Kur'an-ı Kerimi Kimler Anlamaz

ömr-ü diyar

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
23 Nisan 2011
Mesajlar
3,345
Tepkime puanı
25
Kur’an insanlara inmiş, son peygamber Hz. Muhammed aracılığıyla insanlara duyurulmuş bir kitaptır. Bu kitap insanlara indiği için insanların anlayacağı şekilde indirilmiştir. Eğer insanların anlamayacağı bir kitap olsaydı en başta kitabın indirilme mantığına ters düşerdi. Çünkü indirilen veya bildirilen şey anlaşılmaz, kapalı, üç beş falancanın filancanın anlayacağı bir kitap olsaydı sadece onlara inmiş olurdu ve kitaptan sadece onlar sorumlu olurdu. Zaten anlaşılmayacak bir şey neden duyurulsun ki. Hiç kimse bir başkasına anlaşılmayacak bir şey göndermez. Çünkü her eylemde bir amaç vardır.

Kur’an’a baktığımızda kendisini anlaşılır, açık, detaylı, öğüt kaynağı, hikmet kaynağı olarak gösterir.


10/15 Onlara apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, "Bundan başka bir Kur’an getir, yahut onu değiştir!," derler. De ki: "Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben yalnız bana vahyedilene uyarım. Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabından korkarım."

6/126 Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Öğüt alan bir toplum için ayetleri detayıyla açıklamış bulunuyoruz.

Kur’an peygamberimiz zamanında hiçbir zaman anlaşılma sorunu çekmemiştir. Gerek iman edenler gerek inkar edenler Kur’an’ın anlaşılır olduğunda, kapalı olmadığında ittifak halindeydiler. Kur’an’ a baktığımızda bunu açık seçik bir şekilde görürüz. Kur’an’ın hiçbir yerinde inkarcıların ‘’bu kitap anlaşılmaz, açık değil’’ gibi ifadelerine rastlanamaz. Tam tersi olarak ayetlerde inkarcıların Kur’an’ı isteseler anlayacakları ifade edilmektedir. İnkarcılar Kur’an’ın anlaşılır olduğunu bildikleri için Kur’an’ın anlaşılmasının önüne geçmeye çalışmışlardır.

41/26 İnkar edenler, "Başa çıkmanız için, bu Kuran'ı dinlemeyin, anlaşılmasını engelleyin," dediler.

Bu ayette inkarcıların Kur’an’ın anlaşılmasını engelleme çalışmaları anlatılmaktadır. Çünkü biliyorlar ki tarafsız ve önyargısız okunan Kur’an’ın ALLAH kitabı olduğu anlaşılacaktır. Bu yüzden kitabın anlaşılmasını çeşitli çabalarla engellemeye çalışmışlardır.

4/82 Kuran'ı incelemiyorlar mı? ALLAH'tan başkasının olsaydı onda bir çok çelişki bulacaklardı.

Bu ayette de inkarcılardan Kur’an’ı incelemeleri istenmektedir. Demek ki insanoğlu bu kitabı incelerse bunun ALLAH katından olduğunu anlayacaktır. ALLAH inkarcılara bile kitabı incelemelerini istiyor. Nasıl olur da inananların incelemesini istemez. Sorumlu olduğumuz, dinimizin ALLAH’tan gelen ve tek kaynağı olan, açık olduğu bir çok ayette zikredilen kitabı anlamamamız nasıl mümkün olabilir. Anlamayacağımız bir kitaptan nasıl sorumlu olabiliriz. Sadece birilerinin anladığı, yazdığı çizdiği, anlattığı kitaptan nasıl olurda bütün insanlar sorumlu olur? Tabi ki böyle bir şey yoktur ve iman edenler kitabı kolaylıkla anlayabilir. Kısacası ALLAH, Kur’an’ı anlaşılacak özelliklerle donatmıştır.

Kur’an kendisini bu şekilde tanıtmasına rağmen, peygamberimizden sonra kitap anlaşılmaz hale getirilmeye çalışılmıştır. Kitabın anlaşılmayacağı, sadece profesyonel ruhbanlar tarafından anlaşılacağı insanlara lanse edilmiştir. Malesef bu çabalarında da başarılı olmuşlardır. Bu süreçte Kur’an’ı okunup anlaşılan, ona göre hayatı tanzim etmesi gereken bir kitap olmaktan çıkarttılar. Mezarlarda okunan, namazda okunan, duvarlarda güzel kılıflar içinde saklı, sadece ayetlerinin okunma ahengine saygı gösterilip içeriğine bakılmayan bir kitap haline getirdiler. Bu ruhbanların yüzünden insanlar kitabı okumaz hale geldiler. Sadece Arapçası okunan ve bu yolla sevap umulan ama hiç anlaşılmayan bir kitap.

Kitabı anlaşılmaz kılma çabalarının kimlere ait olduğunu Fussilet Suresi 26. ayette görmüştük. Ne yazık ki aynı tavrı peygamberden sonra peygamberi izlediğini söyleyen ama gerçekte peygamberle alakası olmayan zihniyetler göstermiş ve bu çalışmalarında başarılı olmuşlardır. Kendi geçimleri için, statüleri için, kalplerine sinmiş put sevgisi nedeniyle hala da bu çabalarını sürdürmektedirler. Yazdıkları kitaplarda Kur’an’ı siz anlayamazsınız bu alimlerin işidir, siz karışmayın o tarafa, o taraf bizim işimiz veya alimlerimizin işi diyerek insanların kitabı okumalarına engel olmaktadırlar. Katıldıkları televizyon programlarında, camilerde ‘’Kur’an yetmez’’, ‘’Siz anlamazsınız’’ nidalarıyla insanları kitaptan uzaklaştırmaya devam etmektedirler.

Bu engelleme çabaları ki; Hanefi mezhebinin en katı uygulamalarıyla taliban hareketini doğurdu. Aynı şekilde ülkemizdeki mezar evleri doğurdu. El kaide denen örgütü doğurdu. Matbaa bu ülkeye kaç yıl sonra girdi? Aynı zihniyet mezhep savaşlarını doğurdu. Irakta görülen mezhep savaşlarını ne ile açıklayabiliriz. Ülkemizde geçmişte yaşanan mezhep çatışmalarının, sebepleri bu zihniyettir. Kısacası Kur’an’dan uzaklaşmış zihniyetin ürünleri bunlar ve daha burada sayamayacağımız yüzlerce binlerce örnekler.

Tüm bunlardan sonra Kur’an’ı kimlerin anlamayacağını gene Kur’an’dan öğrenelim:

9/127 Ne zaman bir sure inse, "Kimse sizi görüyor mu," diye bakışırlar. Sonra da dönüp giderler. Anlamaz bir topluluk olduklarından ALLAH kalplerini çevirmiştir.

41/5 Dediler ki: "Senin bizi çağırdığın şeye karşı sabit fikirliyiz, kulaklarımızda ağırlık ve bizimle sizin aranızda bir perde vardır. İstediğini yap, biz de yapacağız.

6/25 Onların bir kısmı seni dinler. Fakat, kalpleri üzerine anlamalarına engel olacak örtüler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Her bir mucizeyi görseler de ona inanmazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartışır ve inkarcılar, "Bu ancak bir efsanedir," der.

43/40 Sen mi sağıra işittireceksin, yahut körü ve apaçık bir sapıklıkta olanı yola getireceksin?

30/52 Sen ne ölülere işittirebilirsin, ne de arkalarını dönüp giden sağırlara çağrıyı duyurabilirsin.

30/53 Körü de sapıklığından kurtarıp yola getiremezsin. Sen ancak ayetlerimize inananlara işittirebilirsin ki onlar hemen teslim olurlar.

17/45 Kuran okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanlar arasına görülmez bir engel yerleştiririz.

17/46 Ve onu anlamalarını engellemek için kalplerine kabuklar, kulaklarına da ağırlık koyarız. Rabbini yalnızca Kuran'da andığın zaman nefretle geriye dönerler.

18/57 Rabbinin ayetleri kendisine hatırlatıldığı halde, yaptıklarını unutarak ondan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Kalplerine, onu (Kuran'ı) anlamalarına engel olacak bir örtü, kulaklarına da bir ağırlık koymuşuzdur. Onları hidayete ne kadar çağırırsan çağır, onlar asla doğruyu bulamaz.

Bu ayetlerden açıkça görülecektir ki; Kur’an’ı anlayamayacak olanlar, inkarda diretenler, en başta inkar yolunu tercih edenlerdir. Kendileri bu şekilde şartlandıkları için ALLAH’ta onların Kur’an’ı anlamalarına engel olmuştur.

Burada ki diğer anlamama sebebi olarak ta ‘’sabit fikir’’ gösterilmektedir. Ne yazık ki bu durum insanların genelinde gözlenmektedir. Tamamiyle kuruntulardan oluşan birçok inanç ve düşünce bile sabit fikirlilik yüzünden devam ettirilmektedir. İşte bu şekilde daha en başta beyin konforunu bozmak istemeyen bu varlıklar mesaja karşı bir tavır almışlardır.

Kitabın anlaşılamayacağını savunan (sadece din adamlarının anlayacağını savunan) zihniyete birkaç soru soralım:

1- Kur’an’ı kimler anlayabilir?

2- Kur’an’ı kimler anlayamaz?

3- Anlayacağını ileri sürdükleriniz kimlerdir?

4- Anlayacağını ileri sürdükleriniz neden farklı mezhep, tarikat ve cemaatteler?

5- ‘’53/23 Onlar, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir ve ALLAH onlar için hiç bir delil indirmemiştir. Kendilerine, Rab'lerinde bir yol gösterici geldiği halde, sadece kuruntuları ve kişisel arzularını izliyorlar’’ anlayacağını iddia ettiklerinizi bu ayet bağlamında nasıl değerlendireceksiniz?

6- Eğer üstteki 5 soruyu kabul etmiyorsanız neden insanları birilerini taklit etmeye çağırıyorsunuz? Neden önlerine binlerce ciltlik kitaplar koyuyorsunuz? Sadece Kur’an’dan sorumlu olduğumuzu (43/43,44) neden söyleyemiyorsunuz?

Kitaba inandığını söyleyen herkes bilmeli ki biz sadece kitaptan sorumluyuz. Rabbimiz bizi ona göre hesaba çekecek. Ve bu kitap tüm inananların anlayacağı bir kitaptır. Gerisi aldatmacadır. Peygamberimizin ahiretteki şikayetine maruz kalmak istemiyorsak her şeyi elimizin tersiyle bir kenara itip sadece Kur’an’a bakarak inanmamız ve ona göre yaşamamız gerekmektedir.

25/30 Resul de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."

29/51 Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır.

Mehmet AKSOY
 
Üst Alt