilgilerinin ulaşamadığı ile muhteşem bir yaratılmış, öyle ki,bu güm ilim o muhteşem yaratılmışın anatomisindeki sırların çok büyük bölümüne ulaşamamış...
Ulaşamıyacaktır da......

O gözümüzün gök yüzünde gördüğü diğer büyük kainat ise...
Bu gün ilmin henüz yine çok büyük bölümüne ulaşamadığı
sonsuz bir yaratılmış...

Bilvesile selamlar....
 
Üst Alt