Kuran zikirdir -5

Mekkavi

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
140
Tepkime puanı
1
Bismillahirrahmanirrahim
Esselamu aleykum


Konu : Kuran zikirdir 5

“Göklerde ve Yerde ne varsa hepsini kendi tarafından size buyun eğdirmiştir, şüphesiz bunda düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Casiye sûresi 13. âyet)

Yukarıdaki âyeti kerimede buyurduğu gibi bizim, yüce Allah’a iman etmemizin, teslim olmamızın ana kaynağı çok düşünmektir. Çünkü insanlar düşündükçe düşünme yetenekleri tetikleneceği için doğrulara daha kolay ulaşabilirler.

Kuran’ı Kerimde düşünme ile ilgili yirmiye yakın Ayeti Kerime vardır. Düşündükçe ve araştırdıkça bakınız çok ilginç hususlarla karşılaşıyoruz. İçinde yaşadığımız evreni düşünelim.

Evrende neler var? Neler oluyor? Güneş, Ay, Yıldızlar gezegenler ve milyarlarca galaksi bu galaksilerin bazılarında da milyarlarca yıldız vardır.

Trilyonlarca, yani sayısı belirlenemeyecek kadar Yıldız vardır, bu gezegenlerin ve yıldızların çoğu da dünyamızdan büyüktür. Bu saydıklarımız ve daha bilmediklerimizin hepsinin bir görevi vardır. Hepsi de Yüce Allah tarafından verilen emirleri harfiyen yerine getirmektedirler.

Kıyâmet günü geldiği zaman gökler ve yeryüzü Rabbim görevlerimizi yaptık çekilebilir miyiz? diye müsaade isteyecekler.

“Gök yarıldığı zaman. Rabbini dinleyip O,na boyun eğdiği, görevinde haklandığı zaman. Yer uzatılıp düzlendiği, İçinde bulunanları dışarı attığı zaman. Rabbini dinleyip O,na boyun eğdiği, görevinde haklandığı zaman.” (İnşikak sûresi 1-2-3-4-5.âyetler)

Peki biz farkında olmadan dünya saatte 1.670 km. hızla kendi çevresinde dönmektedir.
Güneş sistemi ile birlikte, bizim içinde yaşadığımız Samanyolu galaksisinin etrafında saatte 720 bin km. hızla dönmektedir.

Samanyolu etrafındaki bir turunu yaklaşık 225 milyon yılda tamamlamaktadır. Ne kadar büyük bir evrende yaşıyoruz. Bütün bunları düşününce ve gerçek olduğunu öğrenince bizim ne kadar küçük, aciz bir yaratık olduğumuzu anlıyoruz.

Kuran’ı Kerimde bu konu ile ilgili âyeti kerimelerin bazılarışöyledir;
“Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve (yıldızlarla) nasıl donatmışız! Onda hiçbir hata da yok.”(Kaf sûresi 6. âyet)

“Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider. İşte bütün bunları yapan Rabbiniz Allah’tır. Mülk onundur. Onu bırakıp ta kendilerine taptıklarınız ise bir çekirdek kabuğuna bile sahip değillerdir.” (Fatır sûresi 13.âyet)

Yukarıdaki 13. âyetin Kuran’da ki yorumu şöyledir;
(Gecenin gündüze, gündüzün geceye girdirilmesi gecenin gündüzün yerini, gündüzün de gecenin yerini almasıdır. Başka bir ifadeyle, birinin kısaltılmasıyla diğerinin uzamasıdır. Güneş ve ayın yörüngeleri etrafında dönüşlerini kıyâmete kadar sürdürmeleri veya güneşin bir yılda, ayın da bir ayda dönüşünü tamamlamasıdır.)

Yine yukarıda 13. âyeti kerimenin Arapça aslındaki ‘Kıtmir’ buyruğunun üzerinde durmak gerekir. Arapça’da çekirdek anlamına gelen bu buyruk, dünyadaki tüm insanların hayatının bir çekirdek kabuğuna ve zarlarına bağlı olduğunu bize hatırlatmaktadır.

Evet bu çekirdekler bize yıllarca içindeki meyvelerin ve sebzelerin tohumlarını saklıyor. Tâ ki toprağı ve suyu bulunca canlanarak, bizim hayatımızı idame ettiriyorlar. Bir canlıyı yıllarca içinde saklama mucizesine sahiptir ve bunun böyle olmasını isteyen de yine cenabı Allah’tan başkası olamaz.

“Tohumu ve çekirdeği çatlatan Allah'tır. O ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. Nasıl olur da bu gerçeği görmezlikten geliyorsunuz?” (Enam sûresi 95. âyet)

“İşte onlara bir delil: Ölü toprağı diriltir ve oradan taneler çıkarırız da ondan yerler.” (yasin sûresi 33. âyet)

“Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Bunlardan her biri belli yörüngede yüzer (akıp gitmeye) devam ederler.” (Yâsin sûresi 40. âyet)

Hiçbir şey yaratamaz iken kendinin de yaratık olduğunu unutanlar, Cenâbı Allah’ı devreden çıkararak, tabiat, doğa diyerek evrenin durağan olduğu sabit durum teorileriyle yıllarca insanlara yanlış bilgi vermişlerdir.

“Gökleri ve yeri yoktan var eden Odur.” (Enam sûresi 101. âyet)

Yoktan var edildiği daha önce ifade edilmişti ama büyük patlamanın da büyük bir güç tarafından yaratıldığını, aksi halde trilyonlarca cismin istenilen konumda olmayacağını, en ufak bir kayma tamamının içine çökme nedeni olacağı bilim adamları tarafından ispat edilmiştir.

Rasgele patlamanın sadece tahrip edeceği, hiçbir eser meydana getiremeyeceği muhakkaktır. İşte bu evreni yaratan benim! Diyen yine Cenâbı Allah’tan başkası değildir.

Biraz da kendi yaşadığımız dünyamızı düşünelim. Dünyamıza dilediği şekli veren yüce Allah 23 derecelik eğimi, ekvator ile kutupların güneşin sıcaklığını dengeli bir şekilde alabilmeleri için yaratmıştır.

Dünyamız 24 saatlik, 1 günlük turunu kısa zamanda tamamladığı için gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı azdır. İnsanların yaşamı için özel yaratıldığı aşikardır. Oysa Merkür gezegeni öyle değildir. Turunu 6 ay gibi uzun bir sürede tamamladığı için gece ve gündüz sıcaklık farkı 1000 dereceyi bulmaktadır. Böyle bir yerde yaşam olmaz. Yuvarlak bir cisimde, deniz suları ve diğer yaratıklar dökülmeden ve dağılmadan nasıl durabilmektedir?

“Göğün ve yerin O'nun buyruğu ile durması da O'nun (varlığının) delillerindendir.” (Rum sûresi 25. âyet)

Tabi hepsinin hava basıncı, yer çekimi gibi bilimsel izahı vardır ama burada yaratıcının şüphesiz her şeyi en ince ayrıntısına kadar tasarlayıp programlaması onun her şeye kâdir olduğunun bir göstergesidir.

Yaklaşık aradan on beş asır geçmiş olmasına rağmen Kura’nı Kerimde ki buyruklardan hiç biri bugünkü yaşantımıza ters düşmemektedir. O, insanlar için bir ışıktır. Tersini bekleyenlerin elleri hep boş kalmıştır. Yani insanoğlunun şimdi ve ileride ulaşacağı medeniyetler Kuranı Kerimi hiç aşamayacaktır.

Cenabı Allah müminleri Kuran’ı Kerimden ve peygamberimiz s.a.v.’in yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzelliklerini nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v.’e Cennette komşu eylesin.

Sevgiler ve saygılar… Hoşçakalın… Mekkavi…
 
Üst Alt