Kars kültürü.

Elifgül

Uzman Kardeşimiz
Üyemiz
Katılım
25 Temmuz 2011
Mesajlar
7,320
Tepkime puanı
117
KÜLTÜR
Geleneksel Halk Müziği & Ağıtlar
Kars ve yöresi, buraya yerleşen değişik etnik topluluklar nedeniyle halk müziği ve oyunları yönünden zengindir. Bar yöresidir ki, yerli halk yanında Azeriler ve Türkmenler de bar oynar. Köylerde ise seyirlik oyunlar yaygındır.
Halk müziği
Image121.gif
Kars, türküleri ve oyun havalarının ezgi yapısı ve ritim özellikleriyle çok renkli yörelerdendir. En önemli özelliği de aşıklık geleneğini yaşatan tek il olmasıdır.


Kars'ta iki resmi derleme yapılmıştır. İlki 1950'de Ankara Devlet Konservatuarca gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmaya Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii Yönetken ve Rıza Yetişen katılmıştır. 1973'te TRT'nin yaptığı ikinci derlemeyi Nida Tüfekçi , Muzaffer Yönden, Zihni Devcin gerçekleştirmiştir. Derleme aşıklık geleneği, atışma örnekleri ve davul, zurna havalarını içermektedir. Ayrıca Latifşah, Ani, Alparslan, Emrah, Köroğlu gibi müzikli halk hikayeleri, açık makamları da kayda alınmıştır.

Yurdun çeşitli kesimlerinde genellikle hava, gayda, ağız, ayak gibi sözcükler makam yerine kullanılmaktadır. Kars'ta ise ezgisel yapıya makam denilmektedir. Araştırmalarda ayrı ayrı adlandırılan makamların, çoğunun ayrı dizede olduğu, ancak ritim, tavır ve ağız değişikliklerine göre adlar aldıkları, görülmüştür. Bu makamlardan bir bölümü şöyledir: Yerli divanisi, Osmanlı divanisi, Merke divanisi, Çıldır divanisi, Yürük divanisi, Çiğali, Tecnis, Çıldır güzellemesi, Şüregel güzelemesi, Yürük güzelemesi, Haşdımah, Yanık Kerem, Keremi, Kesik Kerem, Guba Kerem, Bala Mehmet, Çoban Kare, Gevheri, Zübeyde, Züverek, Dademi, Şikeste, Garibi, Karam, Güriçistan, Gazeli, Sultani, Sahal, Kollu, Seyyad, Hicram, Kars barı, Mansuri, Emrahi, Sümmani, Yürük Türkmeni, Derbeder, Osmanlı bozuğu, Keşir Oğlu, Yıldızeli, Gereyli, Civan Öldüren, Çukurova, Köroğlu, Gülbeyi, Meşdi Rüstem, Şarabani, Bizim Elli, Muhanimce.

Yörede aşık makamlarıyla söylenenler dışında, bilinip söylenenler şunlardır: Yallı havaları (nanay), gelin-güvey türküleri, kına havalan, harman-hasat türküleri, ağıtlar, öğütler, Köroğlu, Sümmani, Şenlik, Hasta Hasan, Emrah gibi ozanların deyişleri, cirit, güreş havaları, kahramanlık türküleri, göç türküleri, semahlar, dağ havaları, Azeri ezgilerinin tümü de (oyun havası, bayatı, mahnı) ilgiyle çalınıp, söylenir.

Yörenin ünlü türküleri Saraydan İndi Yeridi, Mert Dayanır Namert Kaçar, Gönül İster Gülün Konmasını, Başına Döndüğüm Kurban Olduğum, Beyim Gözün Aydın Olsun, Bu Gelen Nahir mıdır, Bayırda Gezen Bacılar, Yaylasından inmişler. Tanyeri Atanda Şafak Şokende , Derdi Danıştınsa Hangi Lokmana, Kiziroğlu (Bir Hışımla Geldi Geçti), Uca Dağların Başında, Bulguru Kaynatırlar, Ardahan'ın Yollarında, Can Maral Can, Kemanımın Telleri, Ay Gara Gaş, Amman Avcı, Kars'a Giderim Kars'a, Al Lala, Dağdan Kestim Dirgenlik, Ayrı Düşeli Senden, Yavrum Evlatlarım, Bağa Girdim Üzüme, Yaylalarda Üç Atım Var, Olam Boyun Kurbanı yörede derlenen ünlü türkülerdir.
Ağıtlar
Sınır kenti olarak pek çok savaşa sahne olmuş ve bir çok acı yaşamış olan Kars'ta ağıt yakma geleneği yaygındır.
Birinci Dünya Savaşı'nda Sarıkamış'ta şehit olanlar için yakılan ağıtlardan biri şöyledir
Image122.gif

Zalim felek sana nettim neyledim
Bardız-Dere halin yanıp söyledim
Düşman kılıçları çalha çaldadır
Kimse yol öğretmez, eyce yaldadır

Bu Otuz Harbi'ne can mı dayana
Dağıldı herbiri gitti bir yana
Nice nevcivanlar bölendi kana
Yitirdiler bilmem hangi çöldedir.

Soğanır'da nice alaylar dondu
Nice bin hanenin ocağı söndü
Pervane olup Kars uğruna yandı
Gine derler zulmün çoğu daldadır.
Halk Müziği Araçları
Yöre halk sazları yönünden de çeşitlilik gösterir. Aşıklar genellikle meydan sazı (divan sazı) çalarlar. Bu sazlarda tel sayısı altı ile dokuz arasında değişir. Derleme gezilerinde başka yörede rastlanmayan tel dizimi saptanmıştır. Altta iki tel, ortada dört tel, üstte iki telden oluşan bu dizimin akordu da değişiktir. Birinci tel 'la', orta telin biri 'la', ikisi 're', dördüncüsü 'sol', üst teli 'sol' sesi verecek şekilde düzenlenmiştir. Bağlama ailesinin tüm sazları tezeneli ve tezenesiz çalınır.

Tar, Azeri türkülerinde çalınır ve tel anlamındadır. İkili üç dizi telden oluşur. Teller, 'la-mi-la' ya da 'do-sol-do' aralıklarıyla düzenlenir. Turların kimilerinde bum teli ve uyum teli vardır. Bağa ve boynuzdan yapılan mızrapla çalınır. Üflemeli sazlardan zurna, dilli ve dilsiz kaval, zil zurna (cura zurna) denilen küçük boy zurna¬lar, mey ve balaban da yaygındır. Yaylı sazlardan Azeri kemane dört tellidir. Ana¬dolu'nun öbür yörelerindeki kemanelerden çok büyüktür ve dizde çalınır. Vurmalı sazlardan davul, zilli salkıma, tef, koltuk, davul, kasnak içine küçük demir halkalar çakılmış değişik tefler, kaşık, zil, tongurdak başlıca sazlardır.
El Sanatları
Halı, Kilim ve Benzeri Dokumalar
Image123.gif

Her sanat eseri onun hammaddesinin en bol bulunduğu yerde üretilir. Halı, kilim ve benzeri dokumalar da bu kaidenin dışında değildir. Bir hayvancılık bölgesi olan, koyun yetiştirilen Kars ve çevresinde de, bu kaideye uygun olarak, yıllar boyu halı, kilim, çerim, zili, sumak ve çiği kilimi gibi çeşitli kirkitli (dokuma tarağı ile sıkıştırılan) dokumalar yapılmıştır.

Arkeolojik ve tarihî vesikalara göre dünyanın en eski
Image124.gif

kavimlerinden olan Türkler, halı, kilim ve benzeri dokumalarında mucitlerdir. Düğümlü halının vatanı Halı Türkistan'dır. Araştırmalar burada yaşayan kavimlerin, hayvanlarından elde ettikleri yünlerle, hayvan postunu taklit ederek, sunî post elde ettiklerini ortaya koymuştur. İşte bu sunî post görünüşündeki dokuma ile, halının en iptidaî şekli orlaya çıkmış ve bu dokuma halının öncüsü olmuştur.

Image125.gif
Bu sunî post ilk defa çul dokuma üzerine saçak yönleri düğümlemek suretiyle elde edilmiş; bu dokuma giderek çeşitli aşamalar geçirmiş, saçak yün yerine eğrilip bükülmüş iplik kullanılarak, hah meydana gelmiştir. Halının ilkel örneği olan suni post görünüşündeki dokumanın ortaya konuluşundan bu yana yüzyıllar geçmesine rağmen, bu dokumanın benzerini ve gelişme safhalarını gösteren örneklerini günümüzde de görmek mümkündür. Bu dokumaya Kars'ta genellikle "geve" denilmekte iken Azerbaycan ve Kağızman'da "hırsek" denilmekledir. Hu dokuma da aynen halı gibi dokunur. Aradaki fark "geve" de tüylü yüzey için boyanmış ve boyanmamış saçak yün, "hah"da ise eğrilip bükülmüş yün iplik kullanılır. Bu dokuma, düğümlü halının yani Türk halıcılığının öncülüğünü temsil eden bir örnek olarak çok önemlidir.


Vaktiyle Kars'ın özellikle kırsal kesiminde, yaylakçı ve yerleşik hayatla devamlı dokunmuş olan bu dokumaya "geve" denilmesinin yanında Kars'la ayrıca bütük halılara da "geve" denilmektedir.

Önceleri pek çok dokunmuş olmasına rağmen ne yazık ki bugün ancak eskiden dokunmuş olanlara ender olarak evlerde veya hah dükkanlarında rastlanmaktadır. Bu tür dokumalar artık yapılmamaktadır.

Image126.gif
Kars'la gevenin yanısıra, dokuma teknikleri ve görüşleri birbirinden çok farklı olan; zili, sumak, kilim, cecim, ve çeşitlen ile çiği kilimi gibi kirkitli dokumaların hemen hepsi dokunmuştur.


Kars'la çok değişik ve geometrik desenli (Resim 3), çeşitli kilimler dokunmuş, kilimler üzerine ayetler yazılmış, ayrıca kilimler ve halılar üzerinde Göktürk harfleri ve eski Türk damgaları işlenmiştir (Resim 4). Vaktiyle Sarıkamış'a bağlı olan Bardız Nahiyesinde kufi yazılı tarihi belge niteliğinde kilimler dokunmuştur. Bunlardan biride Enver Paşa'ya hediye edilmek üzere dokunmuş ve bugün Ankara Etnografya Müzesinde bulunan kûfi yazılı Bardız kilimidir. Kilimde 1914- 1918 yılları arasındaki tarihi olaylar, kûfi yazılarla yazılmıştır. Çok ince bir sanat eseri olan bu kilimin ortasında 12 mısralık bir kahramanlık şiiri yazılıdır (Resim 5).
Image127.gif

Kilimin ortasındaki dikdörtgen içindeki şiir şu şekildedir:

Yine çıktı asumana nâm (ü) şanı Türklerin;
Titredi düştü lerze can evine düşmenin,
Kılıcımız Oğuzidir, yetiştir murada,
Binler yaşasun sevgülü Hakan'ı Türklerin.

Vatanın mübarek uzvu Kars, (Ardahan),
Battım El uzadup mâderi'ne kılmakta hücum,
Kahramanlar yolu açtı, Türkistan'a gidelim,
Yaşasun şeci ordu, merdâneleri Türklerin.

Bugün güzel Bayram içre, Âlem-i İslâmiyan
Terennümde ruhlarımız, Millet oldu kâmbiyâh
Düşmenimiz melûl (mahzun) cümle dostlar şâdüman
Yaşasun muhterem vüzerası, vükelâsı Türklerin

Çiği kilimi
Image128.gif
Bu dokumaya her ne kadar "Çiği kilimi" denilirse de dokuma tekniği kilimden çok farklı, üstten almalı bir dokumadır. Zili gibi dokunur. Ancak, kilim tekniği ve çiği tekniği aynı yaygı üzerinde alternatif olarak yer alır. Bugün artık dokunmayan, örneklerini bile görmek mümkün olmayan ender bir dokumadır. Bu dokumanın bir örneği Kars Merkez Camiinde bulunmaktadır. Eşine ender rastlanan bu dokumanın saçakları 30 - 35 cm uzunluğundadır.


Bu dokumanın önemi, artık dokunmayan, örnekleri bulunmayan bir
Image129.gif
dokuma olmasının yanı sıra, adını, bazı oymakları Anadolu'ya gelip yerleşmiş bulunan en eski Türk Uruğundan (boyundan) almış olmasıdır. Bu da dokumanın, ezelden beri bir Türk dokuması olduğunun delilidir. Çünkü Çik / Çigil / Çiğil milattan önceler yüzyıllara uzanan Saka yada (İskitlerin) (Skyth / Çikit) öncüleri sayılan ve sonraları, Göktürk ve Karahanlılar da devlet idaresinde önemli yeri olan, en eski ve en kalabalık bir Türk kavminin adıdır.




Çözgüyüzlü Cecim
literatürde tanıtılmadan kaybolan dokümanınızdan birisidir. Yakın zamana kadar Kars'ta ve çevresinde dokunmuş olan bu dokuma da bugün artık dokunmaz olmuştur. Dokunuşu oldukça zor olan bu dokumanın örneklerinden at çulu, heybe ve kolanlar ile yaygılar görülmüştür (Çözgüyüzlü dokumanın da teknikleri farklı bir kaç çeşidi vardır.

Sumak denilen türün dokunuşu oldukça oyalayıcı olup ve o nispette zarif, güzel ve gösterişlidir. Bu dokuma oldukça zor ve oyalayıcı olduğundan, genelde kız çeyizi için dokunurdu ve her kızın çeyizinde bu dokumadan yapılmış yaygnını yanı sıra, bir kaç farmaş ve sedir yastıkları bulunurdu. Biçilerek
Image130.gif

sandık biçimini alan farmaş, kız gelin giderken içine çeyizin konulması, sonra içinde misafir yorgan ve yaşlıklarının korunmasında kullanılır, aynı zaman da beşik olarak da kullanılırdı. Ayrıca sıra sıra ve üst üste dizilen, çeşitli örneklerde dokunmuş farmaşlar ve nakışlı çuvallar evi süslerdi. Maalesef bu sanal eserleri de artık dokunmaz olmuş,eskiden dokunanlar da hep yurt dışına gitmiştir.
Image131.gif

Bu sebeple bugün örneklerini bile bulmak hemen hemen imkansız görünmektedir.

Sumakların da farklı tekniklerle dokunan, görünüşleri de ayrı olan çeşitleri vardır (Resim 12 ve 13). Kars Müzesinden farklı bir teknikle dokunmuş al çulları görülmüştür (Resim 11). Örneğin, literatürde "balıksırtı" denilen teknik Kars Çevresinde kayık veya zencir olarak adlandırılır.

Kars halıları ve Kars halıcığı
Image132.gif

Kars halıları çok eski tarihlerden itibaren ün salmıştır.
Image133.gif

Daha önceki yıllarda Kars halıları, orijinal desenleri ile yurt dışına ve özellikle Almanya'ya ihraç ediliyor ve bu desenler nerede görülürse görülsün "Kars Halısı" olarak tanınıyordu. Kars halısı olarak bilinen halılardan bîr grubu, köylere ve halk arasında "ejderha" desenli olarak adlandırılıyordu Bunlar genelde, sekizgen göllü / madalyonlu halılarda. Sekizgen içindeki örneği ejderha kafasına benzettikleri için "ejderha gollü halı" demişlerdir (Resim 14 - 15). Bu halılara sekizgenlerin çevresindeki kıvrımlı desenlerden dolayı "kuyrum-lu" diyenler de vardır.



Bu halıların benzerleri yabancı literatürde de yer almıştır. Örneğin Gans RUEDIN'in
Image134.gif

Cavcasian Caurpets, (Ne.w York 1968) adlı eserinde, Kars halıları ile çok yakın benzerlik gösteren ve Lorı Pambak halısı olarak belirttiği bir halı bulunmaktadır. Üzerinde "1944, Kerimoğlu Rahim" yazılıdır RUEDIN'ın Lorı- Pampak Halısı olarak belirttiği bu halıların Kars halısı ile benzerliği veya aynı oluşu doğaldır. Çünkü her iki bölgede de (Yukarı Kür - Çoruh Koylarında ve Kars'ta) aynı kökten gelen Borçalı Karapapaklar (Terekemeler) yaşamaktadır. Kerimoj "Azerbaycan halıları, Bakü, 1983, I.evha 77" eserinde benzer halıyı Kazak grubundan Borçalı halı olarak belirtmişi ir (Resim 17). Resim 14-17'ye bakınız).

Diğer bir tür Kars halısı da, (Resim 18 ve 19'da) göülen halı örnekleridir. Yıllardır köy ve kasabalarımızda yapılmış olan ve Kars halısı olarak bilinen bu halı grubu 1978 - 1984 yıllarında İstanbul'dan gelen bir ihracat firmasının etkisiyle Kilise halı olarak empoze edilmiş ve adı değiştirilmiştir. Maalesef milli kültürümüzü unutturmak ve daha başka emeller peşinde olanların bu saptırması, halı dokuyanlarca da benimsenmiş ve eski Kars halıları bu adla anılmaya başlanmıştır. Jon THOMPSON "Magic Carpels, Cambridgeshire, 1983, s.115" adlı eserinde bulunan halının "Sevan" deseni olarak bilindiğini ayrıca bu desenin, Kazakistan ve Eski Türk halılarında da buluduğunu, belirtmektedir . RUEDİN (Caucasian Carpets, New York, 1986) eserinde bu grup halıları Sevan Kazak halısı olarak tanıtmıştır. BugünErmenistan sınırları içerisinde yer alan Sevan, aslında Gökçegöl'ün Ermenice adıdır.
Image135.gif
Vaktiyle,Borçalı-Kazak boylarından Karapapaklar'ın yaşadığı bu bölgede ve Kars'ta, aynı kavim yaşadığına göre, her iki tarafta da eş değerde modellerin işlenmesi de, tok tabidir (Resim 18-19-21-22). Latif Kerimov "Azerbaycan Halıları, Bakü, 1983, cilt III. R.76" eserinde bu grup halıları objektif görünüşü ile Bortalı Kazak grubu halısı olarak tanıtmıştır.


Kars'ta tipik Kars Halıları olarak bilinen örneklerin yanı sıra, geometrik desenli halılar da dokunmuştur.

Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan da anlaşıldığı üzere Kars'ta Türk halıcılığının öncüsü dediğimiz "Geve"den, ince ve zor bir dokuma olan "Sumak" dokumaya kadar, kirkitli dokumaların her çeşidi yapılmıştır. Özel Kars halısı olarak bilinen örnekler yakın zamana kadar köylerimizde çok sayıda dokunuyor ve evlerde sık sık rastlanıyordu. Bu halılar iplik hazırlanışından, dokumaya kadar her yönü ile bu bölgenin ürünü ve kadınlarımızın el becerileri ile yapılıyordu. Fakat, ne yazık ki, köylerimizde artık bu dokumalar dokunmaz olmuş; dokunsa bile adı değiştirilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi bir grup Kars halısı, "kilise halı olarak tanıtılmış, ayrıca bir grup halıya da "Adler halısı" adı takılmıştır. Bu çok hatalı ve yabancılar eliyle milli kültürümüzü ve dokuma sanatımızı yozlaştırırı bir tutumdur.bu grup halıları objektif görünüşü ile Bortalı Kazak grubu halısı olarak tanıtmıştır.
 

Ekrem

Yönetici-Admin
Yönetici
Süper Mod
Üyemiz
Katılım
22 Şubat 2011
Mesajlar
9,111
Tepkime puanı
81
Yöresel Giyim & Kuşam

Image136.gif


İlin coğrafi konumu, iklimi ve etnik yapısı giyim — kuşam da etkilemiştir. İlçeden ilçeye değişen giysilerde yerli halk, Türkmen, Kıpçak ve Azeri geleneklerinin izleri görülmekledir. İl merkezinde de giyim kuşamı mevcut toplumsal yapı belirlemektedir. Kentteki askeri garnizon yaşama biçimi yanında giysilerde de yöreye değişik etkilerde bulunmuştur. Bu etkinin kırsal kesime yansıması ise ancak 1960'lı yıllara rastlamaktadır.

Geleneksel Kadın Giyimi

Kars yöresinde anılan etkenlerin yanında, yaşlılık ve gençlik de geleneksel kadın giyiminin belirleyici özellikleri arasındadır. Yaşmak biçiminde başa örtülen tülbentin "leçek" denen türü ve "vala" yöredeki en yaygın baş örtüleri arasındadır. İlin güney kesimlerinde leçek yerine renkli ipekten "kalağı" denen bir örtü kullanılır. Kalağı, fes ya da dar kasnak üstüne örtülür. Evli kadınlarsa altın — gümüş paralar ya da boncuklarla süslenmiş taç biçiminde kasnaklar üstüne "puşi" bağlarlar.

Image137.gif


Buna "dinge" denir. Yerli Türkmen'lerde tülbent tepeye bir "sancak"la (iğne ya da çengelli iğne ile) tutturulur. Kuman Kıpçak kökenli genç kızlarda, ak leçeklerin arkadan dizlere dek sarkıtılması bekar olduklarının belirlisidir. Yaşlılarda da leçeğin ucu topuklara değin uzanır, üçgen biçiminde ve koyu renklidir. Bunlara "kalagey" ya da "kıygaç" denir. Yeni gelinler ya da evliler, bu başörtülerinin üstüne "çalma" denen bir atkı atarlar. Türkmenlerdeyse yünden dokuma bir şal kullanılır.

Revan Türklerinde ise Azerbaycan giysilerinin izlerine rastlanmaktadır. Bunlar tarafından "boylama" denen uzun entariler giyilir. İlde en yaygın entari biçi¬mi "dayra"denen, diz üzerinde kısa fistanlardır. Dayra daha çok genç kız giysisidir. Gelinlerde ise üçetek yaygındır. Kollarda ipek ya da pamuklu kumaştan "kolçak" bulunur. Bu iş görürken, çalışırken giysinin yıpranmaması ve kirlenmemesi içindir. Göğüste de yine ayrı bir kumaştan "önlük" ya da "döşlük" bulunur. Üstten kopçayla giysiye tutturulun bir tür göğüslük de kullanılır.

Image138.gif


Bu giysilerin omuz ve eleklerinde "potur" denen süs öğesi kırmalar bulu¬nur. Bunlar sırma, yedek, etek, püştek, yaragidek, heziran gibi adlarla anılır. Malakan köylerinde "gofta" denen önleri düğmeli gömlekler giyilmekteydi. Bu giyside son yıllarda yaygınlaşmıştır. Gençler arasında özellikle "plati" denen düğmesiz, tek parça türü ilgi görmektedir. Yine Malakanlarda ak kumaştan pileli "fastık'lar (eleklik) günlük giysiler arasındaydı. Kuban Kazaklarında da bu giysilere rastlanmakla birlikte, Yörük kadın giyiminin etkisi daha belirgindir. Gelinler ve yaşlı kadınlar "peştamal'da kullanmaktadır. Yaşlılarda düz , gelinlerde ise desenli peştemaller yaygındır. Üçetek, yaşlılarda yerini tek eteğe bırakır. Yalın koyu renkli kumaşlardan dikilir, geniş kırmalar bulunur, potur konmaz. Önlüklerde koyu renklidir. Daha çok arkadan düğmeli olur.

Gençlerde kelenden pamuklu kumaştan koyu renkli peştemaller yaygındır. Koçboynuzu ya da çiçekli desenlerle süslüdür. Altına "komşu çatlatan" denen yanadöner renkli, geniş ağlı, ayak bileklerine dek uzanan "tuman" (bir tür şalvar) giyilir. Yerli Türkmen'lerde astarlı tuman yaygındır. "Dizleme" ya da kısa çorap, çarık, mest-galoş, kundura yemeni yörenin ayakkabı türleridir. Elle örülen renkli yün çoraplar kış aylarında varlığını korurken naylon çoraplarda kırsal kesim kadın giyiminde ilgi görmekledir. Yörede yaşayan Rus kadınlarının "jugetka" denen kısa manto biçimli giysileri de kullanımlığı açısından yaygındır. Önceleri kırsal kesini giyiminde hiç rastlanmayan manto artık dışarılık giysiler arasında yer almaktadır.
Geleneksel Erkek Giyimi

Image139.gif


Kars yöresi geleneksel erkek giysileri kalpak, papak, çuha şalvar ve çivekidir. Şapka ve Kılık Kıyafet Devriminden sonra da yaygınlığını koruyan kalpak ve papakların çeşitli türleri vardır. Azerbaycan ve Dağıstan tipi kalpaklar daha kabarık ve sivricedir. Kalpaklar püsküllerin biçimine göre dalfes, dal, külah gibi adlar da alır. Kars, Arpaçay, Kağızman ve Sarıkamış yöresinde börk ve ahmediye denen başlıklar vardır. Börk külah üzerine vala bağlanarak kullanılır. Ahmediye ise kırmızımtırak, mor yada turuncu renkli olup, bunları daha çok yaşlılar kullanır. Sırta genellikle açık renkli kumaştan, uzun kollu, yakasız "köynek" giyilir. Üste boyun bölümü sedef düğmeli olan "üst köyneği" giyilir.

Image140.gif


Bunun "gazeki" denen daha kısa eteklileri de yörenin yaygın giysilerindendir. Gazeki yakasızdır ve göğsü açıktır. Bu biçimdeki ceketi andıran giysilere "arkalık" denir. Kars'ta üstle en çok çuha giyilir. Koyu renkli kumaş ya da çuhadan diktirilir ve kol ağızları geniştir. Dizlere dek uzanır. Göğsün iki yanında gümüş süslemeli veznelikler bulunur. Bunların eskiden fişeklik olarak kullanıldığı da söylenmektedir. Geleneksel giysilerden varlığını, koruyan "kırk düğme" denen yeleklerde oldukça yaygındır. Yörede şalvarın çeşitli biçimlerine rastlanır. Örneğin Azeri şalvarları dardır. "Kadı biçimi" denen tür daha genişçedir. Ancak "kule" denen ağ bölümü güney bölgelerin şalvarlarındaki gibi torbalanmaz. Paçası ve ağı dar, baldırı geniş şalvarlara yörede "zığva" denir.

Yaşlılar dizden aşağı geçirilen ve ayağın üstünü de örten kıldan "paçalık" kullanırlar. Kimi yörelerde de "dolak" geçirilmektedir. Yörenin geleneksel ayakkabısı ince deriden, bacağı ve ayağı iyice saracak biçimde dikilen çivekidir. Cızın a denilen tür ise daha kalın deriden yapılır.

 
Üst Alt