Kötü Ahlakla İyi Müslüman olmak Mümkün Mü ?

Gönül sızım

Özel Kardeşimiz
Yönetici
Süper Mod
Moderatör
Katılım
26 Temmuz 2011
Mesajlar
19,432
Tepkime puanı
185
ahlak5hz1.jpg


Müslümanlığımız önce hal ve gidişimizden bellidir...
Yani insanlara karşı ne yaptığımız, nasıl davrandığımız.
Dürüst ve güvenilir miyiz, menfaate göre dümen kırmak yerine yolumuzu ilkelerimiz mi belirler, sözümüzde durur, ahde vefa gösterir miyiz? Müslümanlığımız ahlâkımızdan bellidir.

Şimdi, yaşadığımız bu değişimler çağında müslüman ahlâkının da değişime uğradığından şikayet eder olduk...
Dindarlığı sadece bir kimlik olarak taşıyan, hal hareketini, dükkânını ticaretini kişisel istek ve çıkar neyi gerektiriyorsa ona göre yürüten, hakkı hukuku gözardı eden müslüman modeli yaygınlaşıyor.

Unutmamak lazım, ahlâkımızın değişimi müslümanlığımızın değişimidir.

İslâm dünyası, kendisine hayat modeli olarak Batı’yı seçtiği, Batılılaşmaya azmettiği zamandan bu yana derin bir kimlik krizinin içine yuvarlanmış bulunuyor.

Bu süreçte en son ve en ekmel din olan İslâm’ı, ferdî ve toplumsal sahada gereği gibi idrak edip yaşama olgunluğu bakımından evvelki nesillerle aramızdaki mesafe bir hayli açılmış bulmakta.

Oysa eski devirlere göre daha rahat yaşıyoruz...
Her yeni yıl bize daha fazla maddî/dünyevî avantajlar getiriyor...
Modern teknolojinin ve eğitim sisteminin sunduğu imkanlar sayesinde eskilere oranla çok daha fazla bilgiye, çok kısa sürelerde ulaşabiliyoruz.

Fakat madalyonun öbür yüzünü çevirdiğimizde sarsıcı bir gerçekle yüz yüze geliyoruz...
Bütün bu maddî/dünyevî imkanlar, dindarlığımızı, takvamızı, ahlâkımızı, kişisel ve toplumsal sorumlulukları yerine getirme hassasiyetimizi artırmalı.

Ama kapı komşumuzun ahvalinden habersiz yaşamak bizi rahatsız etmiyorsa..
bir yolculuk esnasında yanımızdaki insanla birbirimize değmemek için çaba harcıyorsak, telefondaki sesin tonundan “Acaba bir şey mi isteyecek?” diye tahmin yapıp kapıları kapatma moduna geçiyorsak, çabamız emeğimiz sadece kendi refahımıza yönelikse ve infak ahlâkından uzaklaştıysak...

Temizliğe riayet etmek, ibadetlerini aksatmamak, haramlardan uzak durmak...
gibi hususlar ne kadar önemliyse, yalan söylememek, hangi durumda olursa olsun haktan ve haklıdan yana olmak, sözünde durmak...
gibi hasletler de en az onlar kadar önemlidir.


Yüce Kitabımız’da, “Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin” (Mâide, 1) buyurulmuştur.
Bu ayetteki emir, müminlere, hangi sahada ve kiminle olursa olsun, ahit yaptıkları, sözleştikleri zaman sözlerinin gereğini mutlaka yerine getirme sorumluluğu yüklemektedir...
Bir kez söz verince artık kâr zarar hesabının kapandığını, sözün namus olduğunu hatırlıyor mu şimdi müslüman toplumlarımız.


Efendimiz s.a.v. şöyle buyurur: “Şu dört özellik kimde bulunursa münafık olur. Kimde bu özelliklerden birisi bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendisinde münafıklık özelliklerinden birisi var demektir:


Konuştuğu zaman yalan söyler.
Söz verdiği zaman sözünde durmaz.
Birisiyle çekiştiğinde yalana başvurur.
Sözleşme yapınca ihanet eder.” (Bir başka rivayette buradaki son madde, “kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder” şeklindedir.) (Buharî, Müslim)

“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona hıyanet etmez, yalan söylemez ve onu yüz üstü bırakmaz...
Her müslümanın ırzı, malı ve kanı diğer müslümana haramdır. (Eliyle kalbini işaret ederek) takva şuradadır. Bir müslümana kötülük olarak kardeşini düşük görmesi yeter.” (Tirmizî)

Evet bütün bu ve benzeri davranışlar günlük hayatımızın bir parçası oluvermişse, kalbimizi acilen yoklamanın vaktidir...der bu Fakir..
Alinti..
 
Üst Alt