- Katılım
- 25 Temmuz 2011
- Mesajlar
- 7,319
- Tepkime puanı
- 118
KÜLTÜR
Geleneksel Halk Müziği & Ağıtlar Kars ve yöresi, buraya yerleşen değişik etnik topluluklar nedeniyle halk müziği ve oyunları yönünden zengindir. Bar yöresidir ki, yerli halk yanında Azeriler ve Türkmenler de bar oynar. Köylerde ise seyirlik oyunlar yaygındır.
Halk müziği

Kars'ta iki resmi derleme yapılmıştır. İlki 1950'de Ankara Devlet Konservatuarca gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmaya Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii Yönetken ve Rıza Yetişen katılmıştır. 1973'te TRT'nin yaptığı ikinci derlemeyi Nida Tüfekçi , Muzaffer Yönden, Zihni Devcin gerçekleştirmiştir. Derleme aşıklık geleneği, atışma örnekleri ve davul, zurna havalarını içermektedir. Ayrıca Latifşah, Ani, Alparslan, Emrah, Köroğlu gibi müzikli halk hikayeleri, açık makamları da kayda alınmıştır.
Yurdun çeşitli kesimlerinde genellikle hava, gayda, ağız, ayak gibi sözcükler makam yerine kullanılmaktadır. Kars'ta ise ezgisel yapıya makam denilmektedir. Araştırmalarda ayrı ayrı adlandırılan makamların, çoğunun ayrı dizede olduğu, ancak ritim, tavır ve ağız değişikliklerine göre adlar aldıkları, görülmüştür. Bu makamlardan bir bölümü şöyledir: Yerli divanisi, Osmanlı divanisi, Merke divanisi, Çıldır divanisi, Yürük divanisi, Çiğali, Tecnis, Çıldır güzellemesi, Şüregel güzelemesi, Yürük güzelemesi, Haşdımah, Yanık Kerem, Keremi, Kesik Kerem, Guba Kerem, Bala Mehmet, Çoban Kare, Gevheri, Zübeyde, Züverek, Dademi, Şikeste, Garibi, Karam, Güriçistan, Gazeli, Sultani, Sahal, Kollu, Seyyad, Hicram, Kars barı, Mansuri, Emrahi, Sümmani, Yürük Türkmeni, Derbeder, Osmanlı bozuğu, Keşir Oğlu, Yıldızeli, Gereyli, Civan Öldüren, Çukurova, Köroğlu, Gülbeyi, Meşdi Rüstem, Şarabani, Bizim Elli, Muhanimce.
Yörede aşık makamlarıyla söylenenler dışında, bilinip söylenenler şunlardır: Yallı havaları (nanay), gelin-güvey türküleri, kına havalan, harman-hasat türküleri, ağıtlar, öğütler, Köroğlu, Sümmani, Şenlik, Hasta Hasan, Emrah gibi ozanların deyişleri, cirit, güreş havaları, kahramanlık türküleri, göç türküleri, semahlar, dağ havaları, Azeri ezgilerinin tümü de (oyun havası, bayatı, mahnı) ilgiyle çalınıp, söylenir.
Yörenin ünlü türküleri Saraydan İndi Yeridi, Mert Dayanır Namert Kaçar, Gönül İster Gülün Konmasını, Başına Döndüğüm Kurban Olduğum, Beyim Gözün Aydın Olsun, Bu Gelen Nahir mıdır, Bayırda Gezen Bacılar, Yaylasından inmişler. Tanyeri Atanda Şafak Şokende , Derdi Danıştınsa Hangi Lokmana, Kiziroğlu (Bir Hışımla Geldi Geçti), Uca Dağların Başında, Bulguru Kaynatırlar, Ardahan'ın Yollarında, Can Maral Can, Kemanımın Telleri, Ay Gara Gaş, Amman Avcı, Kars'a Giderim Kars'a, Al Lala, Dağdan Kestim Dirgenlik, Ayrı Düşeli Senden, Yavrum Evlatlarım, Bağa Girdim Üzüme, Yaylalarda Üç Atım Var, Olam Boyun Kurbanı yörede derlenen ünlü türkülerdir.
Ağıtlar
Sınır kenti olarak pek çok savaşa sahne olmuş ve bir çok acı yaşamış olan Kars'ta ağıt yakma geleneği yaygındır.
Birinci Dünya Savaşı'nda Sarıkamış'ta şehit olanlar için yakılan ağıtlardan biri şöyledir

Zalim felek sana nettim neyledim
Bardız-Dere halin yanıp söyledim
Düşman kılıçları çalha çaldadır
Kimse yol öğretmez, eyce yaldadır
Bu Otuz Harbi'ne can mı dayana
Dağıldı herbiri gitti bir yana
Nice nevcivanlar bölendi kana
Yitirdiler bilmem hangi çöldedir.
Soğanır'da nice alaylar dondu
Nice bin hanenin ocağı söndü
Pervane olup Kars uğruna yandı
Gine derler zulmün çoğu daldadır.
Halk Müziği Araçları
Yöre halk sazları yönünden de çeşitlilik gösterir. Aşıklar genellikle meydan sazı (divan sazı) çalarlar. Bu sazlarda tel sayısı altı ile dokuz arasında değişir. Derleme gezilerinde başka yörede rastlanmayan tel dizimi saptanmıştır. Altta iki tel, ortada dört tel, üstte iki telden oluşan bu dizimin akordu da değişiktir. Birinci tel 'la', orta telin biri 'la', ikisi 're', dördüncüsü 'sol', üst teli 'sol' sesi verecek şekilde düzenlenmiştir. Bağlama ailesinin tüm sazları tezeneli ve tezenesiz çalınır.
Tar, Azeri türkülerinde çalınır ve tel anlamındadır. İkili üç dizi telden oluşur. Teller, 'la-mi-la' ya da 'do-sol-do' aralıklarıyla düzenlenir. Turların kimilerinde bum teli ve uyum teli vardır. Bağa ve boynuzdan yapılan mızrapla çalınır. Üflemeli sazlardan zurna, dilli ve dilsiz kaval, zil zurna (cura zurna) denilen küçük boy zurna¬lar, mey ve balaban da yaygındır. Yaylı sazlardan Azeri kemane dört tellidir. Ana¬dolu'nun öbür yörelerindeki kemanelerden çok büyüktür ve dizde çalınır. Vurmalı sazlardan davul, zilli salkıma, tef, koltuk, davul, kasnak içine küçük demir halkalar çakılmış değişik tefler, kaşık, zil, tongurdak başlıca sazlardır.
El Sanatları
Halı, Kilim ve Benzeri Dokumalar

Her sanat eseri onun hammaddesinin en bol bulunduğu yerde üretilir. Halı, kilim ve benzeri dokumalar da bu kaidenin dışında değildir. Bir hayvancılık bölgesi olan, koyun yetiştirilen Kars ve çevresinde de, bu kaideye uygun olarak, yıllar boyu halı, kilim, çerim, zili, sumak ve çiği kilimi gibi çeşitli kirkitli (dokuma tarağı ile sıkıştırılan) dokumalar yapılmıştır.
Arkeolojik ve tarihî vesikalara göre dünyanın en eski

kavimlerinden olan Türkler, halı, kilim ve benzeri dokumalarında mucitlerdir. Düğümlü halının vatanı Halı Türkistan'dır. Araştırmalar burada yaşayan kavimlerin, hayvanlarından elde ettikleri yünlerle, hayvan postunu taklit ederek, sunî post elde ettiklerini ortaya koymuştur. İşte bu sunî post görünüşündeki dokuma ile, halının en iptidaî şekli orlaya çıkmış ve bu dokuma halının öncüsü olmuştur.

Vaktiyle Kars'ın özellikle kırsal kesiminde, yaylakçı ve yerleşik hayatla devamlı dokunmuş olan bu dokumaya "geve" denilmesinin yanında Kars'la ayrıca bütük halılara da "geve" denilmektedir.
Önceleri pek çok dokunmuş olmasına rağmen ne yazık ki bugün ancak eskiden dokunmuş olanlara ender olarak evlerde veya hah dükkanlarında rastlanmaktadır. Bu tür dokumalar artık yapılmamaktadır.

Kars'la çok değişik ve geometrik desenli (Resim 3), çeşitli kilimler dokunmuş, kilimler üzerine ayetler yazılmış, ayrıca kilimler ve halılar üzerinde Göktürk harfleri ve eski Türk damgaları işlenmiştir (Resim 4). Vaktiyle Sarıkamış'a bağlı olan Bardız Nahiyesinde kufi yazılı tarihi belge niteliğinde kilimler dokunmuştur. Bunlardan biride Enver Paşa'ya hediye edilmek üzere dokunmuş ve bugün Ankara Etnografya Müzesinde bulunan kûfi yazılı Bardız kilimidir. Kilimde 1914- 1918 yılları arasındaki tarihi olaylar, kûfi yazılarla yazılmıştır. Çok ince bir sanat eseri olan bu kilimin ortasında 12 mısralık bir kahramanlık şiiri yazılıdır (Resim 5).

Kilimin ortasındaki dikdörtgen içindeki şiir şu şekildedir:
Yine çıktı asumana nâm (ü) şanı Türklerin;
Titredi düştü lerze can evine düşmenin,
Kılıcımız Oğuzidir, yetiştir murada,
Binler yaşasun sevgülü Hakan'ı Türklerin.
Vatanın mübarek uzvu Kars, (Ardahan),
Battım El uzadup mâderi'ne kılmakta hücum,
Kahramanlar yolu açtı, Türkistan'a gidelim,
Yaşasun şeci ordu, merdâneleri Türklerin.
Bugün güzel Bayram içre, Âlem-i İslâmiyan
Terennümde ruhlarımız, Millet oldu kâmbiyâh
Düşmenimiz melûl (mahzun) cümle dostlar şâdüman
Yaşasun muhterem vüzerası, vükelâsı Türklerin
Çiği kilimi

Bu dokumanın önemi, artık dokunmayan, örnekleri bulunmayan bir

Çözgüyüzlü Cecim
literatürde tanıtılmadan kaybolan dokümanınızdan birisidir. Yakın zamana kadar Kars'ta ve çevresinde dokunmuş olan bu dokuma da bugün artık dokunmaz olmuştur. Dokunuşu oldukça zor olan bu dokumanın örneklerinden at çulu, heybe ve kolanlar ile yaygılar görülmüştür (Çözgüyüzlü dokumanın da teknikleri farklı bir kaç çeşidi vardır.
Sumak denilen türün dokunuşu oldukça oyalayıcı olup ve o nispette zarif, güzel ve gösterişlidir. Bu dokuma oldukça zor ve oyalayıcı olduğundan, genelde kız çeyizi için dokunurdu ve her kızın çeyizinde bu dokumadan yapılmış yaygnını yanı sıra, bir kaç farmaş ve sedir yastıkları bulunurdu. Biçilerek

sandık biçimini alan farmaş, kız gelin giderken içine çeyizin konulması, sonra içinde misafir yorgan ve yaşlıklarının korunmasında kullanılır, aynı zaman da beşik olarak da kullanılırdı. Ayrıca sıra sıra ve üst üste dizilen, çeşitli örneklerde dokunmuş farmaşlar ve nakışlı çuvallar evi süslerdi. Maalesef bu sanal eserleri de artık dokunmaz olmuş,eskiden dokunanlar da hep yurt dışına gitmiştir.

Bu sebeple bugün örneklerini bile bulmak hemen hemen imkansız görünmektedir.
Sumakların da farklı tekniklerle dokunan, görünüşleri de ayrı olan çeşitleri vardır (Resim 12 ve 13). Kars Müzesinden farklı bir teknikle dokunmuş al çulları görülmüştür (Resim 11). Örneğin, literatürde "balıksırtı" denilen teknik Kars Çevresinde kayık veya zencir olarak adlandırılır.
Kars halıları ve Kars halıcığı

Kars halıları çok eski tarihlerden itibaren ün salmıştır.

Daha önceki yıllarda Kars halıları, orijinal desenleri ile yurt dışına ve özellikle Almanya'ya ihraç ediliyor ve bu desenler nerede görülürse görülsün "Kars Halısı" olarak tanınıyordu. Kars halısı olarak bilinen halılardan bîr grubu, köylere ve halk arasında "ejderha" desenli olarak adlandırılıyordu Bunlar genelde, sekizgen göllü / madalyonlu halılarda. Sekizgen içindeki örneği ejderha kafasına benzettikleri için "ejderha gollü halı" demişlerdir (Resim 14 - 15). Bu halılara sekizgenlerin çevresindeki kıvrımlı desenlerden dolayı "kuyrum-lu" diyenler de vardır.
Bu halıların benzerleri yabancı literatürde de yer almıştır. Örneğin Gans RUEDIN'in

Cavcasian Caurpets, (Ne.w York 1968) adlı eserinde, Kars halıları ile çok yakın benzerlik gösteren ve Lorı Pambak halısı olarak belirttiği bir halı bulunmaktadır. Üzerinde "1944, Kerimoğlu Rahim" yazılıdır RUEDIN'ın Lorı- Pampak Halısı olarak belirttiği bu halıların Kars halısı ile benzerliği veya aynı oluşu doğaldır. Çünkü her iki bölgede de (Yukarı Kür - Çoruh Koylarında ve Kars'ta) aynı kökten gelen Borçalı Karapapaklar (Terekemeler) yaşamaktadır. Kerimoj "Azerbaycan halıları, Bakü, 1983, I.evha 77" eserinde benzer halıyı Kazak grubundan Borçalı halı olarak belirtmişi ir (Resim 17). Resim 14-17'ye bakınız).
Diğer bir tür Kars halısı da, (Resim 18 ve 19'da) göülen halı örnekleridir. Yıllardır köy ve kasabalarımızda yapılmış olan ve Kars halısı olarak bilinen bu halı grubu 1978 - 1984 yıllarında İstanbul'dan gelen bir ihracat firmasının etkisiyle Kilise halı olarak empoze edilmiş ve adı değiştirilmiştir. Maalesef milli kültürümüzü unutturmak ve daha başka emeller peşinde olanların bu saptırması, halı dokuyanlarca da benimsenmiş ve eski Kars halıları bu adla anılmaya başlanmıştır. Jon THOMPSON "Magic Carpels, Cambridgeshire, 1983, s.115" adlı eserinde bulunan halının "Sevan" deseni olarak bilindiğini ayrıca bu desenin, Kazakistan ve Eski Türk halılarında da buluduğunu, belirtmektedir . RUEDİN (Caucasian Carpets, New York, 1986) eserinde bu grup halıları Sevan Kazak halısı olarak tanıtmıştır. BugünErmenistan sınırları içerisinde yer alan Sevan, aslında Gökçegöl'ün Ermenice adıdır.

Kars'ta tipik Kars Halıları olarak bilinen örneklerin yanı sıra, geometrik desenli halılar da dokunmuştur.
Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan da anlaşıldığı üzere Kars'ta Türk halıcılığının öncüsü dediğimiz "Geve"den, ince ve zor bir dokuma olan "Sumak" dokumaya kadar, kirkitli dokumaların her çeşidi yapılmıştır. Özel Kars halısı olarak bilinen örnekler yakın zamana kadar köylerimizde çok sayıda dokunuyor ve evlerde sık sık rastlanıyordu. Bu halılar iplik hazırlanışından, dokumaya kadar her yönü ile bu bölgenin ürünü ve kadınlarımızın el becerileri ile yapılıyordu. Fakat, ne yazık ki, köylerimizde artık bu dokumalar dokunmaz olmuş; dokunsa bile adı değiştirilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi bir grup Kars halısı, "kilise halı olarak tanıtılmış, ayrıca bir grup halıya da "Adler halısı" adı takılmıştır. Bu çok hatalı ve yabancılar eliyle milli kültürümüzü ve dokuma sanatımızı yozlaştırırı bir tutumdur.bu grup halıları objektif görünüşü ile Bortalı Kazak grubu halısı olarak tanıtmıştır.