Kur'an ve meâl (önsöz)

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81


KUR'AN ve MEÂL
Kur'an bir hidayet ve i'câz kitabıdır.
O, insanlığı doğru yola iletmek üzere gönderilmiş eşsiz bir mucizedir.

"Kur'ân", kelime olarak "okumak" anlamında bir mastardır.
Ancak, dünyada en çok okunan ve okunacak kitap olduğu için ism-i mef'ul anlamında kullanılmıştır.
Mushafın tamamına Kur'an denildiği gibi, bir kısmına hatta bir âyetine de Kur'an denir. Kur'ân-ı Kerim'in başka adları da vardır; fakat en yaygın olanı Kur'an'dır.
Diğer adlarından bazıları şunlardır: Kitâb, Furkan, Zikr, Tenzîl. Meşhur olan sıfatları arasında da şunlar sayılabilir: Mübîn, kerîm, nûr, hüdâ, rahmet, şifâ, mev'ıza, büşrâ, beşîr, nezîr, azîz.

Çeşitli özelliklerini gözönünde bulundurarak Kur'an'ı şöyle tanımlamak mümkündür: "Kur'an, Hz. Muhammed'e 23 yıllık peygamberlik süresi içinde, Arap dilinde ve vahiy yoluyla indirilen, Fâtiha sûresiyle başlayıp Nâs sûresiyle biten, mushaflarda yazılı olup mütevâtir olarak nakledilegelen, tilâvetiyle ibadet edilen mucize kelâmdır."
Kur'an'ın 23 yıl boyunca değişik sebeplere ve şartlara göre farklı zamanlarda inzâl buyurulması, onun, irşat ve ıslah etmek istediği insanın psikolojisine uygun bir tedavi ve terbiye yöntemi izlemesi ile yakından ilişkilidir.
Zira akıl sahibi bir varlık olan insan, öğrenme, kavrama ve intibak etme yeteneğini haizdir.
İnsanın, herhangi bir şeye alışıp intibak etmesi gibi, öğrenip alışkanlık haline getirdiği bir davranışı terketmesi de zaman ve çaba gerektirir.
İşte bu sebebe bağlı olarak Kur'an zaman aralıklarıyla inmiştir.

Hz. Peygamber Kur'an'ı vahiy olarak almış, kendi tarafından hiçbir şey ilâve etmeden ve hiçbir eksiltme yapmadan onu aldığı şekliyle ümmetine tebliğ etmiştir.
Kur'an, lafızlarıyla ibadet edilen bir kitaptır.
Namaz gibi temel ibadetlerde okunmasının yanısıra, Kur'an'ı ayrıca okumak, dinlemek, yazılarına bakmak, başkasına okutmak ve öğretmek de ibadettir.

Namaz kılmak farz olduğu gibi, Kur'an'dan, namazlarda okunacak miktarı öğrenip ezberlemek de farzdır.
Bu farizayı yerine getirmek Kur'an tercümesini ezberlemekle mümkün değildir; bir başka anlatımla, Kur'an tercümesi ile namaz kılınmaz. Her müslüman, biraz gayret sarfederek Kur'an'ı aslından okumayı öğrenmelidir.
Şu var ki, Kur'an'ın tercüme ve tefsirlerini okumak da sevaptır.

Kur'an, lafzı ve manasıyla mucizedir.
Kur'an'ın mucize oluşu, onun benzerinin insanlar tarafından meydana getirilmesinin mümkün olmadığı gerçeğini ifade eder.
Gerçekten, Kur'ân-ı Kerim, inişi, okunuşu, yazılması, muhafazası, tertip ve tanzimi, meseleleri ele alış tarzı, ahiret âleminden bilgi vermesi, verdiği haberlerin doğruluğu gibi pek çok hususta, insanlar tarafından telif ve tertip edilen eserlerden tamamen farklıdır.

Üslûp bakımından da Kur'an, hiçbir esere benzemez.
Zira insanların meydana getirdiği eserler ya şiirdir veya nesirdir. Kur'an ise, ne şiirdir ne de nesirdir.
Ayrıca Kur'an'da, hiçbir eserde görülmeyen zengin ve eşsiz bir musikî vardır.
Bu musikîyi yansıtmak için Kur'an'ın tamamı tecvîd ve tertîl ile okunur.

Kur'an Allah kelâmı olduğundan kadîmdir (ezelîdir); onun için Türkçe'de Kur'an "Kelâm-ı Kadîm" diye de anılır.
Bizim dillerimizle okuduğumuz, kulaklarımızla işittiğimiz, kalemlerimizle yazdığımız, gözlerimizle gördüğümüz, ellerimizle tuttuğumuz mushaf, kadîm olan aslın madde âleminde tezahüründen ibarettir.
Kur'an'ın kadîm olan aslı levh-i mahfuzdadır.
Kur'an önce levh-i mahfuzdan Beytü'l-izze denilen bir makama topluca indirilmiştir ki, buna "inzâl"; oradan parça parça Cebrail (a.s.) vasıtasıyla vahiy olarak Peygamberimize gönderilmiştir ki buna da "tenzîl" denir.

Esasen Hz. Peygamber'in bütün tebliğleri vahiy kaynaklı olmakla birlikte, bunların hepsi Kur'an kapsamına girmez.
Şöyle ki: Allah tarafından vahiy olarak indirilen -ve yukarıdaki tarif çerçevesine giren- lafızlara "Kur'an", manası vahyedilip lafızları Peygamber Efendimiz tarafından Yüce Allah'a nisbet edilerek söylenen sözlere "hadis-i kudsî", bunların dışında Hz. Peygamber'in kavil, fiil ve takrirlerini (onaylarını) aktaran sözlere de "hadis-i nebevî" (kısaca "hadis") adı verilir.

Kur'an Arapça olarak bütün insanlığa gönderilmiştir.
Buna göre, Kur'an'ı insanlara tebliğ etmenin iki yolu vardır: Ya bütün insanlara Arapça'yı öğretmek, yahut Kur'an'ı başka dillere çevirmek.
Bütün insanlara Arapça'yı öğretmek imkânsızdır ve buna gerek de yoktur.
Nitekim Kur'an'da, muhtelif dillerin varedildiği ve bunun Allah'ın varlık ve kudretinin delillerinden olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda, Kur'an'ın başka dillere çevirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.

Esasen, Kur'an'ın bütün insanlığa ulaştırılması iki şekilde gerçekleşebilir:
1- Lafızlarıyla ibadet edilen bir kitap olması sebebiyle Kur'an'ın Arapça metninin bütün insanlara ulaştırılması. Böylece herkes, onu okuma, dinleme, ezberleme, ibadetlerinde okuma, manasını anlamadığı halde onunla duygulanma imkânına sahip olur. Nitekim asırlardan beri müslümanlar, Kur'an'ın Arapça aslını okumakta, hatta hafızlar onu baştan sona ezberlemekte ve kıraâtıyla duygulanıp duygulandırmaktadırlar.
2- Kur'an'ın Arapça'dan başka dillere tercüme edilmesi ve -Arapça dahil- değişik dillerde tefsirinin yazılması.
Bu nokta gözönünde bulundurularak, Kur'an günümüze kadar dünya dillerinin pek çoğuna tercüme edilmiş, bazı dillerde de tefsiri yapılmıştır.
Kur'an'ın anlamını harfî tercüme yoluyla başka dillere aktarmak mümkün olmadığından, bu alanda yapılan çeviriler (sözlükte "varılacak sonuç" manasına gelen) "meâl" terimiyle anılır.

Şurası bir gerçek ki, dünyada hergün çok sayıda insan, gerek Kur'an'ın aslını okumak ve dinlemek suretiyle gerekse Kur'an tercümelerini okuyarak müslüman olmaktadır.
Bu da, Kur'an'ın lafız ve manasıyla mucize oluşunun ve bütün zamanlarda tazeliğini koruyuşunun çarpıcı delillerinden biridir.
Kur'an'ın tercüme ve tefsirleriyle eşsiz yönleri ortaya konurken, çok sayıda insan kıyamete kadar bu yolla hidayetten nasibini alacaktır.
________________________________
Cenab-ı Mevlâ'dan niyazımız, cümlemizi dünyada imandan ve Kur'ân'dan mahrum bırakmaması, hitâbını anlama ve bütünüyle hayatımıza yansıtma cehdimizde inâyetini lütfeylemesidir.
islamiforumlar.net Yönetimi.
 
Üst Alt