Kaynana gelin anlaşmazlığı

beydeba

Başarılı Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
285
Tepkime puanı
20
Kaynana gelin anlaşmazlığı, birçok ailede geçimsizliğin baş sebebidir. Memleketimizin birçok yerinde olduğu gibi, kaynana, kayınbaba veya kocasının akrabalarının anlamsız müdahaleleri ve baskıları, ailede huzuru bozar, ağızlarının tadını kaçırır ve geçimsizliğe sebep olur.

Kaynana ve kayınbaba kendi geçmişlerini ve gençliklerini unuturlar, gençlerin de kendileri gibi yaşamalarını, kendileri gibi düşünmelerini isterler. Dedikleri olmayınca da, kıyameti koparırlar. Yıkıcı ve anlamsız telkinlerle, kadın tarafı kızlarını kocasına karşı hırçınlaştırmaya, erkek tarafı da oğullarını karısına karşı baskı yapmaya zorlarlar. Bu durum karşısında eşler arabozucu telkinlere kapılmazlar da birbirlerine sahip olur ve sımsıkı bağlanırlarsa, tehlikeli imtihanı atlatmış olur ve güzelce geçinirler. Ahmak dostların telkiniyle birbirlerini üzerler ve incitirlerse, aralarındaki sevgi bağları çözülür, huzurları bozulur ve bu huzursuzluk bazen ayrılığa kadar gider.


Her kaynana bir zamanlar kendisinin de gelin olduğunu ve o zamanlar kaynanasından neler beklediğini hatırlamalı, gelininden şefkat ve merhametini esirgememelidir. Gelinler de bir zaman gelip kendilerinin de kaynana olacağını düşünmeli ve o zaman gelininden neler bekleyecekse kendisi de kaynanasına öyle davranmalı, büyüklere karşı saygılı ve hürmetkar olmalıdır.

Doğru da olsa, yanlış ta olsa, dediğim dedik çaldığım düdük, her şey ben nasıl istersem öyle olacak şekilde davranan zalimane ve despot aile büyükleri artık bu kuru inatlarından vazgeçip, anlayışlı, sevecen ve hoşgörülü olmak zorundadırlar.


Geçici bir oyun ve oynaştan ibaret olan şu üç günlük dünyada huzur içinde yaşamak ve yaşatmak isteyen büyükler ve gençler aşağıdaki öğütleri en iyi şekilde uygulamalıdırlar:

Ana, baba ve yakınları oğullarını seviyorlarsa, gelinlerini de kızları gibi sevsinler. Ona çok iyi davransınlar ve hürmette kusur etmesinler. El kızıdır diye gelinlerini üzmesinler ve oğulları ile eşlerinin arasına girmesinler. Böyle yaparlarsa gelinleri kendilerine karşı saygılı olur ve kocasına sımsıkı bağlanır. Böylece oğulları da rahat eder, kendileri de rahat olur, gelinleri de memnun olur. Hep beraber mutlu yaşarlar.


Şunu da bilmeliler ki, gelinleri kendilerine emanettir. Emanete hıyanet etmemiş olmaları için ona çok iyi davranmalılar. Yoksa Allah katında mes'ul ve azaba duçar olurlar.


Gelin tarafı da kızlarını seviyorsa damatlarına ve damatlarının yakınlarına çok iyi davranmalılar ve samimi olmalılar. Onu en az oğulları gibi, yakınlarını da kendi yakın akrabaları gibi görüp candan sevmeliler ki, onlar da kendilerine ve kızlarına karşı iyi davransınlar. Her şeyin karşılıklı olduğunu bilsinler.


Zaten nikâh akdi birbirine yabancı iki aileyi birleştirmiş, bir aile yapmıştır. Olumlu ve yapıcı hareketlerle birbirleriyle kaynaşmalı ve beraberliği gerçekleştirmeliler. Böyle yaparlarsa hem kendileri mutlu olur, hem de gençleri mutlu kılarlar. Başkalarına da güzel örnek olurlar.


Damat, hanımın büyüklerine ve yakınlarına çok iyi davranmalı, onlara karşı cömert olmalı, hizmette ve saygıda kusur kılmamalıdır. O zaman yanlarında değeri artar, sevilir ve sayılır.


Gelin de, kocasının ana-babasına ve yakınlarına kendi ana-babası ve yakınları olarak bakmalıdır. Artık onların kızı olduğunu ve hep onlarla yaşayacağını unutmamalıdır. Mutluluğu bu davranışına bağlıdır.

Her kadın ve erkek şunu bilmelidir ki, evlilik hayatındaki saadeti ve huzuru, eşinin yakınlarına saygısına ve hizmetine, nihayet onlara karşı samimi oluşuna ve olumlu davranışına bağlıdır. Başta kayınbabasına ve kayınvalidesine...


Böyle olursa onlar da kendilerini öz evlatları gibi severek el üstünde tutarlar. Eşinin yanında da değeri kat kat artar.


Şunu da hatırlatalım ki, akraba kaynaşması sadece damat ve gelinle kalmamalı, eşlerin de gayret ve aracılığıyla iki tarafın akrabası birbirleri ile kaynaşmalılar, büyük bir sülale ve aşiret olmalılar. Böyle yaparlarsa hem kendileri güçlenir, hem de ailelerinden kopan eşler hasret ateşine yanmaz, ferahlar ve huzur bulurlar. Birlikten kuvvet, kuvvetten zafer doğar. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'inde:
"Akrabalarının hakkını ver..."(59) buyurur. Bu hak, ziyaretleşme, hediyeleşme, kaynaşma ve yardımlaşma vb.
Kadınlarımız çok fedakâr, hizmet sever ve çilekeştirler. Evine, kocasına, ve kocasının yakınlarına, misafirine ve hizmete muhtaç herkese seve seve hizmet ederler. Bunun için de, hiçbir karşılık beklemezler. Fakat toplumumuz bunu yanlış değerlendirir. Özellikle geri kalmış memleketlerde kadın her işi yapmaya ve kocasının emrettiği herkese hizmet etmeye mecbur sanılır. Bunun için onu zora koşarlar, gücendirir, huzurunu bozarlar. Kimisi de ezici davranışlarıyla kadını evlendiğine evleneceğine pişman eder.
 

Hasret

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
29 Mart 2011
Mesajlar
337
Tepkime puanı
16
Allah Razı Olsun:elinizesaglik:.
 

vaveyla

Çalışkan Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
26 Şubat 2011
Mesajlar
503
Tepkime puanı
10
:elinizesaglik:.kardeşimm
 
Üst Alt