- Katılım
- 23 Haziran 2023
- Mesajlar
- 120
- Tepkime puanı
- 23
Kuran bize yetmiyor mu, neden hadislere ihtiyaç duymaktayız ?
Kuran evrenin anayasası hükmündedir. Bilindiği gibi anayasa maddeleri genel hükümleri bildirir. Bu yüzden her şey Kuran'da açıkça yer almaz.
Bir hakimin karşısında bir suçlunun şöyle dediğini varsayın.. "Hakim bey ! Bana verdiğiniz ceza, Anayasa maddelerinin neresinde geçiyor da bana bu cezayı verdiniz." şeklinde bir savunma yaptığını düşünün.. Sizce hakim o kişiye nasıl cevap verir ? Anayasa maddeleri incecik bir kitapçık şeklindedir.. Ceza Hukuku, Aile Hukuku, Miras Hukuku ve Ticaret Hukuku gibi kitaplar ise binlerce sayfa şeklindedir. İşte anayasa maddeleri nasıl ki bunlara referans veriyorsa, Kuran'da da aynı şekilde Peygamber Efendimize s.a.v yani hadislere referans vermektedir.
Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. (Haşir 7)
Bir çok ayette Resulullah'a ittiba' etmemiz gerektiği söylenmiştir. Yani ben Anayasayı kabul ediyorum ama ceza hukukunu kabul etmiyorum şeklindeki bir yaklaşımdaki hata ne ise, ben kuranı kabul ediyorum ama hadisleri kabul etmiyorum'daki hata da odur..
Kuran'ın hükümleri her iki dünyada da değişmez. Kadınların cennette dahi bile olsa, başlarının örtülü olmaları kuran'da geçen örtünme ayeti sebebiyledir.. (Ebedi) Cehennemliklerin, cehennemden çıkmasının önündeki engel ise onlar orada ebedi şekilde kalacaklardır ayeti sebebiyledir. Kuran'da namazdan dua şeklinde bahsedilmesi, cennette namazın olmaması sebebiyledir.. Eğer dua değil de namaz şeklinde söylenseydi, o zaman cennette olsak bile yine namaz kılacaktık. Bilindiği gibi cennettekilerin ibadetleri, Tesbih (Sübhanallah), Tehlil (La ilahe illallah), Tekbir (Allahu Ekber) ve Tahmid (Elhamdulillah) şeklinde olacaktır. Yani cennette salah (namaz) bu dualar şeklinde yerine getirilecektir.
Peygamber Efendimize s.a.v, İslam hukukuna dair şeylerde madde ekleme veya o eklediği maddeyi kaldırma yetkisi verilmiştir. Bu asla anayasa maddelerine aykırı bir şey değildir. Çünkü Anayasa maddesi olarak, yasaların O'nun tarafından düzenlebileceği söylenmiştir ve O'nun arzusundan konuşmadığı, konuştuğunun vahiyden başka bir şey olmadığı açıkça dile getirilmiştir.
Peygamber Efendimiz s.a.v, ilk zamanlarda kadınların mezarlıklara gitmesini yasaklamışken sonraları bu yasağı kaldırmıştır. Kadınların mezarlıklara gitmesinin yasaklanmasına dair Kuran'da hiç bir ayet yoktur. Eğer öyle bir ayet açıkça geçmiş olsaydı o zaman Resulullah, Anayasa'ya (Kuran'a) uyacak ve o yönde bir yasaklamada bulunmayacaktı.
İşte nasıl ki bir Hakim veya Avukat bana Anayasa yeter diyemiyorsa, bir Müslüman da bana Kuran yeter diyemez. Konu buraya kadar hala anlaşılamamış ise, bundan sonrası da sizin için bir şey ifade etmeyecektir. (Yani cevabı burada bitiriyorum.)
Kuran evrenin anayasası hükmündedir. Bilindiği gibi anayasa maddeleri genel hükümleri bildirir. Bu yüzden her şey Kuran'da açıkça yer almaz.
Bir hakimin karşısında bir suçlunun şöyle dediğini varsayın.. "Hakim bey ! Bana verdiğiniz ceza, Anayasa maddelerinin neresinde geçiyor da bana bu cezayı verdiniz." şeklinde bir savunma yaptığını düşünün.. Sizce hakim o kişiye nasıl cevap verir ? Anayasa maddeleri incecik bir kitapçık şeklindedir.. Ceza Hukuku, Aile Hukuku, Miras Hukuku ve Ticaret Hukuku gibi kitaplar ise binlerce sayfa şeklindedir. İşte anayasa maddeleri nasıl ki bunlara referans veriyorsa, Kuran'da da aynı şekilde Peygamber Efendimize s.a.v yani hadislere referans vermektedir.
Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. (Haşir 7)
Bir çok ayette Resulullah'a ittiba' etmemiz gerektiği söylenmiştir. Yani ben Anayasayı kabul ediyorum ama ceza hukukunu kabul etmiyorum şeklindeki bir yaklaşımdaki hata ne ise, ben kuranı kabul ediyorum ama hadisleri kabul etmiyorum'daki hata da odur..
Kuran'ın hükümleri her iki dünyada da değişmez. Kadınların cennette dahi bile olsa, başlarının örtülü olmaları kuran'da geçen örtünme ayeti sebebiyledir.. (Ebedi) Cehennemliklerin, cehennemden çıkmasının önündeki engel ise onlar orada ebedi şekilde kalacaklardır ayeti sebebiyledir. Kuran'da namazdan dua şeklinde bahsedilmesi, cennette namazın olmaması sebebiyledir.. Eğer dua değil de namaz şeklinde söylenseydi, o zaman cennette olsak bile yine namaz kılacaktık. Bilindiği gibi cennettekilerin ibadetleri, Tesbih (Sübhanallah), Tehlil (La ilahe illallah), Tekbir (Allahu Ekber) ve Tahmid (Elhamdulillah) şeklinde olacaktır. Yani cennette salah (namaz) bu dualar şeklinde yerine getirilecektir.
Peygamber Efendimize s.a.v, İslam hukukuna dair şeylerde madde ekleme veya o eklediği maddeyi kaldırma yetkisi verilmiştir. Bu asla anayasa maddelerine aykırı bir şey değildir. Çünkü Anayasa maddesi olarak, yasaların O'nun tarafından düzenlebileceği söylenmiştir ve O'nun arzusundan konuşmadığı, konuştuğunun vahiyden başka bir şey olmadığı açıkça dile getirilmiştir.
Peygamber Efendimiz s.a.v, ilk zamanlarda kadınların mezarlıklara gitmesini yasaklamışken sonraları bu yasağı kaldırmıştır. Kadınların mezarlıklara gitmesinin yasaklanmasına dair Kuran'da hiç bir ayet yoktur. Eğer öyle bir ayet açıkça geçmiş olsaydı o zaman Resulullah, Anayasa'ya (Kuran'a) uyacak ve o yönde bir yasaklamada bulunmayacaktı.
İşte nasıl ki bir Hakim veya Avukat bana Anayasa yeter diyemiyorsa, bir Müslüman da bana Kuran yeter diyemez. Konu buraya kadar hala anlaşılamamış ise, bundan sonrası da sizin için bir şey ifade etmeyecektir. (Yani cevabı burada bitiriyorum.)